Akıl akıldan üstündür.

Ülkemiz eğitim sisteminin en büyük sorunu nedir sizce?

Eğitimin parlayan yıldızı okullarımız… Tabii ki o okulları nitelikli hale getiren çok kaliteli öğretmenlerimiz…

İnanın çok nitelikli öğretmenlerimizin sayısı hiç de az değil.

Peki başarı için neye ihtiyacımız var?

Sinerji…

Yanlış duymadınız…

Sinerji oluşturup beyin fırtınaları ve fikir akımları ile öğretmenlerimizin bilişsel ve duyuşsal kabiliyetlerini mobilize edecek zümre toplantıları yapılmalıdır.

Eğitimimizin en büyük sorunu paylaşım yapılamayışı sorunudur.

Doğru yöntemlerin ortaya çık(a)mayışı sorunu…

Bazen yeni başlayan öğretmenlerin duyması gereken tecrübeler kadar yaşını başını almış öğretmenlerin yeni başlayan öğretmenlerden alacağı yaşamsal enerji mutlaka bir alışverişin olmasını sağlayacaktır.

Tecrübe teşebbüse manidir bazen.

İnsan tecrübeli de olsa yapmaya üşenebilir, yapmaz.

Zümre toplantılarında yapılması gerekenler kayıt altına alınmalı ve yıl içinde yapılması planlanan zümre toplantıları içerisinde yeniden ele alınmalı ve behemehâl değerlendirmesi yapılmalıdır.

Şayet bunlar raporlara da dönüştürülürse eğitimde niteliği ciddi arttıracak hamleler peş peşe gelebilir.

Laf kalabalığı yapmadan…

Okunabilirliği koruyarak…

Satır aralarına filozof bilgelikleri yerleştirmeden…

Ne yazmış adam be desinler diye değil!

Doktor reçetesi gibi…

Şunu şurada şu kadar kullan!

Bu!

Meramını anlattıktan sonra yöntemini ve kazanımını ortaya koyduktan sonra sadece hatırlatma amaçlı raporlar tutulmalı.

Aksi takdirde iş çok, uyarıcı çok, zaman dar…

Alman filozof Jürgen Habermas (public sphere) kamusal alan kavramını ortaya atmıştı.

Habermas’a göre kamusal alan, politik sorunların akılcı tartışıldığı yer…

Birçok sorunun kamusal alan vasıtasıyla çözüme kavuştuğunu ortaya atmıştı, Habermas.

TV’lerde, medya mecralarında tartışılan ve doğruya ulaşabilme kamusal alan diye tarif edilebilir.

Şimdiki içi boş TV tartışmalarından müstesna…

Habermas, kamusal alanı eleştirel politik tartımın yeşermesine yardım eden normlar ve pratikler olarak tanımlar.

Yani tartışılan şeyin yeşertilip ikmal edilmesi ve mükemmele vardırılması amaçlanmalıdır.

Habermasçı bir tarzda eğitim zümreleri kamusal alan gibi yeni fikir akımlarının ortaya çıkmasını sağlayacak ölçüde başarılı eğitsel yeşertileri doğuracaktır.

Doğru bilinen yanlışları ortaya çıkaracağı da hesaba katılmalıdır.

Edilgen kalan eğitimciler bile havada oluşan olumlu atmosferden mutlaka kapasiteleri ölçüsünde kaplarını dolduracaklardır.

Bazen insan bilgiyi aktarırken bilinçaltında yatan söngün, küllenmiş durumları ortaya çıkarır ve farkında olmadığı bilişsel, duyuşsal ya da psikomotor becerileri küllerinden savurur ve farkındalık kazanır.

Ağustos ana zümre mevsimi olmalı ve gelecek eğitim yılının tüm planlaması yapılmalıdır.

O yüzden mutlaka Ağustos ayı zümrelerin en yoğun ve en kapsamlı planlanmış mevsimi olmalıdır. Eğitimin dört döneme çıkmasıyla ara dönemler de mutlaka planlamanın içerisinde yer almalıdır.

Bu zümreler de eğitim öğretim faaliyetlerinin kapsamı, niteliği, öğrenci durumları, sınıf yönetimi, kazanımlar, velilerle iletişim, sınıf içi rehberlik, yaparak yaşayarak öğrenme, etkili ve kalıcı öğrenme, öğrenmeyi öğrenme, ders çalışmayı öğrenme gibi konuların tümü ve daha fazlası planlanıp işlenmelidir.

Uzmanlar tarafından seminerlerle de zenginleştirilip uzmanlık penceresinden de konu irdelenmelidir.

Bunu bir eğitim geleneği haline getirelim ve “eğitimde kamusal alan” ya da “eğitim zümrelerini” bilgi sağanakları olarak Ağustos, Kasım, Ocak, Nisan aylarına yağdıralım ve doğru ve etkili eğitim metotlarının yeşermesine vesile olalım.

Peki bu nasıl ve hangi fiziki ortamda yapılabilir?

İlkokul 1.sınıf öğretmenleri bir okulda makul sayıyı geçmeyecek şekilde sınıf sınıf tasnif edilmiş biçimde…

O okul(lar) sadece 1. Sınıfların olmalı…

2. sınıflar için de aynen bir başka okul(lar)…

Türevleri ve kombinasyonları bu şekilde genişletin.

Eğitimde hasat mevsimleri bu şekilde yaygınlaştırılmalıdır.

twiiter.com/bestamibozkurt
facebook.com/thebestbozk
linkedin.com/bestami-bozkurt