Dr. Onur AKBAŞ
Ben Kur’an Derken….
Ancak bu fark yetmez. Zira çok okuyanlardan Allah’a sığınan bir dua okuyan imam ve onun arkasında bu duaya amin diyen bir cemaat varsa öyle bir ortamda farkınızın farkındalığını idrak edebilecek bir liyakat ve adalet anlayışının varlığı da son derece önemli.
Efendim mesele ile ilgili birkaç yazımdan dolayı beni bir yere konduramayanlara bir kere daha hatırlatayım. Milli ve manevi meselelerde ortak müşterekler dışında özel alan arayıp kişisel eksikliğini bu aidiyette giderecek bir insan değilim, ergenlik çağımı da atlatalı uzun zaman oldu. “Mustafa İslamoğlucu”, “Mehmet Okuyancı” değilim. “Mustafa Öztürkçü/Tarihselci” de değilim. Zaten idrak ve muhakeme yeteneği siyah ve beyazı birbirinden ayırabilecek düzeyde olan herkes ikinicisi olamayanın ilklerinden zaten olamayacığını tefrik edeblir. Ama bu isimlerin hepsini bilir, okur, dinler ve sorgularım. Kimse de beni bundan dolayı sorgulayamaz
Konu, sözlü kültürden gelen aşırı yorumlama/üretmenin geçmişte bize nelere mal olduğunu idrak edebilmek. İsrailiyyat denilen şeyin sadece dini bağlamdan ibaret olmadığının kanıtı önümüze konulan her her şeyi sorgulamadan aklınının iğdiş edilmiş haliyle ölçüden tartıdan uzak herkes ve o herkesin bulunduğu her kesim için geçerli. Zira Kur’anın bu coğrafyaya iniş hikmetlerinden biri olarak vahyin geleneğinde var olan bir hususiyeti görüyorum. Bu da yaraya göre reçetedir. Bir kitap düşünün ki sürekli akla, sorgulamaya vurgu yapacak ve o coğrafyada en mütedeyyin çıkışların ardında bin bir çeşit hurafe bulunacak. Şunu başta belirteyim, iman gibi ön bilgi ve kabul gerektiren bir meselede her şeyi rasyonaliteye vuramazsınız. Ama vahye muhatap olmanın da birinci şartı akıl sahibi olmaktır. Bunun bir üst basamağı akıl üzerindeki irade tasarrufunu kullanmaktır. Bunu yaptığımızda şunlardan farkımız olacak:
“ İçlerinde birtakım ümmîler vardır ki, kitabı bilmezler; bütün bildikleri kulaktan dolma şeylerdir. Onlar sadece zan ve tahminde bulunuyorlar.” (Bakara: 78-Diyanet)
Ancak bu fark yetmez. Zira çok okuyanlardan Allah’a sığınan bir dua okuyan imam ve onun arkasında bu duaya amin diyen bir cemaat varsa öyle bir ortamda farkınızın farkındalığını idrak edebilecek bir liyakat ve adalet anlayışının varlığı da son derece önemli.
İşte Kur’an derken Hint’in bilmem neresinde İngiliz kurgusunun peşine düşüp Kur’aniyyûnu gibi H.z. peygamberi aşırı yüceltenlerin vardığı sapkınlık olan ve O’na Tanrı diyecek kadar hristiyanlardanım. Ama vahyin yüze soğuk su tesiriyle çarpan yanına aklımızı ve ruhumuzu dönmezsek zannederim daha ciddi sosyolojik fırtınalarla yüzleşmeye mahkum olacağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.