Prof. Dr. Erkan SEVİNÇ
ASKLEPION
Asklepionlar dünyanın bilinen ilk hastaneleridir. En büyüğü Bergama’dadır. Asklepion adını Sağlık Tanrısı Asklepios’tan almıştır. Asklepios, Sağlık Tanrısı Apollon ile Koronis adlı bir perinin çocuğuydu. Zamanla Asklepios ünlü bir doktor olur ve ölüleri bile dirilttiği düşünülür. Zeus buna çok kızar ve Asklepios’u öldürür.
İzmir‘in Bergama ilçesinde yer alan Asklepion’un MÖ 4.yy’de kurulduğu düşünülüyor. Geyikli Dağı’ndaki bir vadi içinde konumlanan, şifalı su kaynakları bulunduğu düşünülen bir konuma sahip olup bu şifalı sular ile insanların iyileştirilmesi sağlanmış. Bergama Asklepion ‘u aynı zamanda Galenos gibi ünlü hekimlerin yetiştiği bir tıp okulu.
Bergama Asklepionu’nda en önemli yöntemlerden telkin ve fizyoterapinin dışında su-çamur banyoları, masajlar, şifalı otlar,müzik, çeşitli törenler de tedavi yöntemlerindendi. Asklepion şifalı sulara, akıl hastalarının su ve kuş sesleri eşliğinde gezinebileceği koridorlara, tünellere ve mermer tiyatrolara sahipti.
Helioterapi (güneşle tedavi), teatroterapi (tiyatroyla tedavi), teoterapi (inançla tedavi), jimnoterapi (sporla tedavi) Asklepion’un ünlü tedavi yöntemleri olarak bilinir. Bir hasta, bu merkeze geldiğinde önce şifalı sularla temizlenirdi daha sonra tanrıya sağlık dileyip çeşitli adaklarda bulunurdu. Uyunur ve görülen rüyanın hekimler tarafından analiz edilmesiyle tedavi programı çıkarılırdı.
Asklepionlar’daki hekimlere “Asklepiad” ya da “Rahip-Hekim” deniliyordu. Asklepion’un hastaları ve hastalıkları çeşitliydi Felç, göğüs darlığı, mide ağrıları, şizofreni gibi ağır hastalarla hafif yarası, beresi olanlar gelmekteydi. Ölüm riski olan hastalar bu sağlık merkezine giremezdi yoksa merkezin iyileştirici gücünün kaybolacağına inanılırdı. Uzak yerlerden bitkin ve yorgun gelen hastalar ''propylon avlusu'' na alınır, muayene edilir, teshis konur, iyi olacak gibiyse Asklepion’a girmesine izin verilirdi.
Neden uzun uzun Bergama Asklepion’undan söz ettim. Çünkü İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Toplantısı’nın 2. Oturumu bu tarihi mekanda yapıldı. Uluslararası grup psikoterapileri kongrelerine yıllardır ev sahipliği yapan mekanda toplantı yapılmasını önerenleri kutlamamak mümkün değil. Meclis toplantısı kararların oy birliği ile alındığı bir toplantı olarak da tarihe geçti. Bergama’nın Belediye Başkanı Ak Parti’li. İzmir Büyükşehir Belediyesi CHP de. Mecliste çoğunluk da CHP’de. Toplantıda ilçenin unutulmaz belediye başkanlarından Sefa Taşkın’ın sunumu sonrası yaptığı “Bergama Sunağı’nı geri getirelim” çağrısı da ses buldu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer “Tarihin en güzel korunduğu bu yerde meclis toplantısını yapmamızın bir nedeni var. Burası çift başlı yılanın doğduğu yer. Bergama “sağlıklı yaşam kenti” demek. Pandemi sırasında bu toplantıyı sağlık kentinde yaparak Bergama’yı dünyaya tekrar hatırlatmak istiyoruz. Sayın Sefa Taşkın insanlık tarihinin en ibret verici hikayelerinden birini paylaştı. Bu hikaye tarihin akışını değiştirmeye yönelik bir girişim haline almış durumunda. Bu girişimi sonlandırmak ve tarihi tekrar aktığı nehrin yatağın döndürmek bizim görevimiz olsa gerek” diyor.
Hikaye ise şöyle. Zeus Sunağı M.Ö 2. yüzyılda Pergammon Krallığı’nı yöneten Attalos hanedanı tarafından yapılmış mermer bir dinsel anıt. Yunan tanrılarının devler ile olan savaşını anlatır. Almanların 1800 li yılların son çeyreğinde 'Bizim neden bir kolonimiz yok' söylemi ile 3B (Berlin, Bosphorus, Baghdad) politikası gereği 'Nach Osten-Doğuya' politikaları kapsamında açılım yaptıkları Mezopotamya politikaları hedefleri içinde yer alarak imtiyaz aldıkları demiryolu ruhsatlarının etrafındaki münhasır kullanım alanları üzerindeki yer altı ve yer üstü antik eserleri Türkiye'den kaçırma heveslerinin öncüsü olan Karl Humann, demiryolu işerinde çalışmak üzere Osmanlı Devleti'nde bulunan bir Arkeologdu. Berlin Heykel Müzesi tarafından da finanse edilen Humann' ın Anadolu'da demiryolu inşa işi ile uğraşırken bir yandan da 1864/65 dönemine rastgelen “Sunak Hırsızlığı”nda Alman savaş gemilerine katırlar ile taşıdığı sunak mermer parçalarını Bergama’lı köylüler fark ederek önlemeye çalışmışlar ise de Osmanlı Devleti'nin vermiş olduğu izin ile sunağın parçaları yurt dışına çıkarılıyor. Günümüzde bu tarihi anıt Berlin' deki Pergammon Müzesi’nde İngilizce, Fransızca ve Türkçe olarak; 'Köylüler bu eserleri ufalayıp, toprağa katarak yeni ev yapıyorlardı , bunun için bu sunak burada 'şeklinde bir yazı ile sergileniyor.
Bergama Sunağı’nı geri getirmek o kadar kolay değil. Bergama’da sunağın sadece ana temelleri var. Sunağın üst kısmı ve fresklerin bulunduğu duvarlar Alman Devleti'nden geriye istendiğinde Osmanlı Devleti'nin resmi izin belgesi Türkiye Cumhuriyeti'nin karşısına çıkıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.