Sadullah Özcan
DEĞİŞİM VE YEREL SEÇİMLER
Yerel yönetimlerde seçim heyecanı doruk noktaya çıktı. Partiler arası ittifaklar, partilerin kendi içindeki mücadeleler... AK Parti birçok ilde Belediye Başkan adaylarını açıkladı. Gelecek hafta içinde bütün seçim bölgelerinde aday açıklamalarını bitirecek.
Adaylar belirlenirken her siyasi parti farklı stratejiler izliyor. Her stratejinin ayrı bir avantajı ve dezavantajları var. Bu nedenle her strateji her seçim bölgesinde tutmaya biliyor.
Genel seçimlerde seçmen davranışı kısa zamanda değişmiyor. En az 2 senelik sistematik ve düzenli bir çalışama söz konusudur. Kısa zamanda seçmen davranışını değiştirebilmek imkânı yoktur.
Araştırma alanına girdiğim 2007 yılında birlikte çalıştığımız dostların 1994 yılından 2007 yılına kadar yaptıkları araştırma raporlarını inceledim. 27 Nisan E-bildirgesi gölgesinde girilen 2007 seçimlerini yaşadık. (Gerçi bende aday adayı olmuş listelerde yer bulamamıştım. Halende bulamıyoruz. Hikmetinden sual olunmaz.) Seçimlere gidilmeden önce dostlarımızın 2006 yılında 18 ilde yaptıkları anket raporları dikkatimi çekti. Aralarında İstanbul, Ankara, Trabzon, Bursa’nın da olduğu raporlarların karşılaştırmasını seçimler sonrası yaptım. E-muhtara üzerine AK Parti’nin efsaneleşen karşı duruşuna ve esen havaya rağmen 2006’da yapılan anket sonuçları ile seçim sonuçları arasında ancak %2 oy farkı oluştuğu tespit ettim. O durumda genelde ortada gezinen kararsız seçmen.
Fakat yerel seçimler böyle değildir. Yine siyasetin kuralı işler. Fakat farklı işler. Özellikle yerel yönetimlerde adaylar ve izlenen genel politikalar ayrı etkiye sahiptir. Bu nedenle doğru stratejiler vatandaşa hissettirilmezse umulmadık yerlerde umulmadık sonuçlar elde edilir.
Siyasette gelinen noktada hata yapma lüksü kalkmıştır. Toplumsal değişim ve yenileşme talepleri bugüne kadar karşılanamamıştır. AK Parti’nin kendi içindeki değişim rüzgârları da yarım kalmıştır.
Böyle bir atmosferde gidilecek yerel seçimlerde siyasi partilerin inisiyatifleri dışında çok ciddi değişimler yaşanacaktır.
O nedenle adaylar belirlenirken doğru stratejiler izlenmesi kaçınılmazdır. Bu kural en çok AK Parti için geçerlidir. İşin içinde olduğum için yakından bilme imkânım var. Recep Tayyip Erdoğan’ın bugüne kadar başkan adayı belirlemelerinde izlediği strateji her ile ağabey belirleyerek ona o ili zimmetleme şeklindedir. Fakat ağabeyler yetki ellerine geçtiğinde değişim gösterebiliyorlar. Farklı saiklerle hareket edebiliyorlar. Güç zehirlenmesine uğrayabiliyorlar. Bu ağabeylerin sorumlu olduğu illerde yaptıkları bütün hatalar Recep Tayyip Erdoğan’a duyulan sevgi ile kapatılmıştı. Fakat öyle bir döneme girildi ki 31 Mart’ta yapılacak seçimlerde yapacakları hataların telafisi yok. Ve bu hatalarda ne yazık ki yapılıyor. O nedenle aday gösterilecek isimler belirlenirken sadece görevlendirilen kişilerin görüşleri ile sınırlı kalınmaması gerekiyor. Farklı seslere mutlaka kulak verilmelidir. Zaten Tayyip Beyin bugüne kadar ki başarısının sırrı halkın sesine kulak vermesidir.
AK Parti açısından hiçbir şekilde telafisi olmayan bu seçimler öncesi aday belirlemeler dahil Tayyip Bey’in doğrusunu yapacağına eminiz. Fakat parti yönetimin Türkiye’nin siyasi geleceği ile birlikte Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi gücünü de etkileyecek olan bu seçimler öncesi halkın beklentilerini iyi okumaları gerekmektedir. Bu konudaki toplumsal talebe cevap verilememesi erimeye yol açar.
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…