Alp Tufan yazdı: Şefikaların Dul Çocukları
Ngazete yazarı Alp Tufan'ın yeni yazısı...
İsmail Gaspıralı kazan ve çevresinde (Tataristan) bölgesinde TÜRK’çülük akımının önderlerinden, kızı ŞEFİKA GASPIRALI modern TÜRK kadının öncülerinden çok ciddi bir macera dolu hayatı olan RUSYA’da başlayan hayatı , Azerbaycan ve ülkemizde 1975 yılına kadar devam eden, hayata gözlerini yumması ile sonlanan modern kuşağı temsil eden hanımefendi.
İsmail Gaspıralı ve kızı Şefika Gaspıralı ile ilgili en çok bilgiyi yazdığı kitapları ile siyasi bir cinayetle kaybettiğimiz,tarihçi ve araştırmacı gazeteci merhum doçent doktor NECİP HABLEMİTOĞLU beyefendi konuları çok detaylı ele almıştır.
Tarihçi İlber Ortaylı beyinden yakın zamanda kaybettiğimiz valide hanımları şimdiki volgagrad eski adı ile STALİNGRAD olan SOVYET şehrinden ülkemize göç etmiş bir tatar hanımefendisi, onun da ismi ŞEFİKA hanımdır.
Türklük ve Osmanlı tarihinde pek bilinmez eski posta sisteminde atlı ulaklara TATAR postası denirdi.
Sağır Oda dizisinde tarihi konular verilirken müziği ve konusal olarak hep kırım tatarları ile ilgili konu vurgulansa da, aslında konunun içindeki kırımlı aile o günlerde gerçek hayatta da farklı konularda hedef alınmıştı.
Almanya’da beraber çalıştığımız bir şirketin yöneticisi vardı, her Kurt Wernet zaman zaman tercüme hatalarından dolayı yanlış işler yapılırdı. Sinirlenir o eski yaşlı hali ile yine TÜRK işi oldu derdi.
2000 yılı kozmik bir birimde çalışan arkadaşım yana yakıla beni arıyor, tarih 14 Eylül 2000.
Hanımefendi eşi ile geldi oturduk mangal yapıyoruz, kendi ustalığımla hazırladığım kebapları ve etleri yaparken ailecek rakı içip sohbet ediyoruz.
Aynı zamanda hemşerim Konyalı, Kenan diyorum bu yaptığınız şahsıma tam hemşeri işi oldu.
Bak aslanım dedim, bana hata yapmanızın bir önemi yok ülkeye yapıyorsunuz hatayı bu operasyon büyük hata, bak dışarda hadise patlamış siz ne yapıyorsunuz.
Bana ne diye söylüyorsun, ben ne yapabilirim ki başımız böyle istiyor böyle oluyor.
Nasıl kapatacaklar bu işi.
Başımız yurt dışındaki kendi muadilini davet etti karşılıklı pazarlık yapacaklar elinde onları ilgilendiren kalın bir dosya var, bunu kapatacaklar.
Annemin bir lafı vardır, yalan, suç birike birike kardan dağ olur ama GÜNEŞİ gördü mü felaket seline döner.
İşte bazı şuçlar vardır bunlar tarihi şuçlar olup bir MİLLETİN kaderi ile oynar.
Kim ne yaparsa TÜRKÜN ve TÜRKLÜĞÜN üstüne kalıyor ama genetik yapısına ve geldikleri noktalara baktığında TÜRK kökenli değiller.
Bugünde farklı siyaset kulvarında olan siyasetçiler birbirleri ile çekişiyor gözükseler de yaptıkları hatalar veya birbirlerine söyledikleri örtülü mesaj taşıyan cümleleri anlamadığı için MİLLET için bir önem taşımıyor.
Herkes kendi menfaatine veya gurubuna yakın kimseleri kolluyor, basında, medyada bağımsız olan insanların arkasını kollayan olmuyor.
Kaçırıldığım dönemde kız kardeşim ve annem özellikle CHP ve İYİ parti yöneticilerine ulaşarak durumu onlara aktardıkları halde karşılık bulamamışlar kimse konu ile ilgilenmemiş.
Ama bir HDP’li veya MHP’li, AK partili olduğunda dünyayı ayağa kaldıranlar bizler için olunca seslerini çıkarmadılar.
2011 yılında CHP genel başkanı sayın KEMAL KILIÇTAROĞLU dönemin BAŞBAKANI sayın RECEP TAYYİP ERDOĞAN beyefendiye örtülü haber yollayarak yetimlerin hakkı diye söz söyleyince ondanda farklı yanıt almıştı.
Şimdi bir konuyu açarken YETİM hakkı diyenler, konular kendi menfaatleri olunca konuya farklı tutum alıp görmezden geliyorlar.
Vatandaşının hakkını hukukunu gözetmeyen bir muhalefet, olanları dile getirmeyen bir muhalefet sonunda ülkenin farklı yerlere gitmesinden sorumludur.
Söz gümüşse sukut altındır diyen merak etme sıra sana da gelecek sabret diye cümle gönderen MHP genel başkanı sayın Devlet Bahçeli Beyefendi, Sayın Kılıçtaroğlu’na arada MEHMET var diye mesaj geçmeleri MİLLETİN hakkını hukukunu temsil etmeyip fasit bir çember içindeki kendi bağlarını koruyup kollamak.
Milletin evladının hakkını hukukunu korumayan bir ülkede yetim deyip yetimler üstünden baronlaşmış sistemi deşifre etmeyip tam aksine baronları koruyup kollamaktır.
Devlete kurşun sıkanların hakkını hukukunu arayanlar her dönemde ülke için ne doğru ne yanlış bu işi yaparsam ülkeme zararım olur mu diye düşünen ve hayal edemeyeceğiniz tehlikelerin içinden geçenleri, mahkemelerde vatan hainliğine gelecek suçlamalarla suçlamak bu ülkenin altına yerleştirilmiş dinamitleri patlatmakla eş değerdir.
Devamlı demokrasiden milletten bahsedenler aslında kendileri de biliyordur ki her rejimin bir oligarşisi vardır.
Bugün bu oligarşiyi yaşayanlar tarihe ancak yüz elli yıl sonra yazılabilirler.
Devamlı medyada ŞAMLININ deve hikayesini anlatanlar var bazı konulara suyun altından işaret vermek için.
Bunu bir televizyon programında o günlerde kendini çok güçlü hisseden sayın NAZLI ILICAK hanımefendide yapmıştı.
Şamlının Küfelinin erkek devesini dişi yapması hikayesini ballandıra balllandıra anlatanlar bir gün ŞAM’lının dişi devesi ortaya çıktığında neler olabileceğini de iyice düşünsün.
Şefika’ların ayaklarının altını taşıdığı pisliklerin dişi develerini de inşallah tarih önünde görmek bu MİLLETE nasip olur.
SAYGILARIMLA,
ALP TUFAN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.