Aşkım Tan yazdı: ŞİDDETİ ALKIŞLAMAK

Aşkım Tan yazdı: ŞİDDETİ ALKIŞLAMAK

Aşkım Tan yazdı: ŞİDDETİ ALKIŞLAMAK

Şiddet takvimlerde belirleyici günler haline gelene kadar neredeydiniz? diye sormak istiyorum.

“Şiddete HAYIR” sloganını içeren her konuşmayı, her yazıyı kısacası her aktiviteyi sonuna kadar desteklediğimi de belirtmek isterim. 

Ama çığlıklar bu denli yükselene kadar neredeydiniz?

Yüksek bütçeli şiddet içerikli filmler, neden daha çok gişe yapıyor, diziler neden daha çok izleniyor ve her türlü şiddeti konu alana yayınlar neden daha çok okunuyor? 

Sizce bütün bunlar bir anlamda şiddeti alkışlamıyor mu?

Dahası şiddeti seviyor muyuz ne(!)

Sayısız yayın organı şiddet mağdurlarını konu ediyor, sivil toplum örgütleri ses yükseltiyor, mağdurlar ve mağdur yakınlarının kimi susuyor, kimi feryat ediyor ama bu sorun bir türlü çözülemiyor. Neden?

İşin doğrusu bu yazıyı kaleme almadan önce –her yazımda olduğu gibi- yine kısa bir araştırma yaparak yazmak isterken, içimdeki “kadın”ın sesine kulak vererek duygu ve düşüncelerimi ortaya koymam gerektiğine karar verdim ve bu yazımda sizlere sayılardan bahsetmeyeceğim. 

Esasen şiddet ve cinayetlerde bir ikileme düşmemek de mümkün değil. 

Kimi şiddet ve cinayet vakaları sıradan, alışmamamız gereken şekillerde gelişirken, kimi cinayetler ise akıl almaz ve üzerinde ciddi ciddi çalışılmış olduğuna inandırıyor bizi. 

Yani failler nerede ise bu tür vakaların altına imzalarını atıyorlar ve bu iğrençlikler silsilesi diğer şiddet meyillilerine birer örnek oluşturuyor. 

Bana soracak olursanız, sorunun kökeni belki de burada yatıyor. 

Zaten şiddeti ruhunda barındıran fail, önce silah edinerek “erkeliğini” onurlandırıyor, sonrasında ise tıpkı yırtıcı hayvanların gözlerine kestirdikleri küçük avlar gibi gözlerinin önünde olan kendilerine karşı daha savunmasız görünen kadınlara ve çocuklara saldırarak o kabaran egolarını tatmin etme yoluna gidiyorlar. 

Serbestiyeti tanınan ve şiddeti temsil eden ateşli silahın öncelikle toplum olarak en başta evlerden ve erişimi kolay olan yerlerden uzaklaştırılması şarttır. Özgüven artışında tavan yaptığı gibi saldırganlığı kolaylaştıran bu aletlerin evlere girmesi ile katlanarak çoğalan cinayetlerin arttığı gerçeğini kimse görmezden gelemez. Bu konuda yetkililerin işlenen bunca cinayete rağmen hala caydırıcı hükümler koymamasını doğrusu anlayabilmiş değilim. 

Yıllardır gazetelerin üçüncü sayfalarındaki ve televizyon kanallarındaki haber öncesi kuşağındaki sıcak gelişmelerde gördüğümüz şiddet ve cinayet haberlerini neden bir paparazzi haberi gibi kanıksıyoruz?

Anormal olan bu davranışları normalmiş gibi görüyor, bakıyor ve başımızı çeviriyoruz. 

Yayınlanan her cinayet haberinde “vah vah, tüh tüh, cık cık” diyor, belki çay saatlerine garnitür yaparak birkaç kelime konuşuyor, yeni maçlara bakıyoruz. Neden?

Nedenlerini sorgularken, belki de biraz da kendimizi seçimlerimizden dolayı sorgulamamamız mı gerekir dersiniz?

Şaka yollu da olsa atılan hiçbir tokat, hiçbir fiske kabul edilir olmamalıdır.

Çocuklar büyütülürken şiddet göstererek cezalandırılmamalıdır. Kısacası şiddetin de bir ceza seçeneği olabileceği fikri empoze edilmemelidir. 

Bugün dünyanın gelişmiş birçok ülkesinde şiddete maruz kalan çocukların ebeveynlerine devlet görevlileri tarafından birçok yaptırımlar uygulanmaktadır ve bu modelin ülkemizde de uygulanması gerektiği kanısındayım. 

Sorunların şiddet göstererek çözülemeyeceğini küçük yaştan itibaren çocuklarımıza aşılamalıyız.

Sonuç itibari ile gidenler belki geri getirilemez ancak olabileceklerin önlenmesi için hatırı sayılır yaptırımların uygulanmasının zamanı geldi de geçiyor! 

Sizce de şiddeti şiddetle kınamak yeterince ironik bir olgu değil midir? 

Kısacası şiddeti alkışladığımız sürece şiddet olgusundan kurtulmamız ne kadar olasıdır sizce?

Şiddetin faili, göz yumanı ya da maruz kalanı olmaktan başka rolün kalmadığı halden arınmamız dileği ile…

Kaynak: ŞİDDETİ ALKIŞLAMAK - Aşkım Tan

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler