C.EREN ÇELİK YAZDI:TÜRK "DEVLET AKLININ" KÜRESEL İMZASI
Yüzyıllarca büyük imparatorluklar kuran ve aynı amda bir kaçl devletle birden Dünya'nın pek çok farklı coğrafyasına hükmeden Türk Devlet Aklı nasıl bir küresel ağ kurmuştu?N GAZETE Genel Haber Koordinatörü C.Eren ÇELİK TÜRK DEVLET AKLI'nın Balkanlar'dan O
Bundan önceki köşe yazımızda İngiliz Kraliyet Ailesi'nin çeşitli hanedanlar ile kurduğu akrabalık ilişkileri ve müttefiklikler ile ortaya çıkardığı küresel ağı işlemiştik.
Peki yüzyıllarca imparatorluklar kuran ve Dünya'nın 3 kıtasında hüküm sürmüş olan Türk devlet geleneği böylesi bir ağa sahip olmamış olabilir miydi?
Elbette hayır... Türk DEVLET AKLI yüzyıllarca Dünya'nın çok çeşitli yerlerindeki devletleri yöneten kadroları bizatihi oluşturarak dizayn etmiştir.
Genç Cumhuriyet'in 1923 yılında ilanından sonra saltanat lağvedilse de Hilafet makamı 3 Mart 1924 tarihine kadar devam etmiş ve bu tarihte Hilafet de kaldırılarak son Halife Abdülmecit Efendi ve ailesi Türkiye dışarısına çıkartılmıştır.
O tarihlerde Hindistan'da Haydarabad Nizamlığı ismi ile varlığını devam ettiren bir İslam Devleti mevcuttur.Bu devlet Hindistan'da kurulmuş bir Türk devleti olan Babür İmparatorluğu'nun vezirlerinden Nizâmülmülk Âsafcâh tarafından kurulmuştur.
Tarih yaprakları 1931'i gösterdiğinde son halife Abdülmecit Efendi'nin kızı Dürrüşehvar Sultan, Nice’de 1931 Kasımı’nda "Nizam" unvanını taşıyan ve o yıllarda dünyanın en zengin hükümdarı olan Haydarâbâd Nizamı Osman Ali Han'ın oğlu Ázam Cah ile evleniyordu. Haydarabad Nizamı Osman Ali Han kısa süre sonra sınırdışı edilen Osmanlı Şehzadelerinden Şehzade Selâhaddin Efendi’nin kızı Nilüfer Sultan’ı da küçük oğlu Şücâüddin Muazzam Câh ile evlendirecekti...
Ve Darrüşehvar Sultan bu evlilik ile daha sonra Haydarabad Nizamı olarak tahta çıkacak olan Bereket Cah'ı dünyaya getirecedkti...
TÜRK DEVLET AKLI,Hindistan bölgesini boş bırakmıyordu ve artık Haydarabad Nizamlığı sarayındaydı...
Haydarabad Nizamı ile son halife Abdülmecit Efendi'nin kızı Darrüşehvar Sultan'ın 1931'de evlenmesinden sadece bir yıl sonraya,1932 yılına gidiyoruz şimdi de...,
Tarih yaprakları 1932'yi gösterdiğinde Türkiye'de Mustafa Kemal Atatürk'ü ziyarete gelen Suudi Arabistan Kralı Faysal'ın bu görüşmesinde çok "ilginç" bir konu da gündemdeydi. Konu Kral Faysal'ın "müstakbel" eşiydi... Faysal Adapazarı’lı Abhaz Raznoha Asiye hanımın kızı İffet Hanım ile evlenmek niyetindedir.Konuyu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e açarak kendisini bilgilendiren Kral Faysal bu evlilik için Atatürk'ün onayını ister...Atatürk tarafından verilen onay ile evlilik gerçekleşir.
Bu evlilik ile bizzat Atatürk'ün ilgilenmesi ve hem bilgilendirilip hem de kendisinden onay alınması boşa değildir.
Türk devleti Hindistan'daki Haydarabat Nizamlığından sonra artık Suud Sarayı'na da girmiştir...
Bu evlilik Suud Hanedanı içerisindeki "TÜRKİ" kolunu oluşturacak ve uzun yıllar Suud Hanedanının "DERİN YAPILANMASININ" 1 NUMARASI önce Kral Faysal'ın eşi İffet Hanım'ın kardeşi Kemal Adham,sonrasında ise Kemal Adham'ın yeğeni Prens Türki Salman olacaktır. Bu Dayı-yeğen tam 34 sene aralıksız Suudi Arabistan istihbarat servisini ve Suud Dışişleri Bakanlığını yönetecektir...
Bitti mi dersiniz? Hayır,şöyle bir derin nefes alın ve okumaya devam edin...,
Trablusgarp Savaşı yılları... Tarih 1911 İtalyanlar Trablusgarp'ı işgal etmek için şehre çıkarma yapmak istediklerinde Başını Enver Paşa ve Mustafa Kemal Atatürk'ün çektiği bir grup İttihat ve Terakkii ve Teşkilat-ı Mahsusa üyesi direnişi örgütlemek için soluğu Trablus'ta alacaktır
Enver Paşa ve Mustafa Kemal'i Trablus'ta karşılayan ve İtalyanlar'a karşı iş birliği için çok büyük destek sağlayan isim ise Sunusi Tarikatı Şeyhi Ahmed Şerif es-Senûsî olacaktır. Ahmet Şerif es- Sunusi ilerleyen yıllarda Sunusi tarikatının şeyhliğini amcasının oğlu İdris es-Sunusi'ye bırakarak Milli Mücadele'ye destek olmak için Anadolu'ya geçecek ve milli mücadelede çok önemli rol oynacaktır.
Trablusgarp'ta kalan ve Sunusi tarikatının yeni şeyhi olan İdris Es-Sunusi de özellikle Cumhuriyet'in kurulmasından sonra Mustafa Kemal Atatürk ile çok sıkı ilişkiler kuracaktır.
Ve 1946 yılında İdris es- Sunusi Libya Krallığı'nı kurarak ilk kral olarak tahta geçen İdris es-Senûsî kurduğu mecliste Hakkari ve Bingöl valiliklerinde bulunmuş Sadullah Koloğlu’nu sırasıyla İçişleri, Sağlık, Milli Eğitim bakanlıklarına getirirken, Umran Yetişalı’yı ordu kumandanı, Türk Dışişleri’nde matbuat ve hukuk müşavirliği yapan Abdullah Busayri’yi Dışişleri bakanı yapacaktır.
Hindistan'da Haydarabad Nizamlığı, Ortadoğu'da Suudi Hanedanı içerisine uzanan TÜRK DEVLET AKLI yeni kurulan Libya Krallığının kurucu kadrolarına da imza atmaktadır.
Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin bir ayağı artık Libya'dadır.,
Bu esnada 1950'lere gelindiğinde Irak'ta başbakanlık görevini ise 1909'da Harbiye Mektebi'nden mezun olarak Osmanlı Ordusu'nda subay olarak görev yapmış olan Nuri Said Paşa yapmaktadır...
Şimdi uzanıyoruz İran'a...
1925 yılına kadar İran'da da bir Türk hanedanı hüküm sürmektedir:KAÇAR HANEDANI...
Kaçarlar Anadolu'nun Bozok (Yozgat) bölgesinden 15. yüzyılın bitimine doğru Azerbaycan'ın Gence yöresine göçen Türkmen oymağıdır.Liderleri Ağa Muhammed 1796 yılında İran'ı birleştirerek ŞAH unvanı ile tahta çıkmış ve kendi hanedanını kurmuştur.
İşte bu Türk Hanedanı tamı tamına 129 yıl İran'ı Türklerin hakimiyeti altına sokacaktır...
Keza 1526- 1857 yılları arasında Hindistan ve çevresinde Babür İmparatorluğu adı ile büyük bir Türk devletinin hüküm sürdüğünü de hatırlatalım.
Bu arada Mısır'ı atlamak olur mu? Hem de Memlüklüler gibi bir büyük Türk Devleti'nin hüküm sürdüğü Mısır'da TÜRK DEVLET AKLI'nın izi olmaması mümkün mü? Tabii ki değil...
Mısır'ın Arap Baharı öncesindeki son 3 liderine bakıyoruz hemen... Cemal Abdülnasır,Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek...
Bu 3 ismin ilginç bir ortak özellikleri var...
3 ismin babası da Osmanlı Ordusu saflarında 1.Dünya Savaşı'nda Kanal Harekatı-Sina ve Filistin Cephelerinde,birbiri peşi sıra görev yapıyorlar...
Komutanlarından birisi de Sina Cephesi İstihbarat Şube Başkanı Hüseyin Hüsnü Paşa... İşte Hüsnü Mübarek'in ismi babası tarafından kendisine komutanı Hüseyin Hüsnü Paşa'ya atfen konulur...
Keza Enver Sedat'ın babası oluna Enver Paşa'nın, Cemal Abdülnasır'ın babası ise oğlu'na İttihat ve Terakki'nin ünlü 3'lüsünden 1.Dünya Savaşı esnasında 4.Ordu komutanı olarak Ortadoğu'da bulunan Cemal Paşa'nın ismini koyar.
İşte Anadolu ve Balkanlarda Osmanlı Devleti ve ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti,İran'da Kaçar Hanedanlığı,Suudi Hanedanı içerisinde TÜRKİ kolu,Haydarabad Nizamlığı'nda mihracelik yolu ile taht üzerinde etkinlik,Libya Krallığının kurucusu ve ilk kurucu kadroları,Irak'ın Başbakanı,Mısır'ın arka arakaya 3 liderinin üzerindeki izleri ile TÜRK DEVLET AKLI'nın aynı anda Hindistan'dan Balkanlara,Asya'dan,Ortadoğu'ya kadar geniş bir hinterland üzerinde nasıl aynı anda nüfuz sahibi olduğunu bu örnekler ile çok daha net ortaya çıkıyor...
TÜRK DEVLET AKLI kavramını sadece Anadolu coğrafyası içerisinde düşünen ve Türkiye Cumhuriyeti ile kısıtlayanlar ise büyük bir yanılgı içerisindeler...
Düşününüz ki yukarıda yazdıklarımızın yanına Orta Asya Cumhuriyetlerinde atılan "imzaları" eklemedik bile...
Bir de onları eklesek ve desek ki "düşünün bakalım son 150 yılda imza atılan coğrafya kaç kilometrekarelik bir alanı kapsamakta?"
Tabii siz hala tüm bunlar için "Tesadüftür" diyorsanız orasını bilemeyiz ama bildiğimiz birşey varsa o da uluslararası ilişkilerde bu kadar fazla tesadüfe asla ama asla yer olamayacağıdır...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.