Erkan Sevinç yazdı: Kusursuz
Ngazete yazarı Erkan Sevinç'in yeni yazısı...
Evet kusursuzdu. Evet mükemmeldi. Üzerinden nerdeyse bir hafta geçti ama hala İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in 550 gününü anlattığı sunum konuşuluyor. Karşı düşüncede olanların “One Man Show” ya da “Cem Yılmaz Stand up” benzetmeleri olağan ya İzmir’in bazı akil adamlarının “İzmirliler için umut olarak yola çıkmış Soyer'in 550 gün adlı, tek kişilik dramatik komedi oyunundan sonra hemen gerçeklere döndük. Sayın Başkan artık İzmirli uyandı. İzmirli hayal dünyasından mesaj getirenlere inanmıyor” diye demeç verenler. Onlara ne oluyor ki?
Bakın bu bir güzelleme yazısı değil. Bir “hakkı olana hakkını verme” saptaması. Soyer Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde 80 i aşkın kişinin emeği olan sunumun kusursuz olması için son 72 saat adeta merkezde yatıp kalktı. Ankara Sanat Tiyatrosu’ndan kalma sahne deneyimini gayet iyi kullandı. Bu tip sunumlarda ya mikrofon öter, ya ses gider, ya yanlış görüntü girer.. Hiç biri olmadı. Hem de bir buçuk saat boyunca.
“Başka bir hayat mümkün” başlıkla sunumda İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı bol bol da rakamlar verdi. Yapılanlar ya da yapılacaklar ile ilgili. Dokuz ana başlık altında yaptığı sunumda hayata geçirilen demokratik yerel yönetim uygulamaları, tarımı kalkındırmaya yönelik çalışmaları, yoksulluğu ve eşitsizliği azaltmaya, istihdamı geliştirmeye yönelik sosyal projeleri, doğa dostu icraatları, ulaşım alanında atılan adımları, pandemi sürecindeki dayanışma odaklı kriz yönetim modelini, kentsel altyapı yatırımlarını, kültür ve sanat alanındaki çalışmalarla İzmir’i dünya kenti haline getirmeyi hedefleyen atılımları anlattı. Çok beğendiğim ““Flamingoların da Başkanıyım” sözünü bir kere daha yeniledi.
Sunumu izleyenlere kurutulmuş gıdalar hediye edildi. Mozerrela peyniri ikram edildi. “Bugün dünya mutfaklarına İtalya’dan ulaşan mozerella peyniri manda sütünden yapılıyor. İtalya’ya giden mandalar ise bu coğrafyadan gitmiş. Biz kendi değerimize sahip çıkamazken başkaları bundan dünyaya pazarladıkları bir ürün yaratıyor. En büyük zenginliğiniz bu bereketli topraklar ve iklim, ancak biz bunları kullanmıyoruz. Aklımızı başımıza toplayarak üretmek, ürettiğimizi dünyaya satmak mecburiyetindeyiz. Manda besiciliğini de bu amaçla İzmir’den başlayarak yeniden yaygınlaştıracağız. Hedefimiz manda sütünden, katma değeri yüksek, İzmir’e özgü ve tüm dünyaya pazarlayacağımız İzmir mozerellası gibi ürünler üretmek. Bunu üreticilerimizle birlikte başaracağız" diyor Başkan.
Soyer’in başkanlıkta kusurları yok mu? Mutlaka var. Mevlana’nın dediği gibi “Kusur bulmak için bakma birine, bulmak için bakarsan bulursun. Kusuru örtmeyi marifet edin. İşte o zaman kusursuz olursun “
Soyer’in hayalleri var. “Körfezde denize gireceğim “başta olmak üzere. Ütopya deyip geçebilirsiniz. Ya distopya? Distopya ütopyanın zıttı. Herşeyin kötüye gittiği, karamsar,kötü bir dünyayı,kurguyu anlatır. Ve bu kurgu içinde insanlar ya yaşadıklarının farkında değillerdir ya da farkına vardıklarında muktedirler tarafından sistem dışına atılırlar. Distopik bir toplum otoriter bir devlet modeli ya da benzer bir baskıcı sistem adı altında karakterize edilir. Hayallerinin peşinden gitmeli insan. Ütopyalar güzeldir. Belki o yüzden bol bol da demokrasi vurgusu yaptı Başkan.
Ha bu arada sunumda kıyafeti de kusursuzdu. Siyasiler bu tip etkinliklerde lacileri çekerler. Oysa Soyer’in sunumu kadar o gün giydikleri de hatırlanacak. Soyer’in o günkü imaj makerini de öğrendim. İki kızı, Duygu ve Defne..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.