“Çavuşoğlu, Erbil’e kabarık bir çantayla geldi”
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Erbil ziyaretinin ana gündemini güvenlikten çok ticari ve ekonomik yatırımlar oluşturduğu iddiası gündeme geldi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Erbil ziyaretinin ana gündemini güvenlikten çok ticari ve ekonomik yatırımlar oluşturduğu iddiası gündeme geldi.
En son 2017 yılının Ağustos ayında başkent Erbil’i ziyaret eden Mevlüt Çavuşoğlu, Bağdat ile Basra ziyaretinin ardından dün gece başkent Erbil’e geldi.
25 Eylül 2017’de gerçekleşen bağımsızlık referandumunun ardından, Erbil-Ankara ilişkilerinde yaşanan soğukluğun giderilmesine yönelik bir süreden beridir çabalar sürüyordu.
Refarandumun ardından bu yıl 15 Ocak’ta İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in Erbil’i ziyaret etmesi ve aynı gün Başbakan Neçirvan Barzani’nin de hazır bulunduğu Kürdistan - İran Ortak Ticaret Konferansı’nın düzenlenmesi başta Ankara olmak üzere bölgedeki Batılı aktörlerin de dikkatini çekmişti.
90 ülkede 219 temsil noktasına sahip Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), 26 Aralık 2018’de Erbil’i ziyaret ederek, Erbil ile Bağdat’ta şube açacaklarını açıkladı.
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) ve Şırnak Ticaret Odası’ndan bir heyetin 22 Nisan’da bölgeyi ziyaretinin ardından, Çavuşoğlu’nun Bağdat ile Erbil ziyareti başta İran olmak üzere bölgedeki birçok tarafın da dikkatini çekti.
Barzani’ye yakınlığıyla bilinen Rudaw’ın haberine göre; Bakan Çavuşoğlu’nun, Başbakan Neçirvan Barzani ve Kürdistan Güvenlik Konseyi Müsteşarı Mesrur Barzani’nin de aralarında bulunduğu Kürt liderlerle de görüşmelerinin ana konularından biri de ekonomik ilişkiler oldu.
“TÜRKİYE MERKEZLİ FİRMALAR İLK SIRADA"
Bölgede 22 bin 269 yerli, 3 bin 180 yabancı olmak üzere toplam 25 bin 499 şirketi bulunuyor. 3 bin 180 yabancı şirketten yüzde 44 ile Türk firmaları ilk sıradayken, yüzde 11 ile İran ikinci sırada, yüzde 6’sı Lübnan, yüzde 5’i Birlişik Arap Emirlikleri (BAE) ve diğer körfez ülkeleri izlemektedir. ABD ile Avrupalı şirketlerin de pazar payı mevcut durumda daha düşük.
BEYAR DOSKİ: ÇAVUŞOĞLU, ERBİL’E KABARIK BİR ÇANTAYLA GELDİ
Bakan Çavuşoğlu’nun Erbil ziyaretini Rûdaw’a değerlendiren Duhok Amerikan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Beyar Doski, Çavuşoğlu’nun Erbil’e kabarık bir çantayla geldiğini söyledi.
Doski, sözlerine şunları ekledi:
“AK Parti’nin 2015 yılı, Şengal ve Kobani’de de yürüttüğü siyasetle Kürt dosyasına yaklaşımıyla da yön değiştirme girişimleri son buldu. Kürdistan’ın bağımsızlık referandumu olmasaydı bile Kürtlere karşı yürütülen politika da değişiklik olacaktı.
Çavuşoğlu’nun Erbil’e gelişi de Türkiye’nin gerek iç politikası, ekonomik ve bölgesel ilişkilerde kötü olduğu bir döneme denk geliyor. Bununla birlikte uluslararası ilişkiler kartı gerekse ekonomi kartını elinde gittikçe azaltmaya başladı. Akabinde yönlerini Irak’a dönmesi de burada beklentilerinin olduğunu gösteriyor. Ancak kanımca buradaki beklentilerinin tamamiyle alacaklarını sanmıyorum.
Çavuşoğlu’nun Bağdat ziyaretinde de Kürdistan Bölgesi mesajına gelince sadece Irak Parlamentosu Türkmen üyeleriyle Sünniler ile ayrı görüşmesi de 1990 ila 2008 yıllarındaki Kürdistan Bölgesi karşısında yürüttükleri siyaseti anımsatıyor. Diğer bir konuda PKK konusudur.”
“Kürdistan, söz konusu ziyareti Türkiye ile ilişkilerin de daha realist ve profesyonel bir şekilde değerlendirecektir” diyen Doski, “2015 yılı öncesi Kürdistan, Türkiye ilişkilerinde daha centilmen bir siyaset yürütüyordu. Bu haliyle enerji, petrol, ticaret gibi anlaşmalara yansıyordu. Ankara referandum sonrasında da Bağdat’taki temsilciliklerinin aracılığıyla da Kürdistan’ın daha da küçülmesi çabasında oldular. Yapılanlar aşikar ve Kürdistan Bölgesi’de mevcut durumda elindeki kartları çok iyi değerlendirecektir. Kürdistan mevcut durumda çok daha güçlü durumda özellikle ekonomik durumda da nitekim Irak’ın petrol aktarımı Kürdistan üzerinden Türkiye’ye ihraç ediliyor. Bu İran ilişkileri içinde geçerli ve Kürdistan’ın safdışı bırakılarak amaçlarını yerine getirmesi mümkün değil. Kürdistan da Ankara ve Tahran ile olan siyasetinde daha çok denge politikasını gözönüne alacaktır” diye konuştu.
Türkiye’nin referandum öncesinde İran ve Bağdat ile ilişkilerinin yoğunlaştırdığını hatırlatan Dr.Beyar, şöyle dedi:
“Söz konusu yakınlaşmayı Başkan Barzani, 1975 Mart anlaşmasını hatırlattığını ifade etmişti. Gelinen aşamada da Beyaz Saray’ın İran ambargosuyla da ABD, Türkiye’den petrol ticareti için bir alternatif bulmalarını istediğini biliyoruz, bu konuda raporlarda bulunuyor. Türkiye’nin şu durumda Kürdistan Bölgesi’ne büyük ihtiyacı var. Kürdistan’da bu sefer daha aklaniyetli bir şekilde siyaset yürütecektir. Erbil’in Bağdat’ta bulunan temsilcileri de oldukça donanımlı ve Kürdistan’ın çıkarları için çalışıyorlar.”
GAZETECİ BOZARSLAN: TÜRKİYE DE KÜRT YÜNETİMİ DE O DÖNEMLERİ GERİDE BIRAKMAK İSTİYOR
Çavuşoğlu’nun Diyarbakır ve Şırnaklı iş insanlarının 22 Nisan’da Erbil’i ziyareti sonrası bölgeye gelişinin bağlantı olup olmadığının tam olarak bilinmediğini belirten 23 yıldır bölgede gazetecilik yapan Mahmut Bozarslan, “Çavuşoğlu’nun Erbil ziyareti başlı başına bir önem taşıyor. Bu hem Çavuşoğlu hem de Irak Kürtleri için ayrı bir öneme sahip. Bilindiği gibi bağımsızlık referandumu sonrası Erbil-Ankara ilişkileri çok iyi bir seyir izlememişti. Türkiye her ne ‘Vanayı kaparız, kapıları kapatırız’ deyip, dediklerini yapmasada söylemleriyle Kürt yönetimi ve Kürtler arasında kötü bir izlenim bırakmıştı” ifadelerini kullandı.
“Çavuşoğlu hem merkezi hükümeti hem Şiilerin merkezi Basra’yı ziyaret ediyor” diyen Mahmut Bozarslan, sözlerine şunları ekledi:
“Ardından Kürdistan Bölgesi’ne geliyor. Bu da Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi’nden vazgeçmediğini gösteriyor. Erbil’den vazgeçmez de. Çünkü Kürdistan Bölgesi, Doğu ve Güneydoğu Bölgesi’nde büyük bir iş pazarına sahip. Hatta Türkiye’deki ekonomik krizlerde de bölgeyi kısmen Türkiye’yi ayakta tutan Habur Sınır Kapısı’nın açık olmasıdır. Bu iyi - kötü bir ticari ilişkinin olmasından kaynaklanıyor. Türkiye ve iş insanları da vazgeçmez. Nitekim son zamanlarda bölgedeki iş insanlarının Kürdistan Bölgesi’ni ziyaret etmeleri de bunun en belirgin örneğidir. İş insanları da bu konuda önemli etkileri oldu. Bağımsızlık referandumundan sonra başlayan soğukluğunda önemli oranda geride bırakıldığının bir göstergesidir.”
Türkiye’nin geçen süreçte de Erbil’den ilişkileri tamamiyle koparmadığını belirten Bozarslan, “Ankara için Erbil’in önemi şöyle; Türkiye, diğer sınır kapılarından ihracat yaptığı kadar ithalatta yapıyor. Bunun diğer anlamı sınır kapısında giren sıcak para daha fazla. Irak ve Kürdistan Bölgesi’nde üretim olmadığı için sıcak para olarak Türkiye’ye geliyor. O dönemde de belirttiğimiz gibi Türkiye ilişkilerini tamamiyle koparmadı söylemlenlere değil, fiiliyata bakmak lazım diye. Zaten sözlemler daha çok iç siyasete dönüktü. Gelinen aşamada bunun göstergesidir” dedi.
“Türkiye’de Kürt yünetimi de o dönemleri geride bırakmak istiyor” diyen Bozarslan, iki taraf arasındaki ilişkiler daha da iyileşeceğine ancak bunu sadece Kürdistan Bölgesi ile Türkiye ilişkileri üzerinden de bir okuma yapılmamasına dikkat çekti.
“Bölgede İran faktörü var. ABD’nin İran’a uyguladığı ekonomik ambargo var” diyen Bozarslan, sözlerine şunları ekledi:
“Türkiye’nin ambargonun içinde tutulması gündemde ve bu ambargoyu uygulması halinde de Kürdistan ilişkileri de artabilir. Neticede İran’da iş yapamayacak çevreler yönlerini Bağdat ve Erbil’e çevirecektir. Irak’ın da giriş kapısı Kürdistan Bölgesi’dir. İkinci faktör de Suriye, faktörüdür. Türkiye istediği bir taployu ortaya çıkartamadı. Türkiye şimdi ise Süriye’de elde edemediğini Irak’ta elde etmeye çalışıyor. Türkiye siyasi ve ekonomik olarak Irak’ta hakim olmaya çalışıyor. Bu ziyaret bunun da göstergesidir. Musul, Kerkük, Basra ve Necef’te konsolosluk açma hazırlıkları sürüyor. Bunların hepsi Türkiye’nin oraya daha fazla hakim olma düşüncesi var.
Türkiye’nin Erbil ile Bağdat ilişkilerinde belirlediği en belirgini PKK ilişkileridir. Türkiye yıllardır PKK’yi söz konusu bölgelerden çıkarmayı çalışıyor. Son dönemlerde de saldırılarını o bölgelere ve sivillerin bulunduğu bölgelere de yoğunlaştırdı. Bu durum uluslararası arenade onu zor durumda da bıraktı. Şengal faktöründe Kürdistan Bölgesi ve Irak ile önümüzdeki günlerde yeni bir sorun olarak gündeme gelebilir.”
Geçen hafta Erbil’i ziyaretinde bölge halkının Türkiye’nin söylemlerinden oldukça fazla kırıldığını dile getirdiklerini belirten Mahmut Bozarslan, Çavuşoğlu’nun bu ziyaretinin de bir yaşanan kalp kırıklığının onarmaya çalışması olarak yorumladı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.