Alp Tufan yazdı: Üçgendeki Tezgah
Ngazete yazarı Alp Tufan'ın yeni yazısı...
Yazının başlığı 1993 yılında faili meçhul bir infazla hayatını kaybeden Jandarma Binbaşı Ahmet Cem Ersever beyin ölmeden evvel kaleme aldığı kitabının adı.
Ben kendisini tanımadım, fakat 1993 yılı başında rutin belirli periyot aralıklarla Ankara’ya gittiğimde ziyaret ettiğim güney ve doğu Anadoluya çok hakim TEŞKİLATI MAHSUSANIN kurucu ailelerinden gelen rahmetlik bir büyüğümün yanına gider DERİN hadiselerden konuşur fikir teatisi yapardık.
Kendisi DİYARBAKIR kökenli bu konuların içinde olan Arapça ve Kürtçesi çok iyi ırak, İran ve Suriye Kürt bölgelerinin yönetici kadroları ile arası çok iyi olan bir insandı.
Köşk istihbarat müşavirleri ile anlık görüşebilen bir kişiydi. Süleyman Demirel ve Ekrem Ceyhun beylerle yakın teşriki mesaisi vardı.
Alp ortalık karışık dedi. Neden abi dedim. Güney doğudan bir binbaşı geldi, burada bazı yerlere gidip oradaki olaylarla ilgili çok ciddi anlatımları var, evet abi dedim.
Bu arkadaş doğru söylüyor anlattıkları doğru ama bunu götürecekler dedi.
Ankara’dan ayrıldım İstanbul’a döndüm, yine milliyetçi kökenli Mardinli bir ağabeyim ile buluştuk, dedi bizim istihbarat birimleri PKK’ nın kuzey ırakta büyük toplantısına sızmışlar orda ABD ordu yetkililerinin harita üstünde büyük Kürdistan’ın nasıl oluşturulacağını birifing şeklinde anlatımlarını yapıyorlarmış, bizimkilerde bu birifinge sızıp tüm toplantıyı kayıt altına almışlar.
Bu konuşmalardan sonra Binbaşı Ahmet Cem Erseveri kamuoyu tanıdı kitapları ve basına yaptığı açıklamalarla, fakat Ankara’daki rahmetli ağabeyimin dediği gibi bir müddet sonra Ankara yakınlarında infaz edilmiş şekilde sevgilisi denen Suriye muhaberatından (istihbarat örgütü) devşirilen bir bayan ile beraber cesetleri bulundu.
Aradan yirmi yedi yıl geçti, bölgede coğrafyada her şey ABD ve onun emperyalizmi için konular adım adım yürüdü.
Nasıl yürüdü, nasıl yürüdüğü 15 Temmuz hadisesinde belli oldu, aslında kalkışmanın kısıtlı bir kuvvetle olması kalkışmaya kalkan gücün topal ördek durumda olması MİLLET ve zinde POLİS VE TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ güçlerince erken hakimiyetin sağlanması ile boşa düşürülerek önlendi, ama bu iştirakin içindeki bilinmeyenleri ve diğer derin ABD güçleri ve taşeronlarının ne yaptığını bilmiyoruz.
1998 yılında mason locasına kayıtlı bir dostum, bana şunu söyledi. Bize katılsan masanın etrafında kimleri göreceksin bunlarla beraber oturacaksın.
İçimden güldüm köklü bir aileden geliyorum, bugünün Türkiye’sinin aramaları ve siyasi hareketleri ile masanın etrafında kimler olduğunu çok iyi biliyorum.
İstihbarat ve derin dünyanın, bu şimdi söylediklerimi o zaman sadece içimden geçiriyordum.
Ergenekon denilen örgütün nasıl sinsi bir yapılanma olduğunu, vatan, millet, Sakarya ve vatanseverlik konusunda içinde nasıl bir hamaset ustalarını olduğunu bilen bir insandım.
Bunun nasıl dış bağlantılı NATO merkezli olduğunu ve dünyanın birçok başkenti ile nasıl irtibatlı olduklarını çok iyi bilen bir insandım.
Anadolu çocuğuyuz diyenlerin hep tanıdığımı asansör kenarlarındaki o büzük hallerinden sonra siyasette
ve diğer kuruluşlarda nasıl önemli yerlere ABD ve Siyonizm için yerleştirildiklerini ve nasıl ANADOLU çocuklarına hiç acımadan kıydırdıklarını iyi bilirim.
Bu günlerde ABD karşı ülkemizde bir çok önemli isim yürek yemiş şekilde koro halinde bağırıyorlar ve özellikle ABD devletinin ırak ve Suriye’deki varlığından rahatsızlık duyuyorlar.
Ama çok yakın zamana kadar kimse ABD karşı böyle konuşmadığı gibi devamlı ABD devleti yetkililerine çok sıcak dostluk mesajları ve NATO müttefiklik söylemleri geliştiriyorlardı.
Ama ülkemizde bir gurup insan vardı ki 1973 yılından itibaren ABD ülkemizi parçalama rolünü iç dinamiklerini ve dış tehdit unsurlarını çok iyi görmüş ve ona göre savunma refleksi kurmak istemişler fakat iç çatışma ile ABD ve müttefiklerinden aldıkları çok büyük güç ile MİLLİ düşünen gurubu tavsiye ettiler hem de onların kanlarını dökerek.
Rahmetli gazeteci yazar merhum NECİP HABLEMİTOĞLU bir açık oturumda FETÖ ve diğer yan unsurlarla ilgili çok büyük tespitleri yaparken hepsi doğru bugünleri tek tek o gün anlatıyor, ama tek bir konuda yanılgısı vardı oda şuydu.
Ben CİA ile mücadele etmek için KGB ajanı olacak kadar alçakta değilim dedi.
Ama onu koruyan güç maalesef korumadı, ülkemizde şehit GAFFAR OKKAN suikastindeki gibi evinin önünde elektrikler kesildiği dakikalarda suikastçıların hedefi oldu. Allah rahmet eylesin hepsinin mekanı cennet olsun.
Dün ABD genel kurmay başkanı sayın MARK A. MİLLEY beyin bir açıklaması oldu.
Rusya federasyonu güçlü ordusu ve bu ordunun dünya üzerindeki sosyalitesi ile Rusya çok büyük güç oluyor.
Şahsıma ülkemde yapılmadık hadise şimdiye kadar kalmadı yazılarımda okuyucularıma anlatıyorum, bu halada yıpratıcı şekilde devam ediyor.
Hayat ne kadar enteresandır ki mahkemedeki bir savunma metnimde geçmişte bir konuda mücadelemiz olan bir hadiseye Amerikan Dış İşleri Bakanlığının ülkemiz ile ilgili geçmişteki faaliyetleri ile ilgili yaptığı açıklamayı göstererek savunmamı sundum.
Yani düşmanın görüşü bizim doğru iş yaptığımızı doğruluyor.
17 Ocak 2013 tarihinde MİT müsteşarımız sayın Hakan Fidan beyefendiye mektup yazarak uzunca bir süredir başında bulunduğu kurum ve onla ilgili dışardaki odakların şahsıma komplo ve iftira fırtınası estirdiğini bu konunun düzeltilmesini ve bizlerle ilintili olmamaları konusunda fikirlerimi arz ettim.
Fakat herhangi bir karşılık alamadım ve sonraki olaylar daha da artarak çok tehlikeli şekilde tezahür etti.
Kimse kendi ülkesinde işkence, haksızlık, komplo görmek istemez birde faaliyetlerin ve duruşun hep sağlam olmuşsa.
Onun içinde başka huzurlu olabileceği kendine yakın ülke arar ve o ülkeye doğru yönelir ve yerleşmek için hazırlık yapar bunlar gayet doğal medeni hadiselerdir.
Hırsızlık yapıp kaçmıyoruz, vatanı satmadım eminim amcamı, babamı öldüren bu gücün bize bu ülkede saldırmasından. şahsımın şerefi haysiyeti ile oynamak istemesinden bıktığım için gitmek istedim.
Bu seferde basit konular üstünden dava açarak bizleri burada tutuyorlar yurt dışına çıkamıyoruz.
İnsanlara hırslarınızdan dolayı, çıkarlarınızdan dolayı, kıskançlıklarınızdan dolayı haksızlık zulüm etmeyin, bırakın kim nerde isterse orda yaşasın kendi kültürü, kendi adetleri, kendi düşünceleri, kendi ekonomisi, kendi düzeni ile yaşasın.
İnsan hakları derken başkalarının insan haklarını çiğnemek, komplo kurmak iftira atmak elinde güç var diye gasp yapmak bunlar insan haklarına uymuyor.
Batılı düşünce sahibi insanlara maddi manevi çekememezliklerinizden dolayı elinizdeki güçle iftira, komplo düzenlemeyin.
Gerçek olun.
Saygılarımla,
ALP TUFAN.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.