Türkiye, önemli bir badireden geçiyor. İçerde dışarda, sürekli oyun  kurmayı devamlı taktik değişikliğine gitmesi  ve her saldırıya pozisyon alması gereken bir ülke...

Dışarda müttefik sayısını çoğaltmak, yeni dostluklar inşa etmek, mümkünse düşman sayısını azaltmak, olmadı dozajını düşürmek milli menfaatlerimizin gereği...

Gücümüzün dağılmasına, dikkatlerimizin başka alanlara kaymasına neden olan ve her  geçen gün,yeni  açılan cepheleri  kapatmak, olmazsa olmazımız...

Yeni baştan bir muhakeme yapmak, dış politikada yeni yeni dostluklarla, sıfır sorunu zorlamalı, iç politikada elimizi güçlendirmeliyiz...

***

Kazanacağımız zamanla, yapacağımız yatırımlarla, dış sermayenin Türkiye’ye girişini sağlamaya, hızlandırmaya, çoğaltmaya  ve  ekonomideki canlanmaya ihtiyacımız var...

Sanayide, tarımda, turizmde, ticarette bırakın kendine yeter olmayı, artık ihracat yapacak bir ülke olmanın formüllerini keşfetmeli, bunu da bir an önce hayata geçirmeliyiz...

Bunun için de gerekli olan ve beyin göçüyle çok şey kaybettiğimiz buluşlarımızı, bilimsel çalışmalarımızı, yazılım, kurulum ve fabrikalarda hamlelerimizi acilen hayata geçirmeliyiz...

Şu veya bu şekilde ülkemizi terketmek zorunda kalan ne kadar bilim insanı varsa, gönüllerini alarak yeniden kadromuza dahil ederek kalkınma hamlemizin vazgeçilmez oyuncuları yapmalıyız...

Göçmeyip içerde kalan ama sesi çıkmayan, kendini dışlanmış hisseden veya ifade etmeyen, ne kadar beyin varsa, hepsini sahaya sürmeliyiz...

***                   

Yetmez, gerekirse dünyanın hangi ülkesinde yaşıyorsa yaşasın,  yerli yabancı bilim ve eylem adamı ne kadar lazımsa, hiç bir fedakarlıktan kaçınmadan ülkemize kazandırılmalıdır...

Tabii ki hepsine de alabildiğine bir özgürlük alanı sunulmalı ve çalışmalarında her türlü imkan seferber edilmelidir...

Öyle bir seferberlik ki, iktidar yanlısı olsun olmasın, verebilecek bir şeyleri olan herkes, bu takımın bir parçası olmalıdır... Eyleme dönüşmeyen, fikir bazında kalan en aykırı görüşlere bile tahammül edilmeli, hoşgörüyle kucaklanmalı...

Bütün bunları yaparken de daha önce kadronun ayrılmaz bir parçası olup da, daha sonra çeşitli sebeplerle ekipten kopan kim varsa, yeniden davaya kazandırılmalı, bilgi, birikim ve enerjilerinden yararlanılmalı ...

***
Ülkenin “beka meselesi” varken, vatanseverliğinden kuşku duyulmayacak ve yıllarca hizmet başında, gece gündüz, yağmur çamur, bayram seyran demeden koşuşturan insanlar, asla kenarda bucakta bırakılmamalı...

Birileri istemiyor, bazıları rahatsız oluyor, hele yerlerine gelen kifayetsiz muhterislerin menfaatlerine halel geliyor, diye kimse dışlanmamalı, rica minnet millete hizmet için kollarını sıvaması sağlanmalı...

Büyük bir ittifakla, her türlü kalkınma hamlesi başlatılması  gerekirken, çokça liyakatsiz insan kadroları işgal etmişken, hala tereddüt etmek, vatan sevgisiyle izah edilemeyecek bir çelişkidir...

Herkesin başını öne eğip düşünmesi ve “nerede hata yaptık”ın muhakemesini ziyadesiyle yapması gerekir...

Toparlayıcılık neyi gerektiriyorsa, asla komplekse girilmeden yerine getirilmelidir...

***

Bütün Türkiye’yi kardeş yapacak bir sevgi inşaasını başlatmalı, herkesi ortak paydada buluşturmalı, Doğu-Batı, Kuzey-Güney, Laz Kürt, Alevi- Sünni, Müslüm gayrımüslim, bu topraklardan beslenen herkes, bu sese ortak edilmeli...

Ülkeye ayakbağını olan, reformları direnen, gelişmişliğe engel,, hattta ümit ışığı olmuş bütün hamlelerin boşa çıkmasına sebep olan, sadece kişisel menfaatini düşünen, rantiyenin adamı olan, kirlenmiş ve insanları da kirleten, genç beyinlerin de ahlakını bozan ne kadar yanlış adam varsa hepsi tasfiye edilmelidir...

İçerde dışarda yeni ve geçerli politikalar geliştirilmesi, stratejiler oluşturulması, onarıcı ve yapıcı, en önemlisi de ülkemizi kurtaracak, geleceğe de damgamızı vuracak projeleri geliştirmek, uygulamaya koymak için güçlü beyinlere ve bilgi birikim sahibi insanlara, etkili ve yetkili yöneticilere ihtiyaç var... 

Bunun yolu da, daha fazla ertelemeden, “büyük barış”ın sağlanmasından geçer...