Ertuğrul Özkök: Koronadan aklımda bıyıklı ve tonton bir sağlık bakanı Fahrettin Koca kalacak
"Sonraları attığı sempatik tweet’ler unutulmayacak"
Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, yeni tip Koronavirüs sürecinde aklında kalanları bugünkü köşesinde sıraladı. Aklımda "Bıyıklı ve tonton bir sağlık bakanı Fahrettin Koca kalacak" düşüncesini dile getiren Özkök, Koca'yı ilk sıraya yerleştirdi.
Özkök, "Onun her akşam televizyon ekranlarına çıkıp rakamları güven verici bir üslup ve ifadeyle açıklaması. Sonraları attığı sempatik tweet’ler unutulmayacak." görüşünü savundu. Özkök'ün aklında kalanlar listesi şöyle:
- İki Bir hayalet şehir şarkısı.
Rolling Stones’un “hayalet şehirleri” anlatan “Walking in The Ghost Town” şarkısı. Bomboş sokakların, ıssızlaşmış caddelerin melodisi. İleride yapılacak belgesellerde eminim fon müziği olacak.
- Üç: Sicilyalı iki kardeşin hayat melodisi.
Sicilyalı iki kardeşin, evlerinde kemanla çaldıkları Coldplay’in “Viva la Vida” (Yaşasın Hayat) şarkısının klibi. Coldplay’in solisti Chris Martin’in, Instagram sayfasından şarkıyı çocuklarla birlikte söylemesi.
- Dört: Bir patronun çalışanlarına mektubu.
Dünyanın en büyük ev paylaşım platformu AirBNB’nin kurucu ortağı Brian Chesky’nin, pandeminin ikinci haftasında, işten çıkaracağı çalışanlarına yazdığı mektup, yeni bir patron profilinin doğuşu bakımından hep aklımda kalacak.
- Beş: Bir başkan ve bir başbakanın dangalaklıkları.
Koronavirüs olayının başında ABD Başkanı Trump ve İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın virüsü küçümsemek için yaptığı tuhaf hareketler, hastalara sarılıp öpmeler, sorumsuzca açıklama ve davranışlar, “Dünya dangalaklıklar ansiklopedisi”ne daha şimdiden girdi bile.
- Altı: “V For Vendetta”dan sonra ikinci isyan maskesi.
Dünya 2005 yılında “V For Vendetta” filmi ile bir maskenin nasıl küresel bir itirazın sembolü olduğunu gördü. O maske, büyük bir mücadelenin kamuflajıydı. Pandemi döneminde de beyaz, basit bir maske “yeni normal”in sembolü haline geldi. O maskeyle hem virüse karşı korunduk, hem de onun arkasına saklanıp daha cesurca konuştuk.
- Yedi: “Hiç de ezik değilmişiz yahu”.
Evlerimize kapatıldık. Ama zenginler, şöhretliler, kibirliler de eve kapatıldı. Kendini ezik sananlar, “Sen benim kim olduğumu biliyor musun” diye böbürlenenlerin ev hallerini gördü. Instagram hepimize “Yok aslında birbirimizden farkımız” duygusunu verecek kapıları açınca, her evde bir yaratıcılık patlaması yaşandı. Bir gecede yaratıcılığını ispat eden binlerce insan tanıdık
- Sekiz: Her ev de bir Ferzan Özpetek sofrası...
Geceleri film seyretmeyi keşfettik. Zoom, House Party, Facetime gibi görüntülü iletişim teknolojileri bir anda görüntülü canlı paylaşım platformları haline dönüştü. Herkes kendi evinden aynı sanal masaya oturdu, kadehler kaldırdı. Her evde tıpkı Ferzan Özpetek’in “Bir Ömür Yetmez” filmindeki o upuzun arkadaşlık masası kuruldu.
- Dokuz: Evde ‘yürüyen adamların’ doğuşu.
“Adam” diyorsam ağız alışkanlığından, kadın erkek insanlar evde yürüyüşü, adım, km saymayı öğrendi. Bir anda arkadaşlık gruplarında adı konmamış olimpiyatlar başladı. Her gün kim kaç km yürümüş, kaç adım atmış herkese ilan edildi.
- On Andrea Bocelli düş kırıklığı mı, olağanüstü mü tartışması.
Pandemi döneminin ilk küresel konserini Andrea Bocelli YouTube üzerinden verdi. Böylece kültür ve sanatta “Live stream” kavramını keşfettik. YouTube kayıtlarına göre konsere en büyük ilgi gösteren ülkelerden biri Türkiye’ydi. Bocelli zaten kutuplaşmış Türkiye’yi eninden boyundan bir kere daha ikiye böldü. Bir kısmımıza göre konser düş kırıklığıydı... Öteki kısmımıza göre ise muazzam bir sanat olayı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.