"Bir gece ansızın" gelen depremde hepimiz öldük
Konuk yazarımız Mustafa ÖZBEY yazdı:"Bir gece ansızın" gelen depremde hepimiz öldük.
Kabus Covid ile başladı. Maskeler, aşılar, dezenfektanlar insan hayatına girdi. Sokağa çıkma yasağıyla beraber, evden çalışma gibi bir dizi yenilik kalıcı hale geldi.
Ekonomi alt üst oldu, o da şekil değiştirdi. Artık bir tıkla eve sipariş ettiğimiz, maskeli mesafeli kuryelerin zilimize basıp, kapı koluna bıraktıkları alışverişler yapmaya başladık.
Sevdiklerimizi ritüelleriyle defnedemedik. Toplu cenaze namazları, üç-beş kişiyi geçmeyen defin törenleriyle vedalaştık… Televizyonlarda her gün insanlar sayıyla telaffuz edildi, şu kadar öldü, şu kadar entübe edildi.
Özellikle aşı konusunda iki Türk’ün başarısı ile gururlandık. Ancak bu kez aşı sorgulanmaya başladı. Hâlâ az da olsa sorgulanıyor. Unuttuk olan biteni, oysa salgın manevi maddi çok yara açtı.
Zaten ekonomisi tartışmalı ülkemizde yaşadığımız döviz kriziyle iyiden iyiye fakirleştik. Zamlar, enflasyon, kurumsuzlaşma, liyakatsizlik derken dibe çöktük.
Ücret zamları âlâ vâlâ ile açıklansa da kimseyi mutlu etmedi, tencere boş, icra dosyaları mahkemeleri doldurmaya devam etti. Çocuklar okulsuzlaşmaya başladı. Sebep dolmayan beslenme çantaları, ulaşıma yetmeyen paralardı… Ve aynı çocuklar çalışmaya başladı.
Sonra bombalar patladı… İstiklal’in ortasında insanlar hayatını kaybetti. Korku dağları yeniden önümüzde belirdi… Güvende miyiz sorusu bir kez daha akıllarımıza mıhlandı…
“Bir gece ansızın”, bundan bir hafta önce, telefonlarımıza gelen son dakika mesajıyla uyandık. 10 ilimizde deprem olmuş, görüntüler Halep’teki savaş görüntülerinin aynı olmuştu. Binlerce insan enkaz altında kalmış, 85 milyonluk ülke harap oldu.
Şu an her şey çok sıcak… Vicdanlar yaralı, liyakatsizliğin güçsüzlüğü bugün ve sonrası için umutsuzluk veriyor.
Bir yandan iyi insanlar yaşatmak için ellerinden geleni yapıyor. Diğer yandan kötüler nemalanmaya çalışıyor. Yağmacılar, fırsatçılar…
Kutuplaştırdıkları ülkede yardımı bile “senin yardımın”, “benim yardımım” diye ayrıştırmayı başardılar.
Sonuç: sokakta ölü bedenler, öldürücü soğukta battaniye altında yatan depremzedeler, salgın hastalık korkusu, güvenlik endişesi, açlık, susuzluk, evsizlik…
Etrafta, “Bari cenazemizi alalım” diye feryat edenler…
Kaç kişi öldü… Gerçek rakamı biliyor muyuz? Yoksa o da enflasyon rakamları gibi mi açıklanıyor?
Peki bir sonraki imar affını ne zaman çıkaracaksınız?
Kaç kere daha öleceğiz?
Ölüm kaçınılmaz, bunu bilirim… Şimdi düşündüğüm bu kadar acı yaşanıyorsa, toprağın altı, üstünden iyi olabilir mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.