Batı Afrika’daki Kaotik Durum ve Deniz Haydutluğu
N Gazete yazarı Alp Kırıkkanat'ın yeni yazısı...
Geçtiğimiz hafta Nijerya açıklarında yaşanan müessif bir olay hepimizi derinden yaraladı. ‘‘M/V Mozart’’ isimli Liberya bandralı ve içinde Türk personelin bulunduğu bir gemi deniz haydutlarının bir saldırısına uğradı. Saldırıda bir personelin hayatını kaybettiği, üç personelin gemide bırakıldığı ve geri kalan 15 personelin ise deniz haydutlarınca alıkonularak bilinmeyen bir yere götürüldükleri anlaşıldı.
Bu tip yaşanan fidye amaçlı saldırılarda, gemi ve sigorta şirketlerinin korsanlarla yaptığı fidye pazarlığı sonunda para verilir ve iş çözülür. Bu tip olayların çözümünde, şimdilik, gerçekçi başka bir usul görünmüyor. Çünkü Afrika’da ya da Güney Asya’da saldırıların olduğu deniz sahalarının uzaklığı, sahildar ülkelerin zayıf devlet otoritesi, saldırganların şebeke yapısı, farklı iç yasal düzenlemeler ve uluslararası hukuktaki eksiklikler; saldırıya uğrayan geminin bayrak devleti tarafından meseleye müdahale etmesini zorlaştırmaktadır. Üstelik bu son olayda geminin taşıdığı bayrak Liberya bayrağı ancak personel biri hariç hepsi Türk vatandaşı.
Uzun yıllardır yaşanan deniz haydutluğu vakalarının çözümünde; kara ve deniz temelli yaklaşımlara ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Bölgede seyir yapan ticari gemiler için uluslararası kuruluşların hazırladığı ferdi güvenlik tedbirlerine yönelik öneriler; meseleyi bütünüyle çözebilecek yeterlikte olamaz.
Diğer yandan, Afrika kıtasının doğusunda bulunan Aden Körfezi ve Hint Okyanusundaki deniz ulaştırması, dünyanın odaklandığı önemli ticari güzergahları kapsadığından olsa gerek; buradaki uluslararası deniz koruma ve güvenlik faaliyetleri, daha sıklıkla uygulanabilir hale gelmiş gözüküyor. Gine Körfezi için ise şimdilik böyle bir yaklaşım söz konusu değil.
Ancak neresi olursa olsun deniz haydutluğuna bir çare bulunması gerekiyor. Kıyı ve iç kesimlerin güvenliği sağlanmadıkça denizdeki saldırıların önüne geçilmesi zor görünüyor. Öncelikle kara temelli bir çözüme ağırlık verilmesi daha makul gözüküyor. Fakat bunun da zorlukları mevcut.
Son dönemde Gine Körfezi kıyılarında yoğun bir ekonomik pazar kapma mücadelesi başlamış durumda. Büyük küçük bütün ülkeler kıtanın bu bölgesinde ekonomik girişimlerini artırmaya başladılar. Aslında bu ekonomik faaliyetlerin, bölgede huzurun sağlanmasına yardımcı olması beklenir, değil mi? Maalesef değil. Bazılarının kolonyal gücünü sürdürme telaşı, bölgeye olabilecek katkıların önüne geçebilecek nitelikte bir potansiyeli içinde barındırıyor. Mesela bu bölgede biz de varız. İşin ilginç tarafı ise bundan abartılı şekilde rahatsız olanların bulunması.
Örneğin, Paris merkezli yayın yapan ‘‘African Intelligence’’ geçen yılın ekim ayında çok açık bir şekilde; Batı Afrika kıyılarında Türkiye yanlısı bir bloğun oluşturulmak istendiğini belirten enteresan bir haber yayımladı. Kendi ekonomik parametrelerimize baktığımızda; bu yorumun, ne kadar gerçekçi olabileceği tartışmalı görünüyor. Ancak bazı Türk şirketlerinin faaliyetlerinin uzun vadede yaratabileceği etkilerden çekiniyor olabilirler. Üstelik, bir kısım Türk ihracat kurum ve kuruluşlarının Batı Afrika ve kıtanın diğer yerlerinde ticari lojistik merkezleri açma girişimleri mevcut. Gana özelinde, 4 bin metre kare üzerinde bir alanda bir lojistik merkez tasarlanıyor. Gana’nın altıncı büyük dış tedarikçisi durumundayız. Bahse konu açık kaynakta, ülkemizin kıtadaki FETÖ unsurlarıyla olan mücadelesi dahil olmak üzere bazı siyasi ve ekonomik faaliyetlerimizin mercek altına alındığını görebilirsiniz. Bu tepkisel yaklaşımlar elbette sadece bize özel değil. Diğer bazı ülkelerin de Afrika’da yaptığı bir kısım girişimleri bu ve benzeri kaynaklardan takip edebilirsiniz. Ancak, olanı biteni detaylı inceleyen kaynak; son gemi saldırısına her nedense hiç yer vermemiş. İlginç…
Diğer yandan, Fransızlar Batı Afrika’da bölgedeki radikal gruplara karşı askeri bir mücadelenin içinde görünüyor. Bazı Amerikan düşünce kuruluşları ise Batı Afrika’daki Fransız askeri gücüne destek verilmesinin önemi yönünde görüş beyan ediyorlar. Nijer’deki bir askeri üste yaklaşık 800 Amerikan askeri var. Bunlar, bölgedeki Fransız askerlerine istihbarat, gözlem, keşif ve lojistik destek sağlıyorlar. 2014’te daha iç bölgelerin kontrolü için Mali merkezli başlatılan ‘‘Barkhane Operasyonu’’, Moritanya, Burkina Faso, Nijer ve Çad'da devam ediyor. Ancak zorlanmaya başladılar. Bölgede 4500 asker bulunduran Fransa, askeri faaliyetleri için yılda 600 milyon avro harcama yapıyor. Çekilme dahil tüm opsiyonlar masada. Üstelik, son yapılan kamuoyu yoklamasında; Fransızların yüzde 51’inin artık bu harekâtı sorguladıklarını ortaya koyuyor. İşin tuhaf tarafı ise mücadele ettiği radikal unsurların bir kısmı, Libya’da kendisinin desteklediği Hafter için çatışıyor. Bu gruplarla deniz haydutlarının çapraz bir ilişkilerinin olduğuna yönelik iddialar söz konusu. Bu iddialar, kıtanın doğusundaki gruplar için de geçerli. Açıkçası karada karışık bir durum söz konusu.
Meselenin deniz temelli çözümü için de çok engel mevcut. Gine Körfezi için, birkaç inisiyatif dışında, uluslararası bir koruma gücü şimdiye kadar oluşturulamamış. Gelecekte oluşturulabilir mi? Zor olduğunu tahmin ediyorum. Bunun jeopolitik, siyasi ve bazı teknik nedenleri olduğunu düşünüyorum. Atlantik Okyanusu’nda Batılı bir kısım ülkelerin ilgi ve etki alanına giren kıyılarda ve yaklaşma sularında anarşi kol gezse de şimdilik farklı ülke donanmalarının ve diğer güçlerinin buralarda konuşlanması istenmeyebilir. Üstelik, Gine Körfezi’nde uluslararası bir deniz koruma gücü oluşturulsa bile; Gana, Togo, Nijerya, Kamerun ve Gabon gibi ülkelerin kıyı hattı boyunca, şimdilik, sahilde bu gücü destekleyebilecek yeterli alt yapıların ve sürdürülebilir bir lojistik sistemi sağlayacak tam teşekküllü imkanların olmadığı da ortada.
Netice itibarıyla, açık denizlere kadar ulaşmış deniz haydutluğu, kıyı kesimlerdeki kaos, iç kesimlerin kargaşası ve artmaya başlayan uluslararası ekonomik rekabet bölgeyi bir cadı kazanına çevirmiş durumda.
Diğer yandan deniz haydutları, 30-35 yıl öncesinde bu işe başladıklarında gemideki personelin eşya ve paralarını toplarlarken, şimdi milyon dolarlar üzerinden rehin aldıkları insanlar karşılığında pazarlık yapmaya başladılar.
Bu pazarlık gücünü nereden buluyorlar? Bu soru, zaman içerisinde mafyalaştılar şeklinde cevaplanabilir. Ancak, uluslararası fidye pazarlığı yapabilmek için diğer başka unsurların da buna katkı sunması gerekir. Zayıf devlet yapılarının içindeki çıkar grupları, terörist unsurlar, uluslararası silah ve uyuşturucu kaçakçıları ile diğer bazı ekonomik çıkar gruplarının bu işin arkasında olduğunu düşünüyorum. İşin diğer bir ilginç yanı ise bu konularda birbirinden farklı yabancı analizlerin olması ve mutabık kalınan bir hususun bulunmaması.
İkinci soru ise alınan bu paraların dolaşımı nasıl bir seyir arz ediyor? Bununla ilgili de bir açıklık yok maalesef. Durum böyle olunca; haydutlarla pazarlık masasına oturmaktan başka çare kalmıyor. Bu pazarlıkta, irtibat noktaları, karşı muhatap, paranın transferi, varsa aracı kurum ve/veya kişiler hep perde arkasında kalıyor. Netice itibarıyla, tam bir tespit ve teşhis yapılması zorlaşıyor. Resim ortaya çıkmıyor ya da çıkması istenmiyor.
Sonuç olarak, kapsamlı bir uluslararası iş birliğine ihtiyaç var. Bu sağlanmazsa bu işin önüne geçilmesi zor görünüyor. Son saldırıda hayatını kaybeden Azeri vatandaşı geminin ikinci çarkçısı Farman İsmayilov’a Allah’tan rahmet diliyor, kaçırılan 15 vatandaşımızın ise bir an önce salıverilerek ailelerine ve sevdiklerine kavuşmalarını temenni ediyorum.
Kaynaklar:
Karakaş, Gökhan, ‘‘Son dakika: Gemideki panik odası tarandı! Kâbusun detaylarına Milliyet ulaştı’’, Milliyet Gazetesi, 25 Ocak 2021, https://www.milliyet.com.tr/gundem/son-dakika-gemideki-panik-odasi-tarandi-kabusun-detaylarina-milliyet-ulasti-6414341 (25 Ocak 2021)
‘‘Cihat Yaycı’dan kaçırılan Türk denizcilere ilişkin değerlendirme: Fidye pazarlığıyla kurtarılabilirler’’, Cumhuriyet Gazetesi, 27 Ocak 2021, https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/cihat-yaycidan-kacirilan-turk-denizcilere-iliskin-degerlendirme-fidye-pazarligiyla-kurtarilabilirler-1809178 (30 Ocak 2021)
Doğan, Faruk, (E) Dz.Kur.Alb., ‘‘Gine Körfezi'nde deniz haydutluğu ve denizde silahlı soygun (Korsanlık)’’, VeryansınTv, 29 Ocak 2021, https://www.veryansintv.com/gine-korfezinde-deniz-haydutlugu-ve-denizde-silahli-soygun-korsanlik (30 Ocak 2021)
‘‘Erdoganaimsto form a pro-Turkishblocalongthe West Africancoast’’, AfricanIntelligence, 13 Ekim 2020, https://www.africaintelligence.com/central-and-west-africa_diplomacy/2020/10/13/erdogan-aims-to-form-a-pro-turkish-bloc-along-the-west-african-coast,109613411-ar1 (28 Ocak 2021)
‘‘Akdeniz ihracatçıları Afrika pazarı için harekete geçti’’, Hürriyet Gazetesi, 27 Şubat 2020, https://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/akdeniz-ihracatcilari-afrika-pazari-icin-harekete-gecti-41456632 (28 Ocak 2021)
‘‘Gana'da lojistik merkez kurulacak’’, İstanbul Ticaret Odası İTO, 27 Ocak 2021, https://www.itohaber.com/haber/guncel/214512/gana_da_lojistik_merkez_kurulacak.html (28 Ocak 2021)
Campbell, John, ‘‘Cutting U.S. MilitarySupportfor France in West AfricaWould Be a Mistake’’, Council on ForeignRelations CFR, 28 Ocak 2020, https://www.cfr.org/blog/cutting-us-military-support-france-west-africa-would-be-mistake (26 Ocak 2021)
Kucuk, Bahtiyar, ‘‘Fransızların yarısı ilk kez Mali'deki askeri operasyona karşı çıkıyor’’, Euronews, 12 Ocak 2021, https://tr.euronews.com/2021/01/12/frans-zlar-n-yar-s-ilk-kez-mali-deki-askeri-operasyona-kars-c-k-yor (30 Ocak 2021)
Özoğlu, Melis, ‘‘Fransa niçin Mali'de savaşıyor? 'Sömürge ruhu' ve militanlarla mücadele’’, Euronews, 27 Kasım 2019, https://tr.euronews.com/2019/11/27/fransa-nicin-mali-de-savasiyor-somurge-ruhu-ve-militanlarla-mucadele (31 Ocak 2021)
Haire, S.G., Major, ‘‘SomaliPirates: TerroristsorTheProductsofFailedStates?’’, CanadianForcesCollege, 2013, https://www.cfc.forces.gc.ca/259/290/299/286/haire.pdf (31 Ocak 2021)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.