Ercüment Ovalı'dan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'ya yanıt: Muhtemelen bir iletişim kazası oldu
Prof. Dr. Ercüment Ovalı, Fahrettin Koca'nın kendisine yönelik "Sosyal medya üzerinden insanların umudu ile oynanamaz" sözlerine "Ben Bakan Bey'in çok doğru ve çok iyi bir adam olduğunu düşünüyorum. Muhtemelen bir iletişim kazası olmuş" diye yanıt verdi.
Prof. Dr. Ercüment Ovalı, "Ben Bakan Bey'in gerçekten çabaladığını hissediyorum" diye konuştu.
Prof. Ovalı, twitter hesabından çalışmalarının ayrıntılarını verdikten sonra, "Çalışmalarımıza ait detaylı rapor Bakanlığımız da sunulmuştur." diye bir paylaşımda bulundu.
— Ercüment Ovalı (@ercumentovali) April 23, 2020
Tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüse karşı aşı ve tedavi çalışmalarıyla gündemde olan Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Ercüment Ovalı, Habertürk TV Yayın Koordinatörü Kürşad Oğuz'un sorularını yanıtladı.
Aşı çalışmaları ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Ercüment Ovalı, kendisi hakkında eleştirel açıklamalar yapan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'yla ilgili de konuştu.
"Muhtemelen bir iletişim kazası olmuş"
17 Mart'ta raporları Sağlık Bakanlığı ile paylaştığını kaydeden Prof. Dr. Ercüment Ovalı kendisi hakkında eleştirel açıklamalar yapan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'yla ilgili, "Benim asla kuşkum yok. Ben Bakan Beyin çok doğru ve çok iyi bir adam olduğunu düşünüyorum. Muhtemelen bir iletişim kazası olmuş. Ben Bakan Bey'in gerçekten çabaladığını hissediyorum. Gerçekten uğraşıyor. Kim istemez ki ülkesinde böyle bir enfeksiyonu en iyisiyle tüm gücüyle yok etsin. Benim böyle bir kuşkum yok. Sağlık Bakanı'ndan asla kuşkum yok ama sorun bu anlamda kimseyi suçlamak da istemiyorum ama ben eminim herkes, birçok bilim adamı, Bakanlık'taki birçok insan inanın çalışıyorlar. Burada hiç kimsenin sorunu olduğunu düşünmüyorum. Bazen başarısız da olabiliriz, hatalar da yapabiliriz ama burada önemli olan performans göstermektir" dedi.
Koca: İnsanların umudu ile oynanamaz
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Ercüment Ovalı'nın sosyal medyadaki ilaç açıklamaları hakkında "Sosyal medya üzerinden insanların umudu ile oynanamaz. İnsanlığa faydalı çalışma yapan herkes bizim için kıymetlidir. Araştırma ve çalışmaların nasıl yapıldığı da bellidir. 23 Mart'ta bizim çağrımıza cevap verilebilirdi. İlaç ve aşı işi hem milli hem stratejik bir iştir. Sosyal medya üzerinden yapılmaz. Uluslararası firmanın ilacı böyle umutlar tüketilerek ifade edilemez" demişti.
"Kendimi hatalı görmüyorum"
Sosyal medya paylaşımıyla ilgili gelen eleştirilere cevap veren Prof. Dr. Ovalı, "Ben hiçbir şekilde kendimi hatalı görmüyorum. Çok etkili olduğunu düşündüğümüz bir tedaviyle karşı karşıyayız. Yanılabilirim o yüzden diyorum ki test edelim. Eğer doğruysa hastaların bir kısmının hayatını kurtarabileceksem ne yapabilirim başka" diye konuştu.
''4 haftadır hiçbir personelim güneşi görmedi''
"Türkiye'deki en zengin laboratuvarda, en iyi şartlarda, mükemmel bir şekilde çalışıyoruz. Bir kuş sütümüz eksik" diyen Ovalı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz Türkiye'deki birçok bilim adamının bizden daha fazla çalıştığın, çok şey yapmak istediğini, belki de bizden çok da iyi şey yapabilecek belki değil kesin. Yetenekli bilim adamlarının olduğunu ben biliyorum. Ama şans bizden yana. Biz bunu yapabilecek bir laboratuvarda ve finansın altındayız. Dolayısıyla bunun karşılığını da verdik biz. 4 haftadır hiçbir personelim güneşi görmedi. Batan güneşi 4 haftadır görmemişim. Arkadaşlarım da görmedi. Ben ve arkadaşlarım günde 4-5-6 saat uykuyla çalışıyoruz. Bütün çocuklarımla çalışıyoruz. Onlara 'kahramanlarım' diyorum. İnsanların tek bir virüsten kaçtığı bir yerde iki litre virüsün olduğu yerde herkes çalışamaz. O yüzden onları kahramanlarım diye çağırıyorum. Aşı geliştirmeyi hiç düşünmemiştim. Bulut beni aradı ve 'Ben evde durmayacağım' dedi. Hasta olup ölmeyi beklemek istemiyorum. Biz risk alalım ve laboratuvara girelim' dedi. O gün aşı kararı verdiğimiz 17 Mart'tır. O gün aşı kararı verdik. O tarihten sonra ben onlara 'kahramanlarım, kahraman çocuklarım' dedim. En genci 22 en yaşlısı 38 yaşında. Hepsi Türkiye'nin çok iyi yerlerinde, yurtdışında eğitim almış insanlar. Hepsi çok iyi. En önemlisi de biz tweetleri atarken bir hayalimiz vardı. Bir aşı üretimini adeta ders verir gibi yayınlayarak konuyla ilgisi olanların virologların, kimyagerlerin ya da bu alanda çalışan veterinerlerin an an izleyerek, nerede hata yaptık gibi bir eğitim dizisi yapmaktı. Tweetlerin başlangıcı buydu. Bir eğitim dizisi yapmaktı. Böylece dünyada ilk kez tweet bir eğitim fonksiyonu görecekti" dedi.
"Ölümlerin yüzde 90 nedeni akciğerdeki tahribat"
Dornaz alfa ile ilgili konuşan Ovalı, "Başta ilaç hedefimiz değildi. Ben ilaç buldum demedim. Sloganımız 6 proje, 4 ürün, 3 makale, 1 ay'dı. Bu ülkede bu hızla yapabilen bir başka ekip ya da adam varsa o beni eleştirmeli. Mart ayında akciğer yatağında ölen hücreler ikinci bir tabaka yapıyor. O zarı açarsanız insanlar nefes alır. İmmüniteye zaman tanırsınız, o da hastalığı yok eder. Burada ölümlerin çocuğu immüniteye yetişemeden insanlar nefessizlikten ölüyor. Ölümlerin yüzde 90 nedeni akciğerdeki tahribat. TÜBİTAK'a da bunu söyledik. Peki biz dornaz alfa'yı nereden bulduk konusuna gelince; biz dornaz alfayı zaten 5 yıldır laboratuvarımızda jel eritmek için kullanıyoruz. Bunun projesini yazalım derken pek de inancım yoktu. Bir gün Dr. Koray Yalçın yanıma geldi, bana gösterdiği şey çok etkileyiciydi. Bu ilacı kullanan kistik fibrozisli hastalar Avrupa'da taranmış. Bu hastaların hiçbiri covid enfeksiyonu nedeniyle ölmemiş. Hastaneye yatma sayısı yüzde 2 bile değil. Makale tarihi 16 ya da 17 Nisan. O andan itibaren insanlarla yazıştık. Amerikalı bir blog bulduk.
''Bu dua beni iyi etti''
Kistik fibrozisli bir hasta şunu anlatıyor hatta biz onu makaleye yazıyoruz. Diyor ki; "Ben kistik fibrozistim gen tedavisi alıyordum. Covid'e yakalanınca doktorlarım bu dönemde bu ilacın alınmasının iyi olmadığını söylediler, eski ilacına dön dediler. Eski ilacıma başladım ama o arada İncil'den bir ayet buldum sabahtan akşama kadar bunu okudum. Bu dua beni iyi etti. O anda dornaz alfa karşımızda duruyordu. Ben o ana kadar ilaç çalışmıyordum. Bu arada Fransızlar da çalışma başlatmışlar. Laboratuvara döndük ve ARDS'nin laboratuvar modelini taklit eden bir metot yaptık. Virüslü hücreleri enfekte ettik üzerine bağışıklık hücrelerini yerleştirdik. Başka hücrelerin jelleşmesini bekledik. Jelleştikten sonra bunu koyduk ve hücreler birden dağıldı. Gördüğümüz sonuçlar karşısında çok heyecanlandık. Bir hastada izin alarak uyguladık ve gördüğümüz cevap çok etkili olunca bundan sonra yapabileceğiniz başka bir şey yok. Siz bilim adamısınız. 2 aylık bir öykü ve aslında dedektiflikle bulduğunuz bir sonuç var. Bu sonuç İtalya'da yazılan kistik fibrozisli hastaların neden hasta olmadığıyla ilgili bir soru ve ABD'de bir kadının ilaç değiştirdiğinin farkında olmayıp dua ile iyi olduğunu düşünen bir metin.
"Bu çalışma yarın sabah başlamalı"
İlaç önümüzde duruyordu. Bu bir heyecandır, onu bulduğunuzda duramazsınız. Makalesi çıkacak. Bu gerçekten iyi bir çalışma acilen test edilmeli çünkü iyi sonuçlar olabilir. Olursa da insanlara çabucak ulaştırılmalı. Yine söylüyorum yanılabilirim. Az sayıdaki hastanın sonuçları tesadüfi olabilir ama bu çalışma yarın sabah başlamalı. 3 hastaya hastalığın ilk evresinde verdik. Bu çalışma dünyada ilk, Yayınlanıyor şimdi. Covid olmuşsunuz ama solunum sıkıntınız yeni başlıyor. Bunları bakanlığa rapor olarak da yolluyoruz. Makale olarak da gitti ama yayınlanması aylar alacak. Böyle bir lüksümüz yok" dedi.
"Bataklıkta çalışıyoruz"
Ovalı, "Beyaz yakalılar bize 'Yüzünüzde çamur var' diyor ama biz bataklıkta çalışıyoruz. Biz tabii ki çamur içinde olacağız. Günde 3-4 saat uyku uyuyorum. Bir şey okumaya bir şey yazmaya çalışıyorum. Günde iki öğün ya yiyorum ya yemiyorum arkadaşlarım da öyle. Ama şunu fark etsinler; biz onların bulunduğu pozisyonda değiliz. Biz laboratuvar içindeki bir bataklığın içindeyiz. Mecburdum. Bir makale Lancet'e gitti ne zaman yayınlanır bilmiyorum. İkinci bir makale de hazırlandı o da bugün yarın gidecek" dedi.
"Kan grubu uyuşma şartı yok"
Laboratuvar ortamında korona virüse karşı plazma ürettiklerini söyleyen Prof. Dr. Ovalı, "Bu tip salgınlarda en güvenli şey bağışık insan plazmalarının tedavi içinde kullanımı. Kızılay'da başladı. Biz çok daha farklı bir ürün üretiyoruz. Mevcut plazma insandan alınıyor ve diğer insana veriliyor. Bağışık bir insandan alıyorsunuz, bunun içinde antikor ne kadar? o antikor gerçekten virüsü öldürebilecek mi? Bu bağışçı yaklaşık 1 aydır hastanede yatıyor. Bir sürü kan ürünü aldı. Bu kişi normalde kan bankası donörü bile olamaz. Başka insanlara başka hastalık geçirebilir mi? Yine bir insandan bir insana antikor geçirebilmek için yüksek volümler vermek gerekiyor. İnsanlar zaten nefes alamıyor, o kadar yüksek volümü vücutları kabul edemiyor. Her kan grubu aynı kan grubundan olmak zorunda. Donör bulsanız da kan grubu uymuyor. Bizim yaptığımız ürün 8 kişinin antikorunun karıştırılmasıyla oluşturuluyor ve içindeki özel ayıklama sistemi nedeniyle hiçbir şekilde kan grubu uyumu şartı yok. Bizim hazırladığımız ürün her insana verilebilir. İçindeki antikor ayarlanmış miktardadır ve bunun ne kadar virüs öldürdüğü de yazılıdır. Daha da önemlisi bu plazma özel bir ışınlama sisteminden geçirilerek içindeki olası tüm mikroplardan arındırılır. Bizim bu ülkeye hediye ettiğimiz en önemli ürünlerden bir tanesidir. Bu ürün şimdi piyasada. Eğer onay gelseydi normal plazmayı ve bizim plazmayı karşılaştıracaktık ama gelmedi. Bizim sonuçlarımız iyi demek doğru olmaz çünkü tek tek analiz etmedik. Hala beklenti içindeyiz izin gelirse üç kollu bir araştırma yapacağız. Plazma kullanmayanlar, normal plazma kullananlar ve bizim plazmamızı kullananlar. Bu üçlü çalışma hem plazmanın işe yarayıp yaramadığını hem de bizim plazmanın iddia ettiğimiz gibi daha güvenli daha etkili daha sağlıklı olduğunu göstermeye çalışacağız. İzin gelirse mukayese edeceğiz. Bildiğim kadarıyla dünyada bu mantıkla geliştirilmiş en iyi plazma. Bütün literatürü taradık böyle bir kombine işlemi kullanan bir çalışma, yayın yok. İzni gerçekten istiyorum. Bizi görsünler, tanısınlar. Dünyanın en iyi plazmasını ürettik" dedi.
''Covid-19'a karşı hayat kurtarıcı olabilir''
Prof. Dr. Ercüment Ovalı, "Türkiye'nin virüs spesifik T lenfositi hazır. Patenti de alındı. Bağışık bir insanın T lenfositi alınıyor. Bu virüsle savaşmayı bilen lenfositler normal hacmin binlerce katı çoğaltılabiliyor. Kanser gibi bağışıklığı baskılanan hastalarda bu tedavi Covid-19'a karşı hayat kurtarıcı olabilir. Kullanıma hazır. Bu bir ayda piyasaya sürdüğümüz üçüncü ürün" diye konuştu.
"40 yıl sonra bir ilk"
Prof. Dr. Ovalı, "40 yıl sonra ilk defa bir aşıyı ürettik ve test aşamasına getirdik. Ürettiğimiz aşı diğer aşı gelene kadar geçişi sağlayacak. Tüm bu anlattıklarım bir ayda oldu" açıklamasında bulundu.
Ovalı, "25 Nisan'da hayvan çalışmalarına başlıyoruz. Sonra insan çalışmalarına başlayacağız. İki tür aşı üretildi. Her şey yolunda giderse Ağustos'ta insanlara dokunacak" diyerek, Türkiye'de bir hastadan elde edilen virüsün görüntüsünü paylaştı.
"Sıra hayvan deneylerinde"
Prof. Dr. Ovalı, Twitter'ında yaptığı açıklamada, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir! 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun! Covid-19 a karşı 2 farklı aşı üretiminin laboratuvar kısmını tamamladık. Sıra hayvan deneylerinde.
Son 1 aydır gece gündüz çalışarak 6 proje 4 ürün ve 3 makale çıkaran kahramanlarıma teşekkür ediyorum. Canım ülkem artık Covid-19 a karşı aşı geliştirebilen az sayıdaki ülkeler arasında" dedi.
Prof. Dr. Ovalı, "Çalışmalarımıza ait detaylı rapor Bakanlığımıza sunulmuştur" açıklamasında bulundu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.