Bütçe Pastası: Kimin Payı Ne Kadar?!

Bütçe Pastası: Kimin Payı Ne Kadar?!

2025 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, Türkiye'nin ekonomik önceliklerini bir pasta gibi önümüze seriyor.

Değerli Okurlar,
2025 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, Türkiye'nin ekonomik önceliklerini bir pasta gibi önümüze seriyor.
Resmi rakamlara göre toplam bütçe 10 trilyon 8 milyar TL'yi buluyor.
Ki bu, halkın ödediği vergilerin ve borçların meyvesi.
Peki, bu pastanın dilimleri nasıl dağıtılıyor?!
Savunma sanayiine ayrılan pay, milli güvenliğimizi güçlendiren bir kalkan gibi parlıyor:
913,9 milyar TL doğrudan savunma harcamalarına, artı iç güvenlik için 694,5 milyar TL ve Savunma Sanayii Destekleme Fonu'na ek kaynaklarla toplam 1 trilyon 608 milyar TL'ye ulaşıyor.
Bu, yerlilik oranını %82'ye çıkaran projelerin (örneğin, 'Çelik Kubbe' gibi hava savunma sistemleri) arkasındaki itici güç.
Ancak, bu pastanın diğer dilimleri de dikkat çekici.
Diyanet İşleri Başkanlığı'na 130,1 milyar TL ayrılmış; ki bu, 6 bakanlığın (Dışişleri, İçişleri, Ticaret, Enerji, Kültür ve Turizm, Sanayi) bütçesini geride bırakıyor.
Din hizmetleri ve yaygın din eğitimi için 127,2 milyar TL'lik kalem, insani yardımlardan eğitim programlarına kadar uzanıyor; misal, Türkiye Diyanet Vakfı aracılığıyla 149 ülkede sosyal yardım faaliyetleri destekleniyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na 561 milyar TL'lik dev bir pay düşüyor, sosyal güvenlik prim destekleri ve aile odaklı programlarla (misal, 223 milyar TL'lik işveren prim ödemeleri).
Vakıflar ve dernekler gibi sivil toplum kuruluşlarına aktarılan kaynaklar da cabası.
Bunlar, toplumsal dayanışmayı güçlendiren köprüler olarak görülüyor.
Bu dağılım, devletin stratejik tercihlerini yansıtıyor:
Güvenlik ve sosyal refah ön planda.
Ama pastanın en tatlı dilimleri, bazen liyakat tartışmalarını da beraberinde getiriyor.
Kamuoyunda bilinen bazı atama ve ihale süreçleri, "nepotizm" (akraba kayırmacılığı) iddialarıyla gündeme geliyor.
Ki bunlar, basın ve resmi raporlarda belgelenmiş örnekler.
Misal, Diyanet kadrolarında aile üyelerinin terfileri gibi durumlar, kamuoyunda "aile kadrolaşması" olarak eleştiriliyor.
Sakarya Üniversitesi'nde ihale süreçlerindeki usulsüzlük iddiaları da benzer şekilde tartışma yaratmış; resmi soruşturmalarla aydınlatılan bu vakalar, liyakat ilkesini sorgulatıyor.
Yine, bazı milletvekili yakınlarının genç yaşta diplomatik görevlere atanması (örneğin, 27 yaşında büyükelçi veya konsolosluk rolleri), nepotizm eleştirilerini tetiklemiş.
Bunlar, siyasi kökenli atamaların bir parçası olarak medyada yer buluyor.
Bu örnekler, bireysel değil, sistematik bir tartışmanın parçası:
Kamu kaynaklarının adil dağılımı.
Bütçenin büyük kısmı, savunma ve sosyal hizmetler gibi alanlara akarken, bu tür iddialar "pastanın dilimleri eşit mi kesiliyor?!" sorusunu akla getiriyor.
Kamu yararı odaklı eleştiriler, Anayasa'nın 26. maddesiyle korunan ifade özgürlüğü kapsamında; zira AİHM içtihatları, siyasi hicvi geniş yorumluyor.
Amaç, suç isnadı değil, şeffaflık çağrısı; ki bu, demokrasinin temel taşı.
Sonuçta, bu pasta hepimizin:
Vergi ödeyen vatandaşın.
Savunma sanayiindeki yerli başarılar gibi parlak yönler kadar, liyakat ve adalet tartışmaları da bütçenin bir parçası.
Umarım, gelecek dilimler daha dengeli olur; ki hepimizden büyük bir lokma çıksın.
Sizce pastanın en büyük dilimi nereye gitmeli?!
Köşemde görüşlerinizi bekliyorum.
Not:
Bu yazı, resmi bütçe teklifleri ve kamuoyunda bilinen haberlere dayanarak hazırlanmıştır.
Eleştiriler, genel sistem tartışması olup, somut suç isnadı içermemektedir.
Cüneyt Şaşmaz

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler