“DENİZ KUM GÜNEŞ..İŞTE ÇEŞME”
Erkan Sevinç'in yeni yazısı...
Çeşme Turistik Otelciler Birliği’nin 26 yıl başkanlığını yapan Veysi Öncel’den aldı emaneti. O Çeştob’a o kadar çok değer kattı ki saymakla bitmez. Çeştob’un ofisi yok gibiydi, en popüler yerde Çeştob’a ofis kazandırdı, pandemi döneminde her bölge kapalıyken ( Bodrum, Marmaris, Fethiye hatta Antalya … ) o tüm tatilcileri Çeşme’ye çağırdı. “Çeşme’nin denizi, plajları sokakları anti korona”dedi ve evlerde hapsolan insanlar, pandemi döneminde dahi Çeşme’ye akın etti . Çeşme pandemi döneminde dahi en yüksek doluluğa ulaştı. Daha neler yapmadı ki, Çeşme’yi Alaçatı’yı anlatan fuar konseptiyle, organize ettiği tüm fuarlardan ödülle döndü. Yani Yakup Demir Çeşme’ye, Çeştob’a “level atlattı” .
Başkanlıkta ikinci dönemini sürdüren Yakup Demir “Çeştob her zaman değerlidir ve her zaman değerli olacaktır. Amacımız Çeşme’yi tüm dünyaya tanıtmak”diyor. Demir’den öncelikle 2024 turizm sezonunu değerlendirmesini istiyorum..
“Keşke Çeşme’de turizm sezonluk olmasa. Ama egzotik ülke değilseniz dünyanın her tarafında deniz kum güneşle turizm yapılan her yerde bu iş sezonluk oluyor. Bazen iki bazen üç , bazen 4-5 ayla sezonlar sınırlı oluyor. Çeşme deyince herkesin aklına plajlar, Alaçatı sokakları, clublar ve eğlence geliyor. Aslında dünya turizmine bakınca şu anda öncelik deniz kum güneş. Önceden kültür ön plana çıkıyordu artık deniz kum güneş, eğlence, dinlence öne geçti. 1986 lı yıllarda turizm yaparken Çeşme’de 2-3 hafta kalan yabancı turistler en az 2 defa Efes’e , Pamukkale’ye, Bergama’ya giderdi. Artık Dünya insanları kültür turizminden uzaklaşmaya başladı ve daha çok denizin, güneşin , eğlencenin ve gastronominin olduğu bölge ve ülkeleri tercih etmeye başladı . Çeşme’ye, İzmir merkeze gelen turistten daha fazlası geliyor. Bugün Çeşme’de yüzde 40 doluluk varsa, bunların yüzde 15’i kendi iradesiyle , yani tur operatörüne bağlı olmadan gelen turistlerdir. Bu turistler çok önemli ve çok kıymetli. Yakın gelecekte tur operatörü tamamen bitecek ve insanların tatil tercihi bireyselleşmek. Artık Çeşme’de, yalnızca Avrupalı değil, uzak doğu dâhil dünyanın birçok ülkesinden turist alıyoruz. Çeşme sokaklarında, Japon, Çin, Amerika, Kanada ,Rusya ve birçok ülke insanını görmek mümkün. Çeşme sezonu Şeker bayramında açtı ve dolu dolu bir bayram yaşadık. Kurban bayramında da doluluklarımız yüksek düzeylerde olacak. Bu konuda beklentimiz yüksek. Zaten Çeşme son yıllarda Bayram ve hafta sonlarında milyon rekorlarını kırıyor.
“Turizm bacasız sanayii ve Türkiye için en önemli sektör, cirosu elli milyar dolarları zorlamaya başladı”
” Ama bu güzel sektör güzel olmayan her olumsuzluktan etkileniyor ve hemen hasta oluyor. Ekonomik krizler, savaşlar, depremler turizmin direkt etkilendiği olumsuzluklar. Ama bunların hepsi ülkemizde ve çevresinde hiç eksik olmuyor. Bu sebeple Türkiye’de turizm işi yapmak hem tatlı, hem de acı. Biz mesleğimizi çok seviyoruz , acısına da katlanıyor ve sabırla geçmesini bekliyoruz. Turizmi, insan sağlığının bir parçası olarak düşünmeliyiz. Tatil uyku gibi bir ihtiyaç. O tatili yapınca insanın vücut enerjisi değişiyor. Tatil sadece gez gör denize gir değil hava değişikliği bile insana farklı bir şey katar. Her türlü olumsuz koşula rağmen tatil yapan insanlar bence en zengin insanlar. Düşüncelerimizde hep global düşünmemiz lazım. Kim nerede mutlu olduysa oraya gitsin. Seyahat özgürlüğünün özgürce kullanılması gerektiğini düşünüyorum”
“Lal Başkan ile aranız nasıl?”
“Lal hanım iletişimi ve sempatisi çok yüksek bir başkan. Egosu yok ve tamamen halkın içinde yaşıyor. Sorunları dinliyor ve sağduyulu bir şekilde değerlendiriyor. Çeşme çok büyüdü ve yaz nüfusu pandemi sonrasında iki katına çıktı. Çeşme’nin tabii ki sorunları var. Özellikle turizme zarar veren sorunları, hem Büyükşehir Başkanımız Cemil beyle, hemde Lal hanımla paylaştık. Bu sorunları siz de duymak isterseniz ki zaten biliyorsunuz.. Altyapı, ulaşım, fiyat standardı olmaması . Özellikle Ada vizeleri kapıya dönüşünce çok fazla fiyat paylaşımı yapılmaya başlandı.”
6 senedir Çestob’ta başkanlık yapan Yakup Demir önümüzdeki ay sonu başka bir arkadaşına bu görevi devretmeye hazırlanıyor. Çestob onun üçüncü çocuğu gibi. Çok emek harcadı Çeştob için . Çeştob markasını STK’ların zirvesine taşımış , Çeştob’u Türkiye Otelciler Birliği’ ne üye yapmış. Turizmle ilgili alınacak kararlarda Çeştob söz sahibi olmuş.
Yakup Demir, 1961 yılında Karaman’da doğdu. Turizmle ilgili en iyi eğitim kurumlarına sahip İsviçre’de staj ve sertifika programlarına girdi ve Luzern BHMS’den management sertifikası aldı. Demir’in turizmle buluşması orta öğrenim döneminde tamamen tesadüflerle oluyor. Arkadaş ziyareti için gittiği otelin resepsiyonunda, fransız bir turistin anlattıklarını zor anlamaya çalışan resepsiyoniste yardımcı olurken, otelin müdürü “sen kimsin, neden buradasın?” diyor. Utana sıkıla ”Ön büroda çalışan bir arkadaşım var “der. Otelin müdürü ofisine çağırıyor ve bazı sorular soruyor. Ve ertesi gün Bell-Boy olarak işe başlıyor. Başlayış o başlayış. Artık turizm hayatının temel taşıdır. Genel müdürlüğe kadar çıkar. Ilıca Otel’in efsane genel müdürü. 24 yıl Ilıca Otel’i yoktan var eden idealist turizmci. 80 yılından beri Çeşme’de. Demir Çeşme’de 5 yıldan bu yana da butik otelcilik yapıyor. Adı, The D Hotel Çeşme. 40 odası var. Her bölgeden ve her ülkeden misafirler ağırlanıyor. Genelde aile gibiler. Şimdilerde uzak doğu’da Bali’de yeni bir butik otel açmanın son aşamasında. Yazları Çeşme’de kışları Bali’de olacak şekilde hayatını planlamış. Çestob Başkanı mesleği gereği dünyada birçok ülkeyi dolaşmış. Eşi meslekten değil fakat turizmi gayet iyi biliyor. İki oğulları var. Demir yürüyüş yapıyor bol bol formunu korumak için. Gürültülü müzikten ziyade soft parçalar, klasik müzik dinliyor, bir de gezip gördüğü ülkelerin video ve resimlerinin düzenlemesini ve çoğunun clip haline gelmesi için çalışıyor. Tabiki hala mesleği ile ilgili araştırmalara kesintisiz devam ediyor.. Atasözleri adeta yaşamını yönlendiriyor. Vejeteryan. Kırmızı et mutfağında yok. Yorgunluğunu tuval karşısına geçip yağlı boya resim yaparak atıyor. TV neredeyse hiç izlemiyor, spor programlarını hiç sevmiyor. hatta bu konudan kendisi de şikayetçi. Birşey sorduklarında (maç sonucu, dizi finali, tartışma programı gibi) apışıp kalıyor, mahcup oluyor. Ama nasıl izlesin ki, televizyona vakit mi kalıyor?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.