Sadullah Özcan
ANKARA KORİDORU - Seçimler ve hatanın tamiri
Bugünlerde nedenini bilmiyorum tekerleme gibi geçmiş yaşananlar ve bu yaşananların günümüze yansımaları aklıma takılıyor. Aklıma takılan siyasi olunca geleceği etkileyecek işaretler olarak algılarım.
Şu bir gerçek insan beyni müthiş bir işlemci, müthiş bir bilgi deposu, müthiş bir analiz kabiliyetine sahiptir. Benliğimizin unuttuğunu sandığımız bilgileri, olayları, faaliyetleri beynimiz vakti geldiğinde farkına varmasak bile kullanır. Oysa biz buna basitçe tecrübe der geçeriz. O beynimizin akıl süzgecine intikal ettirdiği bilgi ve birikimlerdir.
Böyle olunca da aklıma takılan tekerleme gibi konuları deşmekten, irdelemekten uzak kalamıyorum. Cuma günkü yazımda AK Parti’nin Recep Tayyip Erdoğan’ın RP döneminde İstanbul’da başlattığı ve dünyaya hediye ettiği siyasi çalışma modelini kaleme almıştık. Ne hikmetse bu modeli dünya örnek alırken tam aksine AK Parti kadrolarının unutmaya yüz tuttuğuna işaret etmiştik. Bu seferde aklıma 2014-2015 yılından sonra yaşananlar ve bu yaşananların içinde ana figür rolünde olanların günümüze yansımaları geliyor. 2014’ten bu yana Türkiye 30 Mart Belediye seçimleri, 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimi, Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlığı, 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 Milletvekili seçimleri, MHP içinde Meral hareketi, Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlıktan ayrılma olayları, 15 Temmuz hain darbe girişimi, 16 Nisan 2017 Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçiş referandumu, AK Parti metal yorgunluğundan kurtulma çabaları, İstanbul, Ankara, Bursa, Balıkesir başta olmak üzere bazı belediye başkanlarının metal yorgunluğundan görevlerinden ayrılmalarını yaşadık.
Zihnimi yokladığımda özellikle görevden ayrılmak zorunda kalan başta Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve bu misyona bağlı başkanlar olmak üzere izledikleri siyasetle sadece AK Parti içinde değil genel siyaseti ne kadar gerdiklerini hatırlıyorum. Bu durum Ankara, Bursa, Balıkesir ve İstanbul’da siyasette yaşanan ferahlıkla kendini hissettirdiği görüldü. Metal yorgunluğu nedeniyle ayrılan ekiplerin 16 Nisan Referandumunda ‘evet’e karşılık nasıl ince muhalefet izledikleri bilinmektedir. Sonrasında da AK Parti’ye karşı hangi gayretlerin içinde oldukları ortadır. 24 Haziran’da aşikâr olmasa da siyasetin yeniden dizaynında hangi derece de etkili olmak istedikleri yaptıkları kulis faaliyetleri ile görülmüştür.
Siyasette küslük, dargınlık uzun süreli olmaz. Devlet arası ilişkiler gibi siyasette de duruma göre izlenen stratejiler değişir. Dengeler gerekliyse dün düşman olduğunla bugün dostluk gösterisi normal karşılanır. Yerel seçimler öncesi tabanın daha derli toplu hale getirilmesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın metal yorgunluğu nedeniyle dinlenmeye çekilen ekiplerin gönlünü almaya yöneldiği görülmektedir.
Fakat bu ekiplerin gönül alma hamlesini ‘Özür dileme’ olarak yorumlayarak eski dostluklar üzerinden AK Parti’de dominant bir etki peşine düştükleri bellidir. Bu yapıların tekrar dominant etki göstermesi AK Parti omurgasını oluşturan tabanda ciddi rahatsızlık oluşturduğu görülüyor.İki açıdan dikkatli olmakta yarar vardır. ‘Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz’ sözü çerçevesinde bu ekiplerin metal yorgunluğu nedeniyle ayrılmak zorunda kalmaları unutulmamalıdır. Aksi durumda bu ekiplerin kendilerine yapıldığını düşündükleri haksızlığın faturasını ödetecekleri muhakkaktır.
Bu seçimlerde yapılacak hatanın tamiri yoktur.
Kalın sağlıcakla…