Prof. Dr. Anıl Çeçen

Prof. Dr. Anıl Çeçen

Ankara Zihniyeti

 

Ankara Hukuk Fakültesi bu yılın 5 Kasım tarihinde 80. yıldönümünü kutladı. Bir Hukuk Fakültesi’nin bu kadar uzun süre ayakta kalabilmesi ve öğretim faaliyetlerini sürdürmesi Türkiye koşullarında son derece önemli bir olaydır. Özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’da bizzat ülkemizin ve devletimizin kurucusu Atatürk’ün açılışını yaptığı bir fakültenin 80 yıl sonra eskisinden daha güçlü bir biçimde eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdürmesi, ülkemizde hukukun ve yüksek öğretimin kurumlaşması açısından büyük bir anlama sahiptir. Yeni başkent olmuş bir şehirde daha ortada bir üniversite bile yokken, ilk adım olarak bir hukuk fakültesinin açılmış olması yeni kurulan Türk devletinin öncelikle bir hukuk devleti olmaya ağırlık verdiğini göstermektedir. Fakültenin açılış töreninde yaptığı konuşmada “Cumhuriyetin yaptırımı olacak bu kurumun açılışında duyduğum mutluluğu hiçbir yerde duymadım” diyen Atatürk, genç cumhuriyetin başkentinde bir hukuk devleti oluşturmanın önemli bir adımını atıyordu. Ankara’da yeni bir devlet kurmak üzere yola çıkan Atatürk aynı zamanda bu siyasal yapının zihniyetini de oluşturmağa çalışıyordu.

            Yüzyıllarca hem Bizans’a hem de Osmanlı İmparatorluğuna başkentlik yapmış bulunan İstanbul gibi bir metropol kent dururken, Anadolu’nun ortasında hem yeni bir devlet kurmak hem de Ankara gibi genç bir kenti başkent yapmak yeni bir zihniyetin oluşturulmasına bağlı görünüyordu. İşte Atatürk ve arkadaşları böylesine önemli bir misyonu yüklendiler ve gereğini yerine getirebilmek için her türlü mücadeleyi yaptılar. Yıkılan bir imparatorluğun çürümüş zihniyeti İstanbul’u işgal ettiği için ve eski Bizans’tan kalan bozuk bir zihniyet İstanbul’un eskimiş düzeninde etkili olduğu için, böylesine çökmüş bir yapının üzerine yepyeni bir devlet kurabilmek hele çağdaş bir cumhuriyet rejimi oturtabilmek son derece zor görünüyordu. Bu aşamada Mustafa Kemal eski ile beraber tarihe gömülen İstanbul’u kendi haline bırakıyor ve ulusal kurtuluş savaşının merkezinde yepyeni bir zihniyet ile çağdaş bir cumhuriyet ve ulusal bir devlet kurmaya yöneliyordu. Kurtuluş savaşı sırasında İstanbul’un işgalcilerle beraber olması, mütareke koşullarını benimseyerek teslimiyetçi bir yol izlemesi ve Atlantik güçlerinin mandacılığını kabul ederek dominyon bir yapıyı kabul etmesi, ulusal kurtuluşçular tarafından reddediliyor ve böylesine olumsuz bir tutum izleyen İstanbul zihniyetine karşı çıkılıyordu.

            Teslimiyetçi çürümüş zihniyete karşı çıkan Kuvayı Milliyeciler Anadolu’nun ortasında yepyeni bir devlet ve çağdaş bir cumhuriyet kurarken böylesine bir devrimci adımın yeni bir zihniyet gerektirdiğini de çok iyi biliyorlardı. Devlet Ankara’da kurulurken yeni zihniyetin adı da Ankara zihniyeti olacaktı. Ankara’daki yeni devlet ve çağdaş cumhuriyet rejimi Ankara zihniyeti ile kurulacak ve yola devam edecekti. Devlet daireleri ile beraber Cumhuriyetin üniversitesi de gene Ankara merkezli olarak kurulacaktı. Bu doğrultuda ilk adımlar Ankara Hukuk Fakültesinin ve daha sonra da Dil-Tarih Coğrafya Fakültesinin açılması ile atılmıştır. Hukuk Fakültesi açılmadan Atatürk’ün yakın arkadaşları arasında yer alan ve o dönemin Milli Eğitim komisyonu başkanı Ahmet Ağaoğlu , “Ankara zihniyeti ile eğitim yapacak bir hukuk fakültesi açılması gerekmektedir “ diyerek konunun önemini açıkça ifade ediyordu. Hukuk gibi bir devletin dayanağı olacak bilim dalının öğretileceği fakültenin Ankara zihniyeti ile eğitim yapması, yeni devletin geleceği açısından çok önem taşıyordu. Yeni devlet, yeni bir hukuk sistemi anlamına geliyordu. Yeni devletin çağdaş hukuka dayanacak yapısının oluşturulmasında Ankara zihniyeti ile çalışmalar yapacak Ankara Hukuk Fakültesine büyük işler ve sorumluluklar düşüyordu.

            İşte böylesine bir işlev ile yola çıkan Ankara Hukuk Fakültesinin açılış töreninde Atatürk “Cumhuriyetin müeyyidesi olacak bu kurumun açılışında duyduğum mutluluğu hiçbir kurumun açılışında duymadım“ diyerek konuyu en açık bir biçimde dile getirmiştir. Bu fakülte 80 yıl boyunca yetiştirdiği hukukçularla hem Türkiye Cumhuriyetinin hukuk kadrolarını ortaya çıkarmış hem de yaptığı çalışmalarla yeni devletin bir hukuk devleti olmasına katkıda bulunmuştur. Yirminci yüzyıl boyunca Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı hukuk sorunlarının çözüme kavuşturulmasında, değişen koşullarda ülkenin gereksinmesi olan yeni anayasa ve yasaların hazırlanmasında Ankara Hukuk Fakültesi üzerine düşen öncülük görevini yerine getirmiş ve her yönü ile hukuk sorunlarının aşılabilmesi için yoğun çaba göstermiştir. Günümüzde hukuk fakültelerinin sayıları artık 35 in üzerine çıktığı dikkate alınırsa yeni hukuk fakültelerinin kurulmasında da Ankara Hukuk Fakültesi hem öncülük hem de kuruculuk açısından bu yeni merkezlerin oluşumuna katkıda bulunmuştur. Böylece Ankara zihniyeti ile oluşturulan cumhuriyet hukukunun bütün Türkiye’ye yayılması gündeme gelmiştir. Atatürk’ün açtığı Ankara Hukuk Fakültesi, Anadolu’daki yeni hukuk fakülteleri ile beraber hem cumhuriyetin müeyyidesi olmaya devam edecek hem de her türlü hukuk dışı gelişmelere karşı Türkiye Cumhuriyetinin hukuk devleti olmasına katkıda bulunmayı sürdürecektir.

            Dünyanın en  güzel ve zengin topraklarında kurulmuş olan  Türkiye Cumhuriyeti sahip olduğu olanaklar ile Türk ulusu için sonsuza dek yaşam düzeni  olabilecek  konumdadır.Ne var ki ,vatanımızın topraklarında gözü olanlar , bu bölgede yeni bir siyasal düzeni kendi emperyalist çıkarları için oluşturmak isteyenler Türklerin elinden ülkelerini almak için yoğun çaba göstermektedirler .Küreselleşme adına ,Avrupa Birliği görünümünde ve de Büyük orta Doğu Projesi doğrultusunda  bir çok emperyalist planı  ülkemize zorla empoze etmektedirler .Hepsi emperyal zihniyete dayanan bu gibi isteklerin kabul edilebilmesi ,Ankara zihniyeti açısından mümkün değildir .Modern çağların çağdaş Türkiye Cumhuriyetini var eden ve günümüze kadar başarı ile getiren Ankara zihniyeti , Türk devletinin ilelebet payidar olabilmesi açısından zorunlu bir anlayıştır . Ankara’ya batının emperyal merkezlerinden ve onların bu bölgede şubesi olmayı kabul etmiş mütareke İstanbul’undan yöneltilen saldırı ve eleştirilerin hiç birisi haklı bir temele oturmamaktadır. Kendi istedikleri emperyal düzeni bir an önce kurabilmek için, Ankara’da kurulan Türkiye Cumhuriyetini ortadan kaldırmak istemekteler ve bu nedenle Ankara zihniyetine karşı çıkmaktadırlar. Ama unuttukları bir şey var :          O da bizzat Atatürk’ün açılışını yapmış olduğu cumhuriyetin müeyyidesi olan Ankara Hukuk Fakültesi ve bu ocaktan yetişmiş olan binlerce cumhuriyet hukukçusu. Cumhuriyetin hukuk ordusu ve bu ordunun merkezi olan Ankara Hukuk Fakültesi ayakta olduğu sürece, Türk devleti Ankara zihniyeti ile yönetilecek ve her türlü emperyalist saldırıya karşı Türk ulusunun ve ülkemizin ulusal çıkarları sonuna kadar korunacaktır. Bizzat Atatürk ve onun mücadele arkadaşı Ahmet Ağaoğlu tarafından bu fakülteye yüklenmiş olan ulusal misyonun gerekleri, cumhuriyetimizin hukuk ordusunca yerine getirilecektir. Önümüzdeki dönemde emperyalist ve mandacı zihniyetlere karşı Ankara zihniyetinin antiemperyalist ve ulusal bağımsızlıkçı zihniyeti  ülkemizi, devletimizi ve ulusal çıkarlarımızı savunmaya devam edecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar