Bir gazeteci çok öfkelenmiş çünkü: Yüksek düzeyli, kayda değer insan kaynaklarına haiz ve deneyimli bir kamu personeli Dışişleri Bakanlığında Yönetim Hizmetleri Genel Müdürü olarak tayin edilmiş ve öz geçmişinin derinliklerinde bir yerde:

(Kamu personeli) dini bir liseye gitmiş. Üstelik bir partiye ya da diğerine siyasi temayül göstermiş bile olsalar, bu onlara karşı öz geçmişlerine önem vermeden ayrımcılık oluşturmak için temel oluşturmaz. Bu, Avrupa'da öfkenin temelini oluşturur, deneyimli bir adayın tayin edilmesinin değil.

Altun da Twitter hesabından Aybet'in paylaşımlarını retweet yaparak şu değerlendirmelerde bulundu "İki üniversite diploması olmasına, 1997'den beri kamuda çalışmasına ve birçok üst düzey pozisyonda görev yapmış olmasına rağmen bu yaygara koparılıyor.

Gazeteci, bu kişinin AK Parti ile bağlantısı bulunması gerektiğini düşünmesi nedeniyle söz konusu pozisyon için gerekli niteliklere sahip olmadığını varsayıyor.

Kendisi, bazı bakanlıkların belirli bir öz geçmişe sahip kamu çalışanlarına, niteliklerine bakılmaksızın kapalı olması gerektiğini mi söylüyor? Bunun Avrupa standartlarına göre de tam anlamıyla kabul edilemez olduğuna siz de katılmaz mısınız?

Tüm gazetecilere ve yorumculara sesleniyorum: bir daha Türkiye ile ilgili bir haber yazarken lütfen görüşlerinizin hepsini 'olağan şüpheliler'den almayın. Bu görüşlerin -bu örnekte de olduğu gibi- açıkça ayrımcı olmasa bile büyük ihtimalle kusurlu ve taraflı olacağını göz önünde bulundurun.

Sosyal medyada, Gezer'in öz geçmişi ve atama kararının fotoğrafının yer aldığı tepki içeren bir mesaj paylaşılmıştı.

Konuya dair paylaşım yapan gazeteci Cansu Çamlıbel, "Dışişleri Bakanlığı’nın personel dairesinin başına ilk defa bakanlık dışından bir AKP bürokratı atandı.

İmam Hatipli Bekir Gezer, en son Enerji Bakanlığı’nda personel dairesi başkanıymış. Uzmanlık alanının daha ziyade ulaştırma olduğu anlaşılıyor. Hariciye camiasına geçmiş olsun!" demişti.