Bahçeli’den Soylu ve Adana polisine destek
Hafta sonu Adana'da polisin, Furkan Vakfı üyelerine yönelik sert müdahalesini grup toplantısında değerlendiren Bahçeli, Polis teşkilatı ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya sahip çıktı.
Vakfın yürüyüşünü provokasyon olarak niteleyen Bahçeli, "Sayın Süleyman Soylu, soy ismi gibi soyludur, görevini de layıkıyla yerine getirmektedir. Türk polisi görevinin gereğini yapmış, Müslüman görünümlü bir avuç münafığa, sokakları karıştırmak isteyen sayıca küçük bir azınlığa Türk devletinin yaptırım gücünü göstermiştir."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasına Nevruz bayramını kutlayarak başlayan Bahçeli, HDP’nin Nevruz kutlamalarını hedef aldı. Nevruz için “Türk’ün ezeli bayramıdır. Türk milletinin ebedi bayram günüdür” diyen Bahçeli, “Nevruz’u şiddet dolu amaçlarına malzeme yapmaya teşebbüs edenler zulme sözcülük, zillete gözcülük yapan odaklardır. PKK’nın ikmal deposunun ileri kulesi olan HDP’nin hafta sonu düzenlediği sözde Nevruz kutlamaları bu yıl da ağır tahriklere sahne olmuştur.” ifadelerini kullandı.
Çanakkale Zaferi kutlamaları ve 1915 Çanakkale Köprüsü’nün açılışına da değinen Bahçeli, “Atatürk’süz Çanakkale” ifadelerine de sert tepki gösterdi. Bahçeli, “‘Atatürk’süz Çanakkale’ diyenlere sesleniyorum. Yarbay Mustafa Kemal en az diğer kahramanlarımız gibi Çanakkale’nin her yerindedir. ‘Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum, cephaneniz yoksa süngünüz var’ diyen muhteşem haykırış Çanakkale’de hâlâ çınlamaktadır. Hiçbir densiz aziz Atatürk ve Çanakkale üzerinden yeni bir kutuplaşma sayfası açmaya yeltenmemelidir. Bu yolun sonu uçuruma açılmaktadır.” diye konuştu.
Konuşmasında bir kez daha Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve yönetimini hedef alan MHP lideri Bahçeli, “Açık açık sesleniyorum: TTB mutlak suretle kapatılmalıdır” dedi.
Geçtiğimiz hafta sonu Adana'nın Seyhan ilçesinde Furkan Vakfı’nın yürüyüşü sırasında yaşanan görüntüleri de değerlendiren Bahçeli İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve polis teşkilatına sahip çıktı.
Bu din tacirlerinin, bu ajan provokatörlerin kanunsuz eylemlerine şerefli Türk polisi zamanında müdahale etmiş, bize göre devletin hükümran vasfı isabetle gösterilmiştir” diyen Bahçeli, “Sayın Süleyman Soylu, soy ismi gibi soyludur, görevini de layıkıyla yerine getirmektedir. Türk polisi görevinin gereğini yapmış, Müslüman görünümlü bir avuç münafığa, sokakları karıştırmak isteyen sayıca küçük bir azınlığa Türk devletinin yaptırım gücünü göstermiştir. Bütün emniyet teşkilatımızı hassaten kutluyor, özellikle Adana'da görev yapan her polisimizin tertemiz alınlarından öpüyorum” ifadelerini kullandı.
Bahçeli’nin konuşmalarından satır başları:
* Dün 21 Mart Nevruz Bayramı’nı karşılamanın, kutlamanın, bahara biraz daha yaklaşmanın heyecanını yaşadık. Nevruz, birlik, dirlik, barış ve huzuru sembolize eden müstesna bir günün adıdır.
* Yalnızca bir mevsim döngüsü olarak tanımlamanın yersiz kalacağız Nevruz Bayramı aynı zamanda bolluk ve bereketin, dostluk ve kardeşliğin timsalidir.
* Aynı zamanda binlerce yıllık tarih süreci içerisinde büyük Türk milletini ortak sevinç ve tasada buluşturan köklü bir kucaklaşma fırsatıdır. Bu kadim, kültürel mirasımız elbette milli birlik ve beraberliğimizin kaynaklarından birisidir.
* Türk Dünyası’nda Sultan Nevruz adıyla kutlanan bu günde başlıca dileğim milletimizin birlik ve dirliğinin ebediyete kadar vasıl olması, dünyanın her yerinde barışın, esenliğin ve istikrarın hakimiyet kurmasıdır.
* Balkanlardan Sibirya’ya bozkırlara uzanan büyük bir coğrafyada kutlanan Nevruz’un geçmişle bugün arasında bir köprü olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Yakılan ateşler, tutuşan eller, çarpan yürekler, neşe saçan gözler Nevruz’un kültürel dokusunu gözler önüne sermektedir.
“NEVRUZ KUTLAMALARI BU YIL DA AĞIR TAHRİKLERE SAHNE OLMUŞTUR”
* Nevruz, aynı şekilde bölücülerin, gayri milli çevrelerin, çarpık zihniyetlerin, terörizme yakasını kaptırmış lekeleri mihrakların değil Türk’ün ezeli bayramıdır. Türk milletinin ebedi bayram günüdür.
* Nevruz’u şiddet dolu amaçlarına malzeme yapmaya teşebbüs edenler zulme sözcülük, zillete gözcülük yapan odaklardır. PKK’nın ikmal deposunun ileri kulesi olan HDP’nin hafta sonu düzenlediği sözde Nevruz kutlamaları bu yıl da ağır tahriklere sahne olmuştur.
* Pek çok ilimizde korsan programlar düzenlemiş, bu kapsamda bölücüler, yasa dışı sol örgütler yine fitne saçmışlar, bir kez daha Türk’ün bahar bayramını gölgelemeye çalışmışlardır. Kürt kökenli kardeşlerimizle Alevi İslam inancına mensup canlarımızı istismar eden dahası Nevruz’da nifak üreten kan içici vampirlere fırsat verilmeyecektir.
* Bir CHP’linin terörist Demirtaş’a ‘barış insanı’ demesi önümüzdeki günlerde TBMM’de olacağını söylemesi buhran içinde kalmış bir zihnin hezeyanıdır. Bir teröriste barış insanı demek barışa ihanettir. Teröristin yeri TBMM değil demir parmaklıklar arkasındadır.
“ATATÜRK’SÜZ ÇANAKKALE”
* Çanakkale deyince akla gelen ilk husus, kahramanlığın şanlı direnişidir. Aziz ceddimiz Çanakkale’de milli hafızadan asla çıkmayacak bir destan yazmıştır. Bu destan nesilden nesile aktarılarak bir ibret, bir itibar vesikası halinde tarihe mal olmuştur.
* ‘Atatürk’süz Çanakkale’ diyenlere sesleniyorum. Yarbay Mustafa Kemal en az diğer kahramanlarımız gibi Çanakkale’nin her yerindedir. ‘Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum, cephaneniz yoksa süngünüz var’ diyen muhteşem haykırış Çanakkale’de hâlâ çınlamaktadır.
* Hiçbir densiz aziz Atatürk ve Çanakkale üzerinden yeni bir kutuplaşma sayfası açmaya yeltenmemelidir. Bu yolun sonu uçuruma açılmaktadır.
* Çanakkale Köprüsü’nün açılmasındaki amacı, Çanakkale Zaferi’nin köprü ile anılması olduğunu söyleyen çürük kafalar, ne Atatürk’e hürmet ederler ne de Türkiye’ye sevgi beslerler.
* Bizim feyzimizin ana kaynağı bellidir. Buna karşın Türkiye’yi kötülemeye çalışanların soyunun sopunun nereye dayandığı meçhuldür. Sırtını yasladıkları, durmadan sufle aldıkları odaklar karanlıktır.
“GEÇİŞ ÜCRETİNİN 200 LİRA OLMASI FAZLAYMIŞ…”
* Dev eser, 1 yıl erken bitirilmiş ve faaliyete geçmiştir. Malkara’dan Çanakkale’ye uzanan otoyol da hizmete girmiştir. 1915 Çanakkale Köprüsü’nün açılmasıyla 9 ilimiz kesintisiz birbirine bağlanmıştır. Marmara Otoyolu ringi tamamlanmıştır.
* Dediler ki, geçiş ücretinin 200 lira olması fazlaymış, 45 bin araç garantisi verilmiş, farkı millet ödeyecekmiş. CHP’liler yine hazımsızlık örneği göstermişler. Müfteriler, gafiller, o köprüden siz de geçeceksiniz.
* Bu köprü ülkemizin gururudur, bunu da mı kabullenemiyorsunuz. Eğer köprüden geçmem diyorsanız, buyurun denize atlayın, yüzerek gidip gelebilirsiniz. Buna engel yoktur. Asıl dertleri Çanakkale Zaferi’dir.
* Bu tarihi hezimetin kuyruk acısını çekiyorlar. Çanakkale’nin rövanşını almak için yanıp tutuşuyorlar fakat nafiledir. Türkiye’nin yükselişine engel olamayacaklar, önümüze taş koyamayacaklar.
“NEREDE BİR MELANET VARSA TTB ORADADIR”
* Milletimize samimiyetle hizmet eden her meslek mensubunun başımız üzerinde yeri vardır. Hiç kimseye peşin hükümle bakmayız, bakamayız. Bunu da hiç kimseye hak göremeyiz. Her insanımızın düşünce, ifade ve fikir hürriyetine, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne zarar vermedikçe saygı duyulması gerektiğine inanıyoruz.
* Türkiye'ye nefret besleyenler bizim karşı cephemizdir. Hem ihanete çanak tutan hem terör örgütlerine methiyeler düzen, hem de hak, hukuktan bahsedenler hazırladıkları baldıran zehrini zemzem diye yutturmaya çalışanlar kötüler ve köksüzlerdir.
* Türk Tabipleri Birliği isimli bölücü yapılanma, vatansever Türk hekimlerini temsil edemez. Doktorlarımız şifa ümidinin ana mihveridir. Türk hekimlerine tek bir lafımız yoktur. Nerede bir melanet varsa, TTB Başkanı ve yönetimi oradadır.
* PKK'nın yanında olan bunlar, HDP'nin yolundan giden bunlardır. Zillete düşen bunlardır. Bunlara doktor demek tabipler birliğinin başında Türk isminin bulunmasına sessiz kalmak Türklüğe ve doktorluğa en korkunç bühtandır.
* Bunun dışında hiçbir hekimimiz bu sözlerimizden alınmamalıdır. Muğla'da uzman çavuşumuzun hastanede maruz kaldığı kötü muamele bizleri derinden üzmüştür. Sağlık çalışanlarına şiddetin karşısında olacağız, askerlerimize yönelik saldırı ve tacizlerin de sonuna kadar karşısında duracağız.
“TTB MUTLAK SURETLE KAPATILMALIDIR”
* Bilenler bilir, olayın muhterem tanıkları hayattadır. 1970'li yıllarda hain kurşunun bedenine isabet ettiği dava arkadaşımız Hacettepe hastanesine kaldırılmıştır. Bir an evvel müdahaleye ihtiyacı vardı. Şehit tabutları birbirini takip ediyordu.
* Yaralı olarak hastaneye götürülen kardeşimizin ülkücü olduğunu öğrenen birkaç doktor müsveddesi bu faşiste bakamayız, bırakın gebersin diyecek kadar düşmanlıkta sınır tanımadıkları dün gibi hatırımızdadır.
* Hangi kitapta, hangi inançta böylesi bir barbarlığa, böylesi bir alçaklığa cevaz vardır? Müsamaha vardır? İşte o doktor görünümlü insanlık fukaralarının, eşkıyalaşmış zihniyetlerin
çatı kuruluşu Türk Tabipleri Birliği'dir.
* Bu birliğin başındaki şahsın, sorarım sizlere, Kandil'deki bir mağara deliğinde bir teröriste pansuman yapan diğer bir teröristten ne farkı vardır? Cani Öcalan'la ilgili kurulan özgürlük platformunun kurucuları arasında bu birliğin başkanı var mıdır yok mudur? Terörle mücadeleye karşı çıkan bu kişi değil midir?
* Doğu ve Güneydoğu'daki meskun mahal operasyonlarından dolayı Türkiye'nin uluslararası mahkemelerde yargılanması gerektiğini söyleyen bu kişi değil midir? Sağlık sistemini HDP'yle birlikte kurgulamaktan bahseden, HDP'li bölücülerle hedef ve emel birlikteliği içinde olan bu kişi değil midir? Teröristlere dostluk ve barış ödülleri veren bu Tabipler Birliği değil midir?
* Bu nedenle açık açık sesleniyorum: Türk Tabipleri Birliği mutlak surette kapatılmalıdır. Lazım gelen hukuki takibat süratle başlatılmalıdır. Yönetim organlarına yuvalanmış bölücülerden hukuk önünde hesap sorulmalıdır. Milletimizin haklı beklentisi budur.
* Adaletin tecellisi için ihanetin duvarı yıkılmalıdır. İsminin başındaki Türk'ü hak etmeyen, Türk'ü tanımayan, Türk'e kefen biçen bu örgütün vatan ve millet sevgisiyle dolup taşan hiçbir hekimimizi ahlaken temsil etmediği, edemeyeceği herkesçe bilinmelidir.
“TÜRKİYE ÇADIR DEVLETİ DEĞİLDİR”
* Bizim anlayışımıza göre devlet demek hukuk, düzen, güvenlik ve gelecek demektir.
Devletin hukuk sınırları içinde kullandığı veya kullanacağı caydırıcı, cezalandırıcı ve önleyici gücü meşrudur.
* Türkiye, çadır devleti, muz cumhuriyeti, kabile yapılanması, yolgeçen hanı, keyfi yetenin, kafası bozulanın, canı sıkılanın meydanlara çıkıp izinsiz ve kanunsuz gösteriler yapacağı bir ülke değildir, olması da mümkün değildir.
“DİN TACİRLERİNİN KANUNSUZ EYLEMİNE ZAMANINDA MÜDAHALE EDİLMİŞTİR”
* Geçtiğimiz hafta sonu Adana'nın Seyhan ilçesinde yaşanan, arkası önü projelendirilmiş hadiselerin içyüzünü şuurla tarif, dikkatle tespit ve tefrik etmek lazımdır. Vakıfların nasıl kurulduğu, uymaları gereken kuralların neler olduğu kanunlarla çerçevelenmiştir.
* Türkiye husumeti aleni olan ve 701 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle kapatılan Furkan Vakfı isimli örgütün provokasyonları sonucunda hiç arzu edilmeyen sahneler yaşanmıştır.
* Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanuna aykırı hareket eden, yeri geldiğinde PKK'yı, yeri geldiğinde FETÖ'yü öven, yeri geldiğinde de darbe girişimlerine hayırlı olsun diyen sözde bir vakfın mensupları artık bardağı taşırmıştır.
* Bu din tacirlerinin, bu ajan provokatörlerin kanunsuz eylemlerine şerefli Türk polisi zamanında müdahale etmiş, bize göre devletin hükümran vasfı isabetle gösterilmiştir. Asayişsizliğe izin ve icazet verilmemiştir.
Hata sonu Adana’da yürüyüş yapan Furkan Vakfı üyelerine polisin müdahalesi sert olmuş, tepki çeken görüntülere İçişleri Bakanlığı soruşturma başlatmıştı.
“TERTEMİZ ALINLARINDAN ÖPÜYORUM”
* Sözde vakfın meczup başkanının İçişleri Bakanımıza yönelik izansız saldırıları, iffetsiz hakaretleri ve hayasız itibar suikastları bizim nezdimizde yok hükmündedir, hatta ayaklarımızın altındadır.
* Sayın Süleyman Soylu, soyismi gibi soyludur, görevini de layıkıyla yerine getirmektedir. Türk polisi görevinin gereğini yapmış, Müslüman görünümlü bir avuç münafığa, sokakları karıştırmak isteyen sayıca küçük bir azınlığa Türk devletinin yaptırım gücünü göstermiştir.
* Bütün emniyet teşkilatımızı hassaten kutluyor, özellikle Adana'da görev yapan her polisimizin tertemiz alınlarından öpüyorum.
* Kadınları, çocukları zırh olarak kullanan bu sözde vakıf yöneticileri aynı zamanda hem korkak, hem de günahkar olarak anılacaklardır. Muhammedi ahlakın kırıntısını taşımayan, İslam'ın ruhuyla bağdaşmayan bu sözde vakfın kimin kuytusu, kimin kuyusu, kimlerin kumandası altında olduğunu vicdan sahibi her vatandaşımız az çok bilmektedir.
* Şayet bugün tedbir almazsak, gelecekte yeni 15 Temmuzların yaşanması kaçınılmazdır. Şayet bugün duyarlı ve sorumlu hareket etmezsek, içi müşrik dışı Müslüman olan ilkesizlere önlem almazsak, uyarıyorum ki, terörist başı Gülenlerin arkası kesilmeyecek, ihanet kervanı kesintiye uğramayacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.