Çeşit çeşit milliyetçilik

Çeşit çeşit milliyetçilik

Cumhuriyeti kuran Türk milliyetçiliği fikridir. Ben şahsen bir cumhuriyette doğmaktan ve milliyetçi bir dünya görüşüne sahip olmaktan çok memnunum.

Mustafa Hakan ÜNSER Yazdı

Cumhuriyeti kuran Türk milliyetçiliği fikridir. Ben şahsen bir cumhuriyette doğmaktan ve milliyetçi bir dünya görüşüne sahip olmaktan çok memnunum. Bu kimliğe sahip olduğum için de maalesef yaşanan birçok olay karşısında sık sık bu kavramları sorgulamak zorunda kalıyorum. Çünkü benim gibi milliyetçi olduğunu iddia eden insanların zaman zaman yaptıkları eylem ve söylemleri beni ya kızdırıyor ya utandırıyor. Birçok örnek verebilirim ama kısaca birkaçını söyleyeyim anlayın beni. Mesela İskilipli Atıf'ın mezarını ziyaret etmek, konuşurken Türkçeyi katletmek, mafyavari tavırlar sergilemek, arabalarında millî semboller varken magandalık yapmak, hemşericilik ya da etnikçilik yapmak, yaşıtının elini öpmek, terörist başını serbest bırakmayı istemek gibi öyle işler yapıyorlar ki, bir sarkaç gibi bu duyguların arasında gidip geliyorum.

Siyasi arenada birçok insan ve birçok parti kendini milliyetçi olarak ifade ediyor. Ortak bir tanımda birleşemedikleri gibi bir yandan diğerine bu kavramı yakıştıramayan çok olmalı ki milliyetçiliklerini yarıştırıyor ve birbirlerini bu eksende eleştiriyor ve suçluyorlar. Bu çekişmelere son vermek mümkün görünmese de bu durumu anlamaya çalışmamız lazım. Çünkü milliyetçilik kimsenin tekeline alamayacağı, tek bir statik tanıma sığdıramayacağı, yaşayan, gelişen ve değişen bir kavramdır. Ülkemizde bile birçok varyasyonu olan bu kavramın dünyada zamanın ve coğrafyanın fonksiyonu olarak çok daha fazla çeşidi görülmektedir.

Milliyetçiliğin çeşitlerinden ziyade çeşitlenme sebeplerine bakalım: Modern çağ ideolojisi diyebileceğimiz milliyetçilik her zaman ortaya çıktığı ülke ve toplumun özel şartlarına göre gelişmiştir. Sömürge geçmişi olan ülkelerde, az gelişmiş ülkelerde, gelişmiş ülkelerde, gelişmemiş ülkelerde, ulus devletlerde milliyetçilik çatısı altında farklı dinamiklere rastlıyoruz. Varyasyonları artırmak mümkün: Müslüman ülkelerde milliyetçilik, seküler ülkelerde milliyetçilik, budist ülkelerde milliyetçilik; kurucu liderler döneminde milliyetçilik, otoriter(leşen) rejimlerde milliyetçilik, totaliter(leşen) rejimlerde milliyetçilik… Görüldüğü üzere milliyetçilik içinde bulunduğu ülkenin şartlarına göre şekilleniyor. Bu nedenle de bazı ülkeler için kurucu fikir olabilirken bir diğeri için yıkıcı unsur olabiliyor.

Fransa'da Fransız milliyetçiliği, Japonya'da Japon milliyetçiliği ile Meksika'da veya Güney Afrika'da ortaya çıkan milliyetçilik bir olabilir mi? Eski Batı Roma ile Doğu Roma coğrafyalarında bulunan ülkelerdeki farklar bile bugünün milliyetçilik anlayışını etkilemektedir. Bir ülkede milliyetçiliğin tanımı komşu ülkelerin özellikleri, ülkelerin kendi tarihî süreçleri, bölge şartlarına göre değişmektedir. Hatta malum olduğu üzere milliyetçiliğe kültürel, etnik ve sınıfsal açılardan da yaklaşılabilir.

Milliyetçilik varyasyonlarının bu fikri etkileyen meselelerin başında gelen göç konusunda bile, gelişmiş hedef ülkelerle geçiş yolu üzerindeki gelişmemiş ülkelerin yaklaşımı ve göçten etkilenme düzeyindeki farklılık nedeniyle, tam bir görüş birliği bulunmayabilir. Takdir edeceğiniz üzere uyuşturucu kartellerinin, mafyanın çok güçlü olduğu az gelişmiş ya da gelişmemiş ülkelerde milliyetçiliklerin de farklı evrilmesi gayet normaldir.

Milliyetçilik diye anlatılanın ne olduğu ile anlaşılanın ne olduğunu ayrıca tespit etmeliyiz. Denkleme kişisel çekişmeleri ve ihtirasları da katarsak elimizde her şeye uygun ama hiçbir şeye benzemeyen kişi(ye/lere) özel bir tanım çıkıyor.

Peki bütün bu etkilerden arındırılarak sağlıklı bir milliyetçilik üzerinde anlaşmamız mümkün mü? Teoride mümkün olan milliyetçilik pratikte ne hâle gelebilir bilebiliyor muyuz?

Son yıllarda manipüle edilmeye çalışılan milliyetçilik fikri uygulamanın aksine öyle işinize geldiği gibi ayaklar altına alınıp şartlar farklılaşınca baş tacı edilecek bir kavram değildir. Aslında sosyoloji biliminin alanına giren bu fikir hareketi, kavramsal olarak siyasetin yaptığı gibi sağından solundan çekiştirmeye çok müsait de değildir. Milliyetçiliğin tanımını ben keyfime göre belirleyeyim olmaz. Feodal algılarla milliyetçi siyaset yapılamaz.

Anayasa değişikliği ile Türk tanımını ortadan kaldıracak, milliyetçiliğin içini boşaltıp milleti etnisite tuzağına çekerek ümmetçilik dayatması yapacaklar, hatta hâlihazırda yapmaya başladılar.

İktidarın ayaklarının altından kayan bir zeminde Cumhuriyetin ikinci yüzyılına yeni bir açılım hamlesiyle yeni bir zemin arayışıyla giriyoruz. Milletin hiçbir problemini çözememiş yeni aktörler sahne alıyor. Bu süreçte yönetemedikleri ülkemizde maddi çıkarları için bebekleri öldüren bir kısım insan ortaya çıkması yetmezmiş gibi bebek katillerinden medet umuyorlar. Maalesef milliyetçilik Türkiye’nin kurucu ideolojisiyle sorunu olanların masasına meze yapılmakta, aynı kişinin dördüncü kez seçilebilmesi için ayaklarının altına halı gibi serilmektedir.

Çeşit çeşit milliyetçilik icat edilse de Mustafa Kemal Atatürk ve Alparslan Türkeş'i referans ve rehber almayan milliyetçilik benim için anlamlı değildir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler