BASKIN SEÇİM….
BASKIN SEÇİM….
Evetevet yanlış duymadınız; bir baskın seçime hazır olun.
Şimdi diyeceksiniz ki , ‘Türkiye’deki seçimlerin kararını veren Devlet Bahçeli, dün en erken seçimin tarihini 2023 olarak (zamanında seçim olarak) açıkladı'.
Evet doğru.
Ama zaten ben de bir erken değil, baskın seçimden söz ediyorum.
En azından Ak Parti koridorlarında yapılan hesaplar böyle.
Tam da pandemi nedeniyle yeni partiler, -özellikle Ali Babacan’ ın yeni ve ümit olan partisi de pandemiye yakalanmış ve yeni hiçbir alternatif yokken -yapılacak bir seçim, nasıl sonuçlanır bunun hesapları çoktan yapılmaya başlandı.
Zira zaten bir çok araştırma şirketinin de bugünlerde pandemi dönemine ait siyasi ölçümleri ard arda açıklamaya başlaması da bundan.
Elbette perşembenin gelişi de çarşambadan belliydi.
Zira tüm dünyayı evlere ve içine kapatan bir salgında, birlik olmak yerine, Türkiye’de daha ilk günden herkes siyasetini yapmaya devam etmişti.
Özellikle pandemi konusunda alınacak tedbirler ve uygulamalar noktasında belediyeler ile başlayan siyasi çekişme, her gün iktidar ile muhalefetin çekişmesi olarak, hatta zaman zaman kavgalarına sahne olmaya devam etti.
Oysa insanlığın varlığı ile ilgili en büyük mücadele gerektiren bu pandemi döneminde, akıl bir arada ve birlik olmayı ve güçlü mücadeleyi gerektiriyorken… Ve üstelik de herkes bu ülkenin vatandaşına hizmet götürecekken…
Normal şartlarda, biziktidarın tüm parti başkanlarını bir araya toplayarak ülke insanı hatta dünya insanları için yapılabilecekleri tartışmasını beklerken; (ki sadece bizim ülkemize özgü olarak) sanki pandemi siyaset kurumuna hiç uğramadı ve orada bir değişim yaratmadı. Herkes kendi siyasetini yapmaya devam etti ve hala ediyor.
İşte tam da bu noktada ; dünyaya korona darbesi inerken bizim gündemimize de DARBE bir bomba gibi düştü. Bu durumu değişik boyutlarıyla ya da yeni bir siyaset argümanı olarak yorumlasak bile; bunu bir ülkenin Cumhurbaşkanı ve yılların tecrübeli devlet adamı Devlet Bahçeli seslendiriyorsa ilk elden çok önemsemek ve ciddiye almak durumundayız.
Bu nedenle bugüne kadar medyanın üzerinde durmadığı ve dillendirmediği soruları ben bugün buradan Sayın Cumhurbaşkanı ve bu konuda en büyük tepkiyi veren Sayın Devlet Bahçeli’ye sormak istiyorum.
Zira medya bu konuda yine her zamanki gibi ikiye bölünüp, ‘Darbe yapmak isteyenler var. ‘ Ve , ‘yok aslında hükümet kendi eksiklerini örtmek için bu kılıfı buldu’ ötesinde bir sorgulama ve araştırma yapmış değil.
Peki o zaman biz soralım:
-Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Bahçeli , demokrasi tarihi darbelerle kesintiye uğramış bir ülkenin vatandaşı olarak, hem darbelere (her türlüsüne) karşıyım. Hem de beni ürkütüp korkutuyor. Bunun dillendiriliyor olması bile kabul edilebilir değildir. Elinizde ne gibi belge ve deliller ve bilgiler var ki , bir darbe olasılığını seslendiriyorsunuz?.
-Bunu kimler nasıl hazırlıyor? Siz ne gibi tedbirler alıyorsunuz?
-Bu önemli iddialar ile ilgili Sayın Genelkurmay Başkanı ne düşünüyor? Bu konuda neler yapıyor?
-Sayın Milli Savunma Bakanı Hulisi Akar, bu konuda ne düşünüyor? Bu konuda ne gibi tedbirler alıyor? Açılan bir soruşturma var mı?
-Sayın Cumhurbaşkanının son zamanlarda çalışmalarını Ankara’dan değil de İstanbul’dan yapmasının yani 60 gündür Ankara’ya gelmemesinin bu iddialar ile bir ilgisi var mı?
Sorular çok….
Tam da bu noktada, önceki gün Katar’ daki darbe girişimine değinmemek eksiklik olur. Ve ülke olarak çok önemsememiz gerekir diye düşünüyorum.
ABD’ deki kasım ayındaki seçimlerden , dünyanın merkezi bölgedeki (Ortadoğu’ daki) yeni gelişmeleri, bizi elbette etkileyecek.
Bölgede büyük darbeler kapıda! Ama bunlar CHP’ ye yüklenecek türden darbeler elbette değil. NATO’ nun yeni işlevi gibi daha bir çok konuyu yakın takibe almakta fayda var. Tabii ülke olarak almamız gereken tedbirleri de unutmadan! Bir sonraki yazıda tartışacağız.
NURAY BAŞARAN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.