"Doların egemenliğine son vermemiz gerekiyor"

"Doların egemenliğine son vermemiz gerekiyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-Kırgızistan İş Forumu'nda yaptığı konuşmada kurdaki dalgalanmaya değindi. Erdoğan, "Döviz kuru saldırısı üzerinden hedef Türkiye'yi ekonomik olarak teslim almaktır" dedi


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle;

"Bizler soyumuz bir, geçmişimiz bir, inşallah geleceğimizde bir kardeşler topluluğuyuz. BU toplantının ülkelerimiz arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine katkı sağlamasını temenni ediyorum.

Ziyaretimin köklü bir tarih birliğine sahip ülkelerimize ve son 27 yıldır gelişen ticari iş birliğimize ivme kazandıracağına da inanıyorum. Ülkelerimiz arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin alınan mesafeye rağmen hala arzu ettiğimiz seviyelerin çok çok gerisinde olduğunu da ifade etmek isterim. Kırgızistan’da çeşitli sektörlerde 300 civarında Türk sermayeli firma faaliyet gösteriyor. Bu firmalarımız 5 bini aşkın Kırgız vatandaşına istihdam sağlıyor. Türk müteahhitleri Kırgızistan’da bugüne kadar yatırım bedeli 700 milyon dolara yakın 67 proje üstlendiler. Bu projelerle firmalarımız Kırgızistan’ın bağımsızlığından itibaren hayata geçirdiği kalkınma hamlesine destek verdiler.

Türkiye olarak firmalarımızın buradaki yatırımlarından daima gurur duyuyoruz. İnşallah gelecekte çok daha başarılı projelere imza atacağımıza inanıyorum. Bununla birlikte 2013 yılında Kırgızistan’a yaptığımız ziyarette belirlediğimiz hedef ki 1 milyar dolarlık bir dış ticaret hacmi hedefiydi, onun halen çok çok uzağında olduğumuzu da söylemek isterim. Şu an itibariyle 500 milyon doları dahi bulmayan ticaret hacmimiz bize yakışmıyor. Yaklaşık 6 milyon civarında nüfusa sahip Kırgızistan, 81 milyon nüfusa sahip Türkiye, toplamda 87 milyon yapar. 87 milyonluk bu iki kardeş ülkenin insan potansiyeli olarak bu ticaret hacmi yeterli değil, inanıyorum ki biz bunu artıracağız ve belirlediğimiz 1 milyar dolar hedefe ulaşacağız. Şüphesiz atacağımız bu adımlarla bu potansiyeli layıkıyla değerlendirecek olanlar muhakkak iş adamlarımızdır. Biz ön açacağız, sizler de açılan bu kulvarda yürüyeceksiniz.

İş adamlarımız bizim ticari ve ekonomik ilişkilerimizin alperenleridir. Bu bakımdan iş adamlarımızın daha fazla çalışması, ticaretimizin güçlendirilmesi için daha fazla gayret göstermesi gerekiyor. Bu toplantıyı inşallah hedeflerimize ulaşmamızda önemli bir dönüm noktası olacaktır. İş adamlarımız Kırgız muhatapları ile potansiyel iş birliği imkânlarını ele almak üzere burada bulunuyorlar. Bugün sektörel anlamda iş adamlarımızın birbirleriyle toplantılar yapacağına inanıyorum ve bu toplantılarla bugüne kadar neredeydik bundan sonra neler yapabiliri bunları belirlemekte fayda var. Kırgızistan’da neler yapabiliriz, Türkiye veya üçüncü ülkelerde neler yapabiliriz bunları değerlendirmekte fayda var. Burada tekstilden tarıma, müteahhitlikten enerji ve madenciliğe, sağlıktan turizme kadar geniş bir alanı temsil eden iş adamlarımız var, her iki ülke iş adamlarının bu toplantı vesilesiyle yeni ortaklıkların kapılarını aralamalarını özellikle temenni ediyorum.

Buradan öncelikle Türk iş adamlarına sesleniyorum. Kırgızistan dost ve kardeş ülkedir. Yatırımlarınızda gelin bu ülkeye öncelik verin. Kırgızistan'a yapacağınız yatırımlarda sadece Kırgızistan pazarını göz önünde bulundurmayın. Buraya yapılan yatırımlar, Avrasya Gümrük Birliği sebebiyle Kazakistan, Rusya ve Beyaz Rusya pazarlarına da itap edecektir hatta Çin pazarı da göz ardı edilmemelidir. Tabi bu süreçte kıymetli dostum Kırgızistan Cumhurbaşkanı Ceenbekov’un da firmalarımıza gereken her türlü desteği vereceğine inanıyorum.

Şu anda buraya geldiğimiz andan itibaren özellikle turizm noktasında Bişkek Havalimanı büyük önem arz ediyor. Havalimanı inşasında ve işletmesinde Türkiye mahir ve bu konuyla ilgili olarak şu anda burada yap-işlet-devret anlayışıyla böyle bir adımı atacak herhalde aramızda babayiğitler vardır. Bu babayiğitler kalkıp burada böyle bir ihaleye girmek suretiyle Bişkek Havalimanı’nın alt yapısıyla üst yapısıyla, aynı zamanda işletmesiyle ilgilenecek olurlarsa buraya turist çekimi artacaktır. Bir cazibe merkezi haline gelecektir.

Bu konuda 16 yıl önce biz Türkiye’de göreve başladığımızda Türk Hava Yolları’ndan başka bir firma yoktu. Sadece devlet vardı. Ama şu anda bu firmaların sayısı 7-8 oldu ve sadece yolcu taşıma noktasında değil bir de yap-,ilet-devret noktasında yarışa girdiler. Bu tabii bizim de işimizi kolaylaştırıyor. Yine her şey milli bütçeden değil, aynı zamanda girişimci kendi bütçesiyle bunu yapar duruma geldi.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan dünya ekonomik sistemi yeni bir sınama ilke karşı karşıya bulunuyor. Ticaret savaşları ve korumacılık eğilimi birçok alanda yeni stratejiler geliştirilmesini zorunlu kılıyor. Özellikle uluslararası ticaretin dolara bağımlılığı giderek daha büyük bir sorun haline gelmeye başladı. Ve bizler artık aramızda yerli ve milli parayı kullanmak suretiyle doların egemenliğine yavaş yavaş son vermemiz gerekiyor. Ülkeleri firmalar ve tüccarlar sadece ticaretin doğasında bulunan sıkıntıları aşmakla yetinmiyor aynı zamanda kur baskısı gibi dolara bağımlılığın getirdiği zorluklarla da karşılaşıyor. Ticareti kolaylaştırdığı iddiasıyla kurulan bu sistem artık küresel, serbest ticaretin en büyük ayak bağı haline dönüşmeye başlamıştır. Özellikle gelişmekte olan veya yeni bir kalkınma hamlesi içinde olan ülkeler bakımından bu sorun çok daha ciddi sonuçlara yol açmaktadır. Son haftalarda ülkemizin maruz kaldığı saldırıla bunun en çarpıcı örneğidir. Kur manipülasyonuyla, Türkiye'nin güçlü ve sağlam ekonomisi üzerinde şüphe bulutları oluşturmaya çalışıyorlar. Malum kredi derecelendirme kuruluşları var ya, bunların her adımı politiktir. Bunlar cambazdır. Sakın cambazlara inanmayın. İşinize bakın. Biz hep işimize baktık ve bugüne kadar da hep böyle geldik. Batan, biten ülkelere bir anda bakıyorsunuz 4 kademe derece yükselmesi veriyorlar. Her yönüyle güçlü olan Türkiye’ye de kalkıp ya durağan diyor ya indirmeye kalkıyor. Bugüne kadar bunların hiç birisi tutmadı bundan sonra da tutmayacak. 

Şu anda Rusya ile alışverişlerde ruble-Türk lirası bunu konuşuyoruz. Aynı şekilde İran ile aynı şekilde Çin ile. Yerli ve milli parayla alış veriş yapmanın dönemlerini başlatıyoruz. Hiçbir ekonomik temeli olmayan Türk ekonomisinin parametreleriyle hiçbir bağı bulunmayan sadece döviz kuru üzerinden yürütülen bu saldırıların hedefi bellidir. Burada hedef Türkiye’yi ekonomik olarak teslim almaktır. Burada gaye 15 Temmuz gecesi ruhunu 1 dolara emperyalistlere satmış FETÖ’cü alçakların darbe girişimiyle başaramadıkları işi ekonomik tetikçiler eliyle sonuçlandırmaktır. Gerek devletimizin aldığı tedbirler, gerekse milletimizin sergilediği kararlı duruş bu ekonomik darbe teşebbüsünü de akil bırakmıştır. Türk milleti nasıl 15 Temmuz gecesi sokaklarda darbecilerin silahlarına karşı koymuşsa, onların iplerini ellerinde tutanların ekonomi silahlarına da teslim olmayacaktır. Türkiye ekonomisinin bu süreçten güçlenerek çıkacağına kimsenin şüphesi olmasın.

Kur baskısı ve dolar bağımlılığı sorunu sadece bizim meselemiz değildir. Daha önce benzer saldırıların farklı şekillerde başka ülkelerin başına da geldiğini biliyoruz. Türkiye olarak başta Savunma Sanayii olduğu gibi ekonomide de bağımsızlığımızı tam anlamıyla tesis etme konusunda kararlıyız. Şu anda turizmde Türkiye 40 milyon turisti ağırlıyor. Nereden nereye ve bu daha da artacak. Aynı şekilde Savunma Sanayii’nde Türkiye, biz göreve geldiğimizde yeterlilik yüzde 20 iken bugün yüzde 65. Yani kendi savunma sanayii ürünlerini yüzde 20’den yüzde 65’e çıkarmak suretiyle kendine yetmede bu seviyeye ulaştırdık. 

Biz Rusya’yla F-35 anlaşması yaptık, birileri bundan rahatsız oluyor. Kusura bakmayın. Biz hem kendimizi korumada, savunmada hem de bu noktada atacağımız adımlarda herhalde birilerinden izin alacak değiliz. Şu anda hem ortak üretime bizimle geçmek konusunda bu güne kadar bize kapılarını açmayanlar biz Rusya ile anlaşmayı yapıyorsak burada önümüzü kesmeye hakkınız yok.

Ekonomimiz ve ticaretimiz üzerindeki kur baskısını ortadan kaldıracak çalışmalara hız vermemiz gerekiyor. Yaşadığımız son hadiselerin bu konuda ne kadar haklı olduğumuzu da ortaya çıkardığını görüyoruz. Güçlü ilişkilerimiz olan devletlerden başlamak üzere tüm ülkelerle yerel paralarla ticaretin imkanını sonuna kadar zorlayacağız. Kırgızistan ile ticaretimizi artırırken yerel paralarla ticaret imkanlarını değerlendirebileceğimize inanıyorum. 

İkili ticaretin artırılmasında, firmalar kadar, devletlerin ve devlet adamlarının rolü de çok önemlidir. Sizin göreviniz, istihdam oluşturmak, katma değer elde etmek, gidilmedik yer bırakmamaktır. Ve hedef üretimdir. Bizim görevimiz ise mevzuatın ve bürokrasinin sizin ayak bağınız olmamasını sağlamak bizim görevimizdir. Hem bürokratik oligarşiyi ortadan kaldıracak, bürokratik oligarşinin iş adamlarını etkisi altına almamasını ağlayacak olan görev bizim görevimiz. Bürokrasi bunu çok sever. Onların anlayışı yok üzerindedir. Bir şeyi söylediğimiz zaman ‘olmaz, yok’. Sen burada niye varsın, bir işi oldurmak için, iş adamının önünü açmak için varsın. Yok dersen, olmaz dersen bunun adı ihanet olur ve bu konuyla ilgili olarak dayanışmamız çok önemli.

Türkiye olarak yatırım ortamının kolaylaştırılması ve basitleştirilmesi noktasında çok büyük hamleler geliştirdik ama bu bürokratik oligarşiyle savaşımız hala devam ediyor. Onun için başkanlık sistemine geçiş bu alanda bir devrim olmuştur. Bundan sonra bu çok daha kolay yürüyecektir. Artık ülkemiz inşallah parmakla gösterilecek hale gelmiştir, gelecektir. Aynı kararlılığın Kırgız kardeşlerimizde de mevcut olduğunu görmekten memnuniyet duyuyorum."
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler