Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Lütfü Türkkan'ın en ağır bedeli ödemesi için tüm imkanları kullanacağız'

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Lütfü Türkkan'ın en ağır bedeli ödemesi için tüm imkanları kullanacağız'

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında düzenlenen kabine toplantısının ardından açıklama yaptı.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

"Kendi ülkelerini karalamak dışında bir iş bilmeyenler, kafalarını kaldırıp dünyaya baksalar bu gerçeği görecekler.

"Ülkeler maske ve koruyucu malzeme kavgası verirken biz rahatça ihtiyaçlarımızı karşılayabildik. Üretim ve dağıtım zinciri çöküp insanlar temel ihtiyaç malzemelerine erişmekte güçlük çekerken biz hiçbir sıkıntı yaşamadık. Sadece finans gücüyle böylesine büyük ve derin krizlerin aşılamayacağını, büyük ekonomilere sahip ülkelerin durumu açıkça ortaya koyuyor. Ortaya çıkan tablo ülke ve millet olarak sahip olduğumuz potansiyeli her alanda harekete geçirebilmek için sahip olduğumuz imkana işaret ediyor.

"Sağlık hizmetlerinde herhangi bir krize izin vermedik, vermeyeceğiz. Özellikle hastanelerde sunulan hizmetlerde elbette bazı aksaklıklar, gecikmeler yaşanabilmektedir.Bunların önüne geçecek tedbirleri de en kısa sürede alacağız. Sanayi üretiminde kesintiye mahal vermeyecek bir sistemi salgının ilk günlerinde kurmuştuk. Belirlenen yaş grubunun üzerindeki herkesin özellikle de ileri yaş grubundaki vatandaşlarımızın aşılarını olmaları, salgının ağır sonuçlarının azaltılmasına katkıda bulunacağını hatırlatmak istiyorum.

"Okul tartışması da artık sona ermelidir. Okullardaki yüz yüze eğitim öğretim kesinlikle devam edecektir.

"Sağlık Bakanlığımıza 40 bin yeni sağlık personeli alınacağının müjdesini de milletimizle paylaşmak istiyorum.

"Genç işsizliği önlemek için 251 OSB bölgesinde açmayı taahhüt ettiğimiz mesleki eğitim merkezlerinden 87'sini faaliyete geçirdik. 164 merkezi de ocak ayında açıyoruz. Böylece milletimize istihdamı artırma konusunda verdiğimiz bir taahhüdü daha yerine getirmiş oluyoruz. Bütçe disiplininden taviz vermeden ülkemizi büyütecek her adımı desteklemeye devam ediyoruz. Ülkemizin bu yıl yüzde 8 artış gösteren elektrik talebini herhangi bir sıkıntıya meydan vermeden karşıladık. Avrupa'da, ekranları başında bizi izleyen milletime özellikle sesleniyorum, doğalgaz fiyatları 2020 yılı başındaki 115 dolar seviyesinden 1100 dolar, hatta günlük piyasada 1500 dolar seviyesine kadar çıktı. Buna karşılık biz ülkemizdeki vatandaşlarımızın konutlarda tükettiği doğalgazı halen yaklaşık 150 dolardan veriyoruz. Rakamlar çok açık net ortada. Alış fiyatımıza göre baktığımızdaysa doğalgazı hanehalkına yüzde 70 indirimle vererek 50 milyar liralık sübvansiyon yaptığımızı söyleyebiliriz. Petrol fiyatları 2020 başındaki 42 dolardan 80 dolar seviyesine kadar yükseldi. Eşel mobil sistemiyle alacağımız vergiden 60 milyar lirayı bulan bir fedakarlık yaparak akaryakıt fiyatlarını dengede tutmanın gayreti içinde olduk. Bu yıl elektriği maliyetinin yarısı düzeyinde vatandaşlarımıza vererek 17 milyar liralık sübvansiyon yaptık. 2021 yılı için vatandaşlarımızın cebinden 127 milyar liralık ilave bir meblağın çıkmasını önledik. Her vatandaşımıza yıllık 1500 liranın üzerinde bir enerji desteği vermiş olduk. Elektrik faturalarında TRT payı ile Enerji Fonu kesintilerini de kaldırma kararı aldık. Finans tarafındaki dalgalanmaların üretim ve ihracatı artırarak cari açığı düşürdükçe durulacağına inanıyoruz.

"2022 inşallah verdiğimiz emeklerin, yürüttüğümüz mücadelelerin semeresini görmeye başlayacağımız bir yıl olacaktır. Büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası yolundaki son önemli imtihanımız olan 2023'ü de başarılı bir şekilde geride bıraktıktan sonra, ülkemizin dünyada siyasi ve ekonomik ligdeki yerini alacağına hepimiz şahitlik edeceğiz.

"Bugüne kadar terörden darbeye kadar, nasıl hiçbir sinsi saldırının alçak oyunun kirli tuzağın bu gücü kırmasına müsaade etmediysek Allahın izniyle önümüzdeki süreçte de aynı başarıyı göstereceğiz. Türkiye'yi diledikleri gibi yönlendirebilecekler, vaktini ve enerjisini çalabilecekleri sananlar işle onların değirmenine su taşıyanların heveslerini kursaklarında bırakmak bizim boynumuzun borcudur. Türkiye'nin önünü kesmeye kimsenin gücü yetmeyecektir.

"Cumhur İttifakı olarak mecliste, kabinedeki arkadaşlarımızla, hükümette gece gündüz çalışıyoruz ancak son dönemde bu ülkenin ikinci büyük partisi ünvanını taşıyan bir siyasi teşekkülün milli güvenliğimize ve çıkarlarımıza yönelik tehdit haline dönüşen tutarsızlıklarından endişe duyuyoruz. TSK'nın Suriye vbe Iraktaki sınır ötesi harekatlarına imkan veren tezkere konusunda yaşanan tartışmalar bu endişelerimizi daha da artırmıştır. Türkiye'nin sınır ötesi harekatları siyaset üstü bir konusudur. Geçmişte defalarca evet dedikleri bir metne saldıranların, bir yerlerden işaret aldıkları anlaşılmaktadır. Bu tezkereye karşı çıkmak TSK'nın ve güvenlik güçlerimizin kahramanca mücadelesi sayesinde bitme noktasına gelen terör örgütünün sınır ötesi unsurlarına can simidi atmak demektir. Karşı çıkmak, Türkiye'nin güney sınırlarından kuşatılması projesinin yanında yer almak demektir. Bu tezkereye karşı çıkmak bölücü terör örgütünün siyasi uzantısının emrine girmek demektir. Türkiye'nin en eski ve halihazırda ikinci büyük partisinin bu örgüt kuklası yapı tarafından yönetildiğin, yönlendirildiğini görmekten Türk siyaseti adına geçekten üzüntü duyuyoruz. Yapılan gizli açık ortaklıklar ve pazarlıklarala kimi belediyelerde bazı birimlerin bu parti yönetimine verildiği zaten biliniyor. Meclise Irak ve Suriye tezkerelerine hayır demelerini yalan ve iftiralarla savunanların Yozgat'a gidince Kandil'i yakıp yıkmaktan söz etmeleri bir başka omurgasızlıktır. Kanal İstanbul projesini yabancı büyükelçilere şikayet edecek kadar şuur kaybı yaşayan bu zihniyete milletimiz ülkenin kaderini asla emanet etmez. Bu tablo ister istemez aklımıza Ziya Paşa'nın en ummadığın keş eder esrarı derunun sen herkesi kör alemi sersem mi sanırsın şeklindeki meşhur terkibi bendini getiriyor. Milletimiz değerlerimize hakaret etmekten başka vasıfları olmayan, her kritik durumda ülkesinin hasımlarının yanında saf tutan bu siyaset bezirganlarının gerçek yüzünü gayet iyi biliyor. Türkiye bu çarpık zihniyeti de tarihin tozlu raflarına kaldıracaktır.

"Bir siyasi partinin en üst düzey yöneticisi tarafından Bingöl'de şehit yakınına yapılan edepsizliği de aynı zihniyetin farklı bir tezahürü olarak kabule ediyorum. Neresinden tutsanız, rezillik, terbiyesizlik, alçaklık olan bir skandalla karşı karşıyayız. Kardeşinin gencecik bedeni PKK terör örgütü tarafından paramparça edilen bir şehit yakınının feryadına en ağır hakaretleri, küfürleri yaparak bastırmaya çalışmak, her şeyi bir kenara bıraktık insanlığa sığmaz. Bu kişi ve avanesi önce yapılan rezilliği inkar etmeye, sonra her şey belgesiyle ortaya konunca kabul etmek zorunda kaldılar. İnsanlıktan da nasibini almamış bu siyasetçi müsveddesinin milletvekili sıfatına da, o kutlu çatı altında durmaya da bir dakika hakkı yoktur. Partisindeki görevlerden ayrılması bu iş için bir çıkış yolu değildir. Sözde milletvekili olan bu kişinin parlamento çatısı altında yerinin olmaması lazım. Başında bir bayan genel başkanın olduğu bu partide bir şehidimizin bacısına küfredilmesi karşısında genel başkan bayanın buna tahammül etmemesi ve kesinlikle bu zatı partisinden ihraç etmesi gerekir. Duruş bu olması gerekir. Ama ne yazık ki neymiş başkan yardımcılığından ihraç etmişler. Al birini vur öbürüne. Sadece Ziraat Bankası'na 36 milyon dolar borcu olan ve henüz bu borcu temizleyememiş olan bu kişi aynı zamanda Kocaeli'nde biliyorsunuz devlete ait arazileri işgal etmiş ve bu işgal sebebiyle de orada çok ciddi sıkıntılar yaşanmıştı. Buradan kadın STK'lara sesleniyorum: Eyyy kadın STK'lar, siz ne iş yapıyorsunuz? İlla sizin örgütünüze ait bir bayana, bir kadına küfredilirse, hakaret edilirse o zaman mı ayağa kalkacaksınız? Bir şehidimizin bacısına küfredildiği, hakaret edildiği zaman niçin sokaklara dökülmüyorsunuz, yollara çıkmıyorsunuz? Şehidimizin bacısına yapılan bu saldırıyı acaba siz nereye kadar görmezlikten geleceksiniz? Her kim bu ülkede bir daha İstanbul Sözleşmesi diye başlayan bir cümle kurarsa onlara en başta, en çok kadınlarımız tepki göstermelidir. Yine bu konuda sürekli kadınların, şehit yakınlarının, gazilerin haklarıyla ilgili esip gürleyen CHP tarafında herhangi bir seviyede tepki gösterilmemesi arka plandaki kirli pazarlıkların ispatıdır. Hayatları boyunca milletin hayrına tek bir iş yaptıkları, ülkeye herhangi bir eser ve hizmet kazandırmamış olanların kendi akıllarında iktidar hevesine kapılmakla bile ne derece nobran, ne derece küstah, ne derece terbiyesiz hale gelebildiklerini hep birlikte takip ediyoruz. Bu şahsın milletvekilliğinin sonlandırılması dahil, en ağır bedelleri ödemesi için siyasi ve hukuki tüm imkanları kullanacağız.

"Bugün Azerbaycan'ın Karabağ'ı ve işgal altındaki topraklarını 44 günlük şanlı bir savaşın ardından kurtardığı zaferin birinci yıl dönümüdür. Yaklaşık 30 yıl süren bu işgali bitiren zaferi için Cumhurbaşkanı kardeşim Aliyev başta olmak üzere tüm Azerbaycanlı kardeşlerimizi bir kez daha tebrik ediyoruz.

"Cumhuriyet Bayramı günü olan 29 Ekim'de İstanbul'da yeni AKM'nin açılışını unutulmayacak bir törenle gerçekleştirdik. Aynı gün şimdiden bir marka haline dönüşen Beyoğlu Kültür Yolu Festivali'ni başlattık. Ümraniye Hekimbaşı Millet Bahçesi de geçen hafta açtığımız eserlerden biri. Kültürel faaliyetlere verilen destekleri artırdık. Ülkenin dört bir yanında sanat ve kültür merkezleri açtık. Hem merkezi, hem yerel yönetimler düzeyinde sanatçılarımıza sahip çıktık. Cumhuriyet tarihinde ilk müzik üniversitesini Ankara'da kurduk. Biz elbette kültür ve sanatın önünü açmak için her türlü desteği vermeye devam edeceğiz. Bu anlayışla iktidarlarımız boyunca biz çağdaşlık adına geleneğin yok sayılmasını da, gelenek adına çağın gerçeklerine göz kapatılmasını da reddettik. Türkçe'de gelenek kelimesi gelen ek demektir. Bize ulaşanı yeni şeyler ekleyerek geleceğe taşıdığımızda gelenek tarih olmaktan çıkarak yaşayan ve dinamik bir gövde haline gelmektedir. Eskinin eski olduğu için kötülenmediği, yeninin de sadece yeni olduğu için kutsanmadığı bir anlayışla geçmişten bugüne ve yarına öncülük eden kültür ve sanat insanları bekliyoruz. Doğuyla batının, gelenek ile modernliğin, güçlü ve şanlı tarihle dinamik bir bugünün kesişme noktasında yeni, üretken ve çok boyutlun eserlere imza atabilecek durumdayız. Cumhurbaşkanlığı 2021 Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri'ni takdim edeceğimiz isimleri de şu an açıklamak istiyorum. Bilim Kültür alanında Teoman Duralı. Müzik alanında İdil Biret. Görsel sanatlar alanında Alev Ebüzziya. Sinema alanında Cüneyt Arkın. Edebiyat alanında Gürbüz Azak. Kaligrafi alanında Ethem Çalışkan. Sahaflık alanında İbrahim Manav. Vefa ödülü alanında Kemal Tahir, Önümüzdeki ay ödüllerini takdim edeceğimiz bu kültür sanat insanlarımızı tebrik ediyoruz."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler