SİYASET HAYATI DÖNÜŞTÜRME SANATI

SİYASET HAYATI DÖNÜŞTÜRME SANATI

CHP KADROLARI: TUNÇ SOYER:CHP’NİN SÜREKLİ İKTİDAR OLDUĞU ŞEHRİN BELEDİYE BAŞKANI CHP’Yİ VE SÜREKLİ İKTİDAR OLMANIN NE ANLAMA GELDİĞİNİ NURAY BAŞARAN’A ANLATTI.

CHP KADROLARI: TUNÇ SOYER:

CHP’NİN SÜREKLİ İKTİDAR OLDUĞU ŞEHRİN BELEDİYE BAŞKANI CHP’Yİ VE SÜREKLİ İKTİDAR OLMANIN NE ANLAMA GELDİĞİNİ NURAY BAŞARAN’A ANLATTI:

CHP’nin 20 yıldır muhalefette olması tartışılır ve yapılacak olan seçimlerde ilk kez bu kadar iktidara yaklaşırken; öyle bir şehir var ki CHP orada ilelebet iktidar oluyor!

Evet, evet o şehir İZMİR.

CHP ile ilgili yazı dizisi yapıp da, bu ilelebet iktidar olduğu şehrin büyükşehir belediye başkanına sormamak olmazdı: ‘İzmir’deki daimi iktidar durumu neden sadece İzmir’de kalıyor da başka şehirlere yayılmıyor’ diye. Ya da siz burada nasıl ‘hep iktidar ‘oluyorsunuz diye.

Evet CHP’deki bu durum ve daha bir çok yeni gelişmeyi biz sorduk, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer yanıtladı.

Virgülüne dokunmadan o röportaj.

Keyifle okumanız dileğiyle.

47cc854a-d1c1-46ce-bacf-f59695cdb792.jpgNURAY BAŞARAN- CHP Kadroları yazı dizisinin klasik bir sorusu var, hep bununla başlıyorum. Malum herkes herkesi biliyor, özgeçmişlere bakılıyor ama bir de insanların kendini nasıl tanımladığı çok önemli. Siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Hem özelde hem siyasette, Tunç Soyer kimdir?

TUNÇ SOYER- Siyasete bir kere hayatı dönüştürme sanatı olarak bakıyorum. O nedenle de belediye başkanlığını tercih ederek yola çıktım, çünkü belediye başkanlığının böyle bir gücü var. Görev yaptığı şehirde, ilçede hayatı iyileştirmek, orada yaşayan insanlar için kolaylaştırmak, yaşam kalitesini arttırmak, doğasına sahip çıkmak, ekonomik kalkınmayı sağlamak gibi birçok şey var yapılabilecek. Dolayısıyla bunu bir şans olarak görüyorum kendim için.

Bu çok kıymetli bir iş ve bunu yapıyor olmaktan da çok büyük mutluluk duyuyorum. Ben hayatı çok seven bir insanım, hayatı çok seviyorum, yaşamı, doğayı, insanları, denizi, ırmakları, ağaçları çok seviyorum. Bunların bize verdiği yaşam imkanını iyileştirmek ve bu güzel nimetlerden insanların adil şekilde faydalanmasını sağlamak, siyasete de bu gözle bakıyorum.

NURAY BAŞARAN- CHP ilk defa iktidara bu kadar yakın, cazibe merkezi olma yolunda. Siz ise CHP’nin sürekli iktidar olduğu bir şehri yönetiyorsunuz. Biz de bu yazı dizisine bizi kim yönetecek sorusuna cevap aramak için başladık. CHP’nin sürekli iktidar olduğu bir şehri yönetmek avantaj mı? Dezavantaj mı? Bugün CHP’nin ulusaldaki iktidara yakınlığını ya da uzaklığını nasıl görüyorsunuz?

TUNÇ SOYER- Bir kere perspektif olarak olumlu yanını görmek gerektiğini düşünüyorum hayatın her anını, her olayını, her durumunu iyi yanından görmeye gayret ederim. Burada da aynı perspektiften bakıyorum. Nedir? İzmir’de geçmiş dönemlerde de CHP’nin iktidar olmasının iyi yanı? Çok temel olarak hep baskıyla karşılaşmışlar , hep hükümetin ceberut yüzüyle karşılaşmışlar, başkanları 397 yıl ile yargılanmış, birçok bürokrat içeri girmiş ,yani bütün bunlar perçinliyor aslında. Hem hata yapmaktan uzaklaştırıyor, çok daha titiz olmalarını sağlıyor, hem mevzuata çok hâkim olmalarını sağlıyor. Kısacası Türkiye CHP’nin de içinde olduğu yeni bir iktidara uyandığı gün İzmir’in bürokrasisi hazır. 20 yıldır olgunlaşmış, pişmiş bir bürokrat kadro var. Tüm baskılara rağmen iş üretmeye devam etmiş, vatandaşın teveccühüne mazhar olmaya devam etmiş, dolayısıyla da ben değişecek Türkiye’de iktidarın en çok İzmir’den besleneceğine inanıyorum.

NURAY BAŞARAN- Tayyip Erdoğan’ın da, Sayın Cumhurbaşkanının sık sık tekrarladığı, ‘CHP belediyeciliği’ diye bir algı var. Buna rağmen son yerel seçimlerde CHP iktidarı 11 büyükşehire ulaştı. Seçimin hemen sonrasında sizline konuşmuştuk bu konuyu. Aslında yerel yönetimlerin %60 ‘ını aslında CHP belediyeleri yönetiyor. CHP’nin iktidara yakınlaşmasında bunun payını nasıl görüyorsunuz? Bu noktada CHP Kadrolarında da ilerleme kaydedildi denebilir mi?

whatsapp-image-2022-08-01-at-09-24-08-2.jpeg

CHP’Lİ BELEDİYELERE GÜVEN ARTIYOR, EZBERLER BOZULUYOR

TUNÇ SOYER- Tabii ki. Şöyle söyleyeyim size bu yapılan edebiyat doğru değil.

NURAY BAŞARAN- Yani yıkıldı mı bu CHP belediyeciliği algısı?

TUNÇ SOYER- Yani tabii ki yıkıldı. Üstelik yıkılmakla kalmadı , ne kadar doğru belediyecilik yapıldığını , ne kadar sağlam belediyecilik yapıldığını ne kadar halktan yana, adaletten yana, ranttan uzak, çalıp çırpmadan uzak belediyecilik yapıldığı görüldü.

İnsanlar oy tercihlerini yaparken mutlaka sağduyu ile hareket ediyorlar, bu bir tesadüf değil. Bu tablonun dolması, yerel yönetimlerin başarı hikayeleri sonucudur. Üstelik medya yok elimizde, devletin olanakları yok elimizde, birçok anlamda baskıyla karşı karşıyayız. Kaynak bulmakta büyük sorunlar yaşıyorsunuz, bütün bunları aşarak başarı hikayesi yazmak kolay bir iş değildir. Bunu herkes ölçüyor, biçiyor, tartıyor o nedenle ben o edebiyatın vatandaş nezdinde karşılık bulduğunu düşünmüyorum. Ne demişlerdi? Örnek diye söylüyorum ‘CHP iktidara gelirse bu sosyal yardımları keser, hepiniz mağdur olursunuz’ ama ne oldu? Pandemi döneminde de gördük; tam tersine belediyelerin yaptığı yardımlar, vatandaşla kurduğu iletişim, verdiği destek hükümetin desteğinden daha büyük oldu. Birçok yerde böyle oldu. O ezberler bozuluyor, bozulduğu için de sürekli olarak oylar artıyor, CHP’li belediyelere güven artıyor.

Göreceksiniz, bunu bütün dünya yaşadı biz de yaşadık ve yine yaşamaya devam edeceğiz, iktidarın yolu yerelden geçiyor.

NURAY BAŞARAN- Ekonomi malum şu anda en büyük sıkıntı. Siz de belediyeler olarak merkez iktidarın desteği olmadan ekonomik olarak belli noktalarda çaresiz kalıp bazı yatırımları yapamadığınız da bir gerçek. Siz bunu nasıl aştınız? Bugün gelinen noktada bir de ülke genelinde bir ekonomik kriz var. Nasıl ekonominizi düzeltiyorsunuz? Yurtdışındaki kredibilite durumunuz nasıl? Siz bir konuşmamızda, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yurtdışındaki kredibilitesinin çok yüksek olduğunu ve bu nedenle kredi bulmakta zorlanmadığınızı söylemiştiniz. Şu anda ne durumda?

İZMİR’İN KREDİ NOTU 3 A

TUNÇ SOYER- Daha geçen hafta Uluslararası Derecelendirme Komisyonu İzmir’in kredi notunu yine teyit etti 3A olarak. Yani bu az önce söylediklerimin teyidi haline geliyor. Öylesine güçlü bir finansal yapısı var ki İzmir’in, hakikaten bu tür fırtınalarda batmıyor, elbette sarsılıyor, sallanıyor ama batmıyor ve hala o güvenilirliğini, itibarını koruyor. Çünkü özellikle finans sektöründe itibar bir numaradır. Her şeyden önemlidir. Güven ve itibar en önemli şeydir. İzmir Büyükşehir Belediyesi böyle büyük bir güven yaratıyor ve bununla beraber ayakta. O nedenle tabii ki etkileniyoruz, her hanenin mutfağında nasıl yangın varsa İzmir’in de mutfağında yangın var ama çok şükür ki o yangını söndürecek teçhizatımız var. Biz ne yatırımlarımızdan vazgeçiyoruz ne geleceğe dair vizyonumuzdan vazgeçiyoruz. Bütün bunları yapmaya devam ediyoruz. Sadece daha fazla tasarruf yapıyoruz, daha fazla mümkün olduğunca gereksiz harcamaları azaltıyoruz. Kısacası sıkı bir bütçe disiplini uyguluyoruz ve yatırımlardan vazgeçmiyoruz.

NURAY BAŞARAN- Bir de deprem geçirdi İzmir. O depremin yaraları tam olarak sarılabildi mi? Baştan bir kargaşa olsa da sonrasında merkez hükümet ile uyum içinde bir çalışma yaptığınızı biliyorum. O sözler tutuldu mu? O noktada ne durumdasınız İzmir olarak?

TUNÇ SOYER- Bu soruyu ikiye ayırarak söylemek isterim. Bir kere merkez hükümet kısmını onlara sormak lazım. Ben başarılı bir sınav verdiklerini düşünmüyorum şu an itibariyle ama bunu onlara sormak lazım.

Ben bizim üzerimize düşenlerle ilgili yaptıklarımızı söyleyeyim. Biz ilk andan itibaren, en hızlı, en doğru müdahaleleri yapan kurum olduk. Bu vatandaş nezdinde de takdirini buldu. Şu an itibariyle yeni yöntemler geliştiriyoruz. Bir apartmanla ilgili uygulama örneğini yapıyoruz şu an. Dilber apartmanı var 32 daireli, bu apartman uzunca bir süre müteahhit aradı binayı yeniden yaptırmak için. Biz emsal artışı vermiştik 2 kat , yani 8 daire daha yapabilir hale gelmişlerdi. Buna rağmen müteahhitlerin talep ettiği rakam oradaki vatandaşların karşılayamayacağı rakamlar.

NURAY BAŞARAN- Şu anda bu inşaat malzemelerinin maliyetleri de çok arttığı için, ben biraz İzmir’i gezince gördüm ki, mesela Karşıyaka’da binalar yıkılmış ama yapılamıyor.

DEPREMDE YIKILAN BİNALAR İÇİN YENİ YÖNTEM BULDUK

TUNÇ SOYER- Biz yepyeni bir model kurduk İzmir’de, Dilber Apartmanının özelinden yola çıkarak sadece kurgusu 7-8 ay sürdü. Şöyle özetleyeyim; size çok kısaca o apartman malikleri mal mülkiyetinden çıktılar ve arsa hissedarı olarak bir kooperatif kurdular. O kooperatif bizim belediye şirketimizle bir anlaşma yaptı. Belediye şirketimiz %1 kar ile o binayı yeniden yapacak. O 8 daireyi satarak diğer dairelerin finansmanını sağlayacak. Çok düşük bir maliyetle, müteahhitler 800-900 bin istiyorlar bir daire için. Biz bunu 350-400 binlere yapabilecek hale geldik. Bu tabi çok mutlu etti bina sahiplerini, evleri yıkılmış insanları. Şimdi her biri kendi binası için aynı yolu izleyerek kat mülkiyetinden çıkıyorlar, arsa hissedarı oluyorlar, kooperatif kuruyorlar ve böyle yol almaya başlıyorlar.

NURAY BAŞARAN- Burada bir parantez açmak istiyorum. Faik Bey ile konuşmamızda Faik Öztrak bana dedi ki, ‘ yerel yönetimlerimiz bu artan kira fiyatlarından ve hem de evlerin satış fiyatından dolayı

bir model geliştiriyorlar. Yurtdışında olduğu gibi vatandaşa hem kiralık ev verecek , konutlar yapacak TOKİ gibi , böyle bir model üzerinde çalışıyoruz’ dedi. Siz hazır bu çalışmayı yapmışken böyle bir çalışma var mı?

TUNÇ SOYER- Söylediği çalışma bizim çalışmamız. Faik Bey’e onu biz anlattık ve onlar da çok beğendiler.

NURAY BAŞARAN- Bunu biraz açabilir miyiz? Mesela kiralık ev dar gelirlilere ev takviyesini nasıl yapacaksınız? Bu model ne zaman gelişecek? Hangi tarihe yetişebilir?

TUNÇ SOYER- Şu anda arsanın çevresini çevirdik. Başladık biz. Dediğim gibi Bayraklı bölgesindeki bütün ağır hasarlı veya yıkılmış binalar için uygulama hedefimiz var. Bunu yaptığımız takdirde İzmir’in diğer semtlerinde de benzer çalışmaları yapacağız. Yani bir yandan yürüttüğümüz kentsel dönüşüm çalışmaları var ama bir yandan da deprem nedeniyle kendi yaratıcılığımızla bulduğumuz bambaşka bir çözüm var. Her ikisi paralel ilerliyor şu anda. Biz belediye olarak burada muazzam bir çözüm getirmiş oluyoruz.

NURAY BAŞARAN- Bunu çok önemsedim. Faik Bey’ de , ‘yakında açıklayacağız’ dedi ama madem model İzmir’den çıkıyor biraz da vatandaşın anlayacağı şekilde açabilir miyiz? Mesela bu TOKİ modelini, siz bunu geliştirdikten sonra buna ne zaman başlamayı düşünüyorsunuz?

whatsapp-image-2022-08-01-at-09-24-08.jpeg

VATANDAŞLA MÜTEAHHİT ARASINDA KÖPRÜYÜZ

TUNÇ SOYER- Dilber Apartmanı’ nı şu an o yüzden örnek olarak söyledim. Şu anda birinci örneği hayata geçirmeye başladık. Önümüzdeki günlerde temelini de atacağız. Burada bu modeli bütün Bayraklı ’ya yaymayı hedefliyoruz. Bayraklı ’da ağır hasar görmüş, oturulamayacak durumda olan veya yıkılmış olan binalarda aynı modelle bina yapmaya başlayacağız. Bunu yürüttüğümüz kentsel dönüşümün dışında tutuyoruz. Kentsel Dönüşümde de biz Türkiye’de bambaşka bir şey uyguluyoruz.

Üç temel ilkesi var uyguladığımız modelin. Birincisi biz belediye olarak vatandaşla, müteahhit arasında bir köprü vazifesi görüyoruz. Birçok işi biz üstleniyoruz belediye olarak. İkincisi mutlaka yerinde dönüşüm yapıyoruz yani orada 20-30 yıldır oturan insanları İzmir’in başka yerine götürüp yapmıyoruz , onların bulunduğu yerde yapıyoruz. Binalar yapılırken onları kiraya çıkartıyoruz, kiralarını biz ödüyoruz ama evlerini aynı yerde yapıyoruz. Komşularıyla beraber bir dönüşüm yaşamış oluyorlar. Bakkalıyla, berberiyle o sokakta, o mahallede hayat neyse onu devam ettiriyoruz. Üçüncüsü de biz vatandaşı, müteahhite karşı korumasız bırakmıyoruz. Bunun şöyle bir sonucu oluyor; vatandaş bize güvendiği için daha işin başında tapusunu bize devrediyor. Biz kentsel dönüşüme %100 uzlaşı ile başlıyoruz. Annenin evladına, kardeşin kardeşe vermediği tapuyu bize veriyorlar. Biz ondan sonra dönüşümü başlatıyoruz. Bu güven ilişkisiyle yola çıkıyoruz. Müteahhitti de şöyle bir zorlamaya getirmiş oluyoruz inşaat bitmeden tapusunu vermiyoruz. O nedenle yarım kalması, bitmemesi söz konusu değil. Bitiriyor, bitirmek zorunda. İmzaladığımız protokolde şart neyse onu yerine getirmek zorunda. Bunu yaparken şöyle bir yol izledik, yıllarca müteahhitler girmediler İzmir Büyükşehir Belediyesinin kentsel dönüşüm ihalelerine. İstediler ki belediye biraz daha geri adım atsın, biraz daha vatandaşın hakkını kısıtlasın, onların payını büyütsün, biz de bunu yapmamak için o ihalelere çıkmaya devam ettik ama başka bir şey yaptık. O ihalelere belediye şirketini sokmaya başladığımız andan itibaren girmeye başladılar.

En son iki ihalenin biri belediye şirketinde kaldı biri rekabet eden bir başka şirkette kaldı.

HEDEFİMİZ 20 BİN KONUT YAPMAK

Kısacası şunu demeye çalışıyorum; bizim kentsel dönüşüm ve deprem sonrasında koyduğumuz her iki model de şu anda gümbür gümbür yürüyor. Bu kadar net. An itibariyle biz 3900 konutun kentsel dönüşümünü sürdürüyoruz 7500’e varana kadar bütün ihaleler hazır, ama hedefimiz 20.000 konut yapmak. Bu kentsel dönüşümle ilgili. Deprem bölgesindeki dönüşüm modeli ise süreyi biraz vatandaşın kendisi belirleyecek. Ne kadar zamanda yapılacak onların süreyi nasıl kullandığına bağlı ama biz orada da modeli kurduğumuz için rahatız, devamını getireceğiz.

NURAY BAŞARAN- Bunun için finans nasıl sağlıyorsunuz? İkincisi deprem İzmir’de de kiraları arttırdı, artı bir de çok fazla İranlının konut aldığını biliyoruz. Ankara’dan ben baktığımda çok fazla İranlının burayı tercih ettiğini görüyorum. Dolayısıyla demek ki önümüzdeki dönemde gerçekten İzmirlinin hem kira , hem ev derdi devam edecek.

TUNÇ SOYER- Şöyle söyleyeyim; aslında böyle devam etmeyecek çünkü bakın bizim kentsel dönüşüm modelimizde yeni uyguladığımız bir sistem var. Kooperatif kurduruyoruz müteahhite de. Yani bir somut örnekle anlatayım; 1.000 konut burada üç aşağı beş yukarı %50-%50dir pay. 50 hak sahibinin 50 müteahhidindir. Biz o 50’yi bir müteahhite vermiyoruz . 500 konutu 500 kişilik bir kooperatife veriyoruz. Yani o 500 kişilik kooperatif bir tane kendisine ev yapıyor bir tane de gecekondu sahibine ev yapıyor. Dolayısıyla 500 gecekondu sahibiyle 500 kooperatif ortağını bir araya getiriyoruz hiçbir müteahhite rant sağlamadan, her birinin kendi evini yaparken katlandığı maaliyetle bir tane de gecekondu sahibine ev yapmasını sağlamış oluyoruz. Biz özel finansman yaratmıyoruz. İzmir’de ev sahibi olmak isteyen insanlar kendi evlerini yaparken bir müteahhide yaptırmak yerine aynı bedelle bir tane de hak sahibi olan gecekondu malikine ev yapıyor. Bu model mesela Türkiye’de hiçbir yerde uygulanan bir şey değil. Böyle biz kooperatifler kurdurarak müteahhitleri kooperatifler çatısı altında buluşturarak birkaç şeyi birden yapmış oluyoruz.

Birincisi o gecekondu sahibinin güveni artıyor çünkü karşısındaki bir kişi değil 500 tane iş insanı mesela. İkincisi onların finansman bulması çok daha kolay oluyor çünkü bir müteahhidin kendi finansmanını sağlaması başka bir şey, her birinin aslında kendine ev yapar gibi yola çıkmış olması başka bir şey. Kısacası olayı hızlandıran bir modele dönüştürdük kentsel dönüşümü.

NURAY BAŞARAN- Yani kiralık ev bulamayan, ev alamayan dar gelirlilere dönük bir müjdeniz ayrıca var mı?

TUNÇ SOYER- Yok, öyle bir şey yok tabii ki, biz devlet değiliz biz sonuçta yerel yönetim olarak mevzuatımız çerçevesinde koşullarımızı zorlayarak Türkiye’nin hiçbir yerinde uygulanmayan bir modeli hayata geçirdik. Bunun somut sonucu kentsel dönüşüm Türkiye’nin her yerinde yapılmaya çalışılıyor ama biz bir fotoğraflar görüyoruz dozerler gitmiş, orada insanlar çatılarda direniş gösteriyor, kavga çıkıyor, dövüş çıkıyor. Böyle kentsel dönüşümler yapılıyor ya da emsal artışı isteniyor. Biz bunların hiçbirini yapmıyoruz. Biz kentin dokusunu da koruyarak, imar planlarına da sadık kalarak, kimseye rant sağlamadan ama herkesin hakkını en kolay şekilde almasını mümkün kılacak bir yöntem ortaya çıkarıyoruz. Bu çok daha fazla hızlanmamızı sağlıyor. Biz bir sermaye koymadan vatandaşı ev sahibi yapmaya başlıyoruz. Aynı şey depremzedeler için de geçerli, biz belediyenin bütün kurumsal imkanlarını, bütün lojistik imkanlarını bu hikâyede kullanıyoruz. Bize maliyeti o, ama onun dışında hem kurumsal gücü, hem finansal güvenilirliği , biz mesela bankalara gidiyoruz kredi almaya, belediyenin kurumsal kimliğine duyulan güven ile. Ondan sonra o güveni gecekondu sahibine yansıtıyoruz. Kısacası bizim yaptığımız şey Türkiye’nin hiçbir yerinde olmadığı kadar hızlı kentsel dönüşüm yapmamıza da yol açıyor.

NURAY BAŞARAN- Deprem kısmını kapatmadan bir şey sorup başka bir şeye geçmek istiyorum. İzmir’de deprem yeni bir şey değil, her an olabilecek bir şey. Bununla ilgili aldığınız özel bir tedbir var mı? Hem deprem hem pandemi birçok projenizi sekteye uğratmış olabilir.

YERALTI HARİTASI YAPIYORUZ

TUNÇ SOYER- Biz 3 şey yaptık. Birincisi daha deprem olmadan Deprem Daire Başkanlığı’nı kurmuştuk. Pandemi çıkmadan Toplum Sağlığı Daire Başkanlığı’nı kurmuştuk. Bakanlık kurulmadan İklim Değişikliği Daire Başkanlığı’nı kurmuştuk. Büyükşehir Belediyesi’nin kurumsal kapasitesini, vizyonumuzla bu yeni dünyaya hazırlamıştık. O nedenle bu bütün badireler, felaketler çok az hasarla atlatıldı. 3 somut şey yapıyoruz Deprem Dairesinde :

Birincisi bir mikro bölgeleme, bütün İzmir’i tarıyoruz ve bunu 84 akademisyen ile 10 üniversiteyle yaptığımız bir protokolle yapıyoruz. ODTÜ, Çanakkale Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji bütün bunların içinde yer aldığı Türkiye’nin en büyük yeraltı fay hattı araştırma çalışmasını yapıyoruz ki bizden sonraki kuşaklar İzmir’de hangi faylar ölüdür? Hangi faylar dar ve kısadır? Hangi faylar daha büyük tehlikelidir? Bütün bunların tespitini yapmış olacağız ve bir yeraltı haritası ortaya koyacağız. 24 ay sürecek bir çalışmaydı daha 16 ay daha devam edecek. İkincisi bütün binaların güvenlik karnesini çıkartıyoruz 31.300 binayı bitirdik. Bunu da İnşaat Mühendisleri Odası ile yaptık. Onlarla bir protokol yaptık ve bütün binaların tek tek deprem güvenirliğini ölçtük. Aldığı ruhsatın tarihini, hangi mevzuata uygun, binanın Karot örneği ne diyor? Ne kadar güvenilir? Biz bu şehirde yaşayan herkesin nasıl bir şehirde yaşadığı konusunda net olmasını, güvenmesini istiyoruz. Onun için de kimlik kartları yapıştırıyoruz bütün binalara. Her binanın bir karnesi var ve o karne tüm vatandaşların görebileceği şekilde asılıyor. Bunun gibi şehri dirençli hale getirmek için, bundan sonra şehir nereye büyümeli, nerede ne kadar büyüme durdurulmalı, bütün bunların önünün görülebilmesini sağlayacak bir çalışma yürütüyoruz.

NURAY BAŞARAN- Siz CHP’nin sürekli iktidar olduğu bir şehirdesiniz. CHP bu seçimde iktidara koşuyor. Bu noktada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu zaman zaman eleştirilse de, CHP’yi daha merkeze hatta sağa çekmekle de suçlanıyor. CHP yönetiminde yaptığım röportajlarda da zaman zaman başka mecralarda da söylenen sözler var : Mesela, ‘daha fazla sokaktayız, önceden bunu yapmıyorduk. Daha fazla bize oy vermeyen kesimlere gidiyoruz. Kendimizi anlatıyoruz ‘ gibi. Siz iktidarda hep CHP’nin olduğu bir şehirden baktığınızda ; CHP’nin Türkiye genelindeki eksiklerini nasıl neler olarak görüyorsunuz? Neler yapması gerekiyor? Buradakinden farklı diğer illerde ne gibi uygulamalar yürütülmeli?

VATANDAŞ CHP’NİN ŞEFKATİNİ, DESTEĞİNİ YANINDA GÖRMEKTEN ÇOK MUTLU

TUNÇ SOYER- Aslında buradakinden çok da farklı değil Türkiye genelinde yapılması gerekenler. Bizim oy dağılımı sonuçlarına baktığımızda görüyorsunuz ki sahil şeridinden CHP daha fazla oy almış, arka mahallelerden daha az oy almış. Biz bunu doğru bulmadık ve göreve gelmeden önce dedik ki , ‘şehrin ön mahallelerinde ne varsa arka mahallelerinde de o olmalı. Bu şehrin ürettiği refah, burada yaşayan herkese adil bir şekilde paylaştırılmalı.’ O nedenle çok büyük bir ağırlık verdik ve bunun için acil çözüm ekibi adını verdiğimiz yeni bir yapı kurduk.

Büyükşehir Belediyesi içinde 23 dairenin de dahil olduğu bir ekip kurduk. Bu adeta bir öncü tim oldu. En düşük oy aldığımız mahallelere gittiler. Aynı zamanda bunlar en yoksul mahalleler. Kapı kapı, tek tek dolaşıp bir envanter çıkartıyorlar. Nasıl bir mahalle ile karşı karşıyayız? Gelir düzeyi ne? Sağlık durumu ne? Eğitim durumu ne? Her şeyi öğreniyoruz ondan sonra taleplerini alıyoruz . Onların mahallede ne isteniyor; kreş mi, çamaşırhane mi, park mı, aydınlatma mı istiyorlar, neyse sonra bu raporlar ışığında ben gidiyorum. Bütün o ekiplerin başlarıyla beraber, yerinde, nerede ne yapılması gerekiyorsa adını koyuyoruz ve ekiplerimiz daha biz o mahalleden çıkmadan çalışmaya başlıyorlar. Böyle onlarca mahallede bıraksanız yıllara yayılacak işleri çok kısa bir süreçte bitirme imkânı bulduk ve şu anda bütün konjonktür değişti. En son yaptırdığımız anketler de bunu gösteriyor zaten. O bölgelerde oylarımızda muazzam bir yükselme var. Çünkü vatandaş CHP’nin şefkatini, desteğini yanında görmekten çok mutlu.

NURAY BAŞARAN- CHP Türkiye genelinde bunu niye yapamıyor sizce? CHP elitist bir parti mi oldu? 20 yıllık iktidar çok uzun ama 20 yıllık muhalefet olmak da bir parti için çok uzun bir süre.

TUNÇ SOYER- Doğru ama imkanlarımız o kadar dar ki, siz iyi bir şey yapıyorsunuz ama yaptığınız iyi bir işi anlatmanız için 100 iş yapmanız lazım . Kabalaştırarak söylüyorum, çünkü sesinizi kimse duymuyor çünkü siz hiçbir yerde yer almıyorsunuz.

NURAY BAŞARAN- Ama vatandaşa dokunmak, dokunduğunuz vatandaşın hissetmesi daha önemli değil mi?...

TUNÇ SOYER- İşte kalıcı olan bu. Biz o nedenle bunu yapıyoruz ama bunun sonuçlarının ne olduğunu ancak seçimlerde göreceğiz. Anketlerde görüyoruz ama bunlar kesin sonuçlar değil ki. Seçim zamanında göreceğiz gerçekten bu kadar emek, bu kadar kaynak, bu yaptığımız tercihin sonuçlarının ne olacağını. Ben bir varsayımdan yola çıkarak söylüyorum, bunu tüm Türkiye’de daha kuvvetli bir şekilde yapmalı Cumhuriyet Halk Partisi. Çünkü biz diyoruz ki biz emekten, haktan, adaletten yana bir partiyiz ve biz kendimizi sosyal demokrat diye tabir ediyoruz ve sosyal demokrasi demek; emeğin, alın terinin yanında olmak demektir.

NURAY BAŞARAN- Daha çok öteki Türkiye’nin oy vermesi gerekirken öteki Türkiye şu anda sizin karşınızda.

CHP SOSYAL DEMOKRAT KİMLİĞİ DAHA ÇOK ÖNE ÇIKARMALI

TUNÇ SOYER- Ama bu değişiyor. Belediyecilik böyle bir şey. Siz eğer yaşadığınız şehirde o şehrin ürettiği refahın adil paylaşılması için bir kaygı taşıyorsanız, tercihlerinizi, önceliklerinizi buna göre biçimlendiriyorsanız o zaman bu karşılığını buluyor. Yani ben CHP’nin sosyal demokrat kimliğini daha çok öne çıkarması gerektiğini düşünüyorum. Böyle olduğu zaman işte o arka mahalleler o zaman CHP’yi daha iyi tanıyorlar.

NURAY BAŞARAN- CHP Genel Merkez olarak bunu ne derece yapabiliyor? Oradaki görüşünüz nedir? Yapabiliyor mu? Ne kadar sokakta? Son zamanda biraz daha sokakta olduğunu görülüyor ama başta kadın kolları, gençlik kolları işleyişini nasıl buluyorsunuz?

PARTİDE MUAZZAM BİR DÖNÜŞÜM VAR

TUNÇ SOYER- Çok daha fazla çalışıldığını düşünüyorum. Partide muazzam bir dönüşüm var. Biz bunları pek görmezdik doğrusu, usulen gidilir esnaf ziyaret edilir , seçim öncesinde akşam mahalle ziyaret edilir, falandı yani. Şimdi öyle değil, yani ‘Sivas’tan ileriye geçemezler’ diyorlardı. CHP gidip çalışmalar yaptı ve değişmeye başladı artık, o nedenle ben çok umutluyum

NURAY BAŞARAN- Gördüğünüz eksikler var mı?

TUNÇ SOYER- Elbette bütün bunlar eksik olduğu için konuşuyoruz zaten. Bunların üzerine gitmek zorundayız, bunlar daha başlangıç adımları. Bunu çok daha güçlü bir biçimde yapmalıyız. Bizim çetelerin, oligarkların değil , halkın sesi olduğumuzu anlatmak mecburiyetindeyiz. Bize medyada yer vermeseler de, bizim sesimizi duyurmasalar da, ne yaparlarsa yapsınlar biz bu kanalı açmak ve buradan yol almak mecburiyetindeyiz. Ben bunu doğru buluyorum ama tabii ki yetersiz buluyorum, daha fazlasını yapmalıyız ve bunu yapacağımıza da inanıyorum.

NURAY BAŞARAN- Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Suriye göçüyle ilgili tehlikelere dikkat çekmişti. Türkiye gündemine oturmuştu. Suriye sınırında olası bir operasyon gündeme geldi ama ondan daha önce Ege’de adalar sorunu çıktı. Bir anda baktık ki ,giderek Ege Denizini sıcak hale getirdi. Hem ABD’nin o adalarda kurduğu üsler, hem de dış politikadaki makas değişiklikleri nedeniyle Ege Denizi’nde de savaş olasılığından söz ediliyor. Bunun biraz da Yunanistan seçimleri ve bizde 11 ay sonra yapılacak olan seçimler tetikliyor gibi görsek de sorunlar da gerçek. Siz Ege’nin en önemli illerinden birinin belediye başkanı olarak Ege’deki sıkıntıyı nasıl görüyorsunuz? Bunun için ne gibi tedbirler alıyorsunuz?

TUNÇ SOYER- Bunlar bizim işimiz değil Nuray Hanım.

NURAY BAŞARAN- Olası bir sıcak savaş , şehir olarak doğrudan sizi etkileyecek konulardan. Neler dersiniz?

whatsapp-image-2022-08-01-at-09-24-08-3.jpeg

TOTALİTER REJİM VE İKTİDARLAR, İÇERDE ZAYIFLADIKÇA DÜŞMAN YARATIRLAR

TUNÇ SOYER- Yani benim burada söyleyebileceğim tek bir şey var o da ideolojik bir şey, ben şunu biliyorum totaliter ve popülist iktidarlar içeride zayıfladıkça dışarıda düşman yaratmaya çalışırlar. Bunu sadece herhangi bir ülke için söylemiyorum yani Yunanistan için de böyledir, Almanya için de veya dünyanın herhangi bir yerindeki bir ülke için de böyledir. Neden? Çünkü içerideki iktidarları perçinleyecek bir enstrüman haline gelir dış güçler. Bu yollar her zaman denendi, her zaman bunlarla karşılaştı insanoğlu. Bu ne bugün ilktir, ne de son olacaktır. Bunlar var oldukça, dünyada bu tür gerginlikler, bu tür siyasal ısınmalar hep olacaktır ama bunların çözümünü bir belediye başkanına sormayın. Bir belediye başkanı bu konuda bir şey söyleyemez.

NURAY BAŞARAN- Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı dikkat çekti bu sorunlara. Doğum oranlarını verdi ve hükümete seslendi, yetkililere seslendi.

TUNÇ SOYER- Biz barıştan yanayız, ben onu söyleyeyim.

NURAY BAŞARAN- Çünkü Yunanistan’ın eski bakanları bile bizi köprülerimize bomba atmakla tehdit ediyor.

TUNÇ SOYER- Bu sadece bizim iktidarımız ile ilgili değil. Orada da oy potansiyelleri ile ilgili birtakım propaganda malzemeleri var. Onlar da Türkiye üzerinden bunu yapıyor olabilir ama bunlar sıradan vatandaş için halka hizmet eden bireyler için sadece kaygı verecek şeyler. Biz refahın önünü açacak olan şeyi, demokrasinin önünü açacak olan şeyi, insanların yaşadığı yerde mutlu yaşamasını sağlayacak olan şeyin barış olduğuna inanıyoruz.

NURAY BAŞARAN- İzmir aynı zamanda bir liman şehri ve ticaretin de merkezi, gerçi dün akşam çok güzel bir olaya adım attınız, Eylül’de İzmir Fuarına başka fuarlar da ekleyeceğinizi görüyoruz. Bu konudaki yeni projelerinizden bahsedebilir misiniz? En son da Kemal beyle ilgili soru soracağım.

BİR ŞEHRİN NE KADAR ZENGİN OLDUĞUNUN GÖSTERGESİ , DÜNYAYLA NE KADAR BULUŞTUĞUDUR

TUNÇ SOYER- Terra Madre dünyanın en büyük gastronomi fuarı ve Türkiye’de ilk kez İzmir buna ev sahipliği yapacak. Bizim için sadece bir lezzet fuarı değil bu, aynı zamanda tarım, sağlık, enerji, bütün bunları içeren bir başlık. O nedenle çok kuvvetli hazırlanıyoruz bu dünyanın İzmir’e daha çok ilgi göstermesini sağlayacak. 2026 için bir EXPO’muz var, şimdiden ona önemli bir zaman ayırıyoruz. O da yine İzmir’in dünyayla buluşması konusunda önemli bir hamle olacak.

Sadece şu kadarını söyleyeyim, bir şehrin ne kadar zengin olduğunun göstergesi , dünyayla ne kadar buluştuğudur. Aksi takdirde sizin ne kadar güzel ne kadar tarihi bir şehir olduğunuzun hiçbir kıymeti yoktur. Mutlaka dünyayla buluşmak zorundasınız. Bu bir mecburiyet. Bu turizmde de böyle, tarımda da böyle, endüstride de böyle, hayatın her alanında bunu yapmaya çalışıyoruz.

NURAY BAŞARAN- Daha önce açıkladınız adayınızın Kemal Bey olması noktasında fikrinizi.

TUNÇ SOYER- Bir değişiklik yok.

NURAY BAŞARAN- Değişiklik elbette yoktur ama Kemal beyi nasıl görüyorsunuz?

TUNÇ SOYER- Çok şanslı, çok doğru görüyorum. İnşallah diyorum.

NURAY BAŞARAN- Parti içinde zaman zaman değişik sesler çıkıyor. Bazı Büyükşehir Belediye Başkanları farklı noktalarda çalışma yapıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

TUNÇ SOYER- Hiç öyle bir şey olduğunu zannetmiyorum. Herkesin bu partide genel başkanın adaylığının arkasında kapı gibi duracağına eminim. Kimsenin onu yalnız bırakacağını düşünmüyorum.

NURAY BAŞARAN- İzmir’deki parti örgütü nasıl? Tek yürek misiniz? Zaman zaman çatışmalar yaşıyor musunuz?

TUNÇ SOYER- Geçmişte öyle algılar yaratıldı, çok şükür hiç öyle şeyler yok beraber çalışıyoruz.

NURAY BAŞARAN- Peki teşekkür ederim.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler