Anadolu Koyununun Antik Dna Çalışması Evcilleştirmenin Tarihine Işık Tutacak
Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi öncülüğünde Anadolu'nun 6 farklı kazı alanında bulunan koyun kemiklerinin DNA analizlerinin yapıldığı araştırma, koyunların evcilleştirilme süreciyle ilgili bilinmeyenlere ışık tuttu
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ve Hacettepe Üniversitesi öncülüğünde uluslararası bir ekiple yürütülen çalışmada 7 ülke 17 üniversiteden 42 genetikçi, arkeolog ve antropologlar yer aldı.
İncelenen koyunlara ait örnekler, Avrupa Araştırma Konseyi (ERC) destekli "Neogene" projesi ve TÜBİTAK 1001 projeleri kapsamında kazıların yapıldığı Tepecik Çiftlik Höyük, Pınarbaşı Höyük, Boncuklu Höyük ve Canhasan III ile Batı Anadolu'dan Ulucak Höyük ve Barcın Höyük'ten elde edildi.
Araştırmacıların verdiği bilgiye göre, koyunlar, yaklaşık 10 bin yıl önce Neolitik dönemde ilk evcilleştirilen çiftlik hayvanlarından biriydi. Arkeolojik veriler, koyunun evcilleştirilmesinin Orta Doğu'da, Doğu Anadolu ve Orta Anadolu'yu da içine alan bir bölgede olduğunu gösterdi.
Evcilleştirmeyi takip eden bin yıllar içinde evcil koyun, Avrupa, Kuzey Afrika ve Orta Asya'ya yayıldı. Ancak koyunun tam olarak ne zaman ve kaç kez evcilleştirildiği, evcilleştirildikten sonra nasıl evrildiği belirlenememişti.
Çalışmada, arkeologlar, antropologlar ve genetikçiler için koyunların evcilleşme süreciyle ilgili merak uyandıran konular antik DNA araştırmasıyla aydınlatıldı. Araştırma verileri, 10 bin yıl önce Anadolu'nun yanı sıra başka bölgelerde de koyunların evcilleştirilmiş olabileceğini gösterdi.
Communications Biology dergisinde yayımlanarak bilim dünyasına duyurulan çalışmanın sonuçları, bugüne dek yapılan en kapsamlı antik koyun genom makalesi olarak tanımlandı.
6 arkeolojik kazı alanındaki koyun kemikleri analiz edildi
Çalışmanın sorumlu yazarı Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Füsun Özer, 6 arkeolojik kazı alanında bulunan koyun kemiklerini analiz ettiklerini aktardı. Toplam 180 bireyin DNA analizlerini yaptıklarını anlatan Özer, bunların dördünden antik genom verileri üretilebildiklerini, çalışmada, ayrıca 91 koyunda anne soyuna ait mitokondri DNA'sını çalıştıklarını belirtti.
Antik koyun kemiklerinde DNA'nın çok az korunduğunu gördüklerini, bunun sebebinin de muhtemelen koyunların pişirilmesi olduğunu belirten Özer, elde ettikleri genom ve mitokondri DNA'sı verilerini modern koyunlarla ve neolitik Orta Asya koyunlarının DNA verisiyle karşılaştırdıklarını söyledi.
Asyalı koyunlar ile Avrupalı koyunlar arasında net genetik farklar 9 bin yıl önce başlamış
Çalışmanın ilk yazarlarından ODTÜ'de doktora sonrası araştırmacı Eren Yüncü ise "Modern koyun ırklarında Asyalı koyunlarla Avrupalı koyunlar arasında net genetik farklar olduğunu biliyorduk. Analizimiz sırasında bu farkların en az 9 bin yıl önce başladığını görmek bizim için şaşırtıcıydı." diye konuştu.
Yüncü, "DNA sonuçlarına göre, günümüz Avrupa koyunları, neolitik dönemde Orta ve Batı Anadolu'da yaşamış evcil koyunlarla yakın akrabalar. Ama günümüz Asyalı koyunları daha farklı. Belki de günümüz Asya koyunlarının ataları, Anadolu'dan doğuda başka bir bölgede evrilmiş olabilir. Bu bölge örneğin İran olabilir." ifadelerini kullandı.
"Koyun birden fazla merkezde evcilleştirilmiş olabilir"
ODTÜ Antik DNA laboratuvarının kurucusu ve çalışmanın liderlerinden emekli öğretim üyesi İnci Togan da neolitik dönemde iki bölgede evcilleşmenin olası olduğunu söyledi. Togan, daha önce keçilerle yapılan antik DNA çalışmalarının da "Bereketli Hilal"in batı ve doğusunda keçilerin birden fazla defa evcilleştirildiğini gösterdiğini anlattı.
Alternatif senaryoların da mümkün olduğunu belirten Togan, "Tek bir evcilleştirme sonrası batı ve doğuda koyunların çok hızlı farklılaşması ya da doğuda yabani koyunların evcil koyunlara karışması gibi senaryolar da halen mümkün." değerlendirmesinde bulundu.
Çalışmanın yazarlarından ODTÜ Öğretim Üyesi Mehmet Somel de koyunun evcilleşme sonrasındaki tarihinin de karışık olduğunu vurguladı. Somel, "Antik DNA sonuçlarına göre, koyunlar evcilleştikten sonra Avrupa'da ve özellikle de Anadolu'da çok değişime uğradı. Yünü veya yağı için seçilmiş ırkların yayılmasının bu değişimde rolü olabilir." dedi.
Araştırma, 3 ayrı yüksek lisans tezine de kaynaklık etti.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.