DikTATÖRLER ve AVANELERİ
Nevzat Bingöl'ün yeni yazısı..
DİKTATÖRLER ve AVANELERİ
Nevzat Bingöl
Otokratik yönetimlerde bir diktatör vardır, bir de diktatörü diktatör yapan çevresindeki avaneleri. Bu avaneler, diktatörün gerçekleri görmesine izin vermez çünkü çıkarları zedelenir. Onlara göre her şey mükemmeldir, herkes onları kıskanır liderleri “Tanrının kendilerine ve ülkelerine bir lütfu”dur.
Tarih, bir milat olması ve dünyada yarattığı yıkım nedeniyle diktatör Hitler ve Goebbels ile ilgili çok şey yazdı. Ancak asıl diktatörlerin olduğu Ortadoğu’da bu konuda derinlemesine yapılmış analizlere pek rastlanmıyor. Bunun nedeni, bu diktatörlerin asıl zararı batıya değil kendi halkına ve çevre ülkelere vermiş olmasından kaynaklanıyor olabilir.
Irak diktatörü Saddam Hüseyin ve çevresini, Ortadoğu’daki diktatörlerin, izinden yürüdüğü iyi bir örnek olarak ele alabiliriz. Saddam darbeyle iktidara geldiğinde bir süre Irak halkının hoşuna giden işler yaptı, halkın büyük desteğini aldı. Bir süre sonra iktidarın nimetlerini gören etrafındaki gruplar Irak halkının ekonomik değerlerini talan etmeye başladılar. Önceki dönemlerde yapılmış fabrikalar, devlet arazileri, petrol tesisleri bir bir Saddam’ın yakınındaki çetelere peşkeş çekildi. Halka “sosyal yardım” adı altında gıda ve nakit yardımları verilerek halk tembelleştirildi ve iktidara mecbur hale getirildi. Petrol gelirleri bu çeteler tarafından bölüştürüldü. İthalatın, Saddam’ın çocukları ve iktidardaki Baas partisinin diğer mensupları dışında kimselerce yapılmasına izin verilmedi, halkın kaynakları sömürüldü.
Tüm bunlar olurken Baas Partisi yetkilileri Saddam’ı “Ümmetin umudu” olarak överek göklere çıkarıyordu. Bakanlar ve Baas yetkilileri Saddam’dan çok korkuyordu. Sokak fısıltıları sık sık Saddam’ın dövdüğü “yetkilileri” konuşuyordu. Her şey Saddam’ın iki dudağı arasındaydı. Kendi çıkardığı kanunlara bile uymayan Saddam canı istediği zaman yeni kanun çıkartıyordu.
Saddam’ın diğer başvurduğu yollardan biri de “Filistin davasıydı” Filistin üzerinden nutuklar atarak cahilleştirilmiş ve devlete bağımlı hale getirilmiş halkı coşturuyordu.
Saddam korku dağları inşa etmişti, aileler kendi çocuklarından, annesinden babasından, ihbar edileceği korkusuyla şüpheye düşmüştü. Halk Saddam’dan ve Baas diktatörlüğünden korkup sesini çıkartamıyordu. Baas avaneleri de bu durumu halkın Saddam’ı çok sevdiği yalanıyla açıklıyordu.
Saddam’ı övmesi dışında hiçbir özelliği olmayan ancak bu özelliği nedeniyle de Enformasyon Bakanı olan Muhammed Said Es-Sahaf 2003 Irak Savaşı'nda ülkenin Enformasyon Bakanıyken Irak Ordusu'nun yenilmezliğini ve Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin'i öven, yaptığı görkemli ve gerçek olmayan propaganda yayınları nedeniyle "Baghdad Bob" ve "Komik Ali" lakapları ile tanınmıştır. Siyah boyalı saçlarıyla medya karşısına çıkan Es Sahaf, başkent Bağdat'taki Saddam Havaalanı'nda bulunan Amerikan-İngiliz birliklerinin etrafının tamamen kuşatıldığını, havaalanına ''alışılmadık bir operasyon'' düzenleneceğini ve koalisyon askerlerinin canlı çıkmasının mümkün olmadığı açıklamasıyla dünyanın dikkatini çekmişti. Es Sahaf, 9 Nisan sabahı Amerikan askerinin şehre hiçbir direnişle karşılaşmadan girdiğini görünce evine çekildi ve kendini astı. El Sahaf, komşuları tarafından bulunarak toprağa verildi.
Saddam’a , yaptıklarının bedeli saklandığı bir kuyudan alınıp önce evlatlarının ölümü izlettirilip sonra da idam edilerek ödetildi.
Diktatörlükle yönetilen Ortadoğu-Arap ülkelerinde, özellikle son dönemlerde ülke yönetimleriyle ilgili beklenti ve özlem demokrasi ve laikliktir. Halkın örnek olarak gösterdiği lider ise genellikle Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.