ANAYASA MAHKEMESi YA "KAPATMAMA" KARARI VERiRSE...
Ngazete yazarı Şevket Bülent Yahnici yazdı: Anayasa Mahkemesi Ya "Kapatmama" Kararı Verirse
AKP'nin yöneticilerinden bir hanımefendi demiş ki "HDP'nin kapatılmasına bizler -siyaset
kurumunu ve siyasi partileri kasdediyor- karar verecek değiliz...Karar mercii Anayasa Mahkemesidir..."
Doğru da demiş...Doğru da...
Yüksek Mahkemenin gündelik iş ve konularla ilgili verdiği kararları uygulamama gibi bir hukuk ilkesizliğini bu ülke yaşıyorsa sebep olanların bu konuda kendilerince "güzel gerekçeli bir kapatma kararı" beklentisinde oldukları da açıktır. Bunlara ve beklentilerine göre, Anayasa Mahkemesi bunların talebi doğrultusunda konuyu görüşecek, bu beklentiye aykırı olmayan bir güzel gerekçe yazacak ve HDP'yi kapatacaktır, elhamdülillah...Aksi düşünülemez, aksini düşünmek imkan dışıdır; zaten aksi yönde bir karar verecek olan Yüksek Mahkemeyi gerekirse kapatır, yeniden kurarız. Akil, kafa, mantık budur...
Zaten "kuvvetler birliği" ilkesinin geçerli olduğu bir memlekette Yüksek İrade ile çelisen/çakışan herhangi bir yargı kararından (ister yerel mahkeme, ister yüksek yargı, isterse Yüksek Mahkeme) bahis edilememelidir .
AKP'yi yöneten irade bir mebusun casus oldugunu düşünuyorsa bu doğrudur, mahkemeler bu yönde karar vermeye mecburdur; Yüksek Mahkemenin gorevi bu karara uymaktır, tasdik etmektir. Aksi bir hal , zinhar kabul edilemez. Hele hele Meclise aksi kanaati yazıp, bir de bu yönde uygulama istemek doğru bir iş olmaz. (Ben demiyorum, Şentop öyle dedi.) Bunlar yasandı..
Şimdi bir başka hadiseyi yaşayacagıza benziyor. Bir şekilde HDP'nin kapatılması için, mevcut mevzuata uygun olarak Yüksek Mahkemeye (Yargıtay Cumhuriyet Bassavcılığı ve Anayasa Mahkemesi) başvurulacak. Prosedür işletilmek suretiyle...Yüksek Mahkeme Başsavcılığı iddianame yazacak, Heyetin önüne konuyu getirecek...Burada tartışılmaz iki alternatif olduğu açıktır. Birincisi talebin kabulüyle kapatma yönünde bir iddianame hazırlanması ve dolayısıyla kapatma davasının görüşülmesi yoludur...İkinci ihtimal ise, iddianamenin talep doğrultusunda hazırlanmamasıdır; yani kapatma talebinin kabul görmemesi halidir.
Birinci yolun işletmesinde de yine ikili bir alternatif ortaya çıkacaktır. Konuyu, yani kapatma davasını görüşen Yüksek Mahkeme , ya kapatma doğrultusunda karar verecektir; ya da bu yöndeki talebi reddedecektir. Hukuki işleyiş ve prosedür bunu gerektirir. Başkaca bir yol yoktur. İhtar verme filan işleri var mı, yok mu , incelemek lazım?..
Şimdilerde HDP'nin kapatılması gerekliliğine "iman" ölçüsünde inanmış kişiler ve çevreler var. Kimi bu konuyu kamuoyunun önüne getirme ve yüksek yargının önüne götürme ve neticede kapatma olayı gerçekleşirse "HDP yi kapattırdımm" hazzını yaşamanın hesabında ve bu işin getireceğini düşündüğü siyasi karlılığın beklentisi içindedir. AKP yönetimi ise boşluğa düşecek beş milyon civarı kürt vatandaş oyundan ne kaparsam kardır hesabındadır...Bu hesap şekli AKP kurmaylarının yabancı olmadıkları bir "makyavelist" yaklaşım biçimidir. "Kürt açılımı " teranesiyle işlerin bu hale gelişine sebep olmadılar mı?..Apo'nun mektubunu okutmalar; Şivan Perver'li toplantılar; Barzani'nin poşusundan konfeti temizlemeler; Oslo'da kapalı kapı ardı görüşmeleri; İmralı trafiği; Anayasa'yı, "hakim ve savcı teminatı ve bağımsızlığını" , "tabii hakim" ilkesini hiçe sayarak seyyar çadır mahkemeleri, Habur rezaleti; Karayılan övgüleri, görüşmeleri; nihayet TRT de Osman Öcalan'la seçim evveli sinyali ...Bütün bu hadiseler AKP'nin kürt vatandaş oyu avlamak için yürüttüğü işler değil miydi? Şimdi, yeni ümitleri ve peşine düştükleri oyun HDP'yi kapattırıp, oyun dışına çıkartıp, kürt vatandaşların oyuna konma senaryosudur...
Siz bu oyunu oynayacaksınız bir yandan; diğer yandan da "zillet ittifakı HDP isbirliği" sözü üzerinden herkese "terör" ve "terörist" suçlamasında bulunacaksınız...Bu kafa yapısına göre, bu satırları yazan ve bu mantığı işleten ben bile (50 yılını bölücülüğe karşı bir mücadelenin içinde geçirerek bedel ödemiş Şevket Bülend Yahnici bile) "terörist" olarak vasıflandırılabilirim. Çünki, AKP kafası böyle birşey, kendinden başka her şeyi, kişiyi, nesneyi "tank gibi" ezip geçen bir zihniyet...Ama, soru "Osman Ocalan" oldu mu, duymazdan gelen ve almaza yatan bir zihniyet...Kürt vatandaşları ne yapar, ne ederiz de bize oy vermelerini sağlarız diye örnekleri yukarıda sayılan oyunları kurup; diğer yandan herkesi HDP üzerinden PKK işbirliğiyle suçlayabilen bir pişkinlik...
Şimdi, Anayasa Mahkemesini bir kere daha imtihan edecekler...Yüksek Mahkemenin önüne koyacakları soru HDP Yİ KAPATIYOR MUSUN, KAPATMIYOR MUSUN, sorusudur. Daha doğrusu HDP 'Yİ KAPAT, talebidir...
Bu talep eğer ki, kabul görmez ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı talebi yerinde görerek bu yönde bir iddianame hazırlamaz ise; ve de Yüksek Mahkeme eğer dava açılır da talebi yerinde bulmaz ve HDP'yi kapatmaz ise o zaman ne olacaktır?..
Ne olacak?..
KIYAMET KOPACAKTIR...
Çünki, bu işin garantisi mi vardır?..Parti kapatmayı zorlaştıran mevcut yasalar gereği Yüksek Mahkeme cumhurcuların talebini uygun görmez ise...Vay haline...Ortalık yangın yeri olur.
Olmaz mı?..
Göreceğiz..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.