DESAM'dan MANİFESTO; Türkiye’nin İktidar Açığı, Muhalefet Sorunu Vardır ve Aşılmalıdır!
DESAM Ankara Ofisi “Türkiye Demokratları Buluşmaları” ana teması altında yapılan toplantıların ardından bir manifesto yayımladı.
“Demokratlarla Buluşmalar” başlığı altında akademisyenler, düşünce ve kanaat önderleri, bürokratlar, diplomatlar, akademisyenler ile iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katılacağı toplantılar serisi 2020 yılında Covid 19 baskısıyla dijital teknik/yöntemler kullanılarak gerçekleştirildi ve bir manifesto yayımlandı.
İşte o manifesto:
DESAM Ankara Ofisi üç yıldır periyodik olarak “Türkiye Demokratları Buluşmaları” ana teması altında toplantılar düzenlemektedir. DESAM toplantılarının temel prensiplerinden birisi olan ‘gizlilik, serbestlik ve açıklık ilkesi’ sonucu konuşmacı ve katılımcıların söyledikleri kayıt altına alınmaz ve sağlanan güven ortamı sayesinde davetlilerin görüşlerini açıklık ile ifade edebilmesi amaçlanır. Davetliler toplantı esnasında elde ettikleri bilgileri, kişilerin kimliklerine atıfta bulunmadan kullanmakta serbesttir. Bu minvalde tartışma toplantıları düzenleyen DESAM’ın dışında hiç kimse konuşulanlar hakkında basına ve kamuoyuna ayrıntılı bilgi veremez. DESAM toplantılarına davet edilen katılımcıların anılan bu kurallara uyacaklarını taahhüt ettiği varsayılır.
Bu itibarla 2018 yılından itibaren “Demokratlarla Buluşmalar” başlığı altında akademisyenler, düşünce ve kanaat önderleri, bürokratlar, diplomatlar, akademisyenler ile iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katılacağı toplantılar serisi 2020 yılında Covid 19 baskısıyla dijital teknik/yöntemler kullanılarak gerçekleştirilmiş oldu.
DESAM Ankara Ofisi'nde "Değişen Dünya ve Türkiye'nin Denge Arayışı" alt başlığı ile gerçekleşmiş olan toplantı ile alakalı DESAM Genel Sekreteri Dr. Hasan Türkel’in basına ve kamuoyuna dönük açıklaması aşağıda bilgilerinize sunulmuştur.
MANİFESTO: Türkiye’nin İktidar Açığı, Muhalefet Sorunu Vardır ve Aşılmalıdır!
Türkiye’deki hem iktidar hem de muhalefet sorunu, iktidar ve de muhalefet açığını çoktan geçmiş durumdadır. Türkiye’yi bekleyen büyük tehdit ve tehlikelerden bahsetmeyen dahası bihaber bir iktidar ve muhalefet elbirliğiyle bir birini inşa ve tesis etmiş, edilmiştir. Mevcut haksız ve adaletsiz düzenin bir parçası hatta ortağı olmaktan öteye geçemeyen bir mecal ve vizyona sahip siyasi iktidar ve muhalefet anlayışı toplumu esir etmiştir.
Türkiye cehalet, adaletsizlik, yoksulluk, aldatmaca, ayrımcılık ve vurdumduymazlık boyunduruğuyla hapsedilmiştir.
Halkımız hibrit ideolojiler, ilkel/çağdışı partiler, genetiğiyle oynanmış bir din ve melez mistik zihniyetler, popülist ve kozmopolit medyanın bilgi/algı bombardımanı altında acınacak bir kafa karışıklığı içinde çok kötü durumdadır.
Türkiye'de doğru bilgiye, özgür ve bağımsız düşünceye, hakikate ve hikmet bakış açısına ulaşmak için objektif ve uygun araçlara ve tarafsız bilgi kaynaklarına ulaşmak adeta imkânsız hale gelmiştir.
Her geçen gün artan haksızlıklar, hukuksuzluklar, adaletsizlikler, yolsuzluklar ve bin bir şaibe karşısında ve hele hele milletimizi teslim alan karamsar/olumsuz/negatif düşünce sarmalı karşısında vatandaşlarımız çaresizdir. Gaflet ve ihanet arasında mekik dokuyan bir bürokrasi yönetimi mevcudiyetini devam ettirmektedir.
Halkın hakikati duymasını, demokratik tepki göstermesini, aklıselim ve sağduyu içinde hareket etmesini, yasal/demokratik hakkını aramasını engellemek için başta partiler/hükümet görevlileri olmak üzere, siyasi fanatikler, gazeteciler, kimi sözde dini ve ideolojik organizasyonlar devreye girerek toplumu vehim ve korku ile kontrol ederek yahut saptırarak/korkutarak sistemik/yaygınlıklı dejenerasyonlar/manipülasyonlar yapmaktadır.
Türkiye'deki partilerin ve ideolojik merkezlerin tamamına yakını cehaleti, kötülüğü, toplumsal bölünmeyi ve düşmanlığı besleyen aküler gibi çalışarak kötücül, matris bir illüzyona hizmet etmektedirler.
Türkiye bu sahte partilerin, yalancı toplum önderlerinin, eli kanlı sermaye sözcülerinin ele geçirdiği hapishanesinde kapana kısılmış, önüne çıkarılan sözde kurtarıcılarla ümitleri ve geleceği çalınarak tükenişe ve yok oluşa doğru itilmektedir.
Nefret, düşmanlık, tehdit ve negatiflik saçan politikacılara, toplumsal birlik, sevgi ve barışı hedef alan ideoljik/dini merkezlere, toplumun ve milli ekonominin kanını emen vahşi kapitalist distribütörlere, gençliğimize çok boyutlu bir şekilde ruhen, zihnen, maddi ve manevi olarak sömüren, bozan ve işkence yaşatan küresel oligarklara ve yerli işbirlikçilerine karşı milli/derin/kadim iç sesimizi dinleyerek ferasetle silkelenip biran öne kendimize gelerek iyiliğe, hak ve hakikate, sevgiye ve barışa yönelmeliyiz.
Türkiye'nin bu acımasız sarmaldan ve karanlık hapishaneden kurtulması için kadim milli kimliğine, insani/vicdani misyonunun farkına uyanması, kendisine dayatılan ilkel ve yanlış inançları/ideolojileri terk etmesi; ülke olarak makus talihimiz haline gelen toplumsal adaletsizlikler ve acılar, düşünsel çelişkiler, mutsuzluklar, kimlik çatışmaları, çileler ve nevrozlarla beslenen mevcut insanlık dışı hiyerarşik siyasi ve ekonomik düzen/tabu ve klikleri yıkması gerekmektedir.
Türkiye'nin mevcut sömürü düzeninden, hastalıklı ideolojilerden, ilkel siyasi güdülerden ve çalışma hayatını ele geçiren kölelik zincirinden kurtulması için; her gün ve her an tanık olduğu/yaşadığı kan, gözyaşı, üzüntü, adaletsizlik, haksızlık ve ayrımcılığa son verebilmesi için sevgi, barış, dostluk, hak ve hakikat, hürriyet, özgürlük dışında hiçbir öğüdü olmayan hiçbir kimseye inanmaması gerekiyor.
Türkiye’nin hak, hukuk, adalet ve fırsat eşitliği bayrağını tekrar göndere çekecek bir demokratlar hareketine ihtiyacı vardır. Milletimiz cvd 19 olayı karşısında şaşkın, korkutulmuş ve gerçeklerden bihaber bırakılmıştır. Gençliğimiz iç ve dış gelişmeleri takipte zorlanmakta, hiç olmadığı kadar çalkantılı ve oldukça hızlı akan hayatın ve değişimin getirdiği farklılıklara uyumda rehbersiz ve rol modelsiz bırakılmaktadır
Halkımız, tüm insani ve medeni kriterler açısından sorunlu hale gelen Türkiye’nin hastalıklı yapısını tedavi edecek demokrat bir kadro hareketini hasretle beklemektedir.
Türk siyasetinin bu hayati vazifeyi ifa edilebilmesi, tüm düşünsel altyapılardan gelen vatanseverlerin derin ve kadim yönetim geleneğimizin varisi olan Türkiye demokratları safına katılmasıyla güç ve moral kazanacaktır.
Geçmişte olduğu gibi bu diriltici, toparlayıcı demokrat ruh, yine bir güneş gibi doğarak, milletin talihsiz bahtına çöreklenmiş zihniyetleri tarihin çöplüğüne atacaktır.
Baskıcı, ayırımcı, ötekileştirici, sömürücü, istismarcı, katı ideolojik yönetim ve anlayışlardan bunalan insanımıza hürriyet ve refah kapısı aralamak için bir kez daha Türkiye Demokratlarına büyük sorumluluk ve fedakârlıklar düşmektedir.
27 Mayıs, 12 Eylül, 15 Temmuz hain darbe girişimi ile; 12 Mart ve 27 Nisan e - muhtırası dâhil tüm antidemokratik kalkışmalar Türkiye Demokratlarını susturmaya ve demokratları parçalamaya ve halkımızı hibrit ideolojik partilere savurarak negatif siyasette konsolide etmeye hizmet etmiştir.
Türkiye’deki bütün antidemokratik kalkışma ve baskılar büyük milletimizin ferasetini ve derin aklını temsil eden Demokratlar üzerine oynanmış, iç ve dış mihraklar birleşerek Demokratların iktidara gelmesini yani; huzur, barış, refah ve adaletin egemen olduğu yeniden büyük Türkiye’yi engellemeye çalışmıştır.
Şu andaki iktidar ve muhalefet kadrolarıyla Türkiye'nin problemlerine çare bulması mümkün değildir. Bu Türkiye’ye layık ve liyakatli bir iktidar, muhalefet anlayışı değildir. Lüks ve israfla toplumun gözünü boyayan bu zihniyetlerle Türkiye yönetilmeye devam edilemez. Türkiye bu danışıklı iktidar ve muhalefet partileriyle büyüyemez. Hamaset ve maval çekmekten başka bir şey bilmeyen eskimiş, köhnemiş bu dar kafalı kadrolarla Türkiye kamplaşmaya, ayrışmaya, zaman kaybetmeye ve kan kaybetmeye devam eder.
Demokrat misyon geçmişte olduğu gibi bugün de ağır bedel ödemeye devam etse de ayağa kalkmayı bilmiştir.
Türkiye’nin an itibariyle ve son tahlilde vahamet kesbeden durumunu göz önünde bulundurduğumuzda; şer ve derin mahfillerde planlanan kötücül senaryoları kıracak; büyük milletimizin onurunu koruyup yüceltecek, eşitlik, adalet, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü bütün kurum ve kuruluşlarda amil kılacak, ekonomimizi vahşi kapitalizmin ablukasından kurtaracak, çocuk ve gençlerimizi ve eğitim sistemimizi ideolojik ve cühela kuşatmasının cenderesinden çıkarıp dünyanın en saygın ve özgün noktasına taşıyacak Türkiye Demokratları safına tüm vatanseverleri hak, ahlak ve hukuka inanan ayrım gözetmeksizin herkesi DESAM çatısı altında buluşmaya davet ediyoruz.
Gün gayret ve birlik olma günüdür. Büyük Türkiye’ye odaklanmış yüksek seciyeli kadrolar, Türkiye demokratlarının açacağı adil, hür ve barışçıl bir zeminde hayat bulacaktır.
Türkiye demokratları siyasette şahlanırsa engeller birer birer kalkacak, asil ve ezgin milletimiz birlik, beraberlik, kardeşlik içerisinde muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarak tüm insanlık ailesinin barış ve refahına katkıda bulunacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.