Yeni yetmelerin burun kıvırdığı müzik dünyamızın kralıydı O.

1936 Adana doğumlu. İlk kez 1951 yılında Florya plajında sahneye çıkmış küçük grubuyla. Ama şöhret basamakları Urfa Orduevi’nde askerliğini yaptığı sıralarda keşfedilmesiyle başlıyor.

Erol Büyükburç’u 70 li yılların ortalarında tanıdım. Sık sık gelirdi İzmir’e. İlk gördüğümde “Yaa bu adam megalomanyak” diye söylendiğimi hala hatırlarım. Sürekli “Ben böyle yaptım. Ben şöyle yaptım” diyen bir tip. Ve kendisiyle konuşurken cinsi latif çevrede kim varsa poz kesmeler.. Tanıdığınızda ilk izlemininiz sizin de böyle olur hatta kadın değilseniz tiksinebilirsiniz bile. Kadınsanız kucağına atlamamak için kendinizi zor zaptedersiniz. Onda bilinmeyen bir çekicilik varmış kadınların söylediğine göre. Zaten özel yaşantısı da bunu destekledi..Sayısız sevgili..Rededilen,kabul edilen çocuklar.

Yalnız biraz samimi olursanız onun gerçekten bir “devrimci” olduğunu anlıyorsunuz. Düşünsenize o dönem İngilizce şarkılar besteliyor.İlk plağı Little Lucy. Plağa okunuyor ve o plak Türkiye’de öyle bir satıyor ki..Bu bestesi yıllar sonra 2001 de “Kaç yıl geçti aradan”albümünde yer alıyor. Türk Pop’unun çığır açmış şarkılarından olan “Kırık Kalp”yapıtları arasında en fazla ses getireni. “Haydi Gençlik Hop Hop”da öyle..Herkesingrantuvalet çıktuğı sahneye güllü çiçekli ceketlerle, astronot kıyafetleriyle çıkıyor. Alın size bir devrim daha..

“Her sezona en aşağı otuz kırk tane elbise yapıyordum. Aldığım parayı oraya veriyordum. Sırf insanların çeşitlilik anlayışını geliştirmek, sahneleri daha renklendirmek için yapıyordum bunu. Yalnızca sesleri değil, renkleri ve çizimleri de çoğaltarak polifonik anlayışı zenginleştirmek istiyordum. Çok da etkili oldu bu. Birçok modacının etkilendiğini düşünüyorum. Bunlar da modern Türkiye’nin adımları sayılırlar.”diyordu Türk Pop’ununkralı.

Türkülerin bozulmasına isyan edilen dönemlerde “Kızılcıklar Oldu mu?” gibi birçok türkünün aranjesini yapıyor. Yine millet seks furyası filmler peşindeyken O, Türk aile tipi komedi avantür filmlerde rol alıyor. Bunlardan “Turist Ömer Boğa Güreşçisi” filminin setine gitmiştim yıllar önce o gün o kadar eğlendim ki,anlatamam. En son “Hababam Sınıfı Merhaba”daMinor Nurettin rolündeydi.

İşte 700 ün üzerinde besteye 30 un üzerinde filme imza atmış bu insan bir süre medyanın ilgisini çekmedi,köşesine oturtuldu. O dönem yine boş boş oturmadı,ebru sanatıyla ilgilendi. Kuklalar yaptı, kitaplar(Milenyum Vecizeleri gibi) yazdı. Ev ofiside . Nasreddin Hoca’yı 7 dilde şarkıyla tanıttığı CD hazırladı. Evin civarındaki kediler bile her gün bahçeye onu görmek için gelirler, camın önüne dizilirler. “Ne çalışkan adam bu böyle”derler kendi kendilerine. Ancak “Saçını boyaması” ve “Kızını trafik kazasında kaybetmesi” dışında haber olamadı gazetelere. Oysa Ajlan’ın vefatında kalp krizi geçirmiş hastanede yatıyordu.

“Naber kral?” deyince bana “Ne kralı yahu. Kalbe iki stent takıldı. Artık ben biyonik kralım”demişti. Yani yine Ben !

Kendisine hayalci yapısını da sormuştum. Anlattı..

“Hatice Nine diye bir tanıdığımız vardı. On onbeş çocuk bizleri toplar masal anlatırdı. Binbir Gece Masallarını falan. O masallar dünyamı çok değiştirdi. Yaptığım yeniliklerden çoğunu o felsefeden aldım. Türkiye için 27 yenilik yaptım. Gerekli değeri gördüm mü ,işte o tartışılır”

Eşleri Emel ve Ute ile aynı sahneyi paylaştı. Resmi eşlerini sesi güzellerden seçen Erol Büyükburç’u kalp krizinden 12 Mart 2015 de kaybettik.

Türkiye’nin Elvis Presley’i idi O.