“Erdoğan’ın Bakü Ziyareti Rusya’yla İlişkisini Etkileyebilir”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Azerbaycan’a düzenlediği iki günlük ziyaret birçok uzman tarafından Türkiye’nin Kafkaslar’daki etkisini genişletme çabası olarak görülürken, bunun Türkiye’nin Rusya ile arasında rekabete dönüşebileceği yorumları da ya
Azerbaycan sınırları içindeki Dağlık Karabağ bölgesinde Ermeni güçlere karşı elde edilen zafer için yarın Bakü’de düzenlenecek askeri geçit törenine Erdoğan’ın da katılması öngörülüyor.
Erdoğan Türkiye’den ayrılmadan önce gazetecilere yaptığı açıklamada, elde edilen zaferin “tek millet, iki devlet” inancını daha da güçlendireceğini söyledi. Ankara’nın Azerbaycan’a sunduğu askeri desteğe, Ermenistan karşısında aldığı zaferde kilit rol oynadığı gözüyle bakılıyor.
Erdoğan’ın Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile yapacağı görüşmede, Dağlık Karabağ uzlaşmazlığının sona erdirilmesi için Moskova’nın öncülüğünde yürütülen barış operasyonunda Türkiye’nin rolünün ele alınması bekleniyor.
Türkiye için Azerbaycan’ın herhangi bir bölgesinde askeri varlık göstermenin güvenlik alanında büyük önem taşıyacağını söyleyen Bonn Üniversitesi’nden Rusya ve Kafkaslar uzmanı Zaur Gasimov, “Azeriler için de Türkiye’nin ülkelerindeki varlığı büyük bir moral kaynağı. Türkiye, Azerbaycan’ın sınır güvenliği açısından bir garanti unsuru olarak görülüyor” dedi.
Ancak Ankara’nın Kafkaslar’daki etki gücünü arttırma çabalarına tepkiler de geliyor.
Gasimov, Ermeniler’in Türkiye’nin bölgedeki askeri varlığına karşı çıktığına, Moskova’nın da bu durumu kabul etmede zorlandığına ve Tahran’daki yönetimin de hoşnutsuz olduğuna dikkat çekiyor.
Türk ve Rus askeri yetkililer Dağlık Karabağ’da ateşkesin korunması için ortak bir üs oluşturma konusunda anlaştı. Ancak buradaki Türk birliklerinin sayısı ve tam olarak nerede konuşlandırılacakları henüz netlik kazanmadı.
Dağlık Karabağ sorununun çözülmesi için kurulan, Rusya, Fransa ve ABD’nin liderliğindeki Minsk Grubu’na Türkiye’nin de dahil edilmesi konusu da Erdoğan’ın görüşmelerde ele alacağı konular arasında.
Cumhurbaşkanı danışmanlarından, İstanbul Yeditepe Üniversitesi’nden Profesör Mesut Caşın, “Minsk Grubu’nda öncü bir rol üstlenme çabasında olduklarını” söylüyor.
Moskova şu ana kadar, Minsk Grubu’nun yönetim yapısında herhangi bir değişiklik yapılması görüşüne karşı çıktı. Fransa lideri Emmanuel Macron da aynı görüşü paylaşıyor.
Moskova ile Ankara son yıllarda ekonomik ve diplomatik ilişkilerini epey genişletti. Bu durum Türkiye’nin NATO müttefikleri arasında endişe yaratıyor. İki ülkenin liderleri Suriye’deki iç savaşta farklı tarafları desteklemelerine rağmen, Suriye konusunda da yakından işbirliği içindeler.
Ancak Türkiye’nin Kafkaslar’daki etkisini genişletme çabalarının Moskova ile Ankara arasındaki ilişkilerde gerginlik yaratabileceği tahmin ediliyor.
Düşünce kuruluşu Global Source Partners’tan Atilla Yeşilada, “Putin ve Erdoğan’ın artık eskisi kadar yakın olmadıklarını düşündüğünü” belirterek, “Putin nasıl dilediğinde Erdoğan’ı incitebiliyorsa Erdoğan da dilediğinde onu incitebileceğini göstermek istiyor bence. Ayrıca Suriye’de imtiyaz kazanmak için Azerbaycan’daki gücünü de kullanmak istiyor” şeklinde değerlendirmede bulundu.
Ankara’nın Kafkaslar’daki misyonu Azerbaycan ile de sınırlı değil. Amerika’nın Sesi’ne konuşan Cumhurbaşkanlığı danışmanı Mesut Caşın, Türkiye’nin Gürcistan’a olan desteğinin de altını çiziyor.
Ukrayna
Erdoğan’ın bölgede ilişkilerini ilerletmeye niyetlendiği bir diğer ülke de, yine Rusya’nın bölgesel bir rakibi olan Ukrayna. Cumhurbaşkanı Erdoğan Ekim ayında İstanbul’daki bir basın konferansında Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’nin eşliğinde yaptığı açıklamada, “Türkiye, Ukrayna’yı bölgemizde istikrar, güvenlik, barış ve refahın temini için kilit bir ülke olarak görüyor” ifadelerini kullanmıştı.
Uzmanların Rusya’yı rahatsız edecek nitelikte buldukları bu açıklamalarında Erdoğan ayrıca Ukrayna’nın egemenliğine ve Rusya ile uzlaşmazlık konusu olan Kırım da dahil sınır güvenliğine “her zaman destek” sunma vaadinde bulunmuştu.
Türkiye ve Ukrayna Ekim ayında imzaladıkları bir savunma anlaşmasıyla ikili ilişkilerini daha da güçlendirdi. Anlaşmada drone teknolojileri de dahil savunma sektöründe işbirliği içinde olma kararı yer alıyor.
Örneğin, Türkiye’nin Dağlık Karabağ’da kullandığı insansız hava araçlarının motorları Ukrayna’da geliştirildi. Uzmanlara göre motor teknolojisi alanında Türkiye hala zayıf kalıyor.
Rusya ile Türkiye arasında ilişkilerin risk altında olduğuna işaret eden bir olay da geçen hafta yaşandı. Türkiye’deki drone üreticilerinin bulunduğu bölgede çekim yaparken yakalanan iki Rus gazetecinin casusluk suçlamasıyla gözaltına alındığı ortaya çıktı.
Ticaret risk altında
Uzmanlar ayrıca Türkiye ve Rusya’nın ikili ilişkileri ayakta tutan önemli ticari bağları olduğunun altını çiziyor. Rusya şu anda Türkiye’nin ilk nükleer enerji santralini kuruyor ve Rusya’nın Gazprom firması Türkiye’nin önde gelen enerji tedarikçilerinden. Türkiye’yi ziyaret eden Rus turistlerin sayısı da Almanlar’dan sonra ikinci sırada. Ancak bu ilişkilerde Rusya büyük oranda daha karlı. Rusya’nın Türkiye’yle olan ticareti ülke ekonomisine yılda ortalama 15 milyar dolar kazanç sağlıyor.
Uzmanlar, Ankara’nın Kafkaslar’da, Suriye’de ve Libya’daki çıkarlarına Rusya’nın zarar verme kabiliyetinin farkında olduğunu söylüyor.
Türkiye’nin Rusya’yla ilişkilerinin yeniden şekillenmesinin batılı müttefikleriyle olan ilişkilerine bağlı olduğu görüşünü dile getiren Yeşilada, “Erdoğan’ın Rusya’ya sarılmaktan vazgeçmeden önce Rusya’nın Türkiye’ye yapabileceklerine karşı sigorta edinmesi gerekiyor. Bu da NATO ya da Amerika olacak” yorumunda bulundu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.