“BİRİ, ‘AJDA PEKKAN ŞARKILARI’ MI DEDİ?”
Kerime Yıldız'ın yeni yazısı...
Başlık, Ali Eyüboğlu’na âit. 27 Ocak 2014 târihinde Milliyet gazetesinde kaleme aldığı yazısında, Ajda Pekkan’ın kendisine âit bir eser ve bestesinin bulunmadığına, bu nedenle sâdece müzik yorumcusu olduğuna dikkat çeken Eyüboğlu, “Ajda Pekkan şarkıları” şeklinde bir kullanımın yanlışlığını vurgulamıştı. Hattâ bu yüzden Pekkan’ın, MESAM ve MGS değil, MÜYORBİR üyesi olduğunu ifâde etmişti.
Geçtiğimiz 21 Aralık’ta Cumhurbaşkanlığı Kültür-Sanat Büyük Ödülü alan Ajda Pekkan hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödülü vermeden evvel şöyle dedi:
"Sayın Pekkan, 'Kimler geldi kimler geçti', 'Petrol', 'Her yaşın bir güzelliği var' gibi şarkılarıyla sanat târihimizin altın sayfalarına adını yazdırmıştır.”
Altın sayfalara Ajda Pekkan adını yazdıran şarkılara şöyle bir bakalım.
“Kimler geldi kimler geçti”, Guyanalı şarkıcı Sol Raye tarafından seslendirilen, müziği İngiliz bestekâr Tony Hatch tarafından bestelenen "If We Were Free" adlı parçanın Türkçe aranjmanıdır. Söz yazarı, Fikret Şeneş’tir.
Sözleri Atilla Özdemiroğlu’na, bestesi Şanar Yurdatapan’a âit olan Petrol, Eurovision Şarkı Yarışması’ndaki hayâl kırıklığıdır.
“Her yaşın bir güzelliği var” şarkısının sözleri yine Fikret Şeneş’in. Bestecisi Garo Mafyan.
Ajda Pekkan, iyi bir yorumcudur. Bunun için ödül aldıysa mesele yok. Ama o, sırf bunun için bile ödül alıyorsa Sezen Aksu, yüz kere ödül almalı.
Bu, işin teknik kısmı. Bir de beni güldüren kısmı var. Gerçi Cübbeli Ahmet’i, çok sinirlendirmiş. Aynı törende dinler arası dialogcularla gâyet uyumlu çalışan Hayreddin Karaman’a da, “Peygamber vârisi” diye övülerek ödül verildi ya ona bozulmuş. Ben, buna gülmedim. Sinemadan anlamadığı hâlde Mecid Mecidî’nin Peygamberimiz hakkında çektiği sıkıntılı filme, “olmuş seyredin” fetvâsı vermesine; Yusuf Kaplan, “Bu filme fetvâ veren çok ağır vebâldedir.” deyince fetvâ vermemiş gibi davranmasına da gülmedim.
Ajda Pekkan’a ödül verileceğini duyduğumda doksanlı yıllara gittim. Yok yok şarkılarına değil. O yıllarda makyaj yapan kadınlara, “boyalı kaporta” diyenler vardı. Kim derdi ki gün gelecek böyle diyenler, her tarafı estetikli Ajda’ya ödül verecekler? Kim derdi ki makyaj ve estetik ameliyata cevaz vermeyen, sigara içen başörtülü gördü mü kahrolan Hayrettin Karaman, her tarafı estetikli süper starla birlikte ödül alacak?
Sinirlenmeye gerek yok. Vallâhi ben, kıkır kıkır güldüm. Cenâb-ı Hakk’ın işine karışılmaz. Neylerse güzel eyler.
Oh oh oh! Yağlarım eridi! Marmara İlâhiyat’ın önüne giderek şöyle bir keyif sigarası yakıp, “Hür doğdum hür yaşarım, kime ne kime ne!” şarkısını söylesim var.
Efendim? “Palavra palavra” daha mı iyi gider?
PAÇALI DON
Şâhit olduğum bir hikâye ile bitireyim.
Z. teyze, son derece mazbut, “boyalı kaporta” günlerinde Refah Partisi Kadın Kolları’nda çalışmış bir hanım. Oğlunu, tahsilli olmayan bir kuran kursu hocasıyla evlendirmek istiyor. Müstakbel gelinini, âdet yerini bulsun diye nişan alışverişine götürüyor. “Ne işi olur Kuran hocasının dantelli iç çamaşırlarıyla?” diye biraz da çekiniyor. Hoca hanım, öyle bir alışveriş yapıyor ki bizim Z. teyze, eve gelince ellerini dizlerine vurarak kızına dertleniyor:
“Kızım, bunlar bizi, bu kadar zamandır paçalı donla kandırmışlar!”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.