Davutoğlu: Bu memlekette 28 Şubat’tan son bahsetmesi gereken kişi sayın Bahçeli’dir
Bahçeli, 6 muhalefet partisinin 28 Şubat tarihli toplantısı için “Zillet koalisyonu tarafını deşifre etmiştir” demişti
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, altı siyasi partinin genel başkanlarının 28 Şubat tarihli toplantısı için “Zillet koalisyonu tarafını deşifre etmiştir” diyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye tepki gösterdi. Davutoğlu, “Bu memlekette 28 Şubat’tan son bahsetmesi gereken kişi Sayın Bahçeli’dir. Çünkü, 28 Şubat’ın Başbakan Yardımcısıdır. 28 Şubat’ta başörtüsü yasağını TBMM’de kim meşru kıldı? Başörtülü olarak milletvekili seçilen bir hanımefendiyi, baskı uygulayarak başını açtırıp Meclis’e kim soktu? Bahçeli soktu. Şimdi 28 Şubat’tan nasıl bahsediyor?” dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Antalya’da; partisinin “Gelecek Buluşmaları: Yıllık Değerlendirme” toplantısının açılışında konuştu. Davutoğlu, şunları söyledi:
“Memleket yangın yeri haline dönüşmüşse o yangın yerine su ile gidilir, ateşle gidilmez”
12 Şubat’ta altlı masa oluştu. 6 siyasi parti bir araya geldik… İki kesim rahatsız oldu birisi iktidarın elden gideceğinden korkan iktidar sahipleri. İkincisi de iktidarın hatalarını o iktidar sahiplerine değil de o iktidar sahiplerinin istismar ettiği manevi değerlere yükleyip, rövanşist bir kültür geliştirmek isteyen çevrelerde rahatsız oldu. O altlı masa neden bir araya geldi. Neden o günden bugüne millette bir huzur bir güven var. Sokaktayız herkes tebrike ediyor, ‘ben AK Partiliyim, oyum size bu sefer. Çünkü, bir araya gelmeyi gösterdiniz bize’ diyor. İlk kez demokrasi tarihinde belki de çok farklı damarlardan gelen partilerin liderleri oturdular. Çünkü, biz biliyorduk gençlik yıllarımızdan. 70’li o zamanki önemli iki önemli siyasi lider bir gün dahi bir araya gelemediği için; her ikisi de rahmetli, anıyorum, Sayın Demirel, Sayın Ecevit; bunu ihtilal gerekçesi yapan ortamlarda yetiştik biz. Biz biliyorduk, siyasi liderler bir araya gelip konuşmazsa memleketlerin başına neler geldiğini… Ve şunu da biliyorduk, biz farklıyız, her birimiz ayrı partiyiz, her birimizin öncelikleri, yaklaşımları, kitleleri farklı. Ama bir araya gelmek zorundaydık. Çünkü, memleket yangın yeri haline dönüşmüşse o yangın yerine su ile gidilir, ateşle gidilmez.
“Bir araya gelmişsek bundan millet memnundur, iktidarı gidecek olanlar rahatsızdır”
Ben üç konuyu önemsedim, o toplantıda ve sonrasında; üç ilke. Bir, kapsayıcılık. İkincisi, kendi geçmişimizle, mahallemizle yüzleşmeye karar verdik. Empati yapmaya karar verdik… Bir araya gelmişsek bundan millet memnundur. İktidarı gidecek olanlar rahatsızdır. ‘Efendim siz şunların peşine mi takılıyorsunuz?’ Bizim en yüksek makamları, milletin rüyasında gördüğü makamları terk ederken kimsenin peşine takılmadıysak, hayatımızı bu ilkelerin dışında hiç kimsenin ve hiçbir düşüncenin peşine takılmayız. Ama kimseyi de dışlamayız… Hiçbir şekilde apolitik savunmacı olmayacağız. Biz Türkiye’nin birliği için herkesle bir arada olmaya kararlıyız. Üçüncüsü, işlevsel bir program üzerinde çalışıyoruz…Parlamenter sistem önerisi getiriyoruz. Ekonomi konusunda da bir mekanizma kurmuştuk. Bundan sonra da görüşeceğiz. Herkesle görüşeceğiz.
“Bizimkisi Halil İbrahim sofrası, onlarınki kurtlar sofrası”
‘Birileri rahatsız oldu’ dedim. Önce iktidar rahatsız oldu. Sonra da bizim tüm bu girişimlerimizden rövanşist bir dönemle sadece iktidardan değil, o iktidara oy veren kitlelerden de hesap sormak, rövanş almak için aç kurtlar gibi bekleyenler rahatsız oldu. Önce rahatsızlıkları en kolay ifade edenlerden başlayalım. Sayın Bahçeli’den kastediyorum. Önce hafife aldılar, ‘oturma düzeninde anlaşamıyorlar. Onun için toplanamıyorlar. Kim nereye oturacak’ dediler. Hatırlarsanız bir televizyon programında çıktım, ‘eğer en kenarda birisi oturması gerekiyorsa ben oturayım. En arkada birisi oturması gerekiyorsa ben oturayım’ dedim. En arkada otursak ne olur, en kenarda dursak ne olur. Ne oldu? Önce hafife almalar bitti. Şimdi panik başladı. Sayın Bahçeli’yi dikkatlice dinledim. Önce hani onun bir matematik merakı vardı ya, arka arkaya sayıları toplar, atasözleri ona bindirir, falan filan, şimdi de geometri merakı sarmış. ‘Onların masası yuvarlak, bizimki köşeli’ diyor. Doğru onların dünyası köşeli. Aradaki fark şu, yuvarlak sofra bizim Türkmen geleneğinde, burası Yörük diyarıdır, ‘sini’ deriz. Halil İbrahim Sofrası orası. Bayram sabahı toplanırız biz Yörükler. Davutlar Odasında toplanırdık. Kimin ne yemek getirdiği belli olmaz o yuvarlak masada. Herkes ortak çorbaya kaşık sallar. Başı yoktur, sonu yoktur. Çünkü, herkes eşittir. Buna Halil İbrahim Sofrası derler. İşte o organize suç örgütü ilan ettikleri Sedat Peker’in açıkladığı günlerde söylemiştim. Bizimkisi Halil İbrahim Sofrası, onlarınki rahmetli Kemal Tahir’in deyimiyle, kurtlar sofrası. Masası onun için köşeli, köşede oturanı şöyle bir itiveriyorlar masanın dışından aşağı indiriyorlar. Ve sonra yiyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.