Bugün, bütün bir yeryüzü İstanbul seçimlerine odaklanmış durumda. Batılı liderler, İstanbul’un yeni patronuyla yakinen ilgileniyor, başkentler, bir taraftan destek açıklamaları yapıyor, diğer yandan tebrik telefonlarıyla, Ekrem İmamoğlu’nu destek bildiriyorlar...

Yaklaşık 17 yıllık iktidarının büyük bölümünde, özellikle de hiç hoşlanmadıkları, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, kesin yenilgisi olarak görüyor ve ondan biran önce kurtulmak için en büyük vesile kabul ediyor...

Erdoğan’ın İstanbul’da doğduğunu biliyor, İstanbul’da batacağını ümit ediyor.. Bu sebeple de genelde yerel seçimleri, özelde de İstanbul’u çok fazla önemsiyor...
***
Aslında her şey İstanbul’la başladı ancak onun da bir öncesi var. Konya ve Halil Ürün’ü unutmak, ilk hareket noktasını kaçırmak anlamına gelir...

Ürün’le belediyeciliğin ilk sinyali verildi, yerele yayıldı ve İstanbul’un yolu açıldı... İstanbul ve Recep Tayyip Erdoğan da merkezi iktidarın kilometretaşı oldu.

Tabii ki Erdoğan Hareket’i, öyle basit bir izahla geçiştirilebilecek gibi değil. 1994’ten, 2019’a kadar, hiç sarsılmadan, yüzde 26’yla başlayan galibiyetler serisi, her seçim oylar biraz daha artırılarak ve güle oynaya yüzde 50’leri zorlayarak tam 5 döneme ulaşan bir zaferler manzumesi oldu...

Önce doğduğu hareket olan Refah Partisi’ni Ankara’ya taşıyan, lideri Prof Dr Necmettin Erbakan’ı, Başbakanlığa yükselten en önemli etkenlerden biriydi Erdoğan, aynı zamanda...

***

Ve AK Parti yılları. 2002’de tek başına iktidara gelen, seçim üstüne seçim kazanan, kuvvetli ve kudretli ve tam 17 yıldır devam eden, 2023’e kadar da sürecek iktidarın adı oldu bu parti. 

Kurulduğu bir kaç ay dışında muhalefet dönemi hiç yaşamayan, ve ömrünün tamamını iktidarda geçiren bir AK Parti...

Genel ve yerel seçimlerin yanısıra, referandumlar, Cumhurbaşkanlığı seçimleri... 12 yıl Başbakanlık, 2023’e kadar devam edecek 9 yıllık Cumhurbaşkanlığı, hareketin lideri Erdoğan’ın, Türk tarihinde kimseye nasip olmayan büyük bir başarısı...

Neredeyse rakipsiz bir iktidar kolaylığı ve kedi fare ilişkisini andıran muhalefetsiz seçim meydanı zaferleri...

Cumhurbaşkanı’nın sürekli okuduğu ve çok sevdiği Büyük Şair Sezai Karakoç’un “Yeniği yenilgi büyüyen bir zafer vardır”ı, galibiyetler serisiyle süsledi, zaferler silsilesine çevirdi...

Tabii ki böyle bir başarı öyküsü rehavete dönüşür müydü, zafer sarhoşluğu yapar mıydı, “metal yorgunluğu”, ve  güç zehirlenmesini kaçınılmaz kılar mıydı?..

Ne yazık ki korkulan oldu.

***

2002’de, “ortak akıl”la yola koyulan,  büyük ideallerle kolları sıvayan, özgürlük alanını iyice genişleten, bütün halkı kucaklayan, asla gerginliğe fırsat vermeyen,iç ve dış politikada, ekonomide, yatırımlarda son gaz çalışan, halkın güvenini kazanan, oyunu sürekli  artıran, oyunu alamadıkların da takdirini kazanan, dünyada da hayranlıkla izlenen bir iktidar oldu...

AK Parti, 2010’dan sonra kendi prensiplerine yabancılaşmakta,  ilkelerinden  koparcasına, önce ortak aklı aşındırmakta, sonra da “asla düşmeyeceğiz” dediği hatalara düşmekle eleştirildi... 

Her yerde dillendirilen, merkezi hükümet ve organları ile yerel yönetimleri de ciddi şekilde yıpratan  yolsuzluk suçlamaları, kavgacı, korkutucu, ayrıştırıcı ve tehditkar dil, efsane iktidarı sarsan en önemli unsurlar oldu...

Adalet duygusunun zedelenmesi, liyakatin yerini, adam kayırma ve torpilin alması da, gurur ve kibrin tavan yapması da en çok yöneltilen suçlamalar...

Bu şartlarda yapılan seçimler ve belediyecilikte 25 yıldır devam eden iktidar yıpranmasına rağmen elde edilen sonuç, alınan yüzde 46’lık oy, gene de büyük başarı...

***

94’ten beri, 25 yıldır süren Ankara belediyeciliğinin Mansur Yavaş’a  kaybedilmesi, Antalya’nın elden çıkması da moralleri bozdu. Hele İstanbul’un YSK açıklamasında Ekrem İmamoğlu’na geçmesi, itirazların hala sonuç vermemiş olması ise kabullenilmesi mümkün olmayan, başlı başına bir yıkım oldu... 

Üstelik de adı büyük projelerle özdeşleşen Binali Yıldırım’ın yaşadığı sarsıntı, Kayseri’de belediyeciliğin destanını yazan Mehmet Özhaseki’nin ve Antalya’da icraatın mimarı olmuş, her kesimle barışık Menderes Türel gibi isimlere rağmen, yaşanan kayıplar, doğrusu moral bozukluğuna sebep oldu...

Ancak, yolun başından beri “Biz, uzun mesafe koşucusuyuz ” diyen ve “Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer”in adamı Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sonucu da soğukkanlılıkla hazmedip tam bir seferberlik başlatacaktır  ve yeni galibiyetler  için kolları sıvayacaktır...

Bizim tanıdığımız Recep Tayyip Erdoğan, milletine küsmez, asla pesetmez, temizliğini yapar ve yeni bir ruhla yola çıkar, yeni yeni zaferlere de yelken açar...