Çin’de Ölümler Neden Durdu, Almanya’da Neden Ölümler Az?
Talihsiz bir nesil olduk.
İstanbul’u vuran depremler ortalama 250 bir yılda bir tekrarlanırken, biz buna 1999 yılında bunu yakalandık; yenisi de an meselesi.
Şimdi de dünyayı 100 yılda bir etkileyen bir salgın hastalığın içindeyiz. Bundan 100 yıl önce İspanyol Virüsü dünyayı kasıp kavurmuş, milyonlarca ölüme yol açmıştı.
Uzmanlara kalırsa, mayıs sonu ve haziran başından önce evden çıkamayacağız. Ekim ayına kadar da sosyal mesafeyi korumak zorunda kalacağız. Bu arada salgın devam edecek. Umarım uzmanlar yanılırlar.
Koronavirüs bütün dünyada bu kadar insan öldürürken, salgının çıktığı Çin’de ölümler neredeyse durdu, Almanya’da da ölümler çok az.
Böyle olunca da herkesin aklında şu iki soru var:
“Niye Çin’de ölümler durdu?” ve “Niye Almanya’da ölümler az?”
NEDEN ALMANYA ÇOK İYİ?
Bu iki sorunun yanıtını biraz yabancı basından araştırdım. Önce Almanya konusuna yanıt verelim. Tam da bu konuda New York Times Gazetesi’nde bir haber çıktı.
Habere göre dün itibariyle, kesinleşen 62 bini aşkın koronavirüs vakasından 541 hastanın öldüğü Almanya’da hastalıktan ölüm oranı yüzde bir bile değil, sadece yüzde 0,86. Oysa İspanya'da ölüm oranı yüzde 8. Almanya'dakinden üç kat daha az vakanın olduğu İngiltere'de bile Almanya’nın iki katından fazla insan öldü.
Almanya’da ilk vaka 28 Ocak'ta Bavyera'da Wuhan’la iş yapan bir oto parçacıda çıktı. İki gün içinde yetkililer hastayı enfekte eden kişiyi belirledi, temaslarını takip etti ve karantinaya aldı. Şirket kapandı. Yani vaka hemen izole edildi.
Almanya'nın sağlık sistemi genel olarak iyi durumda. Ülke Avrupa'daki 100.000 hasta başına en fazla sayıda yoğun bakım yatağına sahip ülke.
Bir örneği de Almanya’da yaşayan gazeteci dostumuz Ali Gülen’in hastalığından verelim. Tam da Koronavirüs günlerinde Sözcü Gazetesi Almanya Temsilcisi Ali Gülen, başka bir akciğer rahatsızlığı geçirdi. Frankfurt’ta kaldırıldığı hastanede önce Koronavirüs sanılarak bir anda seferberlik ilan edildi, çok sıkı tedbirler alındı. Koronavirüs pozitif çıkmadı ve Ali iyileşti, yaşadıklarını da gazetesinde anlattı. Kısaca Almanlar çok organize ve olaya ta başından müdahale ederek işi şansa bırakmıyorlar.
Peki Almanya bu trendini sürdürebilir mi? Doktorlar bu konuda ikiye ayrılmış durumda. Trendin daha kötüye gideceğini, çünkü Alman sağlık sisteminin de yorulduğunu söyleyenler de yok değil. Gelişmeler de o yönde. Sayılar arttıkça, Almanya da öteki ülkelere benzeyecek gibi…
PEKİ ÇİN’DE ÖLÜMLER NEDEN AZ?
Ve herkesin aklındaki ikinci soruya gelelim.
Çin konusunda bütün dünyanın şüpheleri var. Öncelikle Çin çok kapalı bir toplum. Ve inanılmaz bir baskı rejimiyle yönetiliyor. Fotoğraflarını gördüğünüz Şanghay veya öteki kentlerdeki gökdelenler insanların evleri kısa zamanda boşaltılarak açılan alanlara inşa edildi. Bu tür uygulamaları başka yerlerde yapamazsınız.
Çinliler daha başta koronavirüs için dünyayı uyaran ve kendisi de bu hastalıktan ölen genç doktor hakkında soruşturma açmışlardı malumunuz. Gerçi sonra resmen özür dilediler ama eğer doktor yaşasa belki hapse bile atabilirlerdi.
Çin gazetelerine göre, şubat ayı sonuna kadar 43 binden fazla kişi koronavirüs testinden pozitif çıktı ancak semptom göstermedikleri için 80 bin civarındaki resmi enfeksiyon sayısına dahil edilmedi.
Hastalığın yayıldığı Wuhan’ı inceleyelim.
Wuhan’da 23 Ocak’ta sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Yasak iki ay boyunca çok sıkı bir şekilde uygulandı. Yasak konulduğunda 571 hasta vardı ve ölü sayısı henüz 17 idi.
Wuhan’da 2.500 koronavirüs ölümü oldu. 27 Mart’ta, yani 63 gün sonra sokağa çıkma yasağı kaldırıldı, ulaşım serbest bırakıldı. 171 otobüs hattının tamamı tekrar faaliyete geçti. 28 Mart itibariyle yedi metro hattından altısı normal tarifeye döndü. Ama şehri terk etmek yine izne bağlandı.
Çin bireylerin temel sağlık bilgileri ve seyahat geçmişine göre değerlendiren ulusal bir sağlık kodu sistemi getirdi. Birçok Çinli vatandaşa, kimlik bilgileri ve telefon numaraları ile temel sağlık bilgileri ve seyahat geçmişi hakkında bilgi depolayan QR kodları verildi. Toplu taşıma araçlarını kullanmadan önce insanlar artık kodlarını taramak zorunda.
Çin’le ilgili çeşitli iddialar var:
Birincisi Çin’in ölümleri düşük gösterdiği yolunda. Hatta telefon aboneliği iptallerinden yola çıkarak ölü sayısının milyonlarca olduğunu söyleyenler de var. Çin’in bunu yapmasına gerekçe olarak da ekonomi gösteriliyor. Çin ekonomi çalışsın diyen sayıları gizliyor. Hatta Çin yönetiminin, tehlikeyi bile bile ekonomi için ölümleri görmezden geleceği iddia ediliyor.
İkincisi de Çin’in bu hastalığı kasten çıkarıp dünyaya yaydığı şeklinde. İddia şu: Çin hastalığı dünyaya yaydı, sonra kendisi kontrol altına aldı ve tüm dünyaya mal satmaya başladı. Hatta bir grup işadamı da bu yüzden Çin aleyhine ABD’de dava açtı. 20 milyar dolarlık davada, Çin’in ABD yurttaşlarını öldürmek için koronavirüsü biyolojik silah olarak kullandığı da öne sürülüyor.
Çin ise masum olduğunu söylüyor. Peki Çin’in masum olup olmadığını nasıl anlayacağız? Bunun formülünü de Çinli blog yazarı ve biyokimyacı Fang Zhouzi verdi:
"Kimse ekonomi adına istatistikler hakkında yalan söyleyen yerel yönetimlere inanmamalı. Ne zamanki mart ayında yapılması planlanan ancak ertelenen Çin Ulusal Halk Kongresi ve Çin Halkının Siyasi Danışma Konferansı yapılır, o zaman virüsün bittiğine inanabilir. Çünkü, "insanların hayatı, insanları temsil edenlerinki kadar değerli değil."
Demek ki, Çinliler hastalığın yok olduğunu kanıtlamak istiyorsa, önce Ulusal Halk Kongresi’ni toplayacaklar. Burada binlerce delegeyi bir araya getirirlerse, o zaman “Çin koronivirüsü yendi” diyebiliriz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.