Erdoğan'dan seçim için 14 Mayıs Mesajı

Erdoğan'dan seçim için 14 Mayıs Mesajı

Erdoğan, seçim için 14 Mayıs'a işaret etti: Milletimiz 73 yıl sonra aynı gün bu darbe şakşakçılarına "yeter" diyecek

Erdoğan'ın açıklamasından satır başları şöyle:

"2023 bizim için hem 20 yıllık siyasetimizin sembolüdür hem de Türkiye Yüzyılı'nın başlangıcıdır. Bu seçimi diğerlerinden farklı kılan nedir? Bir yandan son dönemde dünyada yaşanan krizlerin ülkemiz etkileriyle mücadele ederek girdik. Diğer yandan ucube ittifakın hezeyanlarıyla uğraşarak, sözlerimizi yerine getirmenin tatlı telaşını yaşayarak hazırlanıyoruz.

En büyük sorunumuz enflasyondu, o da düşüşe geçti. 2022 yüzde 64 ile kapattığımız enflasyonun önümüzdeki aylarda yüzde 30'lara doğru düştüğünü göreceğiz.

Hem dışarıda hem içeride herkes Türkiye'nin faiz, kur, enflasyon şer üçgeni ile teslim alınamayacağını gördü.

Yaşanan sıkıntılı sürecin çalışanlarımızdan esnaf ve sanatkarlarımıza kadar ödettiği bedellerin telafisini de yaptık, yapıyoruz. Asgari ücrette memur ve emekli maaşlarında yüksek oranda artışlara gittik. Ek gösterge düzenlemesini tamamladık, sözleşmelilere kadro verdik, EYT'yi karşıladık, sosyal yardım yelpazesini genişlettik, konut kampanyaları düzenledik, sanayicimizi, ihracatçımızı, esnafımızı, çiftçimizi, üreten herkesi destekledik. İstihdamı 31,6 milyonla tarihin en yüksek seviyesine çıkardık.

Bu yüze çatı altında ifade edilen her görüşü katılsak da katılmasak da değerli görüyor, gerektiğinde istifaden de imtina etmiyoruz. Milletimizin de mücadelemizi takdirle izlediğini biliyoruz.

Ziyaret ettiğimiz illerde insanımızın gözündeki samimiyeti, yüreğindeki umudu bizzat yaşıyoruz.

Son olarak Muğla'da gördük... Antalya, Erzurum, Konya, Gaziantep, Diyarbakır, Malatya, Balıkesir'de pek çok şehirde aynı duyguları yaşadık.

Rahmetli Menderes, 14 Mayıs 1950'de 'Yeter söz milletin' demiş ve sandıktan büyük bir zaferle çıkmıştı.

'Yeter, söz de karar da gelecek de milletindir' diyerek 2023'te milletimizin desteğine talibiz.

Milletimiz 73 yıl sonra bir kez daha aynı gün, Altılı Masa diyerek karşımıza çıkan darbe şakşakçılarına, kifayetsizlere 'yeter' diyecektir.

Muhalefetin vaadi milletin önüne bir aday çıkarmak, ancak onu görünürde 6, gerisindekileri de hesaba katarsanız en az 10 kişi ile yönetmektir. Bir nevi ipi 10 ayrı kişinin elinde kukla bir cumhurbaşkanı üzerinden ülkeyi yönetmek istiyorlar.

Yani Cumhurbaşkanı, Altılı Masa'nın emir eri gibi davranacak!

Seçmenlerin de istedikleri vizyonu, programı, projesi çapı belli olmayan meçhul bir adaya kim olduğuna bakmadan sandığa gidip oy vermeleri...

Tıpış tıpış sandığa gideceksiniz diyor. Hadi CHP'nin kodlarında bu faşizm, bu kibir var, ötekilere ne oluyor? Gerçi durmuş saat bile günde 2 kere doğruyu gösterir diyorlar. Bunlar da her hafta kavgalarıyla, ayak oyunlarıyla milletimize bir çeşit siyasi dejavu yaşatıyor. Eskiden bu işlerin nasıl yürüdüğünü hatırlatıyorlar. Eski Türkiye'yi bilmeyen gençlerimize siyasetin nasıl yapıldığını gösteriyorlar. Yoksa bu Altılı Masa'daki birilerini buraya Erdoğan mı gönderdi diyorlar. İşim gücüm yok sizlerle mi uğraşacağım. Bizim işimiz var. Ama yine de kendilerine teşekkür ediyorum böyle düşündükleri için. Karşımızda ibretlik bir tablo var. İşin özünde eskilere giden bir hesaplaşma yatıyor.

Meclisimizden meydan okuyorum, ne yaparsanız yapın, yine başaramayacaksınız! Milletim oyunlarınızı çözdü. Sizi de numaralarınızı da etki elemanlarınızı da anında tanıyorlar. Aksi olsaydı 2007'de bize cumhurbaşkanı seçtirmek istemediğinizde başarılı olurdunuz. 15 Temmuz'da başarılı olurdunuz. 2018'den beri çevirdiğiniz dolaplarda başarılı olurdunuz. Geçen yıl yaşattığınız sıkıntılar başarılı olurdunuz. Cumhurbaşkanı olarak karşınızdayım. En büyük partinin genel başkanı olarak karşınızdayım.

Gündemi 2023 hedefleri, Türkiye Yüzyılı vizyonu olan bir lider ve yönetim olarak karşınızdayız!

Türkiye yüzyılının mimarı olarak milletimin görevlendirmesiyle yine karşınızda olacağız inşallah. Biz Allah'ın yardımıyla, milletimizin desteği ile, çocuklarımızın umutlarının aşkıyla ayağa kalktık, yarınlara yürüyoruz.

Ebede talip olan bir davanın mensupları olarak bu davayı tümsekte bırakmamaya yeminliyiz. Bu grupta en büyük sorumluluk da sizlere düşüyor. İsimlerinizi tarihimizin sayfalarına şanla, şerefle yazdırmaya davet ediyorum sizi.

Partimizi kurduğumuzdan beri gündemimizde ülkemize kazandıracağımız eserler var hep. Bugün de hizmetlerimizle konuşuyoruz. Ülkemizde bir kesim var ki her adımımızda, her projemizde karşımızda oldu. Burada meşru siyasi rekabetin tabii sonucu olan bir durumdan bahsetmiyorum. Böyle bir rekabet bizi de canlı tutan hayırlı bir mücadeledir. Şikayetimiz, attığımız her adıma doğruluğuna yanlışlığına bakmadan çelme takan habis zihniyetedir.

Her seferinde yaşanan bunca hadiseye rağmen karşımızdakiler aynı kör dövüşü sürdürecek mi diye merak ediyoruz, her seferinde aynı yerde durduklarını görüyoruz. Altılı Masa işi çıktıktan sonra oraya bulaşan herkesin çamur siyaseti yarışına girişmelerini takip ediyoruz. Dünya küresel krizi, tartışıyor bunlar masa krizinin ötesine geçemiyor.

İnsan bir ülkenin ordusu, savunma sanayii şirketleri, ürünleri kimler tarafından niçin hedef alınır diye düşünmeden edemiyor. Bizim bildiğimiz bir ülkenin ordusuna ve savunma sanayiine bunları tehdit olarak görenler saldırır. Yunanistan'ın bu konudaki feveranlarını yersiz bulmakla birlikte anlayabiliyoruz. PKK'nın bu konudaki feryatlarının sebebi yerindedir anlıyoruz. Ülkemizin askeri alandaki gücünü kendi siyasi ve ekonomik çıkarlarına tehdit olarak görevlerin sızlanmalarını normal karşılıyoruz. Anlamakta zorlandığımız ve üzüldüğümüz husus, bu ülkedeki bir parti liderinin, parti mensuplarının ordumuza ve savunma sanayimize karşı sergilediği hazımsızlıktır. Darbe yapan orduyu alkışlayanların, terör örgütlerinin başını ezen orduya düşmanlıkları gayet tabiidir. Kendi milletine silah doğrultanlara övgüler dizip, silahını ülkenin düşmanlarına çevirenleri yerden yere vuranlara bakınca bu işte terslik var demekten kendimizi alamıyoruz.

Bu habis zihniyetin son hedefi, İHA'larla ülkemizin savunmasına büyük katkı veren, küresel bir marka haline dönüşerek milletimizi gururlandıran BAYKAR şirketi oldu. Aslında BAYKAR'ın nezdinde tüm şirketleri, ürünleri, çalışanları ve başarıları ile savunma sanayimizin tamamı hedef alınıyor. Akılları sıra bizimle olan akrabalık ilişkileri üzerinden BAYKAR'ı hırpalayabileceklerini, sinsi niyetlerini gizleyebileceklerini düşünüyorlar. Ülkemizin her değerini savunmak nasıl boynumuzun borcu ise bu alçak saldırıya hak ettiği cevabı vermek de sorumluluğumuzun gereğidir.

Cumhuriyetimiz kurulduktan hemen sonra başlayan bir savunma sanayii hamlesi vardı. 2022 ve şu anda malum 2023... Bu kardeşiniz başbakanlık makamını da milletimin lütfu ile gördü, cumhurbaşkanlığı makamını da gördü. Kiminle nasıl çalıştık, bunlar kayıtlarımızda mevcut. Öyle bir yerden öyle bir yere geldik ki, doğru dürüst helikopterin yok...

Biz bu muhalefetle çok uğraştığımız için adım atmakta zorlanıyoruz. En son Arifiye'deki olay. Biz ne yaptık orada? Fırtına Obüslerinin teslim törenine gittik savunma bakanımız, komutanlarımız, vekillerimiz orada olduk. Muhalefetin başındaki adam, siz siyasetçi değilsiniz diyor. Neyi alkışlıyor, neden alkışlıyorlar... Alkışladıkları şey bu fırtına obüslerinin teslim töreni. Konuşan da Başkomutan Bay Kemal! Sen ne savunma bakanımıza ne kuvvet komutanlarımıza hakaret edecek çapta değilsin, önce haddini bil! Şanlı ordumuzun komutanlarına saldırmak herkesin kârı değildir, işin hukuki boyutu devam ediyor, devam edecek, hukuk karşısında hesabını verecekler.

Ya bu ahlaksız çıkmış hâlâ... Tabii yanında başka ahlaksızlar da var. Yok bilmem işte geleceklermiş de, geldikleri zaman bunlara hesabını soracaklarmış. Bu işin rekabetinin oluşması lazımmış. Ya sen rekabet nedir bilir misin ya! Sen git çocuk bezi satmaya devam et. Home tekstil üretmeye devam et. Senin işin değil bu.

Üzgünüm, 15 sene yanımda bulundu ama demek ki benden bir şey alamadı. 15 sene! Yanında bir tanesi daha var aynen o da öyle. Bizden üniversite istediler, ve ben başbakanım. Bunların vakfına üniversite tahsisi yaptık. Biz bu tahsisi yaptık, kendisi ne zaman başbakanlık koltuğuna oturdu, o tahsis yapılan yeri bila bedel vakfına mülk edindi. Türkiye'de bunun başka örneği yok. Bunu kalk milletimize anlat bakalım. Nasıl izah edeceksiniz! Bila bedel mülk edinme hakkı bizim vakıf yasalarına göre yok ama bunlar bunu yaptı. Şimdi ben kullanmıyorum o ifadeyi, Devlet Bey güzel kullanıyor 'Serok Ahmet' diyor, bu tür işler yapıyor. Helalinden ne yaptın? Kurduğumuz üniversite ile başarı grafiğiniz ne? Yok... Biz de bunların yolsuzlukları sebebiyle bu üniversiteyi aldık, devletimize mal ettik. Şehir Üniversitesi, Marmara Üniversitesi'nin mülkü olarak hizmete devam ediyor, verdiğimiz imkânlar da çok daha ileri.


HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler