Büyükelçi Ömer Faruk Doğan: TÜRK – TUNUS İLİŞKİLERİNİN GELİŞİMİ ve TÜRKİYE AÇISINDAN ÖNEMİ
Büyükelçi Ömer Faruk Doğan Türkiye - Tunus ilişkilerini değerlendirdi.
Mağrip olarak isimlendirdiğimiz Kuzey Afrika’da, günümüz şartları itibariyle, bölgesinin en istikrarlı ülkesi olan, Tunus; 11,3 Milyon nüfusuyla Cezayir ile Libya arasına yer alan, temel geçim kaynağı tarım, turizm, madenler ve kısmen endüstriden oluşan bölgesinin stratejik önemi haiz ülkelerinden birisidir. Her ne kadar yüzölçümü ve nüfusu itibariyle göreceli olarak bölgede küçük ülkelerden birisi olsa da, Tunus, birçok yönü itibariyle ve özellikle tarihi ortak geçmişimiz, genetik, kültürel, yapısal ve stratejik açıdan Türkiye ile paralellikleri en yüksek ülkelerden birisidir.
54 üyeli Afrika Birliği içerisinde Tunus hem kıtanın ismini veren “Afriqiyye” ülke, hem de, hicretin ilk yıllarında Kuzey Afrika’da ilk mescit olan Kayrevan Camii ve Medresesini oluşturan medeniyettir. Burada yetişen ilim adamları aracılığı ile tüm mağrip bölgesi ve Mısırın müslüman olması sağlanmış, Ezher Medresesini ilk kuran ilim adamları da Kayrevan’da yetişmiştir.
Tunus, bugün tüm Afrika Birliği üyeleri arasında en tarafsız ülke olarak bilinmekte, tarafsızlık ve objektifliğine itimat edilen, politika ve söylemlerine itibar edilen, istikrarlı ve dost yaklaşımı ile tüm Afrika ülkeleri açısından kabul görmüş, siyasi ve ticari anlamda olumlu anlaşmalara sahip konumda bir Afrika ülkesidir.
Tunus ile ekonomik ve ticari ilişkilerimiz son dönemde geometrik olarak artmıştır. Ticaret hacmimiz 1.25 Milyar USD düzeyine ulaşmıştır. AB’le yürütülen Gümrük Birliği üyeliğimizin bir alt açılımı olarak, 2004 yılında Tunus ile imzalanan STA anlaşmamız Türkiye açısından aynı yıl yürürlüğe girmiş, Tunus 10 yıllık bir geçiş sürecini müteakiben 2014 yılında yürürlüğe koymuştur. Tunus tarafının 2014 itibariyle ithalatta uyguladığı GV’lerini “0” laması ticaretimizin geometrik artmasına önemli katkı sağlamıştır. Bu durum geleneksel tedarikçi AB üyesi ülkelerin dikkatini çekerek, Türk ekonomisinin Tunus üzerinde olumsuz baskısı menfi etkileri gibi özel algı oluşturmaya gayret etmişlerdir.
Tunus’un ekonomik anlamda bölge ülkeleriyle ikili ve çok taraflı anlaşmalarının doğal sonucu birçok Afrika ülkesine Gümrük Vergisiz olarak ticari açılım imkanı bulunmaktadır. Özellikle Afrika’nın genelde ortalama % 85 ithalat ile hayatını idame ettirmesi, sürdürdüğümüz Afrika stratejimiz açısından önemli bir unsur olarak görülmektedir. Türkiye olarak 500 Milyar USD’lik ihracat hedefimize ulaşma, Afrika kıtasında arzu edilen ve hedeflenen iş birliği düzeyi sağlanmadan pek mümkün görülmemektedir. Kıtada etkin olmanın en kolay ve başarılı yolu ise, Afrikalıya güvence veren bir ortak ile birlikte hareket edebilmeye bağlı bulunmaktadır. Bunun en doğru adresi birçok özelliği itibariyle yapısal boyutta Türkiye ile paralellik gösteren ve bölgede istikrar ve iş birliği açısından en uygun konumda bulunan Tunus’un stratejik ortak olarak tayini ve bu yönde yoğun bir faaliyet sürecine bağlı olduğu değerlendirilmektedir.
Tunus da istikrar ve ekonomik kalkınma, en fazla Türkiye lehine olacaktır. Tunus halkının Türkiye anlayışı ve Türkiye’ye olan sempatisi hem iş kesiminin hem halkın Türkiye’yi model olarak değerlendirmesine imkan vermekte, Türkiye’yi Tunus açısından stratejik ülke konuma getirmektedir. Bu amaçla Tunus ile iki boyutta yeni bir süreç başlatılmıştır. Bunların ilki Türkiye-Tunus-Afrika üçlüsü ilişkisidir. Bu amaçla Türkiye’nin kıtadaki 41 Büyükelçiliği bu konuda bir çalışma yapmış ve yeni bir sürecin başlangıcı ortak yatırım üretim ve özellikle tarım, gıda endüstrisi, otomotiv ve büyük alt yapı projeleri açısından müşterek çalışma yapılması süreci başlatılmıştır. Nisan 2019 da Tunus Dış İşleri Bakanlığı Devlet Sekreteri ve bizzat katılımım ile düzenlenen ve yüksek bir ilgi ile karşılaşılan ilk Türk-Tunus Ekonomi Forumu sürecin ilk adımını oluşturmuştur.
Bu işbirliği sürecinin ikinci boyutu ise yine 24-25 Nisan 2019 tarihlerinde bizzat katılımımla gerçekleştirilen ve TURAB tarafından İstanbul’da organize edilen Türk-Tunus-Arap Dünyası iş birliği platformudur. Nitekim 20-21 Haziran 2019 tarihinde TURAB ile Tunus Yatırım Ajansı FIPA arasında bu yönde anlamlı bir anlaşma da imza edilmiştir.
Bu şekilde ekonomik ve ortak ihracat stratejisine dayalı ilişkilerimizin en üst düzeye yaklaşabileceği ve bundan olabilecek en yüksek faydalılığın sağlanabileceği değerlendirilmektedir.
Afrika Birliği 54, müstakil üye ülkeyle, BM nezdinde rakamsal olarak ciddi oy oranına sahip bulunmaktadır. Uluslararası platformlarda etkin olma arzusundaki ülkeler Afrika ülkelerinin uluslararası konularda desteğini sağlama, açısından, bölgedeki model alınan ülkeleri münhasıran da Tunus’u özel bir konuma getirmektedir. ABD, Fransa, Çin, Rusya, Japonya, Hindistan, Kanada, gibi ülkelerin bölgeye yönelik özel ilgilerinin de asli gerekçesinin diğer faktörlerin yanı sıra bu olduğu değerlendirilmektedir.
Yapı olarak Afrika ülkeleri birbirinden kolaylıkla etkilenmekte hem sevgi, hem iç rekabetten kaynaklanan bu yakınlığın olumlu anlamda ilişkilerimizde ve uluslararası platformlarda karşılıklı değerlendirilmesi mümkün bulunmaktadır. Öncesinde Mısır, Cezayir, Libya, Güney Afrika ve Etiyopya, Afrika’nın genel politika ve yönlenmesinde etkili olmuştur. Bugün gelinen noktada bu ülkelerin hepsi neredeyse Afrika üzerindeki etkinliğini tamamen yitirmiş durumdadır. Bu durum birçok konuda tarafsızlığı ortaya konmuş Tunus’un önceliği ve yönlendirici özelliğini ayrıca ön plana çıkarmaktadır.
Afrika Birliği üyesi ülkeler içerisinde objektif duruşu ve mutedil politikasıyla, bölgesinin gizli “model” ülkesi Tunus’la; 1564’de Turgut Reis ile başlayan ilişkilerimiz özellikle son dönemde yeni bir ivme kazanmış, sosyal, kültürel, akademik ve toplumsal ilişkilerimiz de yeni bir aşamaya geçilmiştir.
Türk ve Tunus toplumlarının sosyal ve kültürel anlamda bir birbirine yakınlığı, problemlerin birbirine benzerliği (Suriye ve Libya sorunu) iki ülke arasında, her türlü bölgesel sorunlar ve iç politika dinamiklerinden bağımsız olarak ilişkilerimizin geometrik gelişmesine imkan vermekte ve toplumlar arası yakınlık artarak ilerlemeye devam etmektedir.
Esas olarak, her iki toplumun son süreçte yaşadığı en temel ve en değerli ortak özellik ise; halkın ülkesini ve devletini bizzat sivil toplum olarak koruma güdüsü, en değerli toplumsal karakter olarak tezahür etmiştir. Tunus’ta “Yasemin Devrimi” olarak tanımlanan Arap Baharı Değişim ve Dönüşüm Süreci çerçevesinde Tunus’un içinde bulunduğu istikrarsızlıktan yararlanarak Tunus’un birlik ve bütünlüğüne kast eden dış kaynaklı oluşumları Tunus halkı reddetmiş, kabul etmemiş Devletini ve Ülkesinin birlik bütünlüğünü korumakta büyük bir direnç göstermiş ve başarılıda olmuştur.
Aynı şekilde, Türk toplumu da melun FETÖ/PDY terör örgütünün kalkıştığı menfur “15 Temmuz” ayaklanmasını kabul etmemiş, Başkanımız Sn. Erdoğan’ın çağrısıyla sokağa çıkmış ülkesini sahiplenmiş, silahlı terör örgütünün tüm girişimlerini hiç tereddüt etmeden büyük bir mücadele ile bertaraf etmiştir. Aziz milletimiz 250 şehit ve 2500 ün üzerinde gaziyle ruhunda var olan Birlik-Bütünlük Ruhunu korumuş, densiz ayaklanma girişimini tamamen akim bırakmıştır. Her iki toplum silahsız sivil mücadele ile terör örgütlerine haddini bildirmiştir. Bu vesile ile Aziz Şehitlerimizi büyük bir rahmetle, Gazilerimizi de minnetle anıyorum.
Kendiliğinden doğal olarak tezahür eden bu çok kıymetli ve önemli toplumsal özellik, birlik ve bütünlüğüne karşı girişime reaksiyon şekli iki toplum arasında bilinmeyen ama var olan başka bir ortak gerçekliğin de gün yüzüne çıkmasını sağlamıştır.
Tunus’ta demokratik dönüşüm sürecinin önemli unsurlarından Tunus Cumhur Başkanı Beji Caid Essebsi Temmuz un son haftası vefat etti, 27 Temmuz 2019 da CB Yardımcımız Sn. Fuat OKTAY’ın da Türkiye Cumhuriyetini temsil ettiği büyük bir törenle defnedildi. Bu durum Tunus’ta tüm dengelerin yeniden düzenlenmesi sürecini başlattı. Batı pür dikkat takip ediyor. Tüm Afrika'nın dikkatle takip ettiği sürecin ne tarafa doğru evrileceği büyük bir dikkat ve ilgi konusu. Fransa, Afrika'nın model görülen ülkesi Tunusun kendi kimlik değerlerine dönmesi ile Tunus’u takip eden bölge ülkelerinde kontrolün elden çıkmasını istemiyor. Diğer güç odağı batılı ülkelerde bölgede yeni gelişen dengeler ve siyaseti çok yakından izliyor. Anayasa gereği Secim Kurumu Tunus Başkanlık seçimlerini 15 Eylül 2019 olarak ilan etti ve süreç başladı. Önümüzde Tunusun demokratikleşme süreci açısından oldukça kritik bir dönem var. Tunus halkı kazanımlarını kaybetmek istemiyor. Gelişmelerin bizim tarafımızdan da büyük bir dikkat ve hassasiyetle takibi gerekiyor.
Ancak, Tunus’u ve Tunus toplumunu anlama, ilişkilerimizi arzu edilen seviyede geliştirmede esas anlamlı değerlendirmenin bizzat girişimcilerimizin Tunus’a yapacakları gezi, gözlem ve ikili firma düzeyinde oluşturulacak ilişkilerin geliştirilmesiyle mümkün olabileceği asli potansiyelimizin de bu şekilde ortaya çıkabileceğini de dikkate almamız gerekmektedir.
Ömer Faruk DOĞAN
Büyükelçi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.