Erdoğan: Kapımıza Gelene Türk Müsün Diye Sormadık
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünya İnsan Hakları Günü Kardeşliğin Yüzü Programı"nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünya İnsan Hakları Günü Kardeşliğin Yüzü Programı"nda konuştu. Erdoğan, "Türkiye asırlardır mazlumlara eman yurdu olmuş müşfik ve merhametli bir ülkedir. Kapımıza gelene Türk müsün Arap mısın Kürt müsün diye sormadık" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP Kongre Merkezi'nde "Dünya İnsan Hakları Günü Kardeşliğin Yüzü Programı"na katıldı.
Erdoğan, Odatv'nin sıkça dikkat çektiği iç cephe vurgusunu yeniden yaptı.
Erdoğan, "Gerilimlerin tırmandığı ve toplumsal fay hatlarının kaşındığı bir dönemde milletçe farklılıklara değil, ortak noktalarımıza odaklanmalıyız... İç cephemizi güçlendirmeyi amaçlayan hamlelerin arkasında, Türkiye'yi bölgemizdeki tehdit ve tehlikelerden uzak tutma arzumuz vardır" dedi.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Aziz milletim, kıymetli yol arkadaşlarım, sevgili çocuklarımız sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabulünün 76. yıl dönümüne özel düzenlenen programda sizlerle bir araya gelmenin mutluluğu içerisindeyim.
Bölgemizde, ümidini Türkiye'ye bağlamış kardeşlerime de selamlarımı gönderiyorum. Bilhassa Gazze'de haysiyet mücadelesi veren kardeşlerime selamlarımı yolluyorum. Aynı şekilde 61 yıllık zulmün ve baskının ardından özgürlüklerine kavuşan Suriyeli kardeşlerime selam, sevgi ve en derin muhabbetlerimi iletiyorum.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabulünün üzerinden dün itibarıyla tam 76 sene geçti. Zamanla bu beyannameni içi boşaltıdı. Bunun en acı örnekleri bizim gönül coğrafyamızda yaşandı. Bu beyanname 1948 yılında kabul edildi, bu tarih İsrail'in de Filistin'de zulme başladığı yıl olarak tarihe geçti.
BATILI GÜÇLER KOLLADI
Beyanname göz göre göre ayaklar altına alınırken, demokrasi havarisi kesilenlerden hiç ses duyulmadı. Sırf bölücü teröre boyun eğmediği için katledilen nice insanımız oldu. 15 Temmuz'da 253 insanımız FETÖ'cüler tarafından alçakça katledildi, şehit edildi. Bu katliamı yapanlar Batı'lı güçler tarafından kollandı. Meselenin bir diğer boyutu ise şudur. İnsan Hakları günümüzde siyasallaştırılmış bir kavramdır. Geldiğimiz noktada insan hakları sadece dünyanın belli bir bölgesine uygulanan imtiyazlı haklar şeklinde algılanıyor. İşin özünde renk, köken ve inanç üzerinden daraltılmış bir insan hakları tanımı yapılıyor.
"KAPIMIZA GELENE TÜRK MÜSÜN ARAP MISIN KÜRT MÜSÜN DİYE SORMADIK"
Türkiye asırlardır mazlumlara eman yurdu olmuş müşfik ve merhametli bir ülkedir. Kapımıza gelene Türk müsün Arap mısın Kürt müsün diye sormadık. Kapımıza gelene Türk müsün, Arap mısın, Kürt müsün diye sormadık. Bizden yardım dileyene Müslüman mısın, Hristiyan mısın, Yahudi misin diye sormadık. Kimliğine bakmadan, sadece ülkemizin kapılarını değil, gönül dünyamızın kapılarını da açtık. Hem Gazze mezaliminde hem de Suriye krizinde kardeşlerimizi asla yalnız bırakmadık. Ülke ve millet olarak insanlık sınavını başarıyla verdiğimiz yerlerinde başında Suriye geliyor. İlk günden beri bu meselede durduğumuz yer, tutumumuz bellidir, söz ve eylemlerimiz ortadadır. Türkiye, Suriye krizine daima vicdan odaklı yaklaşmıştır. İnsanlığımızın ve komşuluğumuzun gereği neyse zor dönemde bunu yapmaya devam ettik.
"SURİYELİLERİ 13 YIL MİSAFİR ETTİK"
Suriyeli muhacirleri en güzel şekilde 13 yıl misafir ettik. Biz ensarız. Bir muhacir neyi yapıyorsa biz bunu yapmaya mecburuz dedik. Sizi kovacağız diyen bu ülkedeki ana muhalefete rağmen dedik. Bu süreci zehirlemek isteyenler oldu. CHP'nin eksi genel başkanı nefret söylemleriyle milletimizi galeyana getirmeye gayret etti. Sırf seçimde üç beş oy daha fazla alabilmek uğruna inancımıza yakışmayan yollara tevessül ettiler. Sonuçta vicdan insanlık merhamet dayanışma kazandı.
"SURİYE'DE HUZURA GİDEN YOL AÇILDI"
Sednaya hapishanesi gibi işkence ve ölüm merkezlerine baktığımızda nasıl vahim bir felaketin eşiğinden dönüldüğü buıgün çok daha iyi anlaşılıyor. Eli kanlı Baas rejiminin sona ermesiyle birlikte Suriye'de huzura ve güvenliğe giden yolun kapıları açılmıştır. Suriye'de barış ortamı kök saldıkça gönüllü geri dönüşlerin sayısı zamanla artacaktır. CHP'nin ve bazı faşist grupların bu olumlu iklimi sabote etmeye çalıştığını görüyoruz. Yaptıklarından mahcubiyet duyması gereken CHP'nin, Şam'daki müttefiklerini kaybetmenin kuyruk acısıyla mülteci düşmanlığını köpürtmesi utanç vesikasıdır. CHP ve yandaşlarına tavsiyem diktatör kime denir görmek istiyorlarsa Suriye'den gelen hapishane görüntülerini seyretsinler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.