Batı Afrika'da darbe rüzgarına kapılan son ülke: Burkina Faso
Burkina Faso'da 24 Ocak'ta askerin darbeyle başa geçmesi, Batı Afrika'da giderek artan darbe eğilimini ve gerekçelerini de bir kez daha gündeme getirdi.
Cuntanın Ağustos 2020'de Mali'de başa geçmesiyle esmeye başlayan darbe rüzgarının son durağı Burkina Faso oldu.
AA muhabirleri, uzmanlara, Fransa'dan bağımsızlığını kazandığı 1960'dan bu yana 7 kez darbe yaşanan Burkina Faso'daki son darbenin nedenlerini ve bölgeye etkisini sordu.
Malili uluslararası ilişkiler uzmanı Daouda Kinda, darbenin arkasındaki en önemli nedenin güvenlik sorunu olduğunu belirterek özellikle kasımda yaşanan ve 49 askerin yaşamını yitirdiği terör saldırısından sonra Cumhurbaşkanı Roch Christian Kabore'nin terörle mücadele konusunda köşeye sıkıştığını söyledi.
Kinda, halkın da terörle mücadelenin düzeleceği umuduyla darbeye destek olduğunu vurgulayarak "2012'de de Burkina Faso'da aynı gerekçelerle bir darbe olmuştu ama darbe, ülkedeki güvenlik sorununun kötüleşmesini engelleyemedi." dedi.
Batı Afrika'da darbe ve cunta hükümetlerine desteğin giderek arttığına dikkati çeken Kinda, şu ifadeleri kullandı:
"Afrika'daki 'demokrasilerde' halkların esamesi okunmaz. Afrika'da demokrasi yolsuzluğa en iyi kılıftır, hatta yolsuzluğun eş anlamlısıdır. Devletle ilgili en ufak işinizde bile birçok yolsuzluğa şahit olursunuz. Tüm bunlar halkın gözünde demokrasiyi sembolize ediyor. Dolayısıyla bu konuda ciddi soru işaretleri ve güven kaybı başlıyor. Mevcut yönetimlerden umudunu kesen halkın darbeye ve cuntaya desteği de artıyor."
"Özel yetiştirilmiş askerler cephe yerine iktidarda"
Kinda, 10 yılı aşkın süredir Sahel'deki güvenlik sorununun çözülmediğini belirterek bunun arkasında askere olan güvensizlik yattığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Bölge ülkelerinde genelde hükümetler ordudan pek hazzetmez ve güçlü bir ordu istemez. Çünkü güçlü ordu, darbe ihtimalini artırır. O nedenle orduya minimum ekipman ve insan kaynağı sağlanır. Bu da Sahel gibi bir coğrafyada terörle mücadelede başarısızlık demek. Unutmamak lazım; Sahel'deki tüm belalar da Kaddafi'nin devrilmesinden sonra başladı. Evet, Kaddafi belki demokrat bir lider değildi ama Sahel'in koruyucusuydu. Onun düşüşüyle bölge, terör yuvasına döndü."
Terörle mücadelenin en kritik aşamasında deneyimli askerlerin ülke yönetimine geçtiğine işaret eden Kinda, şu ifadeleri kullandı:
"Mali'deki darbeciler, özel kuvvetler askerleriydi, Gine'de de öyle. Burkina Faso'da da görüyoruz ki; cunta lideri son derece eğitimli bir asker. Bu kadar eğitimli ve özel yetiştirilmiş askerler cephede olmak yerine yönetime geçiyor. Birçok konuyla ilgileniyor, zaman ve enerji harcıyor. Ama onlara asıl cephede ihtiyaç var.
Öte yandan bir de bu elit askerler, ordu içinde de azınlığı oluşturuyor. Yani bir karar alırken, mecburen ordudaki çoğunluk gruplarla hareket etmeleri gerek. Bu durum da kendi içlerinde bir rekabet ortaya çıkıyor. Bu da ordunun içinde cunta yönetimine karşı başka bir darbe riski doğuruyor ki Mali'de bunu yaşadık."
Kinda, Sahel gibi oldukça zor bir coğrafyada terörle mücadelede Türkiye'nin tecrübelerinden faydalanmak gerektiğini de söyledi.
"Cuntanın terörle daha etkin mücadele edeceği garanti değil"
Cornell Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Oumar Ba da Burkina Faso'da darbeye güvenlik açığı, terör saldırıları, asker kayıpları ve Kabore'nin bu sorunları çözmekteki başarısızlığının neden olduğunu söyledi.
Ba, Batı Afrika'da darbelerin ve darbecilerin de giderek popülerleştiğine dikkati çekerek "Darbeler konusunda bir kartopu etkisinden bahsetmek mümkün. Sonuçta Burkina Fasolular, Mali ve Gine'de yaşananları gördü. Sahel'de sivil hükümetlerin beklentileri karşılayamaması karşısında ordunun iktidara gelmesine artan popüler (hatta popülist) bir destek var." değerlendirmesinde bulundu.
Bu desteğe karşın ordunun halkın beklentisini karşılayamayacağına inandığını kaydeden Ba, anayasal düzeni deviren askere karşı daima temkinli olunması gerektiğini belirtti.
Ba, "Kabore neyle itham edilirse edilsin bu darbe kesinlikle demokraside bir gerilemedir. Üstelik cuntanın terörle daha etkin mücadele edeceği de garanti değil. Mali örneğinde de bunu gördük. Askerin yerinin başkanlık koltuğu değil cephe olduğunu düşünüyorum. İnsanlar da bunu er ya da geç bir gün anlayacak." diye konuştu.
"Batı Afrika'da darbe salgını baş gösterdi"
Batı Afrika'daki darbeler üzerine çalışan İstanbul Ticaret Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünden Dr. Murat Yiğit de kıtada en çok darbenin Batı Afrika'da yapıldığının altını çizerek "Batı Afrika'da darbe salgını baş gösterdi." dedi.
Mali ve Gine'de yapılan darbelerin ardından antiemperyalist söylemlerin daha çok önce çıktığını kaydeden Yiğit, bu ülkelerde darbe sonrası süreçte Fransa karşıtı politikaların gündeme geldiğini ve güvenlik alanında da Rusya'yla bir yakınlaşmanın görüldüğünü söyledi.
Yiğit, "Darbe yapan askerler ilk olarak güvenlik konusunu masaya yatırıyor. Eylemlerde, Fransa karşıtı sloganlar var. Bu 3 ülkede de darbelerde benzer bir antiemperyalist söylem var." ifadesini kullandı.
Çin'in ekonomi, Rusya'nın ise güvenlik alanında yaşanan boşluğu doldurma gayret gösterdiğini belirtin Yiğit, Batı Afrika'da yaşananlardan Türkiye'nin bazı dersler çıkarması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin kıtadaki insani yardımlar alanında gösterdiği çabayla varlık gösterdiğine değinen Yiğit, ekonomik alanda atılan adımların ve büyük yatırımların kalıcı olabilmesi için bu ülkelerle güvenlik alanında iş birliği yapılmasının şart olduğunu vurguladı.
Yiğit, geçmişte (eski cumhurbaşkanı) Thomas Sankara döneminden ötürü Burkina Faso'da askere karşı bir güven olduğunu belirterek darbelerin bu ülkelerde yeni darbelere de kapı araladığını kaydetti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.