Bahçeli'den 6'lı Masa Toplantılarına Tepki
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP'nin haftalık grup toplantısında açıklama yaptı. Bahçeli, 28 Şubat'ta 6 muhalefet partisinin açıkladığı güçlendirilmiş parlamenter sistem metniyle ilgili de yorum yaptı.
Her hafta salı günü yapılan MHP grup toplantısı, bu hafta Ukrayna-Rusya savaşı gündemi nedeniyle perşembeye ertelenmişti. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, haftalık değerlendirmesini yapmak üzere kürsüye geldi. Bahçeli, 28 Şubat'ta 6 muhalefet partisinin açıkladığı "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" metniyle ilgili de açıklama yaptı. Bahçeli; "28 Şubat postmodern darbesinin yıldönümünde Ankara'da dizilen 6 parti güçlendirilmiş parlamenter sistem adı altında bomboş bir metni açıklamışlardır. Parlamenter sistem teklifi güçsüzleştirilmiş Türkiye'nin taslak metnidir. Bizim için atılacak kağıt parçasından farksızdır. Tarihi anlamayanların, milleti takmayanların küresel güçlerin telkiniyle buluşmaları onurlarını lekeleyen suçluluk psikolojisiyle ifade edilecektir. Hiçbir somut ve yeni öneri yoktur. Bu metni tarihi yapan tek şey 28 Şubat'a uygun olarak istikrarsızlık oluşturmasıdır. Yeni bir 28 Şubat bildirisi olarak tarihe geçecektir." dedi.
Bahçeli, konuşmasında şunları söyledi:
Beşeriyetin her zamankinden fazla huzura, sakinliğe ve uzlaşmaya ihtiyacının olduğu bir dönemden geçiyoruz. Çatışmanın yaygınlaşması, hakimiyet mücadelelerinin ileri bir aşamaya ve tehlikeli bir evreye sıçraması bu düşünceme temel teşkil etmektedir.
Şayet bugünkü güvenlik çabaları geleceğin dünyasına hizmet etmiyorsa ahlaken ve manen yok hükmündedir. Tarih geçmişe dönerek anlatılır, geleceğe bakarak anlaşılır.
UKRAYNA-RUSYA SAVAŞI
24 Şubat 2022 Perşembe günü sabahın erken saatlerinde Rusya Federasyonu komşu ülkesi Ukrayna'ya karşı haksız hukuksuz, hiçbir şekilde tasvip edilemeyecek bir işgal harekatı başlatmıştır. Bu uluslararası hukuka, Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne, bağımsızlığına ve Minsk sürecine tamamen terstir. Ukrayna'nın sınırlarını güvence altına alan anlaşmaları aleni olarak çiğnemiştir.
Birleşmiş Milletler üyesi bir devletin toprakları, sınır güvenliği, insan varlığı, siyasi birliği ve egemenlik hakları çok tehlikeli şekilde saldırıya uğramıştır. 8. gününe giren bu saldırı bütün vahametiyle sürmektedir. Aynı BM yasadışı ve gayrimeşru askeri harekat karşısında kınama mesajlarından başka hiçbir şey yapamamış, suya sabuna dokunan bir irade gösterememiştir. Tarih nehrinde kan akarken dünya utanç verici bir seyre dalmış ekonomik ve finansal yaptırım kararlarıyla oyalanmıştır.
Putin'in tarihe yalancı şahitlik yaptırarak kanlı işgali haklı çıkarmaya kalkışması çelişki içinde bocaladığının örneğidir. Yine Putin'in 19. yüzyıl jeopolitiğini diriltme gayesi çok tehlikeli bir Rus ruleti oynama girişiminden başka bir manaya gelmeyecektir. Daha düne kadar Karadeniz bir Türk gölüydü. Karadeniz'in kuzeyi bir zamanlar Türk yurduydu. Kavimler Göçü diye bilinen topraklardaki hatıralarımız Türklüğün vicdanında hala kor gibi yanmaktadır. Şayet tarihin şahitliğine müracaat edersek bırakınız Putin'i Türk milletinin karşısında konuşmaya, ahkam kesmeye, tarih hatırlatmasına hiçbir devletin ne yüzü ne cüreti yetecektir.
Etnik ve kültürel yakınlıktan bir ülkenin işgal bahanesi çıkartılıyorsa o zaman üç kıta bize söyleyecek, üç kıta bize anlatacak ve coğrafyalar durmaksızın bizi çağıracaktır. Donbas'ı koparmaya çalışmak bölücülüktür.
Söz konusu işgalin iki amacı olduğu anlaşılmaktadır. İlki NATO desteği olan Ukrayna'nın Rusya tehdit eden halden çıkarılması, ikincisi de Ukrayna'nın Rus nüfusun güvenliğinin sağlanmasıdır. Rusya, Ukrayna'nın NATO'ya alınmaması hususunda yazılı güvence talep etmiş ancak alamamıştır. Esasen Ukrayna arada kalmış, güç blokları çemberinde sıkışmış, deyim yerinde filler tepinirken çimenler ezilmiştir. Putin'in NATO'dan duyduğu rahatsızlık sır değildir.
Dün kanlı gündemin üst sıralarında Bosna, Bağdat, Kabil, Şam vardı, bugün Kiev girmiştir. Putin'in muhataplarıyla ters düşmesinden dolayı Ukrayna işgaline mecbur kaldıklarını söylemesi çok yenidir. Ukrayna madem NATO üyesi yapılmayacaktı bunda yıldır ABD tarafından boş vaatlerle avutulmuştur. Bu kapsamda Ukrayna'yı ateş çukuruna çeken bir yanda Rusya iken diğer yanda Batılı ülkeler değil midir? ABD ile AB ülkeleri küresel sahnenin ön tarafında yaptırım kararları açıklarken arka planda müzakere zemini aradıklarını kimse inkar edemeyecek, bize de yutturamayacaktır.
RUSYA'YA EKONOMİK YAPTIRIMLAR
Ekonomik, finansal ve siyasi yaptırımların artırılması, Rusya'nın saldırganlığına engel olamamıştır. Batı sürekli top çevirmiş, otomatik pilota bağlanmış kınama mesajlarıyla durumu kurtarmayı zannetmiştir. Bize göre Ukrayna'nın bugüne kadarki talihsizliği bağımsız kararlar alamamış olmasıdır. 2014 yılından itibaren sistematik bir kuşatma, ele geçirme süreci bu ülkeyi rehin almış, felç etmiştir. Donbass bölgesi 8 yıldır kaynayan kazan, patlamaya hazır bombadır. Rusya, Ukrayna üzerinden eski hakimiyet havzalarına tutunmayı hedeflerken ABD de Rus tehlikesine dayanarak ortak tehdit mimarisi etrafında toplamaktadır.
Türkiye'de çatışma haritasının tam ortasındadır. Karşımızda yeni bir dünya düzeninden ziyade yeni sömürgecilik akımının formatlanan, zaman zaman forma değiştiren yepyeni bir emperyalist dayatmanın karanlık oyunları sahnelenmektedir.
DÜNYA VE TÜRKİYE İLE PAYLAŞILAN GÖRÜŞLER
Geldiğimiz bu aşamada MHP olarak Rusya-Ukrayna arasındaki silahlı çatışmaların ivme kaybetmesi, süren yüksek gerilimin hafifletilmesi, barış için güçlü bir adım atılabilmesi maksadıyla Türkiye ve Dünya kamuoyu ile paylaşmak istediğimiz görüş ve düşüncelerimiz şunlardan ibarettir.
1. Ukrayna'nın siyasi ve toprak bütünlüğüyle, egemenlik haklarına mutlak suretle saygı duyulmalıdır.
2. Rusya ve Ukrayna arasında çok acil ateşkes rejimi tesis edilmelidir.
3. Rusya işgalden derhal ve ön şartsız vazgeçmeli, askeri unsurlarını geri çekmelidir.
4. NATO, doğuya genişleme stratejisini gözden geçirmeli, sanal korkular üreterek gücünü ve üye ülkeleri devamlı bir arada tutma anlayışından vazgeçmelidir.
5. Krizin çözülmesi için tek seçenek diplomasi ve diyalogtur. Müzakere arayışları memnuniyet vericidir. Ancak barış için yüreklere su serpen bir karar alınamamıştır.
Gelişmeler göstermiştir ki hem Rusya hem de Ukrayna ile temas kuracak, etki edecek ve doğrudan katılacak tek ülke Türkiye'dir. Sayın Cumhurbaşkanımızın samimi barış arayışları, istikrarın, huzurun anahtarıdır. Türkiye'nin hakemliğinde bir müzakere iklimi oluşturulması çok önemlidir.
Türkiye cephe ülkesi olmayacaktır. Milli çıkarlarımız neyi gerektiriyorsa adresimiz ve konumumuz orasıdır. Dış politika hassas bir alandır, milli beka her zaman önceliğimizdir. Putin haksızdır, fakat bu durum ekonomik ve ticari ilişkilerimizi zedelememelidir. Biz ondan bundan medet ummayız, savaşın karşısındayız, kalıcı ve köklü barışın yanındayız. Küreselci, eyyamcı değiliz, Türk milliyetçileriyiz. Haksızlık karşısında susmanın dilsiz şeytanlık olduğunu çok iyi biliriz.
Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması sonucunda Batı'nın ikiyüzlülüğü kanıtlanmıştır.
MUHALEFETİ HEDEF ALDI
Dünyanın geleceği adına endişemiz daha da katlanmıştır. Türkiye, milli bir duruş sergilemiş, yeri ve zamanı geldiğinde gerekli uyarılarını yapmıştır. Zillet ittifakı bundan bile rahatsız olmuştur. Ukrayna'daki vatandaşlarımızı Türkiye'ye getiren hükümete kara çalanlar, İstanbul'a kar yağdığında iki mahalle arasında ulaşımın olmadığını ne çabuk unutmuşlardır. Zillet ittifakının ana ortakları, majestelerinin muhalefeti, Biden'ın muhbiri olarak ortaya çıkmışlardır. NATO'yu demokrasinin güvencesi görmek, Türkiye'nin varlığına itirazdır. CHP yönetiminin zulme yandaşlığı ve küresel güçlere yaranma siyaseti Türkiye'nin kuruluş stratejisine aykırıdır. S400 ihtiyaç olduğunda kullanılacak bir silahtır. CHP Genel Başkanı 'Kime karşı kullanacağız diyor. Türk ve Türkiye düşmanlarını aklamak için uğraşıyorsun. Düşman kimse S400'ün hedefi orasıdır. Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Rusya'ya bağımlı haline geldiğini söylemiş. Tasa etme Kılıçdaroğlu, üzerinde yaşadığımız topraklar bereketlidir, buğday ambarıdır. Ne aç kalırız, ne açıkta yaşarız. Zillet ittifakı yeter ki gölge etmesin.
Montrö boğazlardan geçişi, ticaret ve savaş gemileri açısından 4 ihtimali belirlemektedir. Montrö'nün 19'uncu maddesinde Türkiye'nin tarafsız olduğu savaş durumunda, taraf olmayanların savaş gemilerinin boğazlardan geçip Karadeniz'e çıkabileceğini tespit edilmiştir. Türkiye'nin duruşu berraktır.
Zillet ittifakının sözcüleri Türk milletini hinlik siyaseti ile bir görecek kadar köksüzdür. Siyaset yapmak başka, milli ve tarihi meselelerde ortak duruşa sahip olmak başkadır. Asıl olan milli hedefleri ortaklaşa benimsemektir.
PARLAMENTER SİSTEM TEPKİSİ
28 Şubat postmodern darbesinin yıldönümünde Ankara'da dizilen 6 parti güçlendirilmiş parlamenter sistem adı altında bomboş bir metni açıklamışlardır. Parlamenter sistem teklifi güçsüzleştirilmiş Türkiye'nin taslak metnidir. Bizim için atılacak kağıt parçasından farksızdır. Tarihi anlamayanların, milleti takmayanların küresel güçlerin telkiniyle buluşmaları onurlarını lekeleyen suçluluk psikolojisiyle ifade edilecektir. Hiçbir somut ve yeni öneri yoktur. Bu metni tarihi yapan tek şey 28 Şubat'a uygun olarak istikrarsızlık oluşturmasıdır. Yeni bir 28 Şubat bildirisi olarak tarihe geçecektir.
1961 Anayasası'ndaki gibi devletin güçsüzleştirilmesi amaçlanmıştır. 1961 Anayasası'nda olduğu gibi OHAL'in kaldırılacağı görülmektedir. HSK'nın ayrılarak geriye gidişin yargısal çatısı örülmek istenmiştir. Mutlak millet iradesi tersine çevrilerek devletin etkisizleştirilmesi, gensoru yoluyla düşürülebilen istikrarsız hükümetler hedeflenmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.