Erken seçim olsa kime yarıyor? Muhalefet adayını ne zaman açıklamalı?
Karar Gazetesi köşe yazarı Mustafa Karaalioğlu bugünkü köşesinde yaklaşan seçimler öncesinde ikitdar ve muhalefetin birbirlerine karşı olan avantaj ve dezavantajlarını değerlendirdi.
Gazeteci Mustafa Karaalioğlu bugünkü köşesinde, ''Milletin önüne sandığı getirenle getiremeyen bir olmaz'' başlıklı bir köşe yazısı kaleme aldı.
Karaalioğlu, seçime kalan sürenin bir yıldan biraz daha fazla olduğunu hatırlatarak başladığı yazısında, erken veya zamanında yapılacak bir seçimin muhalefete ve iktidara ne gibi avantajları ve dezavantajları olacağını inceledi.
Muhalefetin erken bir seçim isteyip istemediği konusuna da değinen Karaalioğlu, iktidara karşı herhangi bir sıkıştırma gayreti olmadığını gördüğü muhalefetin seçmen nezdinde de nasıl yorumlanacağına dair görüşlerini belirtti.
Mustafa Karaalioğlu'nun yazısı şu şekilde:
Zamanında yapılırsa seçime bir yılı biraz aşkın süre kaldı. Takvim iktidarın elinde olsa bile muhalefet de seçimin zamanında yapılmasından pek şikayetçi görünmüyor. Ağır bir baskı yok, gündemin akışından rahatsızlık hissedilmiyor. Altılı masanın rahat, telaşsız ve tempo aramayan aydan aya toplantı trafiğinden anlaşılan da budur. Muhalefet, her günün iktidar aleyhine geçtiğini düşündüğü için erken seçimi zorlamıyor. İktidar ise böyle bir zorlamaya malum sebeplerden dolayı duyarsız; baskı olmayınca şükrediyor. Malum sebepler, ekonomik kriz, dış politikada arkası kesilmeyen yeni arayışlar ve bütün bunların sonucunda eriyen oyların ürettiği baskıdır. Seçimi erkene almamasının tek nedeni iktidarın işine yarayacak uygun atmosferin bir türlü oluşamamasıdır. Bu hesaba, muhalefetin baskı eksikliği ve erken seçim isteksizliği de eşlik etmektedir.
Seçimin erkene alınması işlerin gerçekten kötü gittiğini gösterir, zamanında yapılması da ‘Telaşa mahal yok, her şey kontrol altında’ duygusuna yardım eder. Böylesine ağır ve sürekli ekonomik kriz ortamına rağmen seçimin zamanında yapılması iktidarın başarısı olur. Hatta seçim zamanında yapılırsa bu dönemin en büyük başarısı olarak kaydedilmelidir. Zira, dört yıla yakını geride kalan ve neredeyse tamamı krizle geçmeye namzet beş yıllık bir dönemi eksiksiz tamamlamak sadece iktidarın sayısal üstünlüğüyle açıklanamaz; aynı zamanda siyasi maharetine işaret eder. Bir anlamda muhalefetin işlerin kötü gittiğine dair tezlerinin yeterince güçlü olmadığını gösterir. Ya da durumun bir gün dahi vakit kaybetmeyecek kadar kötü olduğu iddiasının, zayıf olduğunu… Demek ki Türkiye’nin hâlâ yeterince vakti ve kaynağı bulunuyor!
Geçen günler, oy hesabında ve cumhurbaşkanı adayını erteleme bahsinde muhalefete yarıyor gibi görünüyor ama aynı zamanda iktidara eriyen oyları geri kazanmak için tekrar tekrar dememe imkanı sunuyor. Nitekim, 2018 Haziran’ından beri ekonomide, her biri ağrı maliyetlere yol açan birçok model denendi; denemeler şimdi en olmazlara karar ulaştı. 128 milyarı buharlaştıran adı belirsiz modelden rekabetçi kura, oradan kur korumalı mevduata ve şimdi yine kuru merkeze alan yeni enstrümanlara mecbur kalmak, tekrar tekrar deneme rahatlığının eserleridir. İktidar için, işlerin yolunda gitmemesi, hesapların tutmaması ve hazineye binen yükün artması belki bir parça telaş sebebi ama ensesinde muhalefetin nefesini asla hissetmiyor. Çünkü muhalefet seçim takviminin ve dolayısıyla siyasi ajandanın işleyişinde iktidarı sıkıştırmıyor. Takvimi hızlandıracak siyasi atmosfer yaratamıyor; bununla yeterince ilgili de görünmüyor.
Tekrar tekrar deneme imkanı sadece ekonomide değil dış politikada da limitsizdir. Bir önceki seçim ve sonrasında Mısır, BAE ve Suudi Arabistan ile kavga ana propaganda malzemeleriydi. “Kavgaya ne gerek var?”, diyenler hain yaftasından aşağısıyla kurtulamıyordu. İktidar şimdi, bu ülkelerle sorgusuz sualsiz el sıkışmayı eleştirenlerle kavga ediyor. 15 Temmuz iddialarını, Cemal Kaşıkçı’yı, Mursi’yi hatırlatanları hedefe koyuyor. Ya da Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra Avrupa ve ABD ile ilişkiler yeniden keşfediliyordu şimdi hava tam tarsine döndü. Tekrar tekrar denemenin sınırsız konforu her alanda yaşanıyor. Muhalefet itiraz ediyor etmesine ama iktidarın yeni denemeler için fırsatı hep oluyor… Başarısız herhangi bir politika ya da modeli birden fazla değiştirecek kadar fırsatı hep buluyor.
İktidarın her denemede daha da batağa saplanacağını hesap eden muhalefet kendisinin neyi, nasıl yapacağını açıklamak yerine “Kim olsa bundan daha iyisini yapar” rahatlığına da alışıyor. Muhalefetin bir başka eksiği olan, vizyon üretme tembelliği de böyle yayılıyor.
Oysa, seçim sonucunu tayin etmekte anketler, ittifaklar ve oy hesaplarından daha önemli bir siyasi veri vardır; o da seçimi zorlama kabiliyetidir. Seçmenin önüne sandığı getirmekle getirememek arasında büyük bir siyasi fark bulunmaktadır. Buna muvaffak olan muhalefetle muvaffak olamayan muhalefetin gücü aynı değildir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.