‘Devlet ne istiyor, aklı ne diyor?’ başlıklı yazımın birinci bölümünden sonra, oldukça fazla geri dönüşler aldım. Değişik yorumlar ve yorum yapanlar var. Değişik sorular var…

Bunları bir araya getirdiğimde ve durum tespiti yaptığımda,  karşıma şöyle bir tablo çıkıyor:

-MHP,  ittifaktan önce kamuoyu yoklamalarında baraj altıydı. Yüzde 10 barajını aşamadığı için de bu durum,  MHP’yi Ak Parti’ye mahkum ediyordu. 

-MHP’nin Ak Parti’ye mahkumiyeti, MHP’nin ve ‘Milliyetçi Hareket’in gücünü azaltan bir durumdu.

-Ayrıca prestij de kaybettiriyordu.

-Bu durumda MHP, kendi prestijini tekrar kazandıracak ve  seçimlerde oy kaybını önleyecek şekilde; kendi tabanındaki mahkumları affederek bir genel affı gündeme getirdi.

-Ayrıca MHP’nin Doğu ve Güneydoğu’dan oy alması mümkün değilken,  olası bir af ile, Kürt tabanından destek görmesi de mümkün hale geliyor. Bu nedenle de MHP af konusunu tırmandırmakla,  bölgedeki kamuoyu yoklamalarıyla oluşturulmak istenen MHP karşıtlığı çizgisini de önlemek noktasında önemli bir argümanı devreye sokuyor.

-Devlet Bahçeli, Cumhur İttifakı’nın küçük üyesi olarak;  hem Kürt , hem de Türk tabandan yeni oy desteği sağlayacak şekilde, halen hapiste olan mağduriyet çıkmazındaki ailelerin desteğini almak üzere, genel af konusunu  tırmandırmayı seçim öncesi bir siyasi strateji olarak kullanmaktadır.

Evet bunlar af konusunda ilk akla gelen ve seçime dönük tespitler ve iddialar. Bir de gerçekler var.

24 Haziran seçimleri aynı zamanda parlamenter sistemden vazgeçme ve yeni sisteme geçişin onaylanacağı bir seçim. 50 artı 1’i elde edecek  her kesim için de bir ‘kırılma’ hatta ve hatta ‘son hesaplaşma’.  Ne yazık ki…
Bu nedenle de ‘Ankara Kulisleri’ nde uzun zamandır,  bu seçimin ‘karakolda biteceği’ne dönük önemli yorumlar var. Eğer içinde bulunduğumuz süreç,  bir son hesaplaşmaya gidiyorsa ‘Devlet’in istekleri dışında, ‘Devletin aklı’ devrededir. Bu nedenle de;   legal boyuttan illegal boyuta dönüşümü önlemek için seçim öncesinde çok hızlı (Belki Devlet Bahçeli’nin açıkladığı gibi bayram öncesinde) bir affı gündeme getirebilir. Getirmelidir de…

Nitekim ‘Devlet aklı’nın bu durumu, bu coğrafyada  (bölgede) savaşın tırmanma eğilimleri artarken ve bir iç savaş algısı ile de karşı karşıyaysak, ‘ bunu çözebilmek olmazsa olmazımızdır ‘ diye gördüğü ortadadır. 

Geçmişten gelen hesaplaşmalar devam ederse, sıkıntının büyüyeceği ve bölgedeki savaşın içeriye sıçrayacağı olasılığı da ortadadır. Bu nedenle ‘devlet aklı’ bunu önlemek için,  seçime giderken ittifaklar yapma imkanı ve formülü ile barajın ortadan kalkmasını sağladı. Böylece partiler arası ittifakla, kavga yerine birleşmeleri sağlamış oldu. Bu siyasi kamplaşma ve saflaşmaları önlemek için bayram öncesi çıkacak bir genel af da,  karakola gidecek yolları değiştirebilir. Bu nedenle de Bahçeli’nin çıkışı,  bir hesaplaşmanın önlenmesi olarak da görülmelidir.