Ahmet Levent Öner

Ahmet Levent Öner

Aman Ha! Derim “Danışmanzede” Olmayın:

Danışmanlar adı üzerinde, kendilerine danışılarak fikir alınan profesyonel insanlardır. Bir sorunla yüzleşenler, ileride sorunlar ile yüzleşmemek için yol yakınken önlem almak isteyenler, daha başarılı olmak için bilgi sahibi olmak isteyenler ve düzenli çalışarak sistem kurmak ihtiyacını hissedenler danışmanlara başvururlar. Kısaca hekimlik ve koruyucu hekimliğe çok benzeyen bir iştir danışmanlık işi…

Ben kendi işimi üretici olarak on beş yıla yakın sürdürdükten sonra, 1984 yılından itibaren 25 yıl boyunca aralıksız olarak profesyonel Yönetim Danışmanlığı yapmış bir insanım. Şimdilerdeyse, altmış yılı bulmak üzere olan bu günkü deneyimimle hala iş yaşamına faydalı olmaya çalışıyorum. Bunu gerek makalelerimle, gerek yazdığım kitaplarla, gerek “SED” Stratejik Eğitim ve Danışmanlık firması adına nadiren yaptığım konferans ve eğitimlerle sürdürüyorum. Amacım çok daha verimli çalışacak kurumların yardımıyla ülkemin daha iyi yerlere gelmesi, sözde değil gerçekte zenginliğimizin yaygınlaşarak artmasıdır.

Kısa makalemde önce biz “danışmanlardan” kaynaklanan sonra da “danışmanlık alan kurumlardan yani danışanlardan” kaynaklanan ve sonuçta “danışanlara” yeterince yarar sağlamayan bazı tutum, davranış ve durumlardan bahsedeceğim:

DANIŞMANLARDAN KAYNAKLANAN HATALAR:

  1. Yetersiz Bilgi Birikimi:

Danışmanlık yüksek düzeyde bilgi ve deneyim birikimi yani uzmanlık ister. Bu gerçekten hareketle ilk hatalı durum, danışmanların yeterince bilgi ve deneyim sahibi olmadan danışmanlık yapmaya hatta büyük projeleri üstlenmeye kalkışmalarıdır. Sadece iyi bir okulu bitirmek, danışana “yarar sağlayacak bir danışmanlık” yapmaya yetmeyeceği gibi, danışmanlık dışındaki herhangi bir işte bile tam randımanlı çalışmayı sağlayamaz. Mutlaka oryantasyon ve işbaşı eğitimleri gerekir. Teorik, aktarılabilir bilgiler sadece o bilgileri hiç görüp duymamış kişilere cazip gelebilir, fakat iş uygulamaya gelince çok ciddi sıkıntılar yaşanmaya başlar...

Benzer şekilde, bir veya en fazla iki farklı işte çalışmış olan kimseler dahi, çalıştıkları her bir işte en az sekizer, onar yıllık deneyimleri varsa, danışman olarak faydalı olabilirler. Bu fayda da daha önce çalıştıkları işlerin benzerini yapan kurumlar için geçerli olabilir. Nedeniyse, danışmanın önceki işyerindeki doğru ve faydalı uygulamaların yanında, hatalı ve eksik uygulamaları da benimseyip, danışmanlık yaptıkları kuruma getirmiş olabilmeleridir. Zira böyle bir danışmandaki deneyim, çeşitli değil, şartlanmaları kapsayabilecek yetersiz bir deneyimdir.

Yeri gelmişken hatırlatmam gereken gerçek, genel bir uygulama olarak şudur: Önceden yeterli olacak en az dört yıllık bir yüksek eğitimi almış olan insan, üç ila beş yıl “Junior Consultant” (Yardımcı/Kıdemsiz Danışman) olarak en az üç büyük projede deneyim kazanmalıdır. Daha sonra gene en az üç yıl bazı projelerde “Consultant” olarak çalışmalıdır. Sonuç olarak bir insan, sekiz ila on yılda iyi bir “Sinior Consultant” (Kıdemli Danışman) olma şansını elde edebilir.

  1. İletişimden Kaynaklanan Hatalar:

Danışmanlık yapacak kişi bu işin ve günümüzde danışmanlıktan ayrı düşünülemeyecek “yetişkin eğitimciliğinin” gerektirdiği akıcı ve etkin iletişime sahip olmalıdır. Sadece “boş motivasyon” yaratan bazı “sözüm ona danışmanları” burada hatırlatmak isterim. Tiyatrocu, operacı, dizi oyuncusu, futbolcu veya futbol antrenörü oldukları halde bu işlere belli bir süre soyunan çok sayıda insan vardır. Bana sorarsanız en tehlikeli danışmanlar da güzel konuşma erbabı olup, tatlı dille insanları “rüyalar âlemine daldıran” bu tip danışmanlardır. Böyle danışmanların ilk paragraflarda bahsettiğim teorisyen danışmanlardan daha fazla zarar verdiğini de söylememde fayda vardır. Öte yandan iletişim erbabı olanların tam tersi, “ukala ve iletişimsiz” danışmanlar ilk anda saygı görseler de daha sonra başarısız olarak uğurlanırlar. Sebebi, danışmanlık kurum içerisinde katılım sağlanarak “etkin iletişim kurularak yapılabilecek bir iştir. İnsanları yeterince dinlemeyen, ikna edici iletişim kurmayı, itirazları ele alarak çözmeyi öğrenememiş danışmanlar faydadan ziyade zarar getirirler. Ne yazık ki, hamaset sahibi insanlar da, iletişimi bozuk denen insanlar da dinlemekten ziyade konuşmayı hatta ukalaca konuşmayı seven insanlardır. Oysa başarılı bir danışmanın açık ara ilk niteliği, öğrenmek ve anlamak için “Çok İyi Bir Dinleyici” olmasıdır.

  1. Meraksızlıktan ve Çevreyi Yeterince Gözlememekten Kaynaklanan Hatalar:

Meraksız, çevresine, olan bitene yeterince dikkat etmeyen, kurcalamayı fazla sevmeyen danışmanlar, danışanlarına maalesef fazla fayda sağlayamazlar. Zira hem yeterince okumazlar hem de gördükleri teknik ve detay konuları akıllarında tutma zaafları vardır. Özetle gördüğüm en önemli danışmanlık hatalarından birisinin kaynağı da “hafızası zayıf” danışmanlar ile bellediği sadece bir veya iki konuda bildiklerini okuyan “yeniliğe kapalı, adeta gelişime küsmüş” danışmanlardır. Ben öyle danışman hatta danışman grupları gördüm ki, kurumda yıllar süren! Organizasyon çalışması yaparken, depolardaki çok ciddi sorunlara dikkat etmeyip, kulak arkası ederek iyileştirmemişlerdi... Üstelik yıllar süren bu çalışmalarında bilimsel organizasyon kurallarının hemen hiç birisine de uymamışlardı...

  1. “Deneme Yapmaktan Korkmak” Kaynaklı Hatalar:

Deneme yapmaktan kaçınan “korkak” danışmanlar özellikle de üretim geliştirme, verim artırma gibi teknik konularda hemen hiç bir fayda sağlayamazlar. Bunun aksine, risk alarak deneme yapabilen danışmanlar kurumlarda ciddi verim gelişmeleri yapabilen danışmanlardır. Denemekten korkmamak derken, elbette “Acemi Nalbant Onun Bunun (!) Eşeğinde Öğrenir” demek gibi bir kastım yok. Bahsettiğim, çok okuyan, çevresine dikkat eden, herkesten bir şeyler öğrenileceğini bilerek, sorup öğrenen (İşçilere bile danışarak, ukalalık etmeden onları dinleyip, işçiden de bir şeyler öğrenen) ve genel kültürü gerçekten çok yüksek danışmanlardır. Böyle danışmanlar danışanları ile de istişare ederek, yeni yöntemler bulunmasına, yeni uygulamalar ve aparatlar yapılmasına önayak olurlar. Geliştirici denemelerden asla kaçınmazlar.

  1. Gecikmekten ve Zamanı Verimli Kullanamamaktan Kaynaklanan Hatalar:

En sık rastlanan bir danışman zaafı da zamana uymamak, gereksiz detaylara dalarak projeleri gereksiz yere uzatmaktır. Bu tip danışmanlar genelde “baykuş tipi” gececi insanlardır. Zor ve geç uyanırlar, genelde randevularına bile gecikmeleri olağandır. Bunun en büyük sebeplerinden biri, danışmanlık için gerekli “B” tipi, yönteme yönelik, zaman bilinci daha az gelişmiş, teoriye yatkın, detaylarda kaybolmaya alışmış kişilik profiline sahip olmalarıdır. Önerim, danışanların danışmanlarını en geç mesai saati başında karşılarında görmeyi istemeleridir. Ben ömrüm boyunca saat onlarda gelip en geç saat on altı gibi iş yerini terk eden danışmanlardan olmadım ve geç gelen, geciken danışmanların da danışanlarına ciddi yararlar sağladıklarını hiç görmedim desem yeridir.

  1. Danışmanın Danışana / Proje Yürüttüğü Kuruma Hoş Görünme Çabasından Kaynaklanan Hatalar:

Bu tür hatalar, danışmanın projeyi yürüttüğü kurumun patronları ve yöneticiler başta olmak üzere “danışanlarına hoş görünmek çabası” yüzünden düştükleri hatalardır. Buna kısaca “Yağcılık ve Maşa Olmak” da diyebilirim. Danışanlarının alışkanlıkları, bilgisizlikleri ve bazen de korkularından kaynaklanan hatalı isteklerini yerine getiren, danışanlarını müşteri oldukları için kıramayan danışmanlar ciddi bir hataya düşerler. Müşteriye hoş görünme çabası bir bilimler manzumesi olan işletmecilikte bilimle ters düşebilir ve projeyi dahi akamete uğratabilir. Danışman doğruları başta bilim, daha sonra temel hukuk ve vicdan çerçevesinde savunabilmeli ve hatalı uygulamalara asla göz yummamalıdır. İyi danışman danışanlarına “Kral Çıplak” diyebilendir. Gerekli durumlarda “Bu yapılmamalı, vicdana, bilime veya hukuka aykırıdır” diyebilmelidir.

“Danışmanzede” olan kurumlar yukarıda özetlemeye çalıştığım noktalara dikkat etmeyen kurumlardır. En büyük hatalar da bizzat ciddi paralar verdikleri halde sonuç alamayan kurumların kendisindedir. Her zaman söylediğim üzere kurum hükmi bir şahsiyettir. Burada hataları yapanlar elbette patronlar ve üst yöneticiler olmaktadır .

DANIŞANLARDAN / KURUMLARDAN KAYNAKLANAN HATALAR;

  1. Ucuzluk Tuzağına Düşerek Yeterli ve Yetkin Danışmanı Seçememek:

Danışanlar için ilk yapılmayacak hata, makalemin başında değindiğim, bilgi, becerikli, deneyim sahibi, iş bitirici, deneme yapmaktan kaçınmayan ve etkili iletişim kurabilen danışmanlara çok az bir ücret teklif ederek, büyük projeler istemektir. İyi işin yapılabilmesi özel olarak da yılların deneyimine gerek duyulan bir görevdeki iyi sonuçların alınması için danışmanın veya danışman ekibinin hak ettikleri iyi bir ücreti almalarının ön şart olmasıdır. Ucuz danışman ucuz iş yapar, ucuz iş kaliteli olmayabilir. Danışman ile çalışacak kurumların, elma ile armutu bile değil bazen ejder meyvesi ile ahlatı mukayese ederek “ucuza kaçıp” yanlış karar vermeleri işin en başındaki büyük hatadır. Bilginin değerini bilerek, gelişmeyi gerçekten isteyen insanlar ve böyle insanların oluşturduğu kurumlar, hizmetin ve bilginin en iyisini almayı hak ederler. Projeleri başarıyla yürür. Özetle danışmanlık dünyanın her yerinde uzmanlık işidir ve ucuz olmayan bir iştir. Değerinin verilmediği yerlerde meydan ucuz(!) danışmanlara kalır.

  1. Danışmanlardan Alınan Teklifleri Mukayese Etmemek ve Çalışma Başladığında da Teklifin Dışına Çıkmak:

Danışan kurumun danışmanlardan detaylı ve “neyin ne kadar sürede yapılacağına dair” doyurucu bir teklif istememesi veya doğru hazırlanmış bir teklife “üstünkörü bakarak” neyin ne zaman ve hangi sürede yapılacağını takip etmemeleri tipik birer danışan hatasıdır. Bu nedenle de daha işin başında, teklifler arasında mukayese yaparken hatalara düşebilirler. Danışanlar bazen projelerini sürdüren danışmanlarından, teklifte olmayan “kendi yapmaları gereken” detay bir işi isteyebilirler. Böyle durumlarda Detaya dalmayı seven ve verdiği teklifin dışına çıkan bir danışman da hem esas projesini riske atar hem de “pahalı bir memur” olarak çalışmış olur. Bu durum danışana da danışmana da çok ciddi düzeyde zarar verir.

  1. Bilgi Paylaşmaktan Kaçınmak:

Danışanların danışmanlarına farklı korkulara ve düşüncelere kapılarak çok kısıtlı bilgi vermeleri, olayları bütün çıplaklığı ile ortaya koymamaları, hatta bazen yaptıkları işleri dahi tam izah edememeleri başka bir danışan hatasıdır. Oysa bir doktordan bilgi gizlemek ne kadar hatalı ise danışmandan da bilgi gizlemek o kadar büyük bir hatadır.

  1. Kısa, Zayıf, Üstün Körü Hazırlanmış Yazılı Belgelere Razı Olmaktan ve Belgeleri Danışmanın Değil, Danışanın Kendi Personelinin Hazırlamasından Kaynaklanan Hatalar:

Proje ekonomik olsun düşüncesiyle, kurumların görev tanımı ve prosedür gibi ciddi bazı belgeleri kendilerinin hazırlamaya kalkmaları, bu hataya çok benzer olan “C” maddesine de bağlı bir danışan hatası olarak, danışmanlara teşhis çalışmaları için yeterince zaman tanımamaları, danışmanların yeterli sayıda kişi ile görüşme yapılmalarından kaçınmaları sık rastladığımız bir hatadır.

(Üst Yönetimden beş veya on kişi ile görüşerek, görev tanımı ve prosedürleri de küçük bazı yönlendirmeler ile danışan firmanın İnsan Kaynakları Departmanına yazdıran danışmanları biliyorum. Bazı firmalar arasında uzaktan yönlendirme ile personele hazırlatılmış bu “yetersiz belgeleri” bile ilgili personele dağıtmayıp, raflarında tutan kurumları da gördü benim gözlerim)

  1. Bilgi Akış Sistemi Hataları ve Tarihi Bilgilere Ulaşamamaktan Kaynaklanan Hatalar:

Danışmanı net ve açık bilgilendirememek başlıklı hatanın önde gelen bir sebebi de kurumun tarihi kayıtlarının güvenilmez ve yetersiz olmalarıdır. İş hayatını çok yakından takip ettiğim yarım asır boyunca Bilgi Akış Sistemleri “BAS” bağlamında onlarca farklı hata ile karşılaştım. (Bu arada “BAS” bence içeriğini tam anlatamayan “ERP” anlamında kullandığımı hatırlatmak isterim.) Bu tip hataların öne çıkanları aşağıdadır:

  1. Yetersiz Bilgi Akış Sistemi Kullanmak:

Pek çok kurumun 2020’li yıllarda dahi “muhasebe programından dönme” BAS kullandıklarını gördüm. Yetersiz BAS kurumların bilgi hazinesini yeterince verimli kullanmalarını önler. Oysa tarihi bilgiler bir danışmanın başarılı proje yapabilmesi için en az mevcut gözlemler ve yaptığı mülakatlar kadar önemlidir.

  1. BAS Programlarına Hatalı Girişler Yapılması:

Bu hatalardan en yaygın olanı Cari Kartların hatalı ve / veya mükerrer açılmasıdır. Hemen takip eden de Stok Kartlarındaki hatalardır. Benzer şekilde reçetelerin de (Ürün Üretim Reçeteleri) hatalı olması reçetelerde gereken revizyonların yapılmaması veya hatalı yapılması, veri güvenilirliğini ortadan kaldırır. Danışmanların işlerini zorlaştırır, projeleri uzatır ve başarısız kılabilir.

  1. Raporlama Sisteminin Yetersiz Olması veya Hatalı Raporlar:

Bu iki durum ya ilk maddede belirttiğim sistem ve program yetersizliğinden, daha sık rastladığım kadarıyla da (çoğunlukla) ikinci maddedeki hatalı açılmış kartlardan kaynaklanır. Doğru bilgilere ulaşılamayınca da ileriye dönük pek çok çalışmada tıkanmalar yaşanabilir. Bu sadece mali konulardaki danışmanlıkta değil. Organizasyon ve sistem geliştirme danışmanlıklarında da önemlidir. Güvenilir tarihi veriler olmazsa bölüm ve birimlerin doluluk oranları, personelin yaptıkları işler gibi konularda afaki bilgilere dayanılacak veya sadece mülakatlardaki beyanlara göre proje yürütülecektir ki bu durum ciddi eksiklere ve hatalara gebedir.

Hataların hepsinin ana nedeni dinleme ve öğrenme konusundaki eksikliklerle, alışkanlıkları terk edememektir. Patronlar ve yöneticiler danışmanlık alarak “daha iyi noktalara” ulaşmak isterler. Fakat dinleme, öğrenme ve değişiklikleri uygulama konusundaki tutuculuklarıyla, gereksiz, yersiz korkuları alınan hizmetlerin yerine ulaşmasını engelleyebilir. Başa dönersek, doktora görünerek derdine çare arayan bir insan kendisine önerilen operasyondan çekinerek yaptırmazsa veya verilen ilaçları iki gün kullanıp, daha sonra çeşitli bahaneler ile kullanmazsa, ya da bu preparatları usulüne uygun değil de “kafasına göre” kullanırsa sağlığına ulaşamayabilir. Bu taktirde doktoru suçlamak ne kadar anlamsız ise, danışman veya danışman grubunu suçlamak da aynı derecede anlamsız olacaktır.

Danışmanlık alacak kişi ve kurumların yukarıda özetlemeye çalıştığım noktaların hepsine dikkat etmelerini dilerim. Bu takdirde istedikleri noktalara daha kolay ulaşacaklar ve yaptıkları harcamalar ile verdikleri vakit boşa gitmeyecektir. Bir bilene danışmak, istişare ederek sistemler geliştirmek, her kuruma başarı getirir. Yeter ki istekli olunsun, gayret edilsin kısaca işe baş konulmuş olsun...

Bütün dostlarıma başarılı ve mutlu nice günler dilerim.

Ahmet Levent ÖNER

Altıntepe

15 Ekim 2025

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.