“Biden İki Başlıklı Türkiye Politikası İzleyecek”

“Biden İki Başlıklı Türkiye Politikası İzleyecek”

Amerika’daki başkanlık seçimleri tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yakından izlendi. Uzun yıllara dayanan müttefiklik ilişkileri ve bölge politikalarında Amerika’nın ağırlığı, seçimi daha da kritik hale getirdi.


Resmi olmayan sonuçlara göre seçimin galibi ilan edilen Joe Biden, 47 yıllık siyasi kariyerinde Başkan Yardımcılığı’nın yanı sıra Senato Dış İlişkiler Komisyonu Başkanlığı da yaptığından Türkiye’yi yakından tanıyan bir isim.

Joe Biden’ın, başkanlığı sırasında Türkiye konusunda nasıl bir dış politika izleyeceği merak konusu.

Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü Soner Çağaptay, Joe Biden’ın Türkiye konusunda Başkan Donald Trump’tan çok da farklı olmadığı görüşünde.

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Soner Çağaptay, “Trump da Biden da dış politikaya Amerika'nın çıkarları üzerinden bakacaklar ve her ikisi için de önemli bazı konular var. Trump için çok önemli olan bir konu İran. Çok ‘şahin’ bir başkandı, ikinci döneminde daha da ‘şahin’ olacaktı. Biden ise Rusya konusunda ‘şahin’ olacak. Biden’ın önceliği NATO'yu tekrar ihdas etmek, NATO’nun birlikteliğini sağlamak, kurum içindeki özgüveni pekiştirmek. Bu açıdan herhalde Biden’ın ilk girişimlerinden birisi, yemin törenini yaptıktan sonra 20 Ocak'ta, bir NATO zirvesi toplamak olacak. Bu Washington’da da olabilir, Brüksel’de ya da başka bir Avrupa şehrinde. Hatta belki Türkiye'de olabilir. Bilmiyoruz. Bu zirveye çağrılacak önemli ülkeler arasında Türkiye’de yer alacak. Neden? Biden’ın birinci önceliği NATO’nun ortak paydasını yeniden ihdas etmek, ülkeler arasındaki güveni arttırmak. İkinci önceliği Rusya'ya karşı yeniden bir konumlama yapmak, yani ‘pushback’ (püskürtme). Biden, Rusya’ya karşı daha ‘şahin’ bir politika izleyecek. O açıdan Türkiye’ye ihtiyacı var. Dolayısıyla Trump olsaydı İran konusunda Türkiye’ye ihtiyacı olacaktı. Biden olduğu zaman Rusya konusunda Türkiye’ye ihtiyacı olacak’’ dedi.

“Biden, Trump yönetiminin devamı gibi algılanmamalı”

Ancak Soner Çağaptay, bu durumun Biden yönetiminin Türkiye politikalarında Trump yönetiminin devamı gibi algılanmaması gerektiğine dikkat çekti.

Çağaptay, “Demokrasi, insan hakları, basın-toplantı özgürlükleri gibi konularda bence Biden’ın çok ciddi girişimleri olacak. ‘İki başlıklı’ bir Türkiye politikası izleyecek diyebiliriz Beyaz Saray, Biden döneminde. Stratejik açıdan devamlılık arz eden, Türkiye ile ilişkileri tekrar onarmak, onarmaktan ziyade tekrar sağlam bir zemine oturtmak isteyen bir Biden olacak Beyaz Saray’da. Demokrasi açısından ise sivil topluma, Türkiye'nin farklı siyasi perspektiften bakan gruplarına bir şekilde ulaşmaya çalışan, tabii bunun hepsini demokratik bir çerçevede yapan ve demokrasinin altını çizen bir Beyaz Saray yönetimi olacak Washington’da’’ diye konuştu.

“Biden’ın seçenekleri neler?”

Türk-Amerikan ilişkilerinde sorunların başında Ankara’nın Rusya’dan satın aldığı S-400 füze savunma sistemleri geliyor. Bir NATO müttefiki olan Türkiye’nin Rus sistemini kullanma talebine karşı Amerikan Kongresi’nin hem Demokrat hem Cumhuriyetçi üyeleri birleşmiş durumda. Ankara’ya karşı CAATSA yaptırımlarının yani Amerika’nın Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası’nın uygulanmasını istiyorlar. Trump, yönetimi boyunca ağır yaptırımlardan kaçınmayı başardı. Peki, Biden’ın seçenekleri neler?

Soner Çağaptay bu soruya, “CAATSA konusunda Amerikan Kongresi’nin geçirdiği yaptırımlar var bunlara yumuşak, orta ve sert paket diyebiliriz. Buradaki beklenti Trump’ın yumuşak paketi gündeme getireceğiydi ben Biden’ın da aynı konuda benzer bir tavır izleyeceğini düşünüyorum. Çünkü Türk ekonomisi zaten kötü durumda şu anda ekonomiyi çökertecek finansal kurumları hedef alan sert önlemlerden yaptırımlardan ziyade kurumlara ve iktisadi olmayan kurumlara ve şahıslara yönelik yumuşak bir yaptırım paketi gelebilir. S-400 krizinden bence çıkış yolu yok aslında. Putin bu sistemi Türkiye’ye satarken bunun karşılığında Türkiye'ye Suriye'de ve belki biraz başka yerlerde hareket serbestisi sağladı. Dolayısıyla bunun bir bedeli var Türkiye açısından. Türkiye bu sistemi geri göndermek isterse Rusya’ya Rusya bunu geri alır, ancak bunun acısını Türkiye’den İdlib, mülteciler, Suriye başta üzere farklı yerlerden çıkartabilir. Ankara, bunu bilerek sistemi geri göndermeyeceğini belki Amerika’ya izah edecek. O zaman Washington ile Ankara arasında diplomatların -- Türkiye'nin mükemmel diplomatları var --bulacağı bir çözüme ihtiyaç var. Bu sistemin açılmadan ama aynı zamanda geri gönderilmeden Türkiye’nin elinde tutulması konusunda açık bir çözüm düşünülebilir’’ yanıtını veriyor.

Eski krizlere yeni çözümler mi?

Joe Biden’ın Obama yönetimindeki başkan yardımcılığı döneminde donmuş olan bölgesel krizlerin bazıları yeniden alevlendi. Soner Çağaptay’a göre Libya konusunda Ankara ile farklı taraflarda yer alsalar da ateşkesin sürmesini sağlayan Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin, Dağlık Karabağ üzerinden de Türkiye’yi Amerika’dan daha da uzaklaştırmayı hedefliyor.

Çağaptay’a göre Putin’in Dağlık Karabağ’da Azerilere müsaade etme konusunda üç nedeni var; Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ı siyaseten zayıflatmak, Ermenistan ile Azerbaycan arasında denge gözetmek, üçüncüsü de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gönlünü almak. Çağaptay, “Çok önemli bir şey onun için. Çünkü NATO'nun ikinci büyük ordusu olan Türkiye'yi NATO'nun birinci büyük ordusu olan Amerika ile karşı karşıya getirmek amacında. Bu konuda Suriye'de başarı sağladı. Darbe girişiminden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arayan ilk liderdi -- çok önemli. Türkiye'nin müttefikleri 3-4 gün sonra aramışken Putin ertesi gün aradı; Erdoğan Rusya’ya davet etti ve aslında Erdoğan-Putin siyasi romantizmi o zaman başladı diyebiliriz. Putin üstüne koyduğu Suriye katmanına Libya ve Güney Kafkaslar katmanını da eklemek istiyor’’ sözleriyle Rus liderin stratejisini özetliyor.

“Biden’ın temel amacı Türkiye ile Rusya arasındaki siyasi romantizmi zayıflatmak olacak”

İşte bu noktada Biden’ın temel amacının Türkiye ile Rusya arasındaki siyasi romantizmi zayıflatmak olacağını söylüyor, Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü direktörlerinden Soner Çağaptay. Ancak bu o kadar kolay değil.

Çağaptay, “Eğer Biden’ın Türkiye ile seçim sonrası ilk temasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ‘Siz bu s-400 sistemini geri yollamazsanız ilişkimiz eski düzenine oturmaz’ derse Türk-Amerikan ilişkilerinde düzelme beklemiyorum. Çünkü Türkiye’nin bu sistemi geri gönderme lüksü yok istese bile. Şundan dolayı: Putin’in 2016 darbe girişiminden sonra gündeme koyduğu yeni bir Türkiye politikası var: Türkiye ile Amerika’nın arasını bozmak. Bu konuda, Türkiye'nin bazı istediklerini Ankara'ya verdi Suriye de dahil olmak üzere ama karşılığında aldığı bir bedel var: S-400 satışı. Yani Putin bu konuda sadece iki buçuk milyar dolar para kazanacağı için değil aynı zamanda NATO’nun iki büyük askeriyesi arasında bir fay hattı oluşturduğu için çok önemli. Putin bu satıştan vazgeçmeyecek, dolayısıyla Ankara’ya ulaşımında belki şunu söylemesi lazım: Bu konuda bir orta yol bulalım. Sistemi açmanızı önleyen ama geri göndermenizi de içermeyen. Çünkü Türkiye sistemi eğer fişe takarsa o zaman Biden’ın Kongre’den geçen yaptırımları hayata geçirmeme gibi bir lüksü yok, mutlaka geçirmek zorunda’’ ifadelerini kullanıyor.

Soner Çağaptay, ekonominin çok kırılgan olduğu bir dönemde bu yaptırımların hafif dahi olsa Türkiye için iyi olmayacağını söyledi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Amerikan Başkanı Biden arasındaki ilk sohbetin, S-400 sorununun diplomatik biçimde çözülmesi üzerine kurulması gerektiğini kaydetti.

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler