Çanakkale Köprüsü'nü yapan CHP'li patron suskunluğunu bozdu! Sözleri Kılıçdaroğlu'nun hoşuna gitmeyecek

Çanakkale Köprüsü'nü yapan CHP'li patron suskunluğunu bozdu! Sözleri Kılıçdaroğlu'nun hoşuna gitmeyecek

1915 Çanakkale Köprüsü'nü inşa eden ortaklardan Yapı Merkezi'nin patronu Başar Arıoğlu, muhalefet tarafından yöneltilen eleştirilere yanıt verdi...

1915 Çanakkale Köprüsü'nü inşa eden ortaklardan Yapı Merkezi'nin patronu Başar Arıoğlu, muhalefet tarafından yöneltilen eleştirilere yanıt verdi. Özellikle CHP lideri Kılıçdaroğlu tarafından köprüye yöneltilen eleştirilerin yersiz olduğunu belirten Arıoğlu, "Evet bizim kalbimiz solda atar. Sosyal demokrasi diye bir şey var. Bunun ne olduğu belli. Ben solcuyum diyerek solcu olunmuyor" dedi.

Türkiye'nin en önemli projeleri arasında olan 1915 Çanakkale Köprüsü, Çanakkale Zaferi'nin 107'nci yıldönümünde hizmete girdi. 1,5 saatlik ulaşım süresini 6 dakikaya düşüren köprü, birçok yönden bölgenin kalkınmasında önemli görevler üstlenecek. Köprü, Marmara ve Ege bölgelerindeki limanlar, demir yolu ve hava ulaşım sistemlerinin entegrasyonunu sağlayacak.

Yap-işlet-devret modeliyle Türkiye'den Limak ve Yapı Merkezi, Güney Kore'den de DL E&C ve SK ecoplant şirketlerinin kurduğu ortak girişim grubu tarafından yapılan Çanakkale Köprüsü, açıldığından bu yana muhalefetin eleştiri oklarının hedefinde. Tartışmalar devam ederken konuyla ilgili dikkat çeken bir açıklamada Yapı Merkezi'nin patronu CHP'li eski Milletvekili Ersin Arıoğlu'nun oğlu Başar Arıoğlu'ndan geldi.

Arıoğlu, Akşam gazetesine verdiği röportajda muhalefetin tutumunu eleştirdi. Her şeye 'hayır' diyerek muhalefet yapılamayacağını belirten Arıoğlu, "Evet bizim kalbimiz solda atar. Sosyal demokrasi diye bir şey var. Bunun ne olduğu belli. Ben solcuyum diyerek solcu olunmuyor. Muhalefet ne yazık ki alakasız her şeye 'hayır' diyerek muhalefet yapılıyor. 'Bu projeleri devletleştireceğiz' diyorlar, bunlar yatırımcıyı kaçıracak söylemler" ifadelerini kullandı.

İşte yapılan röportajdan bir kesit;

Sorgulama olsun tabii ama gönül ister ki bu biraz daha objektif şekilde yapılsın. Burada neyin sorgulandığı da önemli. Diyorlar ki ihaleler kapalı kapılar ardında yapılıyor. Öyle değil. İlan ediliyor. Sonra da yeteri kadar süre veriliyor. İlgilenen firmalar önceden gidip ihale dökümanını alır, bu dokümanın bedeli de ihalenin boyutuna göre 50-100 bin lira civarındadır.

Bu dokümanda eğer ihaleyi kazanırsanız imzalayacağınız sözleşme vardır. Bu sözleşme kişiye özel hazırlanmaz, siz ihaleyi almadan önce neye imza atacağınızı bilirsiniz. İhaleden sonra sadece o basılı olan nüshanın içindeki boşluklar doldurulur. Mesela biz süreyi teklif ettiğimiz için o boşluğa 'Şu kadar sürede devlete iade edeceğiz' diye tarih yazıldı.

Çanakkale Köprüsü'nü yapan CHP'li patrondan Kılıçdaroğlu'na yanıt: Solcuyum diyerek solcu olunmuyor

Bu çapta bir iş için daha ihaleye girmeden 4-5 milyon dolar para harcarsınız. Çünkü bir ön tasarım yaptırmak zorundasınız. Boyut olarak ilk kez böyle bir köprü yapılıyor. Böyle bir keson dünyada daha önce batırılmamış. Bazı parçalar böyle bir yüksekliğe daha önce hiç kaldırılmamış. Bunların hepsini, uzmanını tutup çalışmak gerekiyor. Hesaplar da ona göre yapılıyor. Böyle bir köprünün maliyeti hakkında herhangi bir fikir söylemek için önce tüm bu çalışmaları yapmak gerekiyor. Ben bu ihaleye hazırlanmamış olsaydım bu konuda fikir yürütemezdim. Şu anda maliyet hesabı yapanlar tamamen kafadan atıyorlar.

Öyle örnekler veriyorlar ki bizim köprümüzle aralarında dağlar kadar fark var. Birinin ayağı kırk metre derinde, öbürünün ayağı karada. Hong Kong köprüsü diyorlar ama bu bir asma köprü, diğeri viyadük köprü tünel sistemi.

Dünya çapında bir ihale yapıldı. Ve 4 tane çok ciddi teklif geldi. Mesela Japon firma Çanakkale'yi çok istiyordu ve çok da rekabetçi bir teklif verdiler. Bütün bu firmalar fizibilite yaptığı için, köprünün kaça mal olabileceğini aşağı yukarı tahmin ediyordu. 4 tane çok ciddi teklif gelmiş. Ve bu tekliflerden en ucuzu seçilmiş. Burada sorun ne? Bizden sonraki de seçilebilirdi. İzmir'de öyle oldu mesela...

3-4 ay önce yapılan metro ihalesinde biz Yapı Merkezi ve Nurol olarak en düşük fiyatı verdik. Buna rağmen ihaleden atıldık, 500 milyon lira farkla iş ikinciye verildi. Asıl bu sorgulanmalı. Nurol Osmangazi'yi, Marmaray'ı yapmış, biz Çanakkale'yi Avrasya'yı yapmışız. Ve diyorlar ki 'Bunlar işi bilmiyor. Yanlış fiyat vermişler, işi yapamazlar. Ben kendi favorime vereyim'. İhale yapma o zaman. Beni niye uğraştırıyorsun.

Biz bu işten ne kadar para kazanacağımızı, köprüyü teslim ettiğimiz gün bileceğiz. O güne kadar her şeyin risk altında, belirsiz. Kurdaki hareket böyle devam ederse çok para da kaybedebiliriz. Mesela bu yıl bizim sözleşmede 15 euro artı KDV yazıyorsa, yaklaşık 250 lira geçiş ücretim oluyor. Ve bu yıl boyunca sabit kalıyor. Ama döviz artınca TL sabit kalmıyor. Dolayısıyla benim euro cinsinden 15 euroyla başlayan geçişim, eğer yüzde 20 devalüasyon olduysa sene içerisinde 12'ye düşüyor. Diğer yandan borçlanmamız ise dolar cinsinden. Yani TL değer kazanırsa ben de kazanıyorum. Kaybederse ben de kaybediyorum. Biz 2020 ve 2021'de bunların yaşanacağını bilseydik, 2017'de o teklifi vermezdik. Bu ihaleyle ucu ucuna alınmış bir iş. Bir emniyet payımız vardı ama o da gitmiş durumda.

Günlük 30 bin civarında geçiş var ama henüz konuşmak için erken. Ancak 1-2 sene sonra tablo netleşmeye başlar.

Orada garanti edilen rakam 68 bindi. Biz şu anda 55 binlerdeyiz. Avrasya tüneli sabah ve akşam olmak üzere günde 4 saat çok yoğun kullanılıyor. O boş olan saatleri dondurmak için farklı yöntemler denenebilir.

Evet bizim kalbimiz solda atar. Sosyal demokrasi diye bir şey var. Bunun ne olduğu belli. Ben solcuyum diyerek solcu olunmuyor. Muhalefet ne yazık ki alakasız her şeye 'hayır' diyerek muhalefet yapıyor. 'Bu projeleri devletleştireceğiz' diyorlar, bunlar yatırımcıyı kaçıracak söylemler. Yoksa biz Yapı Merkezi olarak sosyal demokrasiye sonuna kadar razıyız.

Şu anda köprü (15 Temmuz Şehitler Köprüsü) 8 lira. Yani otobüs bileti fiyatına geçiliyor köprüden. 'Köprünün paraları ödendi, artık bedava olması lazım' diyorlar ya, geçişlerden alınan parayla devlet o köprünün bakımını bile yapamaz. İstanbul gibi bir yerde yaşa, toplu taşıma kullanma, benzin yak, havayı kirlet, sonra da otobüs fiyatına köprüden geçip 'pahalı' de, bu nasıl bir adalet? Bence devlet artık benzini de sübvanse etmemeli ama bugünkü politik ortamda bu yapılamaz. Çünkü benzine zam gelince kıyameti koparan bir muhalefet var.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler