Egemen Bağış'tan dikkat çeken Nazım Hikmet Videosu!

Egemen Bağış'tan dikkat çeken Nazım Hikmet Videosu!

Prag Büyükelçisi Egemen Bağış haftalık video mesajında bu hafta Prag’ın meşhur ve tarihi mekanlarından Slavia kafeden (Çekçe adıyla Kavárna Slavia) seslendi.

Türk edebiyatının büyük şairi Nazım Hikmet’in sürgün yıllarında Prag’da bulunduğu süre içerisinde 1956-58 arasında sıkça vakit geçirdiği bir nezih mekan olarak da bilinen Cafe Slavia’da çekilen video mesajında Bağış, Rilke, Kafka, Kundera gibi Çek edebiyatının önde gelen isimlerinin uğrak mekânı olan Kavarna Slavia’ya o yıllarda sık sık gelen Nazım Hikmet bazı şiirlerini burada kaleme aldığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

TARİHİ KAFE'DEN SESLENDİ

“140 yıldır Prag’ın merkezinde faaliyet gösteren, duvarları kafeyi ziyaret eden ünlü isimlerin fotoğraflarıyla süslenen Kavarna Slavia’nın işletmecileri, 1963’te hayatını kaybeden Nâzım Hikmet’in Prag’da bulunduğu sürede çekilen orijinal bir fotoğrafını çerçeveleterek duvara aşmış. Şaire ait bu fotoğraf, kafeyi Türk turistlerin uğrak mekânı haline getirmiş. Nâzım Hikmet’in orijinal fotoğrafı 2016 yılında esrarengiz bir şekilde kaybolmuş. Bugün halen kafenin girişinde başka bir fotoğrafı bulunan şairimiz bu tarihi mekanın Türklerin de uğrak yerlerinden biri olmasına vesile olmuş. 

Slavia kafenin muazzam Vltava nehri ve Prag kalesi manzarası belli ki büyük şaire de ilham kaynağı olmuş. Sizlere de pandemi sonrasında buraya gelip Prag'ı büyük üstat Nazım’ın gözünden seyretmeyi tavsiye ederim.

Nazım, Dostum diye mısralarına taşıdığı, Çek şair Vítezslav Nezval ya da Tayver’le, burada sohbet ederken kendi deyimiyle ‘hasretten delik deşik’ olduğunu yazmış. 

"NAZIM'IN DİLİYLE"

“Slavya kahvesinde dostum Tavfer’le/ 

Vltava suyuna karşı oturup/ 
tatlı tatlı yarenliği severim/ 
hele sabahları hele baharda./ 

Hele sabahları hele baharda/ 
Pırağ şehri yaldızlı bir dumandır/ 
ve kızıl, kocaman bir elma gibi/ Nezval geçer taze çıkmış kabrinden”.

"ONURUNU YAŞAMAK NASİP OLDU"

Nazım Hikmet'e kendisinden gasp edilen Türk Cumhuriyeti vatandaşlığını iade eden Bakanlar kurulu kararında imzası olan bir kardeşiniz olarak buraya her geldiğimde farklı duygular hissederim. Buraya ilk gelişim o tarihi kararın ardından 1 Aralık 2011’de resmî bir ziyaret sırasında olmuştu. Mesai arkadaşlarımızla birlikte kahvelerimizi yudumlarken o büyük şairi anmıştık. Kısmet işte, bugün aynı ülkede Nazım’ın hasretiyle tutuştuğu Türkiye’mizi Büyükelçi olarak temsil etmenin onuru yaşamak nasip oldu bize.

Hep söylerim, ''Çanakkale Destanı'nı çok etkili mısralarla anlatan, milli konularda en az zamanın siyasileri kadar hassasiyet gösteren, ancak siyasi söylem ve fikirleri nedeniyle vatandaşlıktan çıkarılan Nazım Hikmet'in vatandaşlığının iadesinin 'devletimize ve milletimize maliyeti ne olmuştur' diye sorarsanız,sadece o bakanlar kurulu kararında ki imzaları atan 27 kalemin mürekkebi olmuştur.

Onca farklı iktidar, bir çok sosyal demokrat hükümet, hatta şair başbakanlar gelip, geçmiş ama . imkanlar müsait olmadığı için 
Nazım Hikmet'e vatandaşlığını ve haklı itibarını iade edememişti. 

Ortam müsait olunca Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde gereken adımlar atılmış, Türkiye'de tek bir itiraz çıkmamıştı. 

Türkiye, çok şükür demokrasiyi gerçekten benimsemiş bir ülke. Bunu en net şekilde de şüphesiz 15 Temmuz’da ortaya koydu milletimiz. Nazım’ın aynen Çanakkale için yazdığı gibi 15 Temmuz’da da

“Ateşi ve ihaneti gördük.
Dayandık,
dayandık her yanda,
dayandık İzmir’de, Aydın’da,
Adana’da dayandık,
dayandık, Urfa’da, Maraş’ta, Antep’te.”

“Ateşi ve ihaneti gördük.
Ruhumuz fırtınalı, 
etimiz mütehammil.
Sevgisiz ve ihtirassız çıplak devler değil
İnanılmaz zaafları, 
korkunç kuvvetleriyle
Silahları ve beygirleriyle 
insanlardı dayanan.”

ŞİİR İLE SESLENDİ

Video mesajı içinde ünlü şairin bugüne kadar hiç bir yerde yayınlanmamış Cafe Slavia’da çekilmiş fotoğraflarına da yer veren Büyükelçi Bağış, yurtdışında yaşayan gurbetçilerin vatan sevgisinin en az yurtiçindekiler kadar güçlü ve sağlam olduğunu ve vatan sevgisinin gurbette hasretle hep zirve yaptığını belirterek sözlerine Nazım Hikmet’in Prag’da yazdığı ve vatan özlemini dile getirdiği şu mısralarıyla son verdi:

“Pırağ’da ağır ağır aydınlanıyor barok:/ 
huzursuz, uzak/ 
ve yaldızlarda kararmış keder./ Pırağ’da Yahudi mezarlığında sessiz ve soluksuz ölüm./ 
Ah gülüm, ah gülüm/ 
muhacirlik ölümden beter.”

İşte o video:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler