Erdoğan muhtarlarla iftar programında konuştu: Silah dediniz, silahı da verdik
İstanbul'da muhtarlarla iftar programında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Özlük haklarının yanında silah dediniz silahı da verdik, hem de geri iade edilmemek üzere." dedi.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
- 31 Mart seçimlerinde tekrar seçilen ve ilk defa göreve gelen tüm muhtarlarımızı tebrik ediyorum.
- Muhtarlar toplantımızın ellincisini sadece İstanbul muhtarlarımızla yapmak istedik. Çünkü milletin evinde Külliye'de biliyorsunuz sürekli muhtarlarımızla buluştuk ve buluşmaya devam ettik bundan sonra da edeceğiz.
- Artık ortasına ulaşmak üzere olduğumuz Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ediyorum. Başı rahmet ortası mafiret sonu ebedi azaptan kurtuluş olan Ramazan-ı Şerifinizin rahmet günleri geride kaldı şimdi mafiret günlerindeyiz.
- Bu mübarek günlerde tutulan oruçların, ibadetlerin yapılan hayırların hak katında kabul görmesini temenni ediyorum.
- Muhtarlıklarımızın büyüklükleri çok farklı olduğu için büyük şehirlerimiz başta olmak üzere bazı yerlerde bir kişinin tüm mahalleyi kucaklaması mümkün olmayabiliyor. Esasen kırsal için ayrı büyük şehirler için ayrı şekilde mahallelerin fiziki büyüklük ve nüfus esasına göre gözden geçirilmesinde fayda görüyorum.
- Etkin şekilde yönetilebilir mahalle birimleri muhtarlarımız vasıtasıyla milletimize verilecek hizmetlerin kalitesini yükseltecektir. Muhtarlık seçimlerinin de belediye başkanlığı ve belediye meclis üyeliği seçimlerinden ayrılmasında yarar var.
- Muhtarlık seçimlerinin belediye başkanlığı seçimlerinden önce veya sonra yapılmasının her iki seçimin daha sağlıklı yürümesini temin edecektir.
- Bizim gözümüzde muhtar mahallesindeki her hanenin üzüntüsünü sevincini en iyi şekilde bilendir.
- Özlük haklarının yanında silah dediniz silahı da verdik, hem de geri iade edilmemek üzere.
- Muhtarlık bilgi sistemini de biz kurduk. Bu muhtarlık müessesine verdiğimiz önemin bir işaretidir. İçişleri Bakanlığı bünyesinde muhtarlık daire başkanlığını biz kurduk.
- Yüksek Seçim Kurulu'nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesine karar vermesi konusunda kafaların hala net olmadığını görüyorum. Seçimlerin yenilenmesi kararının neden verildiğini sizlerle paylaşmak istiyorum. Seçim kanununda yapılan değişiklikle sandık kurulu başkanı ve bir üyesinin kamu görevlisi veya memur olması şartı getirilmiştir. Yani herhangi bir işçi veya sözleşmeli farketmez sandık kuruluna başkan olamaz. Bu hüküm ilk olarak 24 Haziran 2018 seçimlerinde uygulandı. İl seçim kurulları sandık kurulu memur üyelerinin listelerini partilere vermediği için 24 Haziran 2018 seçimlerinde bu kurnalın ne derece uygulandığını bilemiyoruz.
- Seçimin tüm aşamaların mercek altına alınca tespit ettik. Kasıtlı veya sehven yapılmış daha pekçok yanlışı da ortaya çıkardık. 31 Mart seçimlerinde hem sandık kurulu üyelerinin atanması hemde oy sayım cetvelleri konusunda hatalı işlemler olduğunu belgelerle Yüksek Seçim Kurulu'na bildirdik. İstanbul'daki 62 bin sandık kurulu üyesinden 20 bine yakını kanuna aykırı atanmıştır. Oy sayım ve döküm cetvellerinden ise 5 bin 388'i mühürsüzdür. 684'ü imzasıdır. 498'i eksik doldurulmuştur. 919'unda rakam belirtilmemiştir. Üstelik bunlar sadece bizim tespit edebildiğimiz usulsüzlüklerdir. YSK partimizin yaptığı itiraz üzerine 22 sandıktaki oy sayım döküm cetvellerinin kayıp olduğunu ve sisteme boş olarak kaydedildiğini tespit etmiştir.
- Kanuna aykırı her iki işlemin gerçekleştiği toplamda 42 bin oya tekabül eden 123 sandık ortaya çıkartılmıştır. Bu 123 sandıktan 42 bin oyun akıbeti belli değildir çünkü oylar çalındı. Aradaki farkın 13 bine düşmüş olmasını da kendileri itiraf ediyor. Peki burada bir şaibe yok mu? Birşeyler çalınmadı mı? 16 bin oy çalındı. Oyları çaldılar bu kadar açık ve net. Yüksek Seçim Kurulu haklı olarak seçimin yenilenmesi kararını vermiştir. Seçimin yenilenmesi kararını itibarsızlaştırmak isteyenler şunu söylüyor. Aynı zarfa dört farklı oy konduğu halde neden sadece Büyükşehir seçimleri yenilenir? Kendi kurdukları dünyanın dışındaki herşeye gözlerini ve gönüllerini kapatmış olanlar bu gerçekleri duymuyor.
- YSK'nın kararı sadece sandık kurulu üyelerinin usulüne uygun atanmamış olmasına dayanmıyor. Kurul kararını verirken hem bu durumu hem de sandıklardaki usulsüzlükleri dikkate almıştır. Buna karşılık aynı kurul AK Parti olarak bizim Büyükçekmece, MHP'nin Maltepe'yle ilgili itirazlarımızı reddetmiştir. Biz bu kararı saygıyla karşıladık.
'CHP'DEN MAZBATANIN ALINIP AK PARTİ'YE VERİLMESİNİ İSTEMEDİK'
- 26 ilçenin her birinde ilçe belediye başkanlığında sonucu değiştirmeyen oylar büyükşehirde toplandığında seçimin neticesini tersine çevirebiliyor, mesele bu. AK Parti olarak biz de tüm itiraz sürecinin büyükşehir oylarındaki gördüğümüz sorunlar üzerinden devam ettirdik ve neticeye ulaştık. Büyükçekmece'deki mücadelemiz ise maalesef olumsuz sonuçlandı. Büyükşehir'de seçimin yenilenmesini gerektirecek delillere ulaşan YSK Büyükçekmece'de böyle bir sonuç çıkarmadı. Bu kararı eleştirebiliriz ama sonuca teslim oluruz. Nitekim öyle yaptık. Muhtarlarımız sandığın ne anlama geldiğini, sandıkta tecelli iradeye sahip çıkmanın ne anlama geldiğini çok iyi bilir. Biz CHP adayından mazbatanın alınıp AK Parti'li adaya verilmesini istemedik. Böyle bir şeye rıza göstermeyiz.
- Seçimin yenilenmesi kararını ülkemizi karalamak için kullanmak isteyenlere cevabı 23 Haziran’da beraber verelim.
- Yapılan, bir çok usulsüzlük tespit edilen seçimin milli iradenin tecelli bulması için yenilenmesidir.
- Kim bizi ayırmaya gayret ediyorsa ilk önce karşısında benim muhtar kardeşlerimi bulacak. Kardeşlerim Türkiye kalkınacaksa, büyüyecekse, sanayisini, teknolojisini, ticaretini, tarımını, ihracatını geliştirecekse, 2023 hedeflerine ulaşacaksa hepsini de işte bu anlayışla başaracaktır. Dikkat ederseniz birileri sürekli ülkemizin başına kara bulutlar toplamaya, içerideki dinamiklerin moralini bozmaya, dışarıya karşı da olumsuz bir tablo çizmeye çalışıyor. Türkiye yarın demokrasi ve ekonomisiyle yerle yeksan olsa inanın bunlar var ya adeta zil takıp oynarlar. Bunların hepsi de ülkemizle ve milletimizle gönül bağı kopmuş, bir asır önceki mandacı zihniyet artığı, geleceklerini dünyanın başka yerlerinde gören tuzu kuru tiplerdir. Eğitimlerinden kazançlarına her şeylerini bu ülkeye borçlu olan bu kompradorlar buldukları ilk fırsatta milletimizi sırtından hançerlemekten asla çekinmezler.
- Biz tıpkı ecdadımızın yaptığı gibi, ezanlarımızın dinmemesi, bayrağımızın inmemesi için tüm gücümüzle bu vatanı savunacağız. Dün Çanakkale'de ve İstiklal Harbi'nde, bugün 15 Temmuz'da, yarın tehdit her nerede karşımıza çıkarsa orada kanımızın son damlasına kadar savaşacak ama boynumuza tasma taktırmayacağız.
- Gerekirse bu boyunlar kopar, fakat asla çekilmeye, eğilmeye, horlanmaya gelmez. Kimlerle? İşte benim bu muhtarlarımla beraber. Türkiye'yi ve Türk milletini tehditlerle yola getireceklerini sananlar, ne bizim, ne de kendi tarihlerinden haberi olmayanlardır. bugünkü nesiller hatırlayamayabilir ama Türk milletinin kim olduğunu dedelerine sorarlarsa onlar kendilerine anlatır. Biz de kendi çocuklarımıza ve daha sonraki nesillere işte bu şanlı tarihi en güzel şekilde anlatmalıyız. Ülke olarak gücümüzün asıl kaynağı olan milletimizin asil duruşunu evlatlarımıza aktarmak her birimizin görevidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.