Polis, kılık kıyafeti, davranışları, duruşu, karizması, konuşması gibi vasıflarıyla halka güven veren özelliklerinin olması gerekir. Bunun içinde polis olma şartlarından tutunda, kılık kıyafet yönetmeliği, disiplin tüzüğü, polis vazife ve salahiyet kanunu gibi birçok yasaya uymak zorunluluğu vardır.

Polis olmanın şartları kişiye göre belirlenmez polis mesleğin gereklerine göre kişiler seçilir. Silah ve zor kullanma zorunda olan bir polisin teknik şartlara uygun alınmaması durumunda bu polisin görevini layıkıyla yapması mümkün müdür?  Onun için boy kilo gibi fiziksel özelliklerin yanında görme, duyma gibi sağlık şartlarının üzerinde ikide birde düzenleme olmaz. Az gören az duyan bir polisinin yaptığı görevde faydadan ziyade zarar vardır.

Eskiden, polis alımlarında önce liyakat sahibi amirler tarafından komisyon kurulur ve polis olacak kişilerin, kekeme olup olmadığı, duruşu, yürüyüşü nasıl, yüzünde ya da her hangi bir yerinde belirgin yara, bere, çil, ben var mı, boy, kilo ve liyakat gibi özellikleri ön incelemeden geçerdi. Ondan sonra diğer sınav aşamaları devam ederdi. Daha sonraları yavaş yavaş, kişiye göre polislik olmak için, boy-kilo ve sağlık şartları gibi özelliklerde bazı esnek düzenlemeler yapılmaya başlandı. Bu polislik mesleğinin için olmaz! Polisin fiziki özellikleri, kılık kıyafeti ve davranışları halka güven verici nitelikte olmalıdır. Ama maalesef her meslekte olduğu gibi polislik mesleğinde de bu güven duygusu her gecen gün azalmaya başladı.

Önceleri polis olmak öyle kolay falan değildi. Hiçbir konuda en ufak bir esneklik söz konusu olamazdı. Hele öyle siyasilerin tavassutta bulunmaları falan mümkün değildi. Siyasi tavassutta bulunanlar ise siyasi tarafından dolayı “taraf olur, devletin polisi olamaz” diye elenirdi. Sadece polis mesleğinden olanların talepleri göz önüne alınır ama yine hiçbir konuda esneklik yapılamazdı. Bir minim ya da bir kilo bile görmezden gelinemezdi…

Şimdi polis olmak eskisi kadar zor değil. Etrafımızda polis olma özelliği taşımayan birçok kişiyi polis olarak görmek mümkün oldu. Kolay oldukları içinde bu mesleğin gereklerini layıkıyla yapmaları ve halk üzerinde güven duygusu uyandırmaları da mümkün olmuyor.  Sayın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu helikopterle birde Kızılay üzerinden bir denetleme yapsa da; sanki görevleri her köşeye bağdaş kurup, ellerindeki cep telefonuna odaklanmaymış gibi çevrelerinde olup bitenle hiç ilgisi olmayan polislerden tutunda, şapka silah kabzasında takılı bir eliyle çiğ köfte dürümünü yerken diğer elindeki telefonla sohbet edenlerin ne denli görüntü kirliliğine neden olduğunu görmüş olur… Bundan sonraki yazım laubali davranışlarına şahit olduğum polislerle ilgili olacak…