Bakış açısı insanoğlunun farklı fikirleri algılayarak harmanlaması sonucunda zenginleşir ve sonuçta özgün ve sıra dışı fikirlere yelken açar.

Pandemi denilen zorlu bir süreci dünyada herkes kendi çapında yaşadı, hissetti, öngördü, etkilendi, değerlendirdi, sonuçlarını yaşamaya devam ediyoruz ve belki epeyce daha yaşamaya devam edeceğiz.

En fazla etkilenen içiçeliği, sosyalliği gerektiren meslek grupları oldu.

Eğitim de maalesef en fazla etkilenen kategori oldu.

Birçok ülke okullarını açık tuttu ve kapatmayı bir tercih olarak görmedi.

Bir yıl sonrasıysa düşündüğün, tohum ek. Ağaç dik, on yıl sonrasıysa tasarladığın, Ama düşünüyorsan yüz yıl ötesini, halkı eğit o zaman… Bir kez tohum ekersen, bir kez ürün alırsın, Bir kez ağaç dikersen, on kez ürün alırsın, Yüz kez olur bu ürün, eğitirsen toplumu. Birisine bir balık versen, doyar bir defa; Balık tutmayı öğret, doysun ömür boyunca. -Kuan Tzu

Açalım mı açmayalım mı gibi soruları daha fazla havada uçurmadan 15 Şubat’ta okulları açmalıyız.

Şu anda okulları kapatmayı tercih olarak görmenin sonuçları hemen ortaya çıkmayacak, zamana yayılarak telafisi imkansız bir kara deliğe dönüşerek nesilleri yutacak. Ancak yeni hedeflerle bu kara deliği kapatabiliriz ve sıkı denetimle yapılırsa fırsatlara da evrilebilir.

Ülkeleri gelişmiş ya da az gelişmiş yapan eğitimin kalitesiyle orantılı bir süreçtir.

Orta gelir tuzağı diye bir kavram ekonomide kullanılır. Az gelişmişlikten orta gelir aşamasına gelmiş ancak orta gelir aşamasında saplanıp kalmıştır.

Eğitimimiz maalesef orta seviyeleri bir türlü aşamıyor ve reformlar yapılarak düzeleceğini düşünüyoruz.

Yapısal reformlar yapılmadan tabii ki düzelmez ancak okullarda öğretmen başına düşen öğrenci sayılarını aşağılara düşürmeden hiçbir reform eğitimde kalıcı iyileşme sağlamaz.

Tablet dağıtmayı bırakmalıyız. Tableti tüm çocuklara dağıtabiliyor musunuz? Fırsat eşitsizliğini büyütüyoruz sadece.

Okullarda her açıdan yapısal reform yapmalıyız. Öğrenci sıralarını mutlaka tekli hale getirmeliyiz. Öğrenci hareketliliğini azaltacak çoklu çıkış yolları inşa edilerek, farklı teneffüs modülleri oluşturarak sosyolojik izolasyonu hedefleyen adımlar atılmalı.

Klasik sınıflar yerine öğrenciler arası iletişimi azaltan yeni projeler üzerine yoğunlaşmalı. İki katlı otobüsler vardı eskiden, sınıflar katlı hale getirilebilir mi? Bilemiyorum. Uzmanları düşünüp kararlaştırmalı.

Eğitimde yeni hedefler oluşturmalı ve sıkı bir şekilde uygulamalıyız.

YENİ NESİL SORULAR

Yeni nesil sorular öğrencilerde güzel bir mobilizasyon sağlıyor. Öğrencilerde çoklu düşünme becerilerini harekete geçiriyor ve beyni yoğun bir şekilde çalıştırıyor.

Çocuklar da bu tarz soruları daha fazla sevdi, seviyor. Eğitim sistemini bu aşamaya getirmek için müfredat üzerinde düzenlemeler sağlanmalı. Son bir iki yıldır düzenlemeler yapılıyor ancak yeterli değil. İlkokul 1. Sınıflardan başlayarak çocukların düşünmesini tetikleyecek hayatın içinden görsellerle, grafik okumalarla müfredat tezyin edilmeli. Grafik okuma, görsel okuma, görsel yazma müfredata daha fazla alınmalı ve gereksiz olan şeyler ayırt edilerek çıkartılmalı.

Her okulun her gün bir saat okuma dersine yer vermesi gerekiyor. 180 gün okul 180 saat okuma ve düzenli okuyan bir öğrencinin en az 30-40 civarında kitap okuyacağı bir imkân ortaya çıkıyor.

Hiç kitap okumayan öğrencileri sayfalar dolusu test sorularına maruz bırakınca sıfır çeken öğrenciler gündemden düşmüyor. Kütüphaneler teşvik edilmeli. Okuma kitapları da tabii ki sıkı denetimlerden geçirilmeli. Bilinçaltını yıkacak kitaplar tespit edilmeli ve imha edilmeli.

Geleceğimiz olan çocuklarımızın eğitimleri üzerine hiçbir masraf hiçbir emek boşuna olmaz, olmayacaktır da.

Çünkü iyi eğitilmiş nesiller daha iyi eğitilmiş nesilleri getirecek.

En büyük düşmanımız cehalettir ve topyekûn savaşmalıyız. Cehaletle savaşmak ancak eğitimle mümkündür.

Eğitimde de yeni hedefler belirleyerek o hedefleri sıkı denetleyerek iyileştirmeliyiz.

Keza kervan yolda düzülmüyor.

https://www.linkedin.com/in/bestamibozkurt/

https://twitter.com/bestamibozkurt

BESTAMİ BOZKURT